Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/375 E. 2022/910 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/375
KARAR NO: 2022/910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 23/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2021/598 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen 23/12/2021 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacılar vekili; davalı şirketin 22 Haziran 2021 tarihli genel kurulunda alınan 2020 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunması ve müzakeresine ilişkin 3 nolu kararının, … hariç yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair 4 no’lu kararının, yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin 5 no’lu kararı ile yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin 6 no’lu kararlarının iptaline ve öncelikle TTK 449. maddesi gereğince bu kararların icrasının tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, ibraz edilen dosya kapsamı belgeler ile 2020 yılına ait bilanço ve kar zarar tabloları, bağlılık raporu, faaliyet raporu ve bağımsız denetim raporu sonucuna göre korunacak acil yarar ve yaklaşık ispat gerçekleştirilmediğinden genel kurulda alınan 3-4-5-6 numaralı genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; mahkememce ara kararın deliller incelenmeksizin eksik inceleme ile verildiğini, şirket finansal tablolarının ve raporların gerçeği yansıtmadığını, şirketin 2020 yılına ilişkin bilanço, kar zarar tabloları, bağlılık raporu, faaliyet raporu ve bağımsız denetim raporunun TTK’nın 515 ve 516. Maddeleri uyarınca dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, bunu ortaya koyan bir çok delilin daha önce bu yönde açılan davalarda tespit edildiğini, genel kurul toplantısının 4 ve 6 nolu şirketin ibra edilen yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oylamasının TTK’nın 436/2 maddesine, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396 maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin oylamanın TTK’nın 436/1 maddesine aykırı olduğunun ek bir inceleme yapılmasına gerek bulunmaksızın kanıtlandığını, Genel Kurul Toplantısı’nın 5 no.lu gündem maddesi ile yalnız kendisinin önerdiği yönetim kurulu üyeleri olarak kendisi ve %70 çoğunluk pay sahibi olduğu …A.Ş. ve … A.Ş.’yi göstermesi ve seçmesi, ayrıca İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/906 Esas, 2020/75 Karar sayılı kararı ile davalı şirketin 2017 mali yılı faaliyet raporu ve finansal tablolarının dürüst resim ilkesine aykırı düzenlendiğinin tespit edilerek iptal edildiğini, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2019/538 Esas no.lu davada 17 Temmuz 2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının iptal edilmesi halinde huzurdaki davada iptali istenen Genel Kurul Toplantısı’na yetkisiz katılım olacağı, bu durumun TTK’nın 446 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca iptalini doğuracağını, 22 Haziran 2021 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararların ağır hukuk ihlalleriyle kanuna açıkça aykırı olarak alındıklarını, bu kararların Şirket açısından 2017 mali yılından bu yana zarar oluşturmakta ve bu kararların alınmasında etkili olan kişilerin de Şirket’e zarar vermeye devam ettiklerini, geçmiş yıllarda alınan kararların mahkemelerce iptal edilmelerine rağmen Şirket’in zararlarının giderilmesine yönelik en ufak girişimde bulunmadıklarını, huzurdaki davada artık tedbir kararı verilebilmesi için yargılamanın neticelenmesinin beklenmesine gerek kalmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkindir.TTK’nun 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde de hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda davalı şirketin 22/06/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan ve iptali istenen 3 no’lu kararın 2020 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunması, müzakeresine ve onaylanmasına; 4 no’lu kararının … hariç yönetim kurulu üyelerinin ibrasına; 5 no’lu kararının yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine, 6 no’lu kararının yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşünü alarak talebin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça kar zarar tablolarının ve bilançonun, bağımsız denetim ve faaliyet raporlarının gerçeği yansıtmadığı ve TTK m.515 ve 516’ya aykırı olarak düzenlendiği, ibraya ilişkin oylamada ise TTK m.436’da öngörülen usule uyulmadığı ileri sürülmektedir. Oysa 3 no’lu karar bilanço ve kar/zarar hesaplarının müzakeresine ve onaylanmasına, 4 no’lu karar ise ibraya ilişkindir. İptal istemine konu olan bu kararlar yönünden tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği konusunda bu aşamada bir kanaat verici bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca finansal tablolar ve faaliyet raporlarının gerçeğe aykırı düzenlenip düzenlenmediği hususunda eldeki davada henüz bir belirleme yapılmamıştır. Diğer taraftan dava konusu edilen yönetim kurulu üyesi seçilmesine ilişkin 5 no’lu karar ile yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin 6 no’lu karar ile ilgili koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin yargılama sonucunda verilecek hükümle belirleneceği, iddiaların yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada HMK’nın 390/3. maddesi anlamında yaklaşık olarak kanıtlanamadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022