Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/311 E. 2022/1010 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/311
KARAR NO: 2022/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2021
NUMARASI: 2020/521 Esas – 2021/879 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı … unvalı şirket arasında müvekkili şirkete kredi temini ile ilgili gerekli başvuruların ve işlemlerin yapılması için sözleşme imzalandığını, bu kapsamda sözleşmeye istinaden davalıya 370.500-USD para gönderildiğini, ancak davalının sözleşme kapsamında sorumluluklarını yerine getirmediğini, talep edilmesine rağmen paranın da kendilerine iade edilmediğini, davalı tarafından kredi alımı için yeterli olduğu belirtilen belgenin sahte olduğunu, davalı ve birlikte hareket ettiği kişilerin amacının kredi temin ediliyormuş gibi gösterek bir takım sözleşme ve evraklar düzenleyerek müvekkili şirketten para almak olduğunu, 370.500-USD’nin karşılığı olan 2.093.399-TL’nin tahsili amacıyla davalı hakkındaki icra takibine davalı tarafından haklı bir neden olmaksızın itiraz edildiğini belirterek davalının haksız itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin İsviçre’de bulunduğunu, genel yetki kuralı gereğince davanın davalının ikametgahı İsviçre mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini, davacı tarafın alacağına dayanak yapmış olduğu 06/10/2010 tarihli sözleşmenin müvekkili tarafından … ünvanlı şirket adına ve şirketi temsilen müdür sıfatıyla imzaladığını, dolayısıyla sözleşmenin tarafının şirket olduğunu, öncelikle sözleşmeden kaynaklı bir alacağın müvekkilinden istenemeyeceğini belirterek müvekkili aleyhine açılan davanın öncelikle pasif husumet nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın zaman aşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın icra takibine konu ettiği alacağı ancak davalının temsilcisi olduğu dava dışı … unvanlı şirketten isteyebileceği, bu bağlamda borçluluk sıfatının temsil edilen şirkete ait olduğu, dolayısıyla davacı tarafından muhatap alınması gereken şirkete karşı icra takibi yapılması gerekirken şirket temsilcisine karşı icra takibi yapılmasının usul açısından mümkün olmadığı, dolayısıyla davalı yönünden usulüne uygun icra takibinden söz edilemeyeceği, asıl borçlu … Şirketi yönünden usulüne uygun icra takibi yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, … unvanlı şirketin 09/12/2008 tarihinde kurulduğunu, şirketin 27/07/2010 tarihinde feshedildiğini, şirketin İsviçre şubesinin ise 31/08/2009 tarihinde kurulduğunu, davalı tarafından ibraz edilen kayda göre 20/10/2011 tarihinde feshedildiğini, müvekkili şirketin sözleşmeyi İsviçre Şubesi ile 06/10/2010 tarihinde imzaladığını, şirketin fesih tarihi olan 27/07/2010 tarihinden sonrası için şirket yetkilisi olarak şirketi bağlayıcı sözleşme imzalanamayacağını, söz konusu belgelerle davalının sözleşmeyi şirket temsilcisi olarak imzalamasının mümkün olmadığını, ayrıca 27/10/2010 tarihli … bank başlıklı mektubun şirketin ortaklarından … tarafından imzalandığını, yine 08/04/2011 tarihli banka niyet ve garanti mektubunun yine bizzat davalı tarafından imzalandığını, ayrıca müvekkili tarafından paranın davalının nam ve hesabına gönderildiğini, ayrıca, davalının dava dışı kişilerle birlikte hareket ederek haksız fiil sorumluluğu bulunduğunu, dosyada mevcut diğer bilgi ve belgelerle mahkeme tarafından davalının haksız fiil hükümlerine göre sorumluluğunun tartışılmamasının doğru olmadığını belirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekili, müvekkili şirketin finansman ihtiyacının giderilmesi kapsamında uluslararası bankalar tarafından kredi kullandırılması ve banka garantisinin sağlanması için davalı ile sözleşme imzalandığını, bu kapsamda davalıya 370.500-USD gönderildiğini, fakat davalının üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, … bank tarafından düzenlendiği belirtilen mektubun kredi alımına yeterli bir belge olmadığını, davalı ve birlikte hareket ettiği kişilerin amacının müvekkili şirkete kredi temini olmadığını, kredi temini bahanesi ile müvekkili şirketten yüklü miktarda para almak amacıyla hareket ettiklerini belirterek davalıya ödediği 370.500-USD’nin icra takibiyle tahsilini talep etmektedir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeyi şirket adına imzalandığını belirterek davanın öncelikle husumet nedeniyle reddini savunmuş olup, mahkemece sözleşmenin şirketle yapıldığı ve borçluluk sıfatının şirkete ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile … arasındaki 06/10/2010 tarihli sözleşmede … firması, davacı şirketin 37.050.000-USD tutarlı Banka Garanti mektubunu 6 yıl 1 gün süre ile kullanmasını sağlamayı üstlenmiş, sözleşmenin imzalanmasından sonra … firmasına 370.500-USD’nin ödenmesi kararlaştırılmıştır. Bahsi geçen sözleşme … adına davalı … tarafından imzalanmış, davacı tarafından davalı …’a ait banka hesabına 22/10/2010 tarihinde 370.500-USD’nin havalesi yapılmıştır.Davalı tarafça ibraz edilen … Gallen Şubesine ilişkin sicil belgelerinin incelenmesinde şubenin 31/08/2009 tarihinde tescil edildiği, 20/10/2011 tarihinde ise kayıtlardan silindiği yazılıdır. Buna karşılık 17/11/2021 tarihli oturumda her iki tarafın beyanlarından … firmasının İngiltere’de bulunan şirket merkezinin 27/07/2010 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda bahsi geçen sözleşmenin imzalandığı 06/10/2010 tarihi itibariyle sözleşmenin tarafı olarak gösterilen ve davalının adına işlem yaptığı … firmasının merkezinin feshedildiği dikkate alındığında davalının sözleşme tarihinden önce faaliyetleri sona eren şirketi temsilen değil, kendi adına hareket ettiğini kabul etmek gerekmektedir. Diğer taraftan davacı, davalı ve birlikte hareket ettiği kişilerin amacının şirkete kredi temini olmadığını, kredi temini bahanesi ile müvekkili şirketten yüklü miktarda para almak amacıyla hareket ettiklerini ve kendisini dolandırdıklarını iddia etmekte olup, davada haksız fiil hükümlerine de dayanılmaktadır. Bu durumda icra takibinin sözleşmede imzası bulunan davalıya karşı başlatılması ve davada da hasım gösterilmesi doğru olduğu halde mahkemece şirket yetkilisine karşı başlatılan icra takibinin usule uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde olduğundan kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 Tarih, 2020/521 Esas – 2021/879 Karar sayılı kararının HMK.’nun 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.30/06/2022