Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/898 E. 2022/991 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/898
KARAR NO: 2022/991
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2019/661 Esas 2021/697 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki taşımacılık işinden kaynaklı ticari ilişki nedeniyle ilgili müvekkilinin davalı şirkete faturalar keşide ettiğini, ancak davalı şirketin toplam 18.914,67-TL tutarındaki bir kısım fatura bedelini ödemediğini, davalı şirkete 29.11.2019 tarihinde ihtarname keşide edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Gebze … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin borca itiraz tarihinden sonra müvekkiline haricen 16.220,93-TL ödeme yaptığını, böylece müvekkilinin asıl alacak bakımından bakiye 2.693-TL alacak ve tüm asıl alacak bakımından hak edilen feri alacakların kaldığını, davalı şirketin haricen ödeme yaparak dolaylı olarak borcu kabul ettiğini, icra dosyasına itiraz dilekçesi sunmasına rağmen davalının müvekkiline yaptığı ödeme ile asıl alacağı kabul ettiğini, dolayısı ile en azından bu alacak miktarı üzerinden vekalet ücreti, faiz, masrafı ödemek zorunda olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, 2.693-TL asıl alacak tutarı ve bu tutara işleyecek faiz ile kabul edilen 16.220,93-TL asıl alacak ile ayrıca bakiye 2.693,74-TL asıl alacak için davacı lehine doğan feri alacaklar bakımından takibin devamına, davalı aleyhine alacağın tamamı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; araç kiralama sözleşmesi gereğince yakıt bedellerinin, davacının hak edişinden kesilmekte olup, müvekkili şirketin davacıya borcu bulunmadığını, bu konuda sözleşmenin 3. maddesinde hüküm bulunduğunu, buna göre müvekkili tarafından davacı aracına yükleme yapılacak yakıt bedelinin, davacının fatura bedelinden düşülmesi gerektiğini, bu kapsamda davacının aracına alınan yakıt bedelinin yakıt kartına yüklendiğini, 2.693-TL alacak yönünden davanın reddi gerektiğini, sözleşmenin 3. maddesine göre müşteri tarafından müvekkiline ödeme yapıldıktan sonra 60-90 günlük sürede davacıya ödeme yapılması gerektiğini, takip tarihinde faturaların ödeme vadesinin henüz gelmediğini, bu nedenle 16.220,93-TL alacak yönünden de davanın reddinin gerektiğini, bu alacağın vadesinde davacıya ödendiğini, davadan önce dava konusu borç tamamen ödendiğinden davacının işbu davada hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından 18.914,67-TL faturadan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, alınan bilirkişi raporunda davalının sözleşmenin 3. maddesine göre 60-90 günlük ödeme süresinin takip tarihinde dolmadığının tespit edildiği, davacı tarafından davalı ile arasında akdedilen sözleşme gereği vadesi gelmeyen faturadan kaynaklı alacak için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; bilirkişi raporunda müvekkilinin 2.693-TL alacağı bulunduğunun belirlendiğini,davalının önceki faturaları ortalama 40 gün içinde ödediğini, müvekkilinin ise 30.09.2018 tarihli faturayı 74 gün, 31.10.2018 tarihli faturayı ise 43 gün sonra icra takibine koyduğunu, vade günü geçmesine rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini, kararlaştırılan ödeme vadesinin TTK’nın 1530/5 maddesine aykırı olduğunu, taraflar arasında uygulanmış 40 günlük vade de dikkate alındığında takip tarihinde faturaların vadelerinin dolduğunu, ayrıca davalının haricen ödemesi ve yakıt bedeli savunması göz önüne alındığında davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, icra takibinden sonra ödeme nedeniyle alacağın ferileri hakkında hüküm kurulmamış olmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasındaki kiralama sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya personel taşıma hizmeti verildiği, davacı tarafından 30.09.2018 tarihli 11.601,39-TL bedelli ve 31.10.2018 tarihli 7.313,25-TL olmak üzere toplam 18.914,67-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı, davalı tarafça 16.220,93-TL borcun takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce olmak üzere 30.12.2018 tarihinde ödenmiş olduğu, davacı tarafından 2.693-TL bakiye asıl alacak ile takipten sonra ödenen tutarın ferilerinin tahsili istemiyle itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflarca imzalanan sözleşmenin 3. maddesinde; günlük kira bedelinin, müşteri tarafından davalıya yapılacak ödemeyi takiben 60-90 günlük periyotlarda davalı tarafından davacıya ödeneceği, davalının uygun görmesi halinde davacıya yakıt temini için araç tanıma sistemi kurulabileceği, bu durumda davacının araç tanıma sistemini kullanarak aldığı yakıt bedelinin, kendisine ödenmesi gereken kira bedelinden kesilmesine muvafakat ettiği, yine sözleşmenin 6.6 maddesinde ise, tedarikçinin hak edişinin %50’si kadar yakıtı davalının anlaşmalı yakıt firmasından almak zorunda olduğu, yüklenen yakıt tutarının davacının hak edişinden kesilmesini kabul ettiği belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının sunduğu kayıtlara göre 2.260,44-TL’si takip konusu faturalar dönemine ait olmak üzere davacı aracına toplam 5.132,71-TL tutarında yakıt yüklemesi yapıldığı, davacının aldığı yakıt bedellerinin alacaktan düşülmesi sonucunda davacının bakiye 16.220,93-TL alacağının kaldığı tespit edilmiştir. Sözleşmenin yukarıda belirtilen 3 ve 6. maddeleri dikkate alındığında, davacı aracına yüklenen yakıt bedelinin davacının hak edişinden düşülmesi yerindedir. Yine sözleşmenin 3. maddesi kapsamında davacının 30.09.2018 tarihli faturasının ödeme vadesi azami 90 gün olarak 30.12.2018, 31.10.2018 tarihli faturasının ödeme vadesi ise 31.01.2019’dur. İcra takibi 13.12.2018 tarihinde başlatılmış olmakla, takip tarihi itibariyle fatura alacağı henüz muaccel olmamıştır. Davalı tarafından yapılan 16.220,93-TL tutarlı ödemenin tarihi ise 30.12.2018 olup, tarih itibariyle sözleşme hükümlerine uygundur. Davalı tarafından daha önce iki faturanın sözleşmedeki vade tarihlerinden önce ödenmiş olması ise, bu konuda taraflar arasında teamül oluştuğunu kabule yeterli değildir. Bu durumda davalının fatura borcunu davacıya vadesinde ödediği, davalı tarafından ödenen yakıt bedellerinin mahsubu sonucunda, davacının takip tarihi itibariyle muaccel alacağının bulunmadığı anlaşılmakla,davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 26-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022