Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/663 E. 2022/580 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/663
KARAR NO: 2022/580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/01/2021
NUMARASI: 2020/633 Esas – 2021/19 Karar
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ:14/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili; müvekkili aleyhine 24/01/2018 düzenleme, 24/02/2018 ödeme tarihli ve 10.000-TL tutarlı bono nedeniyle icra takibine geçildiğini, müvekkilinin internetten beğendiği bir evi almak üzere …’nın sahibi olduğu …-Yapı adli işyerine gittiğini ,orada bir sözleşme imzaladığını ,ancak hiç kimseye hiçbir şekilde böyle bir bono tanzim ederek vermediğini, müvekkilinin bono üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu görünce hile-sahtecilik ile imzalatıldığını anladığını, hile ile elde edilen bononun geçerli bir kambiyo evrakı olarak kabulünün mümkün olmadığını, bononun sahte olduğunun, sahtecilik ile elde edildiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … özetle; davacının Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/118 esas sayılı dosyasından aynı icra takibi ve senede dair dava açtığını, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının firmaları ile iki ayrı emlak satış sözleşmesi düzenlediğini davacının dava konusu senedi bilerek ve kabul ederek imzaladığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacı tarafça aynı bono ve aynı hukuki sebeplerle aynı davalı ile diğer bir davalı aleyhine daha önce menfi tespit davası açtığını, bu davanın derdest bulunduğunu, davacı tarafça ileri sürülen iddia ve delillerin bu dosyada toplanacağı ve tartışılacağını, dava konusu bono üzerinde sahtecilik/hile ile elde edilme olgusu bulunup bulunmadığının bu mahkemece tespit edilerek değerlendirileceğini, her iki davanın taleplerin farklı olması nedeni ile derdestlik durumu bulunmadığını, ancak davacının açtığı işbu dava ile ayrıca tespit talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığını, hukuki yarar bulunmasının olumlu dava şartları arasında olduğunu, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; HMK’nın 208/3. maddesinde bir belgenin sahteliğini iddia eden kimsenin, bu iddiasını aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceğini, bu konuda ayrı bir dava da açabileceğinin belirtildiğini, kanun bu hükmü ile bir belgenin sahte olduğunu iddia eden kimseye, mevcut bir davada bu husus ileri sürme imkanı tanımasının yanı sıra, senedin sahte olduğuna ilişkin ayrı bir dava açma imkanı da verdiğini, anılan madde hükmü gereğince, davacıların dava konusu senedin geçersizliğinin tespiti yönünde dava açmakta hukuki yararı bulunduğunu, davanın esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğini,vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet veren tarafın davalı taraf olduğunu, bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; sahtelik nedeniyle icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkindir. Davalı … davacının Ocak 2018 tarihinde firmalarına gelerek ev almak istediğini belirterek 13/01/2018 tarihinde sözleşme düzenlendiğini, ilk sözleşmedeki evi almaktan vazgeçtiğini bu kez 24/01/2018 tarihinde ikinci evi görerek yeni bir sözleşme imzalandığını, kredi işlemleri tamamlandıktan sonra cayma akçesi karşılığı 10.000-TL senet verdiğini, verilen senedin sözleşmede yazılı olduğunu, davacıya kredi çıktığını ancak bir sebep olmadan alımdan vazgeçtiğini, senedi bu miktar karşılığında diğer davalıya devir ettiğini bildirerek davacı tarafından imzalanan sözleşmeleri ibraz etmiştir. Buna göre davaya konu senedin taraflar arasında akdedilen projeden konut satışının kaporası olarak verildiği, davacının tüketici olduğu; konut satışının da tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHK 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “.. ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış,“Temel İlkeler” başlıklı 4/5 m. ise “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Her iki yanın kabulünde olduğu üzere davacının davalı … adına olan … Yapı’dan konut almak istediği hususunda çekişme olmayıp ,davalı tarafından konut satışı için kaparo olarak verildiği ,kambiyo senedinin sebebten mücerret olduğunu ileri sürdüğü gözönüne alındığında davaya konu kıymetli evrakın tüketici kanunu hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmekte davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır. Somut olayda mahkemece davaya bakmaya görevli olmadığı halde davanın incelenerek karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Davacı vekilinin istinaf sebebleri ve hükmün esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/01/2021 Tarih 2020/633 Esas 2021/19 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın, 6100 sayılı HMKnun 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,Kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflardan birinin başvurusu halinde dosyanın görevli bulunan Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,6100 sayılı HMK.’nın 20.maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına”Dairemiz gerekçeli kararının taraflara tebliği sağlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/04/2022