Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/558 E. 2022/753 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/558
KARAR NO: 2022/753
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2018/613 Esas – 2019/1222 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2022
Davalı banka hakkındaki davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkil şirketin İsrail’de yerleşik dava dışı … firmasına 25.10.2017 tarihli fatura içeriği malları satıp ihraç ettiğini, müvekkil ile alıcı firma arasında anlaşma uyarınca ihraç edilen mal bedellerinin “mal mukabili ödeme” rejimine tabi olarak, alıcı/ithalatçı firma tarafından aracı bankalar kanalıyla müvekkiline ödenmeye başladığını, müvekkilinin hesaplarının … A.Ş. nezdinde bulunduğunu, … firması tarafından yapılan 40.000-euro tutarlı ödemenin 20.06.2017 tarihli havale belgesi (SWİFT mesajı) uyarınca kendi bankası vasıtasıyla aracı konumundaki … aracılığıyla müvekkilinin … Esenyurt Şubesinde bulunan hesabına yapıldığını, ancak anlaşılamayan bir şekilde müvekkili ile … firması arasındaki ticari ilişkiyi öğrenen ve kimliği bilinmeyen şahıs veya şahıslarca İsrail’deki ithalatçı firmaya ithalat bedellerinin bundan böyle müvekkilinin … Bankası Mercan Şubesi nezdindeki hesaba gönderilmesi hususunda sahte bir talimat verildiğini, anılan talimata atfen ithalatçı firmanın 14.03.2018 tarihinde kendi bankası üzerinden 17.000-euro’yu … aracılığı ile davalı … Bankası Mercan Şubesi nezdindeki müvekkiline ait olmayan İBAN numarasına (ancak alıcı unvanı davacı şirket olarak) gönderdiğini, ihracat bedelinin gecikmesi üzerine ithalatçı firma ile yapılan görüşmede olayın gerçek yüzünün ortaya çıktığını, davalı banka nezdinde yapılan araştırmada İBAN numarasının diğer davalı …’a ait olduğunun öğrenildiğini, dolayısıyla mal bedelinin diğer davalı … hesabına kaydedildiğini, müvekkilin davalı banka nezdinde herhangi bir hesabının bulunmadığı, SWIFT mesajı tetkik edildiğinde İBAN numarasının …’a ait olduğu fakat alıcı unvanının müvekkili şirket olduğunu, davalı bankanın İBAN ve alıcı unvanı uyuşmazlığı olmasına rağmen havale bedelini diğer davalıya ödediğini, TCMB’nin İBAN uygulamasına ilişkin 2008/6 sayılı Tebliğinin 7/2 m. göre bankalara gelen ve alıcı hesap numarası İBAN olarak belirtilen para transferlerinde İBAN’ın doğrulanmasının zorunlu olduğunu, buna aykırı hareket ederek müvekkilinin zarara uğramasına neden olan olan davalı bankanın sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, 17.000-Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca işlemiş faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği, zararın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, gönderilen tutarın SWlFT mesajında belirtilen alıcı İBAN’ına davacının zararını zarar faili diğer davalıdan talep etmesi gerektiğini, müvekkili bankanın, gönderici bankanın havale talimatını aynen yerine getirdiğini, TCMB Tebliğinin 7. maddesine göre para transferlerinde İBAN kullanımı ve doğrulaması zorunluluğu bulunduğunu, bu doğrulamanın sadece formatın doğru olup olmadığının kontrol edilmesine yönelik olduğunu, İBAN ile alıcı unvanının doğrulanması anlamında olmadığını, para müvekkili banka şubesine geldiğinde, sistemde …-… Tic. Ltd. Şti. olarak göründüğünden, müvekkili bankanın paranın o hesaba aktarılması gerektiğini düşünmesinin doğal olduğunu, …’ın internet bankacılığı üzerinden hesap adını …-… Ltd. Şti. olarak eklediğinin tespit edildiğini, bu husus dikkate alındığında, müvekkili bankanın herhangi bir uyumsuzluğu fark edemediğini, gönderici tarafından verilen İBAN ile paranın aktarıldığı İBAN’ın aynı olduğunu, hesap adında da davacı şirketin unvanının yer aldığını, diğer yandan İsrail’de yerleşik firmaya İBAN numarası değişikliğinin davacının mail adresinden bildirildiğini, bu durumda davacı kendi şifresini koruyamamış olmakla kendisinin sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının davalı banka nezdinde hesabının bulunmadığı, buna karşın davacı hesabına gönderilmesi gereken 17.000-euro’nun, dava dışı firmaya ulaşan talimat sonucu gönderildiği IBAN numarasının ait olduğu hesap sahibi olan davalı …’a ödenmesi sureti ile anılı davalının, davacı zararına sebepsiz zenginleştiği, bu nedenle davalı …’ın davacı yanın havale bedeli kadar uğradığı zararı tazminle yükümlü olduğu, bununla birlikte davalı bankanın, dava dışı firmanın SWIFT mesajında belirtilen IBAN numarası eşleştirmesini yaptığı ve havale bedelinin mesajda belirtilen IBAN numarasının banka nezdindeki hesabına gönderildiği, Merkez Bankası’nın 2008/6 sayılı Tebliği’nin 7/2. maddesi ile 8. maddeleri kapsamında IBAN ve alıcı unvanı eşleştirmesi zorunluluğu getirilmiş olup, bu noktada her ne kadar bilirkişiler tarafından davalı bankanın, havale alıcısı (davacı şirket iken havale alıcısı unvanı eşleştirmesini yapmadığı, bu nedenle bankanın kusurlu olduğu yönünde görüş belirtilmiş ise de, davalı bankanın davalı …’ın hesabının davalı ismi ile birlikte … Limited Şirketi olarak kayıtlı olduğunu beyan ettiği, davalı banka vekilince ibraz edilen hesap kayıtlarının görüntülendiği işlem çıktısının tetkikinde, IBAN hesabının ait olduğu hesap adının … Limited Şirketi olarak yazılı olduğu, hesap genel bilgilerinin ise …-… limited şirketi olarak belirtildiği görülmekle, davalı bankanın hem IBAN eşleştirmesini hem de havale alıcı unvan eşleştirmesini yaparak SWIFT mesajında belirtilen IBAN ve havale alıcısı hesabına işlem yaptığının tespit edildiği, dolayısıyla davalı bankanın gerek Merkez Bankası’nın Tebliği gerekse celp edilen bir kısım bankanın emsal uygulamaları kapsamındaki kural ve işleyişlere uygun hareket ettiği, bu hali ile davalı bankaya kusur izafesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davalı … Bankası aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı … aleyhine açılan davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankada hesabı bulunmadığını, müvekkilinin ihracat yaptığı dava dışı firmaya bedelin ödeneceği banka hesabı konusunda sahte bir talimat ulaştığını, bu talimata güvenen ithalatçı firmanın bedeli davalı banka nezdindeki müvekkiline ait olmayan İBAN numarasına gönderdiğini, gönderilen tutarın davalı banka tarafından diğer davalıya ödendiğini, davalı bankanın swift mesajında lehdar müvekkili şirket olarak gösterildiği halde diğer davalının hesabına alacak kaydettiğini, İBAN ile havale alıcısı bilgilerini eşleştirmediğini, diğer davalının hesap unvanını sonradan değiştirdiği yönündeki iddiasının kabulü halinde bu durumun yasalara aykırı işlemlere yol açabileceğini, bankaların şirketlerin temsiline dair kayıtlar sunulmadan unvan değişikliğine izin vermediklerini, bu durumda diğer davalının kendi açtığı banka hesabına müvekkilinin unvanını eklediği kanıtlansa bile davalı bankanın yine sorumlu olacağını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da somut olayda davalı bankanın tam kusurlu olduğunun bildirildiğini belirterek davalı banka yönünden davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının ihracat yaptığı dava dışı firmaya verilen talimat doğrultusunda, dava dışı firma tarafından davacının unvanının geçtiği, fakat gerçekte davacıya ait olmayıp davalı gerçek kişi adına kayıtlı hesaba yapılan para transferi sonucunda davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir. Bu nedenle bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Aynı zamanda tacir olan bankaların, 6102 sayılı TTK’nın 18/2. maddesi gereğince bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi zorunludur. Nitekim bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklıdır. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Mevduat sahibinin zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü ise davalı bankadadır. Somut olayda; davacının davalı banka nezdinde hesabının bulunmadığı, bilinmeyen kişi/kişiler tarafından davacının ihracat yaptığı firmaya gönderilen mail ile ihracat bedeli ödemesinin bildirilen İBAN numarasına yapılmasının talep edildiği, ithalatçı firmaya bildirilen bu hesap davacıya ait olmayıp davalı …’a ait olduğu, davalı banka tarafından sunulan kayıtlara göre hesap davalı …’a ait olmakla birlikte, bu kişi tarafından internet bankacılığı üzerinden hesap adının “…-… Ltd. Şti.” ilavesi yapılarak değiştirildiği, ithalatçı firma tarafından 17.000-Euro ödemenin kendisine bildirilen İBAN numarasına yapıldığı, incelenen SWİFT mesajında da alıcı unvanının davacı şirket olarak gösterildiği, İBAN numarasının ise davalı …’a ait olduğu, davalı …’ın hesabına alacak kaydedilen paranın bu davalı tarafından çekildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda emekli banka müdürlerinden oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; swift mesajında gösterilen havale alıcısı ile davalı bankanın ödeme yaptığı havale alıcısının farklı olduğu, davalı bankanın IBAN numarasını esas alıp alıcı unvanını dikkate almadığını, yani İBAN ile alıcı unvanını eşleştirmediğini, havale alıcısının adının yanına şirket unvanını eklemesinin mümkün olmadığı, ancak ekleme yapıldığı ispat edilse dahi somut olayda sonucu değiştirmeyeceği, TC Merkez Bankasının IBAN uygulamasına ilişkin Tebliğ hükümlerine göre havale alıcısı bankaya IBAN numarasını doğrulama zorunluluğu getirildiği, tebliğ hükümlerine göre uluslararası kanaldan havale alıcısına ait IBAN numarası doğrulamasını lehtar bankanın (alıcının bankası) yapması gerektiği, yurt içi bankalarca da fiili uygulamanın bu şekilde gerçekleştirildiği, davalı bankanın Şube Operasyonları Uygulama Esas ve Usulleri Hakkındaki Tebliğinde de “Şube, havaledeki bilgiler doğrultusunda ödemeyi gerçekleştirememesi durumunda (lehtar isminin, adresinin veya hesap numarasının yanlış veya eksik olması gibi nedenlerle), vakit geçirmeden ödenememe nedenini havaleyi gönderen Operasyon Merkezi Bölüm Başkanlığına bildirerek havale ile ilgili yeni talimat talep eder. Bu tür havaleler için 45 günlük süreninin dolması beklenmez.” denildiği, yani İBAN ile alıcının unvanı birebir eşleşmiyorsa bu tür havalelerin ya iade edildiği ya da araştırılmak suretiyle İBAN ve alıcı unvanı eşleştirildikten sonra havale bedelinin hesaba geçirildiği, somut olayda İsrail’de yerleşik havale amirinin talimatının gereğinin aynen ifa edilmiş olduğu, gerek İBAN uygulama tebliği ve gerekse de bankaların fiili uygulamalarına göre havale alıcısının bankasının İBAN numarasını ve şirket unvanını eşleştirmeden, davalının gönderilen parayı salt İBAN numarasını yeterli kabul ederek alacak kaydettiği, havale bedelinin İBAN ve alıcı unvanı birbiriyle örtüşmeyen hesaba geçirilmesinde havale alıcısı davalı bankanın tam kusurlu olduğu bildirilmiştir. TCMB’nin yayımladığı IBAN uygulamasına ilişkin 2008/6 sayılı Tebliğin 7 ve 8. maddeleri hükümlerine göre, alıcı banka bankaya gelen ve alıcı hesap numarası İBAN olarak belirtilen para transferlerinde İBAN’ın doğrulanması, hesap sahibi ve İBAN bilgilerinin kontrol edilmesi zorunludur. Nitekim davalı bankanın Şube Operasyon Uygulama Esasları başlıklı iç yönergesinde de, belirtilen hesap numarası hatalı veya lehtar adıyla uyumsuz olduğu için hesaba aktarılamayan havalelerin 45 günün sonunda operasyon merkezi bölüm başkanlığına iade edileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda somut olayda; hesap sahibi davalı …’ın hesap adına ilgisinin bulunmadığı davacı şirket unvanını eklemesi, bu davalıya ait İBAN numarasına gönderilen paranın, İBAN numarası davacı şirkete ait olmamasına rağmen İBAN ile hesap sahibi bilgileri karşılaştırılmadan hak sahibi olmayan davalıya ödenmiş olması karşısında, davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve oluşan zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Zararın oluşumunda davacının kusurunun bulunduğu ise kanıtlanamamıştır. Bu nedenle davalı banka yönünden de davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle;davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına yeniden hüküm verilmek suretiyle “her iki davalı aleyhine açılan davanın kabulüne” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/613 Esas – 2019/1222 Karar sayılı 25/12/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 362(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; Davanın kabulüne, 17.000-Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıllık vadeli euro cinsi mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 6.201,18-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.550,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.650,71‬-TL’nin davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 1.586,37‬‬‬‬-TL peşin harçların davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 2.100-TL bilirkişi ücreti, 235,05-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 2.335,05-TL yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 10.013,20-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 73,5‬0-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/05/2022