Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/991 E. 2022/837 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/991
KARAR NO: 2022/837
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2021/722 Esas – 2022/98 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; SPK tarafından, Müflis … Bankası A.Ş.’nin bağlı ortaklığı olan davacı şirkete 345.736- TL tutarında idari para cezası uygulandığını, müvekkilinin, idari para cezasını 11.09.2018 tarihinde %25 indirimli şekilde 259.302-TL olarak ödediğini, zarara sebebiyet veren kurum personelinin tespiti amacıyla yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporlarda takas ve operasyon birim müdürü olarak görev yapan …, genel müdür … ve dava dilekçesinde görevi belirtilmeyen …’ın idari para cezasının 18.504- TL’sinden davalıların müteselsilen sorumlu olduklarının tespit edildiğini, bu zararın tazmini amacıyla bu davalılara karşı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/339 Esas ve İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/7 Esas Sayılı dosyalarında mali sorumluluk – rücuen tazminat davaları açıldığını, davalıların 2015 yılındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyerek idari para cezası uygulanması sebebiyet verdikleri halde 09.11.2016 tarihli Genel Kurul’ un (5) no.lu kararı ile 2015 yılı yönünden ibra edildiğini, ibra kararının şirket zararına olmasının yanı sıra Yargıtay kriterlerine göre de soyut nitelikte olduğunu, bu yönüyle sorumluları borçtan kurtarır nitelikte olduğunu, Yargıtay içtihatları uyarınca ibra kararının bankayı zarara uğratan davalıları sorumluluktan kurtarmayacağının kabul edildiğini, bu nedenle ibra kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini, 09.11.2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan(5) nolu kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … ve … vekili, TTK’nin 446. maddesi uyarınca davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını,muhalefet şerhinin dava şartı olduğunu,davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, şirket ortaklarının oy birliğiyle yönetim kurulunu ibra ettiklerini,davalı hakkında sorumluluk davalarının açıldığını, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın ikame edildiğinin açık olduğunu, davanın usulden veya esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davaya konu genel kurul toplantısının 09.11.2016 tarihinde yapılmış olup,davanın iptali istenen üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalıların ibra kararının korumasından yararlanmasını önlemek için huzurdaki davanın açılmasında müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu, Müflis Banka 5411 Sayılı Kanun’un (3). maddesi uyarınca fon bankası statüsünde olduğunu, Fon’un yönetim ve denetim yetkisi nedeniyle ilgililer hakkında hukuki süreçlerin yürütülmesi hususunda TMSF tarafından gerekli kararlar alındığını, dolayısıyla eski yöneticisi tarafından zarara uğratılan müvekkili şirketin, ibranın iptali davasında ibra edilen yöneticisini değil kendisini davalı olarak göstermesi ve davacı konumunda değilken huzurdaki davayı açabilmesi teknik ve maddi hukuk bakımından mümkün olmadığını, bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki dava; 5411 sayılı kanunun 133.maddesinde öngörülen ibranın iptali davasıdır. İbra kararı tek taraflı bir hukuki işlemdir.İbra kararı bir genel kurul kararı olması itibariyle genel kurul kararlarının sakatlığına ilişkin hükümlere tabidir.Butlan veya iptal koşulları mevcut değil ise ibra kararından dönülemez.Zira ibra kararları yenilik doğuran hukuki işlemlerdir ve bir kez geçerli olarak doğduktan sonra bu kararlardan geri dönülmesi sözkonusu olmaz. (M.Helvacı ,A.O.da YK Üyelerinin hukuki sorumluluğu s.106) Gerek uygulama gerek doktrinde “ibranın menfi bir borç ikrarı “olduğu hususunda görüş birliği mevcut olup ,bunun sonucu olarak sorumluluk davası açma hakkı ibra kararı ile birlikte ortadan kalkar. 5411 sayılı kanunun ; “Sorumluluk davalarında tanınan istisnai yetkiler “başlıklı altında düzenlenen 133.maddesinde”Faaliyet izni kaldırılan bankaların tasfiyelerinin tamamlanması ancak iflas veya tasfiye masa alacaklılarının tahsil edilememiş olması halinde ,bankanın sorumlulukları tesbit edilen ortakları ,yönetim kurulu eski üyeleri,denetçileri aleyhinde varsa ibralarının iptali ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın tazmini için tasfiyenin tamamlanmasını müteakip beş yıl içinde Fon tarafından dava açılabilir.”denilmektedir. Maddenin açık düzenlemesi ,Fon’a sorumlulukları tesbit edilen eski yönetim kurulu üyeleriyle denetçiler aleyhine ibraların iptali ile birlikte TTK ya göre sorumluluk davası açma hakkı vermektedir. Yani düzenleme sorumluluk davasının ibranın iptali ile birlikte açılmasını öngörmekte ,genel kurula ibranın iptali hakkı vermemektedir. (Ünal Tekinalp ,Fonda’ki Bankanın Hukuku s.50 vd.) Aynı kanunun 3.maddesinde Fon bankası: Mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu, bu kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu kanun uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fon’a intikal eden bankaları ve Fon’un çoğunluk hissesine sahip olduğu bankaları ifade ettiği belirtilmiştir. Bu sebeble yönetim ve denetimine el konulan müflis bankanın Fon bankası olduğu ve bankanın yüzdeyüz paydaşı olduğu davacı şirketin de aynı şekilde yönetim ve denetimine el konulduğu anlaşılmakla davacı şirketin Fon’a tanınan yetkilerden yararlanacağı hususunda tereddüd yoktur. Davacı şirket tarafından davalı eski YK üyesi ve çalışanlar hakkında İstanbul Anadolu 13 ATM nin 2020/ 339 esa ,8.ATM nin 2020/7 esas sayılı dosyasında sorumluluk davaları açıldığı belirtilerek ,işbu ibranın iptali davasının sözü edilen dava dosyaları ile birleştirme talepli olarak açılmıştır. İbranın iptali davası ile sorumluluk davasının birlikte açılması gerekirken ayrı ayrı açılmış ancak birleştirme talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince eldeki ibranın iptali davasının derdest sorumluluk davası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken , genel kurul kararının iptali davası olarak nitelenerek ,şirket tüzel kişiliğinin genel kurul kararının iptali davası açamayacağı düşünülmeden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, eldeki davanın sorumluluk davası ile birlikte görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 Tarih 2021/722 Esas 2022/98 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/06/2022