Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1080 E. 2023/1355 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1080
KARAR NO: 2023/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022
NUMARASI: 2022/176 Esas – 2022/198 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2023
Davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1240 esas sayılı dosyasına tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; SPK denetleme raporunda davalının 30.07.2013 tarihinde 333.325 adet payın 1-TL nominal bedel yerine 1,6588 bedel üzerinden davacıya satıldığının belirlendiğini, buna göre müflis bankanın 219.600-TL lik zararının ortaya çıktığını, bu zararın tahsili için davalı hakkında İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapmalarına rağmen itiraz nedeniyle takibin durduğunu, 26/04/2013 tarihli yönetim kurulu kararında 1-TL bedel belirlenmişken 12/07/2013 tarihli kararda bu bedelin 1,69 olarak değiştirilmiş olduğunu, SPK nın izni alınması gerekirken izin alınmadan devir işlemi yapıldıktan sonra 27/05/2013 tarihinde SPK ya başvurulduğunu, SPK nın 23.06.2014 tarihli kararla devire izin vermediğini, bu durumun örtülü kazanç aktarımı niteliğinde bulunduğunu, Sermaye Piyasası Kanunu 21. maddesi uyarınca bu nitelikte kazanç aktarımının yasak olup, aynı Kanunun 21 (4) uyarınca dava açtıklarını bildirmiş, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini dava ve talep etmitşir.
CEVAP: Davalı vekili İst. Ana. 3. ATM 2018/1240 Esas sayılı dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın 23.6.2016 tarihine kadar açılmadığı için davanın zaman aşımına uğradığını, aynı davanın İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/461 esas sayılı dosyasında açıldığını, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, davalının hisseleri değerleme raporu verileri içinde satın aldığını, davalının 1,6588-TL’den hisse satışı yaptığını, bu bedelin değerleme raporunun üzerinde olmadığını, ayrıca SPK’nin … GYO’nun 30.9.2014 tarihli kararı ile gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünden çıkmak için SPK’ye yaptığı başvurunun olumlu karşılandığının 20.10.2014 tarihinde bildirildiği, bunun üzerine … GYO’nun statüsünün değiştirilerek 15.4.2015 tarihinde hisse devirlerinin pay defterine işlendiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK’nin 53. maddesinde dava takip yetkisi düzenlendiği, buna göre, dava takip yetkisi; talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisi olduğu, bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edileceği, dava takip yetkisinin bulunması HMK’nin 114/1-e maddesi uyarınca dava şartlarından olup HMK. m. 115/1 uyarınca mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacağı, bu nedenle işbu istemle ilgili dava takip yetkisi münhasıran Sermaye Piyasası Kurulu’na ait olduğundan müsnet davanın, davacı … Bankası A.Ş.’nin dava takip yetkisine sahip olmaması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği, yine de belirtmek gerekir ki, davacı … Bankası A.Ş.’nin de SPK ile birlikte dava takip yetkisinin bulunduğu kabul edilse dahi, mahkemenin 2018/461 Esas sayılı dosyasında Sermaye Piyasası Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca müsnet davanın davalısı ile birlikte diğer davalılara aktarılan paranın … Bankası A.Ş.’ye iadesini talep etmiş olup, bu durumda da aynı nedenle farklı davacılar tarafından önce 2018/461 Esas sayılı dosyadaki dava açılmış olduğu ve … Bankası A.Ş.’nin istediği hukuki sonucu SPK 20/18/461 esas sayılı dosyada alabilecek durumdayken aynı istemle ilgili ikinci kez dava açılmış olacağından, bu durumda da davacılar farklı olduğundan derdest dava olmayacağından işbu davanın bu kez davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle yine dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği kanaatine varılarak dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, kararda müvekkilin dava açma yetkisinin bulunmadığı değerlendirmesinin dayanağı olarak Ser.P.K’ nın (94). maddesi gösterilmiş ise de, maddede Kurula verilmiş olan dava açma yetkisinin, maddi hukuka göre doğrudan zarar görenlerin dava haklarını ortadan kaldırmadığını, SPK’ nın (21/4) maddesinde zarar gören şirketin, kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan aktarılan tutarı talep edebileceği yasal düzenlemeye bağlandığı, SPK’nın dava yetkisinin, diğer ilgililerin dava takip yetkisini ortadan kaldırdığı kabul edilirse, SPK’nın dava açması gerekip açmadığı durumlarda zarara uğrayan şirketin yargı mercileri önünde davasını yürütme hakkı kaldırılmış olacağını, olaydaki gibi aynı talep sonucunu içeren, iki farklı davacının açtığı, ayrı birer dava bulunması durumunda davalardan biri hakkında davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilemeyeceğini, bu durumda iki davanın birleştirilip, birlikte karara bağlanması ve biri hakkında hüküm kurulduktan sonra diğeri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: SPK denetleme raporunda davalının 30.07.2013 tarihinde 333.325 adet payın 1-TL nominal bedel yerine 1,6588 bedel üzerinden davacıya satıldığının belirlendiğini, buna göre müflis bankanın 219.600-TL lik zararının ortaya çıktığını, bu zararın tahsili için davalı hakkında İst. Anadolu .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapmalarına rağmen itiraz nedeniyle takibin durduğunu, 26/04/2013 tarihli yönetim kurulu kararında 1-TL bedel belirlenmişken 12/07/2013 tarihli kararda bu bedelin 1,69 olarak değiştirilmiş olduğunu, SPK nın izni alınması gerekirken izin alınmadan devir işlemi yapıldıktan sonra 27/05/2013 tarihinde SPK ya başvurulduğunu, SPK nın 23.06.2014 tarihli kararla devire izin vermediğini, bu durumun örtülü kazanç aktarımı niteliğinde bulunduğunu, Sermaye Piyasası Kanunu 21. maddesi uyarınca bu nitelikte kazanç aktarımının yasak olup, aynı Kanunun 21 (4) uyarınca İstanbul Anadolu 3. ATM’nin 2018/1240 Esas sayılı davası açılmıştır.Örtülü kazanç aktarımı 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre; halka açık ortaklıklar ve kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının; yönetim, denetim veya sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişiler ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi işlemlerde bulunmak suretiyle kârlarını veya malvarlıklarını azaltarak veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazanç aktarımında bulunmaları yasaklanmıştır. Bu hükme aykırılığın tespitinde izlenmesi gereken usul ve esasların Kurul tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Hükmün son fıkrasında ise “kazanç aktarımının Kurulca tespiti hâlinde halka açık ortaklıklar, kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıkları, Kurulca belirlenecek süre içinde kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan, aktarılan tutarın kanuni faizi ile birlikte mal varlığı veya kârı azaltılan ortaklığa veya kolektif yatırım kuruluşuna iadesini talep eder. Kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflar Kurulca belirlenecek süre içinde aktarılan tutarı kanuni faizi ile birlikte iade etmek zorundadır. Örtülü kazanç aktarımı yasağının ihlali ile ilgili 94 üncü ve 110 uncu maddeler ile ilgili mevzuatta öngörülen hukuki, cezai ve idari yaptırımlar saklıdır.” denilmiştir.Örtülü kazanç aktarımına dair tespit edilen hukuka aykırılıklar nedeniyle dava açma yetkisi ise kanunun 94. maddesinde düzenlenmiştir.Anılan 94/1 uyarınca Kurul; 21 inci maddede belirtilen işlemlerde bulundukları tespit edilen halka açık ortaklıklar, kolektif yatırım kuruluşları ve bunların bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinden denetleme sonuçlarının Kurul tarafından belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ortaklara duyurulmasını istemeye, Kurulca belirlenen tutarın tayin edilen süre içinde iadesi için dava açmaya yetkili kılınmıştır. Ayrıca SerPK m. 94/2’de yapılan atıf gereği, Kurul’un, sermayenin veya malvarlığının azalmasına veya kaybına neden olan işlemleri tespit etmesi durumunda; ilk olarak 6102 sayılı TK hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilgililerden aykırılıkların giderilmesi için tedbir alınmasını ve öngörülen işlemlerin yapılmasını isteme ve gerekirse durumu ilgili mercilere intikal ettirme yetkisi bulunmaktadır (SerPK m. 92/1-a). Ayrıca Kurul tarafından, sermayeyi veya malvarlığını azaltıcı işlemlerin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde, Kurul’un tespit tarihinden itibaren üç ay ve her hâlde durum ve işlemin gerçekleşmesinden itibaren üç yıl içinde iptal davası ve beş yıl içinde butlan veya yokluğun tespiti davası açma yetkisi bulunmaktadır (SerPK m. 92/1-b). Bu durum ve işlemlerin mevcudiyetinin ilk derece mahkeme kararı ile tespit edilmesi veya bu karar beklenmeksizin Kurulun talebi üzerine mahkeme tarafından karar verilmesi hâlinde bu işlemlerde sorumluluğu bulunanların imza yetkilerinin kaldırılması, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar ilgililerin görevden alınması, ilk genel kurul toplantısına kadar görevden alınan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin atanması hususunda da Kurul yetkili kılınmıştır (SerPK m. 92/1-c). Kanun’un 94/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, Kanun’un 21. Maddesi kapsamında tespit edilen hukuka aykırılıklarla ilgili dava açma yetkisi düzenleyici idari otorite olarak Sermaye Piyasası Kurulu’na tanınmıştır. Bahsi geçen düzenlemede örtülü kazanç aktarımı niteliğindeki işlemler sonucunda malvarlığı azaldığı ileri sürülen ilgili şirketin dava açma yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda dava takip yetkisi Sermaye Piyasası Kurulu’na tanındığından, davacı şirket iflas idaresinin dava açma yetkisi bulunmadığından mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan 20-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2023