Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2438 E. 2023/786 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2438
KARAR NO: 2023/786
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
NUMARASI: 2022/115 Esas – 2022/558 Karar
DAVA: Tespit
Davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; İstanbul 12. ATM’nin 2021/669 Esas sayılı dosyasında gerçekleştirilen İst. Anadolu Arb. Bürosu’nun 2021/15155 Başvuru nolu arabuluculuk sürecinde Av. Arb. … tarafından ne müvekkili ile ne de kendisi ile görüşülmediğini, bu nedenle arabuluculuk tutanağının usul ve yasaya uygun düzenlenmediğini belirterek usul ve yasaya uygun olmayan arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; İst. Anadolu Arb. Bürosu’nun 2021/15155 Başvuru nolu dosyasında arabulucu tarafından tarafların usulüne uygun bir şekilde toplantıya davet edildiğini, ancak davacı tarafın toplantıya katılmadığını, İstanbul 12. ATM’de açılan 2021/669 Esas sayılı dosyası’nın menfi tespit davası olduğunu, menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvurma şartının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; menfi tespit davasının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığı, nitekim İstanbul 12. ATM’nin 2021/669 E. sayılı dosyasının ön inceleme duruşmasında bu hususun açıkça belirtildiği, bu itibarla davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; arabuluculuk tutanağının iptaline ilişkin olarak açılan eldeki davanın İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. ve … E. Sayılı icra dosyalarına karşı açılan menfi tespit davaları ile ilgili olduğunu, mahkemenin eksik inceleme yaptığını, ayrıca İstanbul 12. ATM’de görülen dava dosyasında henüz gerekçeli karar yazılmadığını, arabuluculuğa başvuru hususu netleşmeden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca davanın açılmasına karşı tarafın sebebiyet verdiğini, bu nedenle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden kendilerinin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak yürütülmemesi nedeniyle arabuluculuk tutanağının iptali istemine ilişkindir İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/669 esas sayılı dosyasında eldeki davanın davalısı olan … tarafından davacı … aleyhine kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davası açılmış olup, bahsi geçen dava ile ilgili olarak İst. Anadolu Arb. Bürosu’nun 2021/15155 Başvuru nolu arabuluculuk süreci yürütülmüştür. Davacı taraf, arabuluculuk sürecinde kendileri ile hiç bir şekilde iletişim kurulmadığını belirterek tutanağın iptalini talep etmektedir. Öncelikle; davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Nitekim HMK 114/1-ı maddesinde davacının dava açmasında hukuki yarar bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan arabuluculuk tutanağın iptali bakımından da davacının korunması gereken bir yararı bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan yargı uygulamasında ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. ‘nin 04/06/2020 gün 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı ilamı ile; “H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa Arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda Arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını Arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır… denilerek ticari dava niteliğindeki menfi tesbit davalarında arabulucuya başvurunun zorunlu olmadığı yolunda hüküm verilmiş olup; anılan ilam 2797 Sayılı Kanunun 45. maddesi gereği mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir. O halde ilk derece mahkemesince davacıların menfi tespite ilişkin taleplerinin T.T.K. 5/A maddesi gereğince arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı dikkate alındığında bahsi geçen menfi tespit davasının açılması için zorunlu olmayan ve anlaşamama şeklinde tutulan arabuluculuk tutanağının iptalinin talep edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davanın reddi ile davacının aleyhinde yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.18/05/2023