Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/666 E. 2022/581 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/666
KARAR NO: 2022/581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2021
NUMARASI: 2021/415 Esas 2021/886 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Banka Kredi sözleşmesi nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı … A.Ş ile … Bankası A.Ş’nin Çorlu şubesi tarafından genel kredi sözleşmesine istinaden kredi hesabı açılarak kredi kullandırıldığını, davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredi ilişkin borcun ödenmediğini, davalıların temerrüde düşmesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyda, takibe ve davaya konu yapılan genel kredi sözleşmesinin tarihinin 31/08/2008 olduğu, icra takibinin 2021 yılında açıldığını, 10 yıllık zamanaşımı süresinde takibe geçilmediğini ve dava açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, TBK’nun 598 md. Uyarınca kefaletin 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, ayrıca imzanın davalılara ait olmadığını ve borçlu bulunmadıklarını beyanla, davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davaya konu takip tarihinin 18/02/2021 olduğu ve 10 yıldan fazla bir süre geçtiği; 6098 Sayılı Yasanın yürürlüğüne ilişkin 6101 Sayılı Yasanın 5 maddesi uyarınca, bu yasanın yürürlük tarihinden itibaren bu kanunda belirtilen sürelerin uygulanacağının belirtildiği, anılan yasanın 598/3 maddesi uyarınca kefaletin 10 yıl süre sınırlandırıldığı, bu 10 yıllık sürenin dolduğu, davacı tarafın alacağının zamanaşımına uğradığı, davalıların zamanaşımı itirazının yerinde olduğu, imza inkarı var ise de, bunun incelenmesinin davaya bir etki etmeyeceği, davalının ilk itirazları uyarınca davanın kefalete ilişkin zamanaşımı süresi dolduğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkili şirketin tamamı hissesinin TMSF’ye ait olup ayrıca şirketin kurucu ortağının da TMSF olduğunu, dava konusu alacağın fon alacağı haline dönüşmüş olması sebebiyle söz konusu alacağın 20 yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesine dayanak olarak 2009 yılında başlatılan kambiyo takipleri ile zamanaşımının kesildiğini, ayrıca … vekili tarafından şirkete mail yolu ile borcu ödemek istediğine dair gönderdiği teklifin borcu kabul anlamı taşımakla zamanaşımı itirazını bertaraf ettiğini, gerekli inceleme ve araştırma yapılmadığını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalılar/müteselsil kefiller davacıya bir borcu olmadığını savunmuştur. TBK’nun Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı kanunun 1. maddesinin son cümlesinde ”…TBK nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiili ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye TBK nun hükümlerine tabidir.” denilmiştir. TBK’nun 598/3. maddesinde ”Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.”, 598/4. Maddesinde ise ”Kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Aynı yasanın 5/2. maddesinde ”TBK ile hakdüşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuş ise, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak bu ek süre, TBK nda öngörülen süreden daha uzun olamaz.” şeklinde, 6. maddesinde ise ”Bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK nda öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Tüm bu hükümler birlikte değerlendirilerek somut olaya döndüğümüzde; kefalet borcunun sona ermesiyle ilgili olarak 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacı vekili tarafından 2009 yılında kambiyo takipleri ile zamanaşımının kesildiği ileri sürülmüşse de; kefillere başvurulduğunun ileri sürülmediği, genel kredi sözleşmesinin 31.03.2008 tarihinde akdedildiği, hesabın 19.06.2020 tarihinde kat edildiği ve alacağın muaccel hale geldiği, buna göre 31.03.2018 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu, buna göre icra takip tarihi olan 18.02.2021 tarihinden çok önce kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı, dolayısıyla kefil olan davalıların sorumluluklarının sona erdiği, gerçek kişi müteselsil kefillere başvuru süresi olarak öngörülen 10 yıllık sürenin de hakdüşürücü süre olduğu genel olarak kabul gördüğünden, TBK 598/3 maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de; yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2021 Tarih 2021/415 Esas 2021/886 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, Kötü niyet sabit olmadığından tazminata hükmedilmesine yer olmadığına” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 17.553,91-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 17.473,21‬-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 68.356,99-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.14/04/2022