Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/771 E. 2022/912 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/771
KARAR NO: 2022/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 21/02/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/55 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen 21/02/2022 tarihli ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacılar vekili; davalı şirketin 25 Ekim 2021 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında; Müvekkilinin muhalefetine rağmen, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükümlerine ve davalı şirket esas sözleşmesine aykırı bir şekilde, genel kurulda “bilgi alma ve inceleme hakkı” ihlal edilerek ve yasaya ve usule aykırı oylama ile alınan 3, 4, 5 ve 7 numaralı Genel Kurul kararlarının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmaları ve mutlak butlanla batıl olmalarından dolayı söz konusu kararların “hükümsüz” olduklarının tespitine dair açtığı davada dava konusu edilen 3, 4, 5 ve 7 numaralı genel kurul kararlarının icrasının teminatsız durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davaya konu genel kurul kararlarının uygulanmasının, niteliği itibariyle telafisi zor ve ağır zarar doğuracak nitelikte olmadığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; somut olayda ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, mahkemenin ihtiyati tedbir talebini herhangi bir gerekçe göstermeden reddetmesinin doğru olmadığını, ayrıca tedbir talebine karşı yönetim kurulu üyelerinin beyanlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, genel kurulda kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına alenen aykırı davranılarak alınan 3, 4, 5 ve 7 nolu kararlar hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, bilgi alma ve inceleme talepleri reddedilerek alınan genel kurul kararlarının ağır hukuk ihlali taşıdığını, genel kurulda onaylanan şirket finansal tablolarının yasal zorunlulukları karşılamadığını, şirketin fahiş ve olağan dışı giderleri bulunduğunu, fakat şirketin gayrifaal olduğunu, yönetim kurulunun genel kurulu TTK m.409’da yer alan üç aylık süre içerisinde toplantıya çağırmadığı için müvekkilinin pay sahipliği haklarının kısıtlandığını, TTK m.514 uyarınca finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporunun, hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlanıp sunulması gerekmesine rağmen hesap verme borcuna aykırı şekilde bu yükümlülüğün zamanında yerine getirilmediğini, davalı şirket yönetim kurulunun şirketin devamlılığı için yürüttüğü herhangi bir faaliyet bulunmadığını, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkının yerine getirilmesinden imtina edildiğini, bu nedenle genel kurulda 4 nolu madde ile alınan ibra kararının hukuka aykırı olduğunu, şirket yönetim kurulunun şirket pay ve sahiplerinin menfaatlerini gözetmeksizin yaptığı iş ve işlemler nedeniyle zarara uğrarken, gündemin 5 nolu maddesi kapsamında kar dağıtılmaması yönünde verilen kararın kötüniyetli olduğunu, kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve dava konusu genel kurul toplantısı ile aynı gün gerçekleşen olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin yegane taşınmazının satışı için yetkilendirilen yönetim kurulu üyelerinin TTK m.395 ve 396 uyarınca şirketle işlem yapma yasağı ile rekabet yasağının kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu, olumlu oy kullananan ortakların diğer aile şirketlerinde bu tür alınan kararlara muhalefet ederek çelişkili davrandıklarını, ayrıca yönetim kurulu başkanının TTK m.436’ya muhalefet ederek 395 ve 396 uyarınca gerekli izinlerin verilmesi ile ilgili oylamaya katıldığını, bahse konu kararların şirketi zarara uğratacak niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkindir. TTK’nun 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde de hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda davalı şirketin 25/10/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan ve iptali istenen 3 no’lu kararın 2020 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunmasına, müzakeresine ve onaylanmasına; 4 no’lu kararın yönetim kurulu üyelerinin ibrasına; 5 no’lu kararının kar payı dağıtımı isteminin reddine, 7 no’lu kararının yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşünü alarak talebin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından kar zarar tablolarının ve bilançonun gerçeği yansıtmadığı, ibra kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir. 3 no’lu karar bilanço ve kar/zarar hesaplarının müzakeresine ve onaylanmasına, 4 no’lu karar ise ibraya ilişkindir. İptal istemine konu olan bu kararlar yönünden tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği konusunda bu aşamada kanaat verici bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca kar ve zarar tablolarının gerçeğe aykırı düzenlendiğine ilişkin eldeki davada henüz bir belirleme yapılmamıştır. Diğer taraftan kar payı dağıtılması ve yönetim kuruluna TTK’nın 395 ve 396 uyarınca izin verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı yargılama sonucunda verilecek hükümle belirlenecektir. Bu aşamada iddiaların yargılamayı gerektirdiği, HMK’nın 390/3. maddesi anlamında, bu aşamada yaklaşık olarak kanıtlanamadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/06/2022