Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/271 E. 2022/913 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/271
KARAR NO: 2022/913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021 (Gerekçeli Karar) – 28/12/2021 (Ek Karar)
NUMARASI: 2020/824 Esas 2021/867 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İstinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın feri müdahil … AŞ vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirketin %18 payına sahip olduğunu ve aynı zamanda 11/12/2015 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kurulu başkan yardımcısı seçildiğini, şirketin 11/12/2015 tarihinde yapılan 2012-2013-2014 Yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı ve iki yönetim kurulu üyesinin 3 yıl için seçilerek başkan ve başkan yardımcısına münferit imza ile temsil yetkisi verildiğini, yönetim kurulunun görev süresinin 11/12/2018 tarihinde son bulması akabinde ortakların aralarındaki husumetten dolayı bir araya gelip toplantı nisabını temin edemediğini, müvekkilinin mahkemeden genel kurulu toplantıya çağırma izni aldığını, çağrı üzerine yapılan olağan genel kurul toplantısının tüm hissedarların katılımıyla gerçekleştiğini, ancak gerekli karar nisabının sağlanamaması nedeniyle yönetim kurulunun seçilemediğini, şirkette oluşan organ boşluğu sebebiyle, hâlihazırda şirketin temsil ve yönetim yetkisini kullanılamadığını, davalı şirketin organsız durumda olduğunu, şirket faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için şirkete kayyım atanması gerektiğini, belirterek yönetim organından yoksun kalan davalı şirkete TMK m. 427/b.4 uyarınca mahkemece belirlenecek bir kişinin ya da şirket ortağı olan müvekkilinin yönetim kayyımı olarak atanmasına, yönetim boşluğunun giderilememesi ve şirketin durumunun düzeltilememesi hâlinde Şirketin TTK m. 530 uyarınca feshine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili olan şirket ortaklarının aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bir araya gelerek karar alma ihtimallerinin bulunmadığını, yönetim kurulu seçiminde oylardaki kilitlenme nedeniyle süresi dolan yönetim kurulu yerine yeni yönetimi seçememeleri ve bu durumun uzun zamandır devamlılık göstermesinin şirketi işleyemez duruma getirdiğini, ortaklığın işlem yapma ve temsil olanağına tekrar kavuşması için yönetim eksikliğinin giderilmesi ve şirketin devamlılığının sağlanmasının gerektiğini, ancak bununla beraber, her ne kadar yönetim kurulunun süresi sona ermiş olmasına rağmen yeni bir yönetim kurulunun da seçilememiş olması durumunda yönetim organının mevcut olmadığı kabul edilmekte ve bu sebepten ötürü şirketin feshine karar verilmesi gibi bir tehlikenin mevcut olacağını, TTK 530. maddesine göre mahkemenin şirketin eksik olan organını tamamlaması ve şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için münasip bir süre vermesi ve verilecek süreye rağmen durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verilmesinin söz konusu olabileceğini, şirketin menfaati doğrultusunda temsil ve idaresi ile durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için kayyım tayin edilmesine dair davacı talebine muvafakat ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 20/02/2007 tarihinde kurulan davalı şirketin 11/12/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 3 yıllığına seçilen yönetim kurulunun görev süresinin sona erdiği, mahkemeden toplantıya çağrı izni alınmak suretiyle yapılan 23/09/2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında da yönetim kurulunun seçilmemesi üzerine TTK’nun 530/1 maddesine dayanılarak işbu davanın açıldığı, TTK’nun 530/1 maddesine uygun olarak davalı şirketin en son yönetim kurulu üyelerine meşruhatlı davetiye gönderilerek fesih talebi hususunda görüşlerinin alındığı, ayrıca davacı tarafın talebi dikkate alınarak TTK’nun 530/2 maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar, davalı şirkete mali müşavir …’un temsil ve yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verildiği, anılan madde uyarınca Mahkememizin 28/04/2021 tarihli celsesinde taraflara davalı şirketin yönetim kurulunun teşekkülü ile şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesinin sağlanması için 6 aylık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde görevlendirilen kayyım başkanlığında olağanüstü genel kurul toplantısı gerçekleştirildiği, ancak davalı şirket yönetim kurulunun yine oluşturulamadığı gerekçesiyle uzun süreden beri davalı şirketin kanunen gerekli olan yönetim kurulu organının mevcut olmaması nedeniyle davanın, TTK’nun 530. maddesi uyarınca kabulü ile davalı şirketin feshine, …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Feri müdahil vekili; müvekkili şirketin davalı şirketin % 50 hissedarı olduğunu, davaya asli müdahil olarak katılmasında hukuki yararı bulunduğunu, asli müdahale talebinde bulunmalarına rağmen mahkemece müvekkilinin davaya feri müdahil olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, şirketin organsız kalmasının tek sorumlusunun davacı ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri olduğunu, müvekkilinin şirketin mali durumu ve kar payı ile ibra konusunda bilgi alma hakkının engellendiğini, müvekkilinin özel denetim talebinin de genel kurulda kabul edilmediğini, davalı şirketin kaynaklarının … şirketlerine aktarıldığını, ayrıca İstanbul Anadolu 11. Aliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/949 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmeden karar verilmesinin de doğru olmadığını, mahkemenin verdiği süre üzerine yeni yönetim kurulunun oluşturulması için müvekkilinin gerekli özveriyi gösterdiğini, fakat davacının şirketi organsız bırakma çabası içerisinde olduğunu, mahkemece feshin son çare olması ilkesini de göz ardı ettiğini, davacının şirketten çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemenin 28/12/2021 tarihli ek kararı ile feri müdahilinin tek başına hükmü istinaf etmesinin mümkün olmaması nedeniyle müdahil vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Müdahil vekili tarafından ek karara karşı, müvekkilinin asli müdahil sıfatına sahip olduğunu, müvekkilinin feri müdahil olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, müvekkilinin kanunyoluna başvuru hakkı bulunduğunu belirterek ek kararın kaldırılarak esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin organsız kalması nedeniyle TTK m.530 gereğince feshi istemine ilişkin olup; mahkemece verilen şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin karara karşı müdahale talebinde bulunan ortak …A.Ş. tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 68. maddesi uyarınca, hüküm sadece davanın tarafları hakkında verilebileceğinden, hükme karşı kanun yoluna başvurma hakkı da hakkında hüküm tesis edilen tarafa aittir. Lehine müdahale edilen taraf hükme karşı kanun yoluna başvurursa onunla birlikte hareket etme yetkisine sahip olan fer’i müdahil de hükme karşı lehine katıldığı tarafla birlikte kanun yolu başvurusunda bulunabilir. Aksi halde tek başına kanun yoluna başvuramaz. Ancak, anılan madde hükmüne aykırı olarak müdahil hakkında da hüküm verilmişse, fer’i müdahil hükme karşı, sadece kendisi hakkındaki kısmı bakımından kanun yoluna başvurabilir. Somut olayda; davalı şirketin % 50 hissedarı … A.Ş. tarafından yargılama sırasında 10/03/2021 ve 28/04/2021 tarihli dilekçeler ile müdahale talebinde bulunulmuş, mahkemece …A.Ş.’nin davaya feri müdahil olarak kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar … A.Ş. tarafından taleplerinin asli müdahale olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de talebin içeriğinin incelemesinde kayyımlık sürecine ilişkin gelişmelerin takip edilmesi ve itirazlarının ileri sürülebilmesi, pay sahibi olarak kendi hak ve menfaatlerin yeterli ve sağlıklı olarak korunması ve sağlanması için müdahale talebinde bulunduklarını beyan etmiştir. Bu durumda … A.Ş.’nin dava konusu üzerinde asıl davadan bağımsız ve ona taraf sıfatı kazandıracak nitelikte talebi bulunmadığından, mahkemece …A.Ş.’nin feri müdahil olarak kabulünde bir yanlışlık bulunmadığı gibi hükme karşı tek başına kanunyoluna başvurma hakkı bulunmadığından istinaf başvurusunun ek kararla reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; feri müdahilin hükmü tek başına istinaf hakkı bulunmadığından, mahkemece istinaf başvurusunun reddine dair ek kararına karşı feri müdahil vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Feri müdahil vekilinin mahkemenin 05/01/2022 tarihli ek kararına karşı istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.16/06/2022