Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/47
KARAR NO: 2022/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2021
NUMARASI: 2021/541Esas 2021/653 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkilinin, … AŞ’nin %45 hisse ile ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirkette %55 hisseye sahip olan davalı ile müvekkili arasında sorunlar ortaya çıktığını, davalının şirketi şahsı adına borçlandırıp bu borçları tahsil ettiğini ve şirketin mal varlığını kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını, şirketi zarara uğrattığını ve müvekkilini devre dışı bıraktığını, müvekkilinin şahsi hesaplarına bile davalının şirketi borçlandırdığı işlemler yüzünden haciz geldiğini, şirketin Kırıkkale’de … isimli bir oteli bulunduğunu, davalının hiçbir şekilde müvekkile bilgi vermediğini, diğer iş ve işleyişler ile de ilgili bilgiye ulaşamayan müvekkiline engel çıkartıldığını ve hiçbir şekilde bilgi verilmediğini, şirketin oluşan kar ve zararından hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadığını, şirketin gerekli faaliyetlerini sürdürmesi için artık ortakların bir araya gelemediğini ve bir türlü anlaşma sağlanamadığını, şirketin şu an kötü yönetilmekte olduğunu ve idaresinin de sağlanamadığını belirterek … AŞ’nin %55 ortağı …’ın şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalı …’ın şirketteki hisselerinin müvekkili adına tesciline, şirketi tedbiren tek başına temsile davacı …’ın yetkili kılınmasına, bu mümkün olmadığı takdirde şirketin hak ve menfaatlerini gözetmek için üçüncü bir kişinin dava sonuna kadar tedbiren şirketi temsil ve imzaya yetkili yönetim kayyumu olarak tedbiren atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı …’ın şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu aynı zamanda şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili bulunduğunu, davalı …’ın şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunmadığı, TTK’nun 530 maddesi kapsamında yönetim organının boşluğundan bahsedilemeyeceği, şirkete tedbiren kayyım atanması ve davacının şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılınması talepleri bakımından hukuki yararının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/1-h bendi ve 115/2 fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine; Davacının, davalının dava dışı şirket ortaklığından haklı nedenlerle çıkarılması talebi bakımından; anonim şirketlerde pay sahibinin, diğer pay sahibinin haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılmasını talep etme hakkı bulunmadığı gibi, anonim şirketin kendisinin dahi TTK 208 maddesindeki şirketler topluluğuna yönelik istisna ile TTK 483 maddesindeki iskat usulü dışında pay sahibinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması talep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 fıkraları uyarınca özel dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkilinin şirketin yalnızca %45 hisse ile ortağı olduğunu, davalının hem şirketi hem de müvekkilinin zarara uğrattığını, mahkemece davanın esasına girmeden ve taraf teşkilini sağlamadan davanın reddine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının şirketin malvarlığını kendi çıkarları doğrultusunda kullandığını, şirketi ve müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkiline bilgi vermediğini, şirketin şuan kötü yönetildiğini ve idaresinin de sağlanamadığını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacının %45,davalının da; %55 oranda davadışı şirkette pay sahibi oldukları,davacının şirketi münferiden temsile yetkili olduğu ,davalının da temsil yetkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ; şirketin kötü yönetildiğini ileri sürerek yönetim kurulunun yetkisinin kaldırılmasını ,şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmektedir.Davacının münferit yetkili temsilci bulunduğu ,başkaca temsile yetkili bulunmadığından yönetim ve temsil yetkisini istifa ile sonlandırması mümkün olup,kendisi tarafından kullanılan temsil yetkisinin mahkeme tarafından kaldırılmasını talep etmesinde hukuki yararı olmadığı açıktır. Davacının istemi davalı şirket paydaşının zararlandırıcı eylemleri nedeniyle şirketten çıkartılması istemine yöneliktir. TTK nun 531(1) maddesinde haklı sebeblerin varlığında ,sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini teşkil eden pay sahipleri ,şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir.Mahkeme fesih yerine ,davacı pay sahiplerine ,payların değeri ödenerek davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun bir çözüme karar verebilir. “TTK sistematiğinde anonim şirketlerde sadece şirketin haklı sebeble feshi talebine olanak tanınmış olup,bir ortağın diğer ortağı haklı sebeb olsa dahi ortaklıktan çıkartılmasını talep hakkı bulunmamaktadır.Limited şirkete özgü hükümlerin ise anonim şirkete uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Davacı vekili taraf teşkili sağlanmadan hüküm verildiğini ileri sürmüş ise de ;dava dilekçesi ve tensif zaptının davalıya tebliğ edildiği,ancak cevap verilmediği anlaşılmakla bu hususa yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/01/2022