Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/801 E. 2022/777 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/801
KARAR NO: 2022/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/185 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili; müvekkili ve davalıların …Ltd. Şti’nin ortağı olduklarını, müvekkilinin 20/11/2014 tarihinde müdürlükten azledildiğini ve bu tarihten itibaren davalıların şirket müdürü olarak görev yaptıklarını, müvekkiline hiç bir kar payı ödemesi yapılmadığını, davalıların şirket mallarını şahsen satmak ve satış bedellerini kendi adlarına tahsil etmeleri nedeniyle davalılar … ve … hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, davalıların müdürlük görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek sorumluluklarına aykırı davrandıklarını, benzer unvanda ve aynı konuda başka bir şirket kurarak faaliyetlerine devam ettiklerini, davalıların şirket müdürü olarak kalmalarının şirkete zarar verdiğini, hukuka aykırı davranışları nedeniyle şirketin dava açabilmesinin olanağının bulunmadığını belirterek davalıların yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada, davanın devamı sırasında üç davalının da şirketle açık menfaat çatışması içinde olması ve şirketin yönetim organsız kalacak olması hususları dikkate alınarak şirkete ihtiyati tedbir yoluyla yönetim aksi halde denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, yöneticinin azli davasında; davalının yönetici olarak şirketi yönetmesi nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, şirketin yönetiminin sağlanmasının şirketin genel kurulunda halledilmesi gerektiği, yargı organlarının ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak şirket yönetimine kayyım atayabileceği, davanın sonunda elde edilebilecek sonucun ihtiyati tedbir yoluyla elde etmesinin mümkün olmadığı ve davacı tarafından sunulan delillerin bu aşamada yaklaşık ispat oluşturmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; mahkeme kararında ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığına dair gerekçenin yerinde olmadığını, davalıların müvekkilinin de ortağı olduğu şirketle rekabet eder şekilde benzer unvanlı şirketle faaliyelerine devam ettiklerini, müvekkiline şirketle ilgili hiç bir bilgi vermediklerini, davalıların hukuka aykırı eylemleri nedeniyle şirket tarafından dava açılamadığını, şirket mallarının davalıların şahsi tasarrufundan çıkarılması gerektiğini, davalılar hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eylemleri nedeniyle savcılığa şikayette bulunduklarını, tedbir talebinin gerekliliğinin davalılardan … tarafından şirkete karşı yürütülen icra takipleri ile sabit olduğunu, davalıların ödeme emrine itiraz etmeyerek takibi kesinleştirdiklerini, şirketin yasal haklarını kullanmalarını engellediklerini belirterek kararın kaldırılmasını, şirkete tedbiren yönetim kayyımı olmadığı takdirde denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca şirket müdürünün azli davasında, şirkete yönetim-denetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. …Ltd. Şti’de müdürlük görevinin davacının azledildiği 20/11/2014 tarihinden itibaren davallılar tarafından yürütülmeye devam edildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 630. (2).maddesi ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.”hükmünü haizdir. TTK’nda kayyım atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmadığından talebin Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kayyıma ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekecektir. Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 427. maddesinde bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, davacı ve davalıların birlikte ortak olduğu …Ltd. Şti’nde 14/10/2019 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile davalıların şirkete müdür olarak seçildikleri, bu aşamada davalı şirketin yönetim organından yoksun kalmasının söz konusu olmadığı, davalıların şirketi zarara uğrattıkları ileri sürülmüş ise de davalı şirket yöneticilerinin ne gibi işlem ve eylemlerde bulunduğunun davanın bulunduğu aşama nedeniyle belirli olmadığı, tarafların ortağı olduğu şirkete temsil ya da denetim kayyımı atanmasını gerektiren hususların varlığı ile ilgili bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, bu nedenle şirkete ihtiyati tedbir yoluyla yönetim ya da denetim kayyımı atanması koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece davacı vekilinin tedbiren kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/05/2022