Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1049 E. 2023/1627 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1049
KARAR NO: 2023/1627
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2022
NUMARASI: 2020/543 Esas – 2022/663 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı …’nin online araç çevirme uygulamasına sahip olup bu uygulamayı … unvanı ile dünya genelinde işlettiğini, uygulamanın yolcu taşımacılığı yapan araç sahipleri ile müşterileri çevirimiçi bir araya getirdiğini, taşımacılık ücretinin, yolcu tarafından ücretin …’ye ödendiğini ve davalı şirketin de ücreti, araç sahibi ile paylaştığını, uygulamanın açıldıktan sonra müvekkili şirketin de sahip olduğu araçlar ile birlikte sisteme üye olduğunu, uygulamanın yasal dayanağının olup olmadığı tartışmasının ortaya çıktığını ancak davalı şirketler tarafından uygulamanın yasal olduğunun defalarca kez araç sahiplerine ve kamuoyuna açıklandığını, uygulamanın Türkiye’de kullanıma kapatılmasına kadar da gerçekten araç sahiplerine verilen tüm idari ve adli para cezaları dahil davalılar tarafından karşılandığını, müvekkili şirketin de davalılara güvenerek yatırımını arttırdığını ve toplam 26 adet aracını uygulamaya kaydettirdiğini, uzun süre … uygulaması üzerinden yolcu taşımacılığı yaparak gelir elde ettiğini,davalı şirketlerin … sistemini tek taraflı ve bildirimsiz olarak bir gecede kapattıklarını, müvekkili şirketin uygulamadaki araçları çalıştıramadığı için maddi zarara uğradığını, davalı şirketlerin araç sahiplerini uzun süreli yatırımlar için teşvik ettikten sonra bir gecede uygulamaya erişimi kapatarak mağduriyet oluşturduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1- Davalı … Ltd. Şti.; …’in teknolojik hizmet sunarak taşımanın taraflarının bir araya gelmesine çevrimiçi (online) aracılık ettiğini, uygulama ve … adlı hizmetlerin Türkiye’de davalı … tarafından sunulduğunu, davalıların ayrı ayrı şirketler olduğunu, davacı ile ticari ilişkisi olan şirketin, davalı … olduğunu, taşımacılık faaliyetini … platformuna kayıt olarak sürdürmek isteyen kişilerin uygulama üzerinden bir hesap oluşturması gerektiğini, bu hesabın oluşturulabilmesi için uygulamanın kullanım şart ve koşullarını belirleyen sözleşmenin (“Sözleşme”) kabul edilmesi olduğunu, kayıt olan taşımacıların sistemi kullanmaları veya hangi sıklıkla kullanacaklarının isteklerine bağlı olduğu,kendilerine verilen bir iş taahhüdü bulunmadığını, … ile yazılı bir sözleşme olmadan davacının sisteme kabulünün söz konusu olmadığını, …’in ise bu sözleşmeye taraf olmadığını, müvekkili …’in uygulama üzerinde pazarlama ve destek hizmeti harici hiçbir kontrolü ve yetkisinin bulunmadığını, …’nin faaliyetinin kontrolü dışında fiili ve hukuki imkânsızlık nedeniyle sona erdiğini müvekkili … yönünden pasif husumet ehliyeti olmadığından davanın usulden reddine verilmesini talep etmiştir. 2- Davalı … vekili dava konusu sözleşmede tarafların, uyuşmazlığın çözümü için tahkime başvurmayı kararlaştırdıklarını, HMK m. 413 hükmü uyarınca, tahkim anlaşmasının varlığı halinde davanın usulden reddi gerektiğini, …’in … adlı faaliyetine devam etmesinin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2016/1082 E. sayılı dosyada verilen karar ile hukuken de imkânsız hale geldiğini, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2016/1082 E. sayılı dosyada verilen 16.10.2019 tarihli karar ile … faaliyetinin durdurulmasına ve … uygulamasına Türkiye genelinde erişim engeli getirilmesine karar verildiğini, böylece …’nin … faaliyetine devam etmesinin 16.10.2019 tarihi itibariyle hem davacı hem de … için objektif olarak zaten imkânsız hale geldiğini ve bu imkânsızlık halinin davacının bilgisi dâhilinde olduğunu, davanın esas ve usuli şartları yerine getirmediğini beyan ederek tahkim ilk itirazlarının uyarınca davanın usulden reddine,aksi halde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, Davalı … Hiz. Ltd. Şti. yönünden, davacı taraf ile davalı … arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme olmadığını, davacı tarafından davalılar ile arasında bulunduğunu iddia ettiği ticari iş görme sözleşmesinin ispatı noktasında dosyaya sunulan yazışmaların … ile yapıldığını, sunulan protokolün ve sigorta poliçesinin … adına olduğu anlaşıldığını, davacının davalı … Hiz. Ltd. Şti. hakkındaki davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davalı … yönünden ise, davacı ile davalı … arasındaki sözleşmenin 15. maddesi ile tarafların, uyuşmazlığın çözümü için tahkime başvurmayı kararlaştırdıklarını, HMK madde 413’ün
“Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.” hükmünü içerdiği dikkate alınarak, davacının davalı … hakkındaki davasının tahkim ilk itirazının kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili; verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı … Ltd. Şti.’nin pasif husumet ehliyeti bulunduğunu, her iki şirket tarafından da müvekkiline kesilen faturalar olduğunu, araçların sisteme kaydedilmesi ile ilgili fiili muayene her iki şirket tarafından ortak olarak gerçekleştirildiğini, bu hali ile davalı … Ltd. Şti.’de taraflar arasında akdedilen sözleşmenin tarafı olup davalının pasif husumet ehliyeti bulunduğunu gösterdiğini, somut davaya konu işi yürütebilmek için usulen ”okudum, anladım, kabul ediyorum.” onay butonuna tıkladığı bir sözleşme olduğunu, bu hali ile istisnai bir çözüm yolu olan tahkim şartına ilişkin müvekkilinin mutlak ve tereddüte yer vermeyecek şekilde iradesinin bulunduğu söylenemeyeceğini, davalı … tarafından sunulan sözleşmenin tahkim şartı başlıklı 15. maddesinde tahkim yoluna konu uyuşmazlığın belirlenmediğini, geniş anlamda gibi genelgeçer ifadeler kullanıldığını, tahkimin istisnai bir çözüm yolu olduğunu, geniş anlamda tahkim yoluna başvurulamayacağını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2- Davalılar vekili; davada vekil olarak temsil edilen iki farklı davalı olduğunu ve bu iki farklı davalı bakımından da açılan davalarda ayrı sebeplerle, bir davalı yönünden pasif husumet yokluğuna, diğer davalı yönünden tahkim şartı bulunduğuna hükmedildiğini, 4.600-TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilgili vekalet ücretinin her bir davalı yönünden 9.200-TL olması gerektiğini, kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı tarafından açılan dava, davalıların … uygulamasının sonlandırılması nedeniyle yoksun kaldığını iddia ettiği gelire ilişkin maddi tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince tahkim şartını içeren sözleşme dosya içine konulması sağlanmamış ise de her iki yanın kabulünde olduğu üzere sözleşmenin “15. Uygulanacak Hukuk; Tahkim. Bu Sözleşmede aksi belirlenmediği takdirde bu Sözleşme kanunlar ihtilafına dair kurallar hariç olmak üzere münhasır şekilde Hollanda yasalarına tabidir ve onlara göre yorumlanır. 1980 tarihli, Malların Uluslararası Satışına dair Viyana Sözleşmesi (CIGS) geçerli değildir. Bu Sözleşmenin geçerliliği, yapısı ve uygulanabilirliği dâhil olmak üzere, ondan veya geniş anlamda onunla bağlantılı ya da ilişkili bir şekilde ortaya çıkan her türlü anlaşmazlık, uyuşmazlık veya ihtilaf öncelikle zorunlu olarak Uluslararası Ticaret Odası Arabuluculuk Kuralları (“ICC Arabuluculuk Kuralları”) kapsamında arabuluculuk sürecine tevdi edilir. Adı geçen ihtilafın belirtilen ICC Arabuluculuk Kuralları kapsamında İhtilafların Barış Yoluyla Halli isteğinin ibraz edilmesinden itibaren altmış (60) gün içinde halledilmemesi durumunda, söz konusu ihtilaf, münhasıran ve nihai olarak Uluslararası Ticaret Mahkemesi Tahkim Kuralları (“ICC Tahkim Kuralları”) kapsamında tahkim yoluyla çözüme kavuşturulur. ICC Kuralları Acil Durum Hakemi hükümleri hariç tutulmuştur. İhtilaf, ICC Kurallarına uygun olarak görevlendirilecek olan bir (1) hakem tarafından çözüme kavuşturulacaktır. Tahkim yeri Hollanda’nın Amsterdam kenti olacaktır. Tahkim dili İngilizce olacaktır.” şeklinde olduğu, her iki yanın kabulündedir. Sözleşmede tahkim yeri Amsterdam-uygulanacak hukuk Hollanda hukuku olarak belirlendiğinden, tarafların iradesinin uygulanacak usul kuralları olarak Hollanda usul hukuku kurallarını seçtiği sonucuna varılmaktadır. Taraflarca tahkim yoluna başvurulması halinde anılan hakem kararı yabancı hakem kararı sayılacaktır. Bu nedenle geçerli bir tahkim şartı olup olmadığı, Türkiye’nin taraf olduğu New York Sözleşmesi hükümlerine göre belirlenecektir. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın, tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tâbi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır. Sözleşme uyarınca davacı şirketin … uygulamasına girdiği ve davada uygulamanın sonlandırılması olgusuna dayanıldığına göre uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklandığının kabulü gerektiğinden, uyuşmazlığın tahkimde çözümü gerekmektedir. HMK’nın 116. maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalı vekilince süresinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur. Mahkemece, tahkim şartı nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine de isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin tahkim şartına yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmamıştır. Davacı taraf ile davalı … arasında sözleşme olmadığı, davacı tarafından davalılar ile arasında bulunduğunu iddia ettiği sözleşmenin ispatı noktasında dosyaya sunulan yazışmaların, ödemelerin … adına olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı … bakımından davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 7. maddesi “(1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar; davanın nakli, davanın açılmamış sayılması yahut görevsizlik veya yetkisizlik kararı verildikten sonra başka bir mahkemede yargılamaya devam edilmemesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez. (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmünü haizdir. Eldeki davada ön inceleme duruşması yapılmadan karar verilmiştir. Davanın reddi sebepleri farklı olduğundan davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmelidir. Karar tarihindeki tarifeye göre pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilen davalı … bakımından 9.200-TL, diğer davalı için 1/2 oranda takdir olunan 4.600-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde, tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davalılar vekilinin vekalet ücreti bakımından istinaf nedeni yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hata yeniden yargılama gerektirmediğinden, kararın kaldırılarak yeniden karar verilmesine, her bir davalı için ayrı ayrı vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/543 Esas – 2022/663 Karar sayılı 26/10/2022 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “1- Davalı … Ltd. Şti. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine, 2- Davalı … hakkındaki davanın tahkim şartı nedeni ile usulden reddine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 853,88-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 584,03‬-TL fazla harcın talep halinde karar kesin leştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, Davalı … Ltd. Şti. lehine takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Ltd Şti.’ye verilmesine, davalı … lehine 1/2 oranda takdir olunan 4.600-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, ” Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 179,90-TL harcın mahsubu ile kalan 89,95-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalılar tarafından yatırılan 359,8‬0-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalılara iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalılar tarafından yapılan 8-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/10/2023