Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2023/1031 E. 2023/1425 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1031
KARAR NO: 2023/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2017/141 Esas – 2018/561 Karar
DAVA: Sözleşmenin Uyarlanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Dairemizce verilen direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile … kayıt numaralı ihale sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında üstlendiği işi yerine getirmekte olduğunu, bu ihale dokümanlarını hazırlanırken taşıma işini yapacak olan araçların Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçeceğinin öngörüldüğünü, bu sebeple bu köprünün geçiş ücretleri baz alınarak ihale dokümanlarının hazırlandığını, ne var ki 19/08/2016 tarih 2016/5-1 sayılı … kararı gereğince taşıma işini yapacak araçların Yavuz Sultan Selim Köprüsünden geçme mecburiyetinin getirildiğini, davalının Edirne Kapı, Cebeci ve Kartal- Cevizli olmak üzere 3 farklı fabrikası/işletmesinin bulunduğunu, bu işletmeler arasında yapılacak taşıma işinin köprü geçiş güzergahındaki mecburi düzenleme nedeniyle maliyetinin hem ödenen geçiş ücreti ve hem de mesafe maliyeti olarak arttığını, bu sebeple sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın 138. Maddesine göre uyarlanması mecburiyetinin hasıl olduğunu belirterek; ihale sözleşmesinin, 14.2. maddesine “malın teslimi için Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün zorunlu olarak kullanılması sonucu oluşan otoban (Yavuz Sultan Selim Bağlantı Köprü Yolu) ve köprü geçiş ücretleri yüklenicinin tanzim edeceği yansıtma faturası ile belgelenmesi şartıyla, idare tarafından ödenecektir. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün zorunlu olarak kullanılması sonucu artan güzergah dolayısı ile kilometre başına KDV hariç 95 kuruş, yüklenicinin tanzim edeceği yansıtma faturası ile belgelenmesi şartıyla, idare tarafından ödenecektir.” hükmünün eklenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşme bedeli ile öngörülen bedelin gösterilerek harcın yatırılması gerektiğini, dava konusu işlemin kaynağının idari işlem olduğunu, görevli İdare Mahkemesinde iptal davası açıp açmadığının belirlenmesi ve dava açılmış ise bekletici mesele yapılması gerektiğini, sözleşmeye bağlılığın esas olduğunu, davacı tarafın tacir olduğunu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, mahkemece; Kamu İhale Kurumu’ndan görüş alındıktan sonra, uzman bilirkişiler düşüncesinden de yararlanmak suretiyle, tarafların niteliği ve sözleşme şartları ve Kamu İhale dökümanı nazara alınıp değerlendirilerek, sonuçta işlem temelinin çökmediği; sözleşmedeki çıkar dengesinin katlanılamayacak derece davacı aleyhine bozulmadığının tespiti ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Kamu oyunda bilindiği üzere İstanbul Boğazına 3. Köprü olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşa edilip hizmete açıldığı, 19/08/2016 tarih 2016/5-1 sayılı … kararı gereğince 1. Sınıf araçlar haricindeki diğer araçların bu köprüden geçişlerinin mecburi hale getirildiği, bu düzenlemenin hem araçların daha uzun mesafe yol katetmesine bağlı maliyetleri ve hem de geçiş ücretlerinin yap-işlet-devret usulüne bağlı olarak artması nedeniyle maliyetleri artırdığı, davalı tarafın ihale dokümanlarını hazırlarken bu hususu ön görmesi gerekirken öngörmemiş olduğunun taraflar arasındaki şartname ve sözleşme metninden anlaşıldığı, bu durumun ticari hayatın akışı içerisinde davacı yanın ifa güçlüğü içerisine girmesine sebebiyet olacağının muhakkak olduğu, bu sebeple davacının talebinin TBK 138/1. Maddesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı tarafa davanın açılmasında bir kusur yüklenemeyeceğinden davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama masrafına hükmedilmemesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; mahkemenin bilirkişi raporundaki değerlendirmeyi gözardı ederek kendi görüşü doğrultusunda hüküm veremeyeceğini, söz konusu durumun davacı yükleniciden kaynaklanan bir kusurdan ileri gelmemiş olması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması, yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş bulunması, mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak bildirimde bulunması ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesinin zorunlu olup, davacının bu şartlardan hiçbirini yerine getirmediğini, mahkemenin davacının teknik ve uzmanlık gerektiren muhasebe konusunda hüküm oluştururken bilirkişiye müracaat etmeden karar vermesinin bozma nedeni olduğunu, eksik araştırma ile karar verildiğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI VE İSTİNAF KARARI VE SÜREÇ: Dairemizce 16.01.2020 tarihli ve 2018/2282 Esas, 2020/47 Karar sayılı kararı ile; davacının yüklenici olduğu sözleşmenin 29.04.2016 tarihinde imzalandığı, köprünün ise 26.08.2016 tarihinde trafiğe açıldığı, tacir olan davacının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğu, sözleşmenin imzalandığı sırada sözleşmenin 14.2 maddesi ile taşıma hizmetinin ücretlendirilmesi konusunda gerekli araştırmaları yaparak her türlü tedbiri almakla yükümlü bulunduğu, köprü trafiğe açıldığında bir kısım araçların zorunlu olarak köprüyü kullanacağının kamuoyu tarafından bilindiği, bu sebeple koşulları oluşmayan talebin reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili temyiz istemi üzerine; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2020/1968 Esas, 2021/1443 Karar sayılı kararı ile; “…Dava, 6098 sayılı TBK’nın 138. maddesi gereğince açılmış uyarlama davasıdır. Bölge Adliye Mahkemesince, sözleşmenin yapılması sırasında öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenemeyen olağan üstü bir durumun sonradan ortaya çıktığının ve işlem temelinin çökmüş olduğunun kabul edilemeyeceği, uyarlama koşulları bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşmenin imzalandığı sırada Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yakın bir zamanda açılabileceği öngörülebilecek bir husus olmakla birlikte, köprü açıldıktan sonra idare tarafından bir kısım araçlara yeni köprüden geçme mecburiyeti getirileceğini, açılan yeni köprü ve otoyol fiyatlarının ne olacağı hususlarını davacının önceden bilmesi beklenemez. Bu nedenle ilke olarak dava konusu olayda sözleşmenin yapılması sırasında öngörülemeyen olağanüstü bir durumun sonradan ortaya çıktığının ve buna bağlı olarak TBK’nın 138. maddesinde öngörülen uyarlamanın ilk koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek, uyarlamanın diğer koşullarının mevcut olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. Dairemizce 07/07/2021 tarih 2021/790 Esas – 2021/1104 Karar sayılı kararı ile; 16.01.2020 tarihli ve 2018/2282 Esas, 2020/47 Karar sayılı kararıının gerekçesine ilaveten; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na dayalı olarak çıkartılan ve 15.06.2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği’nin 18/1-d maddesinde …’nin karayolu taşımacılığına ait mevzuat hükümleri saklı kalmak üzere, trafik düzeni ve güvenliği yönünden belediye sınırları içinde ticari amaçla çalıştırılacak yolcu ve yük taşıtları ile motorsuz taşıtların çalışma şekil ve şartları ile bu taşıtların teknik özelliklerini tespit etmek, çalıştırılabileceği yerler ile güzergâhlarını tespit etmek ve sayılarını belirlemek, bunlara izin ve çalışma ruhsatı vermekle görevli ve yetkili olduğunun düzenlendiği, İstanbul dahilinde taşıma işi yapan davacının yeni köprünün faaliyete geçtiği zaman ticari araçların yeni köprüye sevk edileceği hakkında bilgi sahibi olduğu, zira yapılan her yeni köprünün İstanbul trafiğini rahatlatmak için yapıldığının aksi düşünülemeyeceği gibi kamuoyuna köprünün açılacağı tarihin aylar evvelinden ilan edildiği, güzergahı düzenlemeye yetkili bulunan …’nin ticari araçları yeni köprüye sevk etmesi hakkındaki kararın “öngörülemeyen veya öngörülmesi beklenmeyen hâl” olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.2.2023 gün 2021/11-972 Esas, 2023/67 sayılı ilamı ile uzun zamandır İstanbul’ da taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren davacı şirketin sözleşmenin imzalandığı sırada Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yakın zamanda açılacağını öngörmesinin beklenebileceği ancak köprü açıldıktan sonra bir kısım araçların köprüden geçme mecburiyetinin getirileceği ile köprü ve otoyol fiyatlarının ne kadar olacağını öngörmesinin beklenemeyeceği, bu nedenle TBK 138. Maddesindeki uyarlamanın ilk koşulunun gerçekleştiği gözetilerek diğer koşulların mevcut olup olmadığının araştırılması suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek Direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmasına karar verildiği görülmüştür. HMK 373/7 maddesi uyarınca bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılmıştır. TBK’nın 138. maddesinde düzenlenen aşırı ifa güçlüğü, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla, yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan maddede belirtilen koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumun ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmaması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır. Eldeki davada sözleşmenin 29.4.2016 tarihinde 12 ay süre ile yapıldığı, idarenin talebi halinde sözleşme bitim tarihinden 3 ay süre ile yüklenicinin sözleşmede belirtilen bedel ve şartlarda sözleşme konusu işi yürütmek zorunda olduğunun kararlaştırıldığı, dosyaya uzatıma ilişkin bir bilginin sunulmadığı, sözleşmenin 6.5.2016 tarihinde uygulanmaya başladığı, … tarafından 19.8.2016 tarihinde alınan karar ile sözleşmeye konu araçlar için Yavuz Sultan Selim Köprüsünü kullanma zorunluluğunun getirildiği, davacı tarafça 6 ay boyunca itirazsız taşıma işinin yapıldığı, sözleşme bitimine 2 ay kala 14.2.2017 tarihinde eldeki davanın açıldığı ve ifanın aşırı ölçüde güçleştiğine dayanılarak uyarlama talebinde bulunulduğu görülmüştür. Özel Daire ve HGK kararı ile davacı için TBK 138. Maddesi uyarınca öngörülmezlik koşulunun oluştuğu sabittir. Bu durumun davacıdan kaynaklanmadığı ve ifanın dava tarihi itibari ile henüz tamamlanmadığı da anlaşılmaktadır. Davacının 19.8.2016 tarihinden sonra Yavuz Sultan Selim köprüsünü kullanmaya başladığı, ifa güçlüğüne ilişkin davalıya bir başvurusunun olmadığı, buna ilişkin bir iddia ve delil sunmadığı, taşımanın 6 ay boyunca itirazsız gerçekleşmesi karşısında sözleşme bitimine 2 ay kala dava açılmasında, koşulların uyarlamayı gerektirir şekilde katlanılamayacak seviyede olduğunu ileri sürmenin TMK 2. Maddesindeki dürüstlük ilkesine aykırı olduğu kanaatinin hasıl olduğu, dosya içeriğinde davacıya getirdiği ilave masraf ile ilgili bir hesaplama yaptırılmamış ise de bu konuda inceleme yaptırılmasının kaldırma gerekçesi nedeniyle sonuca etkili olmayacağı , esasen davacının 6 ay boyunca itirazsız taşıma işini yapmasının mevcut koşulları benimsemiş olduğu izlenimini verdiği, koşulların uyarlamayı gerektirecek seviyede ağırlaştığı kanaatinin oluşmadığı, ayrıca 4753 sk 10. Maddesi uyarınca davacının 20 günlük süresi içinde de idareye başvurusunun olmamasının da bu kanaati destekler nitelikte olduğu gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 Tarih 2017/141 Esas – 2018/561 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;”Yerinde olmayan davanın REDDİNE,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Alınması gereken 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 238,45‬-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf ve temyiz aşamasında davalı tarafından yapılan 93,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için takdir olunan 10.200-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, HMK.’nun 356. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliğiyle karar verildi.27/09/2023