Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/855 E. 2022/759 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/855
KARAR NO: 2022/759
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2021
NUMARASI: 2020/597 Esas – 2021/413 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, ayçiçek yağı emtiasının, Mersin’den Adıyaman’a taşınmak üzere davalı şirket adına kayıtlı, davalı … sevk ve idaresindeki … – … plakalı araca 04.09.2019 tarihinde yüklendiğini, davalı şirket tarafından bu nakliye işine ilişkin 04.09.2019 tarihli nakliye faturası düzenlendiğini, yüklenen aracın 04/09/2019 tarihinde alıcı adresine doğru yol almaktayken Gaziantep civarında maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile gerçekleşen kaza sonucunda araç dorsesinin yan yattığını, emtianın yola saçılıp, patladığını ve ezildiğini,kaza tespit tutanağında, davalı sürücü …’in şerit izleme ve değiştirme kurallarını ihlal ettiğinin tespit edildiğini, hasarlı emtianın tespiti için ekspertiz raporu düzenlendiğini, olay sonucu 103.001-TL zarar meydana geldiğinin tespit edildiğini, davalı şirketin zarardan taşıyan ve işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu beyan ederek İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasına davalılarca yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … vekili; olay tarihinde arızalı bir yük aracının herhangi bir güvenlik tedbiri almadan emniyet şeridi dışında durması nedeniyle müvekkilinin yük aracına çarpmamak için sollamaya geçtiği esnada arkadan gelen aracın müvekkilini sıkıştırması neticesinde müvekkilinin fren yapması üzerine sağlam bir şekilde bağlanmayan yağ tenekelerinin yerlerinden çıkarak yollara savrulduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı şirket vekili; öncelikle davanın husumet nedeniyle reddedilmesinin gerektiğini, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yaşanan kaza sonrasında ürünlerin büyük bölümünün hasara uğramadığını, kaza tespit tutanağının hangi verilere göre tutulduğunun belli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı sigorta şirketinin, icra takibini ve bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığı, yetkili icra dairesinin tayininde sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, davacının sigortalısı ile davalı şirket arasındaki hukuki ilişkinin taşıma ilişkisi olduğu, davacının sigortalısının üstlendiği yurtiçi taşıma işini alt taşıyıcı olarak davalı şirkete yaptırdığı, diğer davalının ise davalı şirketin araç sürücüsü olduğu, davalıların Adıyaman’da ikamet ettikleri, TTK 890/1. Maddesine göre taşımaya konu malın teslim alındığı veya teslim edildiği yer icra dairesinin, TBK m.89 ve HMK m.10 uyarınca alacaklının ikametgahı yer icra dairelerinin, ayrıca haksız fiilin işlendiği yer ve zarar görenin yerleşim yerinde bulunan icra dairelerinin yetkili olacağını, somut olayda malın teslim alındığı Mersin, teslim edileceği Adıyaman, kazanın meydana geldiği, sigortalı alacaklının ikametgahı Gaziantep icra dairelerinin yetki olduğu, fakat davacı tarafından somut uyuşmazlıkta yetkili icra dairelerinden birinde takip başlatılmadığı gerekçesiyle özel dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; sigortalının zararını tazmin eden müvekkili sigorta şirketinin alacaklı konumuna geçtiğini ve TBK m. 89 uyarınca kendi ikametgahında takip başlatmasının mümkün olduğunu, haksız fiil hükümlerine göre de takibin yetkili yerde başlatıldığını, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının zararını karşılamakla zarar gören sıfatını elde ettiğini, ayrıca temlik sözleşmesinden kaynaklanan para alacağı söz konusu olduğundan TBK m.89 uyarınca kendi merkez adresinde dava açmasının mümkün olduğunu, hükmedilen avukatlık ücretinin tarifenin 2. kısım 2. bölümünde yazılı olan ücretleri geçemeyeceğini, mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalıya ödenen hasar bedelinin taşıma sözleşmesi ve haksız fiil sorumluluğu kapsamında sorumlularından rücuen tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarih ve 37 Esas 9 Karar (RG 03.07.1944) sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının sigortalısı taşıtan ile davalı şirket arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklanmakta olup diğer davalı, taşıyanın yardımcı kişisi sıfatına sahiptir. Davanın tarafları arasında sigorta ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı sigortalısı taşıyıcıya poliçesi kapsamında hasar bedelini ödediğinden bahisle rucüen ödediği bedeli sorumlulardan talep etmektedir. Somut olayda, HMK m.6 uyarınca borçluların ikametgahı; yine, uyuşmazlık taşıma sözleşmesinden kaynaklandığından TTK 890/1. maddesine göre taşımaya konu malın teslim alındığı veya teslim edildiği yer icra daireleri yetkilidir. Ayrıca TBK’nın 89. maddesine göre para borçlarında ifa yeri alacaklının yerleşim yeri olduğundan, HMK’nın 10. maddesine göre alacaklının yerleşim yeri icra dairelerinin de yetkisi bulunmaktadır. Davalılar Adıyaman ilinde, davacı sigorta şirketinin sigortalısı Gaziantep ilinde ikamet etmektedir. Yükün teslim alındığı yer Mersin, teslim yeri ise Adıyaman’dır. Bu durumda somut uyuşmazlıkta Adıyaman, Gaziantep, Mersin icra dairelerinin yetkisi bulunmakta olup, davacı tarafından icra takibi yetkisiz icra dairesinde başlatılmıştır. Davalılar tarafından icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın haklı olduğu, mahkemece davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin hükmün esasına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Bununla birlikte, karar tarihinde geçerli olan AAÜT’nin 7/2 maddesinde; “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” denilmiştir. Bu durumda mahkemece davanın red sebebi ortak olan her iki davalı yönünden tarife’nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı 4.080-TL aşacak şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı lehine tarifede öngörülen miktarı aşacak şekilde avukatlık ücreti takdiri doğru olmayıp bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde görüldüğünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen yanılgı nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından yeniden hüküm verilerek icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2021 Tarih 2020/597 Esas – 2021/413 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine,” ”İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 1.260,09-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 1.179,39-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 4.080-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 74‬-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022