Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/876 E. 2022/722 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/876
KARAR NO: 2022/722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/86 Esas
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
İlk derece mahkemesince verilen 09/02/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne-reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili, müvekkili banka tarafından 16/03/2015 tarihli GKS ye istinaden dava dışı …’a kredi kullandırıldığını, davalının bu krediye müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun vadesinde ödenmediğini bu sebeple hesabın kat edildiğini, borç ödenmediğinden davalının müvekkiline borçlu olduğunu, alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başladıklarını davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu bu sebeple huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, alacak miktarı kadar davalının taşınır malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taksitli kredi yönünden talebinin ihtiyati haciz şartları oluştuğundan 137,926,83-TL yönünden talebin kabulüne karar verilmiş, fazlaya ilişkin , gayri nakdi alacağa ilişkin talebin kefilin çek garanti bedellerinden sorumlu olduğuna ilişkin genel kredi sözleşmesinde hüküm bulunmadığından bu kısım bakımından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca kefilin, asıl alacağa işlemiş faizden, bsmv alacağından, ihtiyati haciz harcından ve vekalet ücreti alacağından, takip talebinde yer alan masraf ve giderlerden de sorumlu olduğunu, yine sözleşmenin 20. Maddesi uyarınca davalı/ kefilin gayri nakdi çek taahhüt bedeli kredisi tutarının depo edilmesinden de sorumlu tutulacağını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda alacağın tamamı için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İhtiyati haciz talebine konu alacak gayrinakit alacak çek kanuni karşılık tutarından ibarettir. Konuya ilişkin Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.12.2018 tarih 2016/1 esas 2017/6 karar sayılı ilamında; İhtiyati haciz talep edilebilmesi için kural olarak borcun vadesinin gelmiş/istenebilir/muaccel olması gerekir (İİK.m.257/1). O hâlde asıl sorun: henüz tazmin edilmemiş teminat mektubu veya karşılıksız kalıp kalmayacağı henüz belli olmayan çeklerin kanuni karşılıkları olan bedellerin banka tarafından istenip istenemeyeceği konusudur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine “risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez. Zira “depo etmek” ifa etmek değildir. Sözleşmede anılan şekilde hüküm olsa bile, banka sadece “depo edilmesini” isteyebilir. Kendisine ödeme yapılmasını (ifa) talep edemez… Zira şüpheli ve müstakbel olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, şarta bağlı borcun talep ve takip edilebilir bir alacak doğurup doğurmayacağı, ancak şart gerçekleştiğinde belli olacaktır. Henüz tazmin edilmeyen teminat mektubu bedelinin veya karşılıksız çıkabileceği ihtimaline binaen bankanın ödemek zorunda kalacağı kanuni karşılık bedelinin, henüz risk gerçekleşmeden önce, mevcut ve muaccel bir alacak niteliğinde olduğu söylenemeyecektir. Nitekim İİK’nun 257’nci maddesi karşısında şarta bağlanmış bir alacak için ihtiyati haciz istenmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir. İİK’nun 257’nci maddesinde 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 59’uncu maddesiyle yapılan değişiklikte, madde başlığı “İhtiyatî haciz” iken “İhtiyatî haciz şartları”; birinci fıkrasında yer alan “borcun” ibaresi, “para borcunun” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik göstermektedir ki, teminat alacakları için İİK’nun 42’nci maddesi gereğince genel haciz yolu ile ilamsız takip yapılabilir ise de ihtiyati haciz kararı verilemez. Çünkü İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesinde ihtiyati haciz, sadece “para alacakları” için öngörülmüştür. İhtiyati haciz; “icra işlemi” değil, özel geçici hukuki koruma müessesesi olduğundan, ancak İİK’nun 257’nci maddesindeki şartlar çerçevesinde karar verilebilir. O hâlde, teminatın “depo edilmesi” için ihtiyati haciz kararı verilemez.” denilmiştir. Mahkemece gayrinakit alacak için gerekçesi yukarıda yazılı ve bağlayıcı bulunan içtihadı birleştirme kararı uyarınca alacağın muaccel olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından ihtiyati haciz talep eden/davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın istinaf karar harcına mahsubuna ,başka harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/05/2022