Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2389 E. 2023/1186 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2389
KARAR NO: 2023/1186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/10/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/924 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/07/2023
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 06/10/2022 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili, Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile başlatılmış olan icra takiplerine ilişkin öncelikle İİK. 72/2 uyarınca icra takibi öncesinde açılmış menfi tesbit davası bulunduğundan ve %15 oranında teminat yatırıldığından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, aksi halde İİK. 72/3 uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
ARA KARARI: Mahkemece 06.10.2022 tarihli ara kararı ile, somut uyuşmazlıkta, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçeleri ve celp edilen icra dosyaları incelenmiş olup, davacı tarafın, davaya konu çeklerin bedelsiz kaldığını ispat yanında ayrıca, davalı … Ltd. Şti’nin diğer davalı ile birlikte hareket ettiğini ya da çekleri bedelsiz olduğunu bilerek iktisap ettiğini, bile bile davacının zararına hareket ettiğini de kanıtlamak yükümlülüğü bulunduğu, bu açıdan davanın mevcut aşaması itibariyle yaklaşık kanaat oluşturacak bir kanıt sunulmadığı, bu haliyle davalı … Ltd. Şti yönünden yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve İstanbul BAM 12. HD. 2022/515 esas sayılı dosyasında verilen kararın kesin olduğu dikkate alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı …’ya verilen çeklerin bedelsiz kaldığını, davalı …’nın çeki kötüniyetle diğer davalıyla birlikte hareket ederek iktisap ettiğini, 7 adet çekten 3 adet çeki müvekkili şirketin iade aldığını, kalan 4 çekin ise iadesi yapılmadığını, satış sözleşmesinin 10/08/2021 tarihinde imzalandığını, şirket yetkilisinin bu sözleşmeden sonra değiştirildiğini, oysa ki …’ın çekleri 11 Eylül 2021 tarihinde, … yetkilisi olarak teslim aldığını, dava dilekçesi ve ihtiyati tedbir kararının 29/11/2021’de Nafta’ya tebliğ edildiğini, cevap dilekçesiyle ihtiyati tedbire itiraz ettiğini, mahkemenin süresi içinde olmayan itirazı değerlendirerek itirazın reddine karar verildiğini, davalı … tarafından itirazın reddine ilişkin karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulduğunu, İstanbul BAM 12. HD.’nin 2022/515 Esas, 2022/877 Karar ve 09/06/2022 tarihli karar ile tedbir talebinin kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, akabinde Bakırköy … İcra Dairesi … Esas, Bakırköy … İcra Dairesi … Esas, Bakırköy … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, süresi içinde yapılmayan ihtiyati tedbire itiraz nedeniyle; duruşma açılması ve itirazın değerlendirilmesi, akabinde istinaf kanun yolu açık olarak itirazın reddi kararı verilmesi, söz konusu kararın istinaf incelemesinden geçirilmesi ve tedbirin kaldırılması kararı verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek ilk derece gerekse istinaf mahkemesi tarafından itirazın süresinde olmadığı hususunun gözden kaçırılması nedeniyle müvekkili aleyhine durum doğduğunu, davalı …’nın diğer davalı ile birlikte hareket ederek ve çeklerin bedelsiz olduğunu bilerek iktisap ettiğini, bile bile davacının zararına hareket ettiğini, çeklerin gerçek dışı faturalarla irtibatlandırılarak tahsil cihetine gidilmesi davalıların kötüniyetini gösterdiğini ileri sürerek ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını icra takibi öncesinde açılmış bir menfi tespit davası bulunduğundan ve %15 oranında teminat yatırıldığından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, aksi halde İİK. 72/3 uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekilinin istinaf nedeni, mahkemece verilen çeklerin icra takibine konu edilen ihtiyati tedbir kararına davalı …’nın itirazının süresinde olmadığı, buna rağmen mahkemenin itirazı inceleyerek ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verildiği, itirazın reddine ilişkin ara kararın yine istinaf incelemesi neticesinde Dairemizin 2022/515 esas, 2022/877 karar sayılı 09/06/2022 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesinin itirazın reddi kararının kaldırılarak itirazın kabulüne karar verilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığını, gerek ilk derece mahkemesinin gerekse istinaf mahkemesince süresinde ihtiyati tedbir kararına itiraz olmadığı halde itirazın incelenerek hak kaybına neden olduğunu ileri sürerek yinelenen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 06/10/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Davacı ihtiyati tedbir isteyen vekili istinaf dilekçesinde (Barkod … -29/11/2021 -TESLİM EDİLDİ -… vekilinin 10/12/2021 dilekçe belirtilen – 13/12/2021 havale tarihli cevap dilekçesi ile tedbire itiraz ettiği, … —10.12.2021 tarihli olduğu belirtilen – 13/12/2021 havale tarihli cevap dilekçesi ile tedbire itiraz edildiği, ilk derece mahkemesinin süresinde olmayan itiraz nedeniyle duruşma açmaması gerekirken duruşma açtığı, itirazın reddine karar verdiği, istinaf mahkemesince aynı hatanın yapıldığını ileri sürmektedir. HMK 394(2) maddesi; “İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.” hükmünü haizdir. İlk derece mahkemesini, 16/11/2021 tarihli ihtiyati tedbir ara kararının sonuç kısmı “Kabul kararına karşı itiraz yolu, red kararına karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 2 haftalık yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere” şeklindedir. Kararda itiraz süresi gösterilmemiştir. Dairemizce ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararının incelendiği 2022/515 Esas 2022/877 Karar Sayılı 09/06/2022 tarihli karardan sonra, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili “ihtiyati tedbirin kaldırılması” kararının icrasının durdurulmasına, yargılamanın yenilenmesi istemlerinin kabul edilerek İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2022 tarihli 2022/515 Esas – 2022/877 Karar Sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Bu dilekçe üzerine Dairemizce; 08/09/2022 tarihli ek karar ile “AY m.40/2 ve HMK m.297/1-ç hükmü uyarınca kanun yolu ile süresinin kararda açıkça ve doğru bir şekilde gösterilmesi gerekmekte olup, mahkemenin 16/11/2021 tarihli kararında, kararın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kısım yönünden itiraz, reddine ilişkin kısmı bakımından istinaf yolu açık olduğu belirtilmesine rağmen kararda sürenin açık, doğru ve karışıklığa mahal vermeyecek bir şekilde gösterilmemesi nedeniyle davalı … …Ltd. Şti’nin itirazı süresinde kabul edilerek yapılan incelemede Dairemizin 09/06/2022 tarihli 2022/515 E. 2022/877 K. Sayılı kararıyla davalı … …Ltd. Şti’nin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. İhtiyati tedbirler geçici hukuki koruma amaçlı ara kararlar olup her zaman değiştirilip kaldırılabileceği gibi, kesin olarak verilen karardan sonra yapılacak yeni taleplerin davayı görmekte olan ilk derece mahkemesine yapılabileceği, davacı vekilinin ileri sürdüğü hususlar yargılamanın iadesi sebepleri arasında düzenlenmediği, karardan dönülmesini gerektiren yeni bir olgu bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin talebinin reddine” karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararları derdest davalarda dikkate alınmak zorundadır. Dairemizin 08/09/2022 tarihli Ek Karar’da “AY m.40/2 ve HMK m.297/1-ç hükmü uyarınca kanun yolu ile süresinin kararda açıkça ve doğru bir şekilde gösterilmesi gerektiği” vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesinin; 2019/18931 başvuru numaralı, 24/11/2021 tarihli kararı “41. Başvurucunun Mahkemenin karar gerekçesinde belirtilen tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Mahkemenin kanun yolu ve süresini taraflara doğru gösterme yönündeki yükümlülüğü göz önüne alındığında kanun yoluna başvuru süresinin mahkeme tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde, istinaf mercinin yorumunun ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği.” sonucuna varılmıştır. Yine Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan “Adil Yargılanma Hakkının” en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından “Hukuki Belirlilik” ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği” belirtilmiştir. Kanunda belirtilen kesin süre hakim tarafından değiştirilemez ise de; ara kararda itiraz süresi gösterilmediği gibi reddedilen kısımlar için iki haftalık istinaf kanun yolu süresi gösterildiği, davaya iki haftalık süre içinde cevap verilebileceği belirtildiğinden, itiraz süresi gösterilmemiş olması nedeniyle iki haftalık cevap süresi içinde yapılan itiraz makul yanılma sınırları içinde kaldığından itirazın süresinde yapıldığının kabulü gerekmektedir. Aynı gerekçelerle yazılan 08/09/2022 tarihli ek karardan sonra aynı istinaf nedenlerine dayalı olarak yinelenen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karara yönelik istinaf kanun yoluna başvurulması yerinde görülmemiştir. 2022/525 Esas sayılı dosyada verilen kararda 20/01/2022 tarihi itibariyle ihtiyati tedbir koşulları incelenmiş, “Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın, davaya konu çeklerin bedelsiz kaldığını ispat yanında ayrıca, davalı … Ltd. Şti’nin diğer davalı ile birlikte hareket ettiğini ya da çekleri bedelsiz olduğunu bilerek iktisap ettiğini, bile bile davacının zararına hareket ettiğini de kanıtlamak yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu açıdan davanın mevcut aşaması itibariyle yaklaşık kanaat oluşturacak kanıt sunulmamıştır.” denilerek ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararı kaldırılmıştır. Yargılamanın bulunduğu aşamada yaklaşık ispatın sağlanmaması, ilerleyen aşamalarda yaklaşık ispat düzeyinde delil elde edilmesi halinde yeniden ihtiyati tedbir istenilmesine,yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesine engel teşkil etmez. Değişen durum ve koşullara göre yinelenen ihtiyati tedbir talebi mahkemelerce değerlendirilir. Nitekim ilk derece mahkemesi 14/4/2023 tarihli ara kararı ile alınan 13/04/2023 tarihli bilirkişi raporunu dikkate alınarak, Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Bu kezde 06.10.2022 tarihi itibariyle dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle 2022/515 esas, 2022/877 karar sayılı 09/06/2022 tarihli karardan sonra delil durumunda değişiklik olmadığından davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/07/2023