Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/429 E. 2022/376 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/429
KARAR NO: 2022/376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 23/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/390 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/03/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; iş bu dilekçe ile asıl ve birleşen davalar kapsamında izah edilecek hususlar doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı ile asıl ve birleşen davalardaki taleplerinin koruma altına alınması gerektiğini, aksi takdirde müvekkiline ait olan %50 şirket hissesi üzerinden davalıların yıllardır sürdürdükleri hatalı yönetimleri ve basiretsizlikleri sebebiyle,hüküm tesis edileceği tarihte müvekkiline ait hisselerin “pul” olma ihtimalinin bir hayli yüksek olduğunu, davalıların yakın geçmişteki muvazaalı işlemleri ile huzurda görülen davalarda ileri sürdükleri dürüstlük kuralına aykırı savları göz önüne alındığında, iyi niyetten uzak hareket ettikleri ve gerçekte hiçbir hak ve hissesi bulunmayan davalı … ve .. Ltd’nin hissesinin toplamda %92,84 olduğunu ve halihazırda bu hisseler üzerinde davalılar tarafından hukuka aykırı şekilde tasarruf edildiğini, davanın açıldığı tarihten bu yana toplanan ve iddialarını doğrulayan tüm delillerle haklılığının neredeyse tamamen ortaya konduğunu,davalı …’nın elinde bulunan %60,89 oranındaki hisselerden müvekkiline ait olan 15.180.000 TL tutarlı %50’lik kısmın mahkeme kasasına alınmasına ,hisselerin devir ve temliki işlemlerinin engellenmesine, diğer davalı şirketlerin tamamının hisselerinin %50’sine ilişkin devir ve temlik işlerinin engellenmesine, tüm davalılara ait taşınır ve taşınmaz malların üzerine tedbir konulmasına,tüm davalılara ait taşınmazların tapu kayıtlarına “davalıdır” şerhi konulmasına, İstanbul 3. ATM’nin 2021/510 esas sayılı davasına, konkordato talep eden …, …, … A.Ş. ve … A.Ş.’nin hisselerinin davalı olduğu ve … A.Ş. ile … Tic. A.Ş. hisselerinin %50’si üzerinde derdest davaları bulunduğundan yalnızca %50 hisseleri üzerinde tasarruf hakkı tanınması gerektiğinin bildirilmesine, her halükarda derdest davalarda taraf olan şirketler hakkında derdest dava bulunduğunun ticaret sicili gazetesinde ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, Asıl ve birleşen davalar, şirket paylarının inançlı işlem ile devredildiği iddiası ile pay sahipliğinin tespiti, tescili ve tazminat taleplerine ilişkin olup davalılar tarafından konkordato talep edilmiş olmasının şirket hisseleri üzerinde zarar verici işlemler yapıldığı veya yapılacağı neticesini doğurmayacağı gibi konkordato mahkemesince verilecek tedbir kararları ile şirketler ile ilgili işlemlerin komiserler kontrolünde yapılacağı, davacı tarafın pay sahipliği iddiası kapsamında bu aşamada tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararlar doğacağı yönünde kanaat hasıl olmadığından şartları oluşmayan talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; konkordato isteminde bulunan davalıların tüm şirketleri (… A.Ş) satma girişimleri olduğu hususunda bilgiler alınması ve taleplerinin ticari yaşamın olağan gelişimine uygun olduğunu, konkordato talep eden şirketin hali hazır durumu ve varlıkları ile 3. şahıslara her zaman satılabileceğini, sicil kaydında tebdir olması satın alacak gerçek yada tüzel kişinin alacaklılarla anlaşarak borçlarını ödeyerek şirketi almasına engel olamayacağını, dosya kapsamında deliller muvacehesinde yaklaşık ispat koşulundan öte müvekkili lehine deliller mevcut olduğunu, verilen kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispat yeterli olacağı HMK 390/3 maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifade ile ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması gereklidir. Davalı gerçek kişi ve şirketlerin taşınmazlarının mülkiyeti dava konusu olmadığından, HMK.nun 389. maddesi gereği uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerlerine ihtiyati tedbir veya davalıdır şerhi konulamayacağından, davacı tarafın taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir veya davalı şerhi konulmasına yönelik talebi yerinde değildir. Eldeki dava ve ihtiyati tedbir talebi, davacının davalı … AŞ.deki %50 hissesinden ve ayrıca davacının davalı şirketlere yaptığı katkılardan kaynaklandığı iddia edilen, davalı şirketlerdeki ve davalı gerçek kişilerdeki davacıya ait tüm mal varlıkları ve şirket hisselerinin tespit edilerek, tespit edilen hisse oranında davalı şirketler hisselerinin iptali ve davacı adına davalı şirketlerin pay defterine kaydedilmesi,bunun mümkün olmaması halinde davacının hissesine isabet eden oranda şirket hisse bedellerinden kaynaklı alacağın davacı gerçek kişi ve şirketlerden müteselsilen tahsiline ilişkindir.Davacı davalı …’ya yaptığı pay devrinin inançlı işleme dayandığını, … ve … ile yapılan sözleşmenin sona ermesinden sonra davalının hisseleri iade borcunun doğduğunu iddia etmektedir.Davacının hak iddia ettiği hisselerin hamiline yazılı olduğu ,davacının pay defteri kayıtlarından pek çok inançlı işleme dayalı hisse devirleri yapıldığının ve davalı … ile yaptıkları yazışmalar ,taslak metinler ile inançlı işlemin kanıtlanacağını ileri sürmektedir. Davalı … ve … ise davacının iddialarını red ederek 2005-2006 yıllarında yapıldığı ileri sürülen şirketin %50 sine tekabül eden bir devrin yazılı belgeye bağlanmamasının hayatın olağan akışına uygun ve iyiniyetli bir iddia olmadığını savunmuşlardır. Hisse devrinin inançlı işleme dayandığı iddiasında ispat yükünün davacıda olduğu , Dairemizce daha evvel ihtiyati tedbir ara kararına yönelik yapılan istinaf incelemesinden sonra dosya kapsamında yaklaşık ispatın sağlandığını kabule yarayacak bir değişme olmadığı bir kısım tanıkların dinlendiği ,henüz şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılmadığı ,ihtiyati tedbir kararının dosyada değişen durumlara göre her zaman talep edileceği ,taraflar arasında varlığı iddia olunan inançlı işlemin mevcut olup olmadığı hususlarında yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle HMK.nun 390/3 maddesinde öngörülen yaklaşık ispat koşulun gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.Davalı şirketlerin konkordato talep ettikleri ileri sürülmüş ise de, davalı … elindeki hisselerin davacıya ait olduğu hususunda yaklaşık ispatın sağlanmadığı belirlendiğinden İhtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin arakararına yönelik ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022