Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2382 E. 2023/840 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2382
KARAR NO: 2023/840
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2022
NUMARASI: 2018/656 Esas – 2022/149 Karar
DAVA: Tazminat (Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
Dava yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalının, dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin hem ortağı hem yöneticisi olduğunu, müvekkili ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında 08/10/2015 tarih ve 33.000-TL tutarlı, 30/10/2015 tarih ve 33.000-TL tutarlı, 30/09/2015 tarih ve 25.000-TL. tutarlı, 17/11/2015 tarih ve 20.400-TL tutarlı, 30/11/2015 tarih ve 24.000-TL tutarlı çeklerin dava dışı şirketin yöneticisi davalı … tarafından müvekkiline verildiğini, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E., İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyalarından icra takibine geçildiğini, yine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasından 12.521,49-TL cari hesap bakiye borcu için takip başlatıldığını, takiplerin kesinleşmiş olmasına rağmen borcun ödenmediğini, TTK’nın 644. maddesinin yollaması ile limited şirketlere de uygulanması gereken anonim şirketlere ilişkin TTK’nın 553. maddesi kapsamında, davalı yöneticinin, kusursuzluğunu ispatlayamadığı sürece müvekkilinin alacağını ödememe sonucuna neden olan kötü yönetimden sorumlu olduğunu, davalının yöneticisi olduğu …Ltd. Şti.’yi kast veya kusur ile kötü yöneterek acze sürüklediğini ve bu nedenle de müvekkiline alacağının ödenememiş olduğunu belirterek şimdilik 10.000-TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile …Ltd. Şti.’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı yana icra takibi yapmadan önce, icra takibi açmamaları, şirketin ihale sürecinde bulunduğu hususlarının bildirilmesine rağmen icra takibi başlatıldığını, hatta bu icra takibinin de iflas yolu ile icra takibi olduğunu, bunun üzerine ihale ve yeni iş alma süreçlerinin olumsuz etkilendiğini, şirketin iflas durumuna geldiğini, müvekkilinin şirketi ayakta tutmak için şahsi malvarlığını kullandığını, müvekkilinin şirketi yönetmek ve yürütebilmek için için gerekli her şeyi yaptığını, basiretli tacir gibi davrandığını, fakat yeni işler almamasından dolayı şirketin durumunun düzeltilemediğini, müvekkilinin de şirketten alacaklı olduğunu, davacı şirkete bir ödeme yapmasının da söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının alacaklısı olduğu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas ve İstanbul … İcra Dairesi’nin … ve … Esas sayılı takip dosyalarından kaynaklı alacağını tahsil edemediği, davalının dava dışı …Ltd. Şti.’nin yöneticisi olduğu, davacı tarafından davalının kusurlu ve kötü yönetimi nedeniyle ödenmeyen alacak miktarının şirkete ödenmesinin talep edildiği, yargılama devam ederken dava dışı …Ltd. Şti.’nin iflas ettiği, iflas kararının kesinleşerek davacının işbu davaya konu takip alacakları nedeniyle iflas masasına başvuruda bulunduğu, iflas masasınca ek sıra cetveli düzenlenerek sıra cetvelinin 4. sırasında yer almak üzere davacının 240.435,38-TL alacağının tamamının kabul edildiği, buna göre somut davada talep edilen takibe konu alacakların davalının yöneticisi olduğu ve iflas eden dava dışı müflis şirketçe ödenmek üzere iflas masasına kaydedildiği ve bu nedenle dava konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; davanın konusuz kalmadığını, davanın kayıt kabul davası olmadığını, şirketten tahsili mümkün olmayan alacağın davalı yönetici tarafından şirkete ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin alacağının niza konusu olmadığını, dolayısıyla alacağın iflas masasına kaydı ile davanın konusuz kalmasının mümkün olmadığını, ayrıca alacağın iflas masasına kaydının kötü yönetiminden dolayı davalının müflis şirkete ödeme yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını, davanın konusuz kalması halinde de müvekkili lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karara itirazlarının olmadığını, ancak avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalının yöneticisi olduğu şirketten alacaklı olduğunu, alacağını icra takibi de başlatmasına rağmen tahsil edemediğini, şirketin davalı yönetici tarafından kasıt ve kusur ile kötü idare edildiğini, şirket kanuna ve esas sözleşmeye göre iyi idare edilmiş olsaydı, şirketin ödeme güç ve kapasitesinin olacağını, davalı yöneticinin kötü idaresi nedeniyle şirketi acze düşürdüğünü, bu nedenle dava dışı şirketten var olan ve tahsil edilemeyen alacağı nedeniyle uğradığı zararın davalı yöneticinin sorumluluğunda olduğunu belirterek, bu alacağın davalıdan tahsili ile dava dışı şirkete ödenmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının alacağının davanın devamı sırasında iflasına karar verilen davalının yöneticisi olduğu dava dışı şirketin iflas masasına (İstanbul … İflas Dairesi’nin … İflas S.lı dosyası) kabul edildiği ve bu nedenle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Öncelikle; davacının dava dışı şirketten olan alacağının dava dışı şirketin iflas masasına kabul edilmiş olmasının davayı konusuz hale getirebilmesi için, alacak talebinin müflis şirkete karşı yöneltilmiş olması gerekmektedir. Eldeki dava ise dava dışı müflis şirketin yöneticisinin sorumluluğuna ilişkin olup, müflis şirkete karşı alacağın tahsiline yönelik bir dava bulunmamaktadır. Müflis şirketin yer almadığı iş bu sorumluluk davasında davacının dava dışı şirketten olan alacağının dava dışı şirketin iflas masasına kabul edilmiş olması davanın tarafları arasındaki ihtilafı sona erdirmediğinden davanın konusuz kalması da söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemece davanın konusuz kaldığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer taraftan alacaklıların, şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açıp açamayacaklarının da değerlendirilmesi gerekmektedir. TTK 644/1-a maddesi atfı nedeniyle limited şirketler yönünden de uygulanması gereken anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin TTK 553. maddesinde kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları düzenlenmiştir. Sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik göstermektedir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar, ortaklık alacaklılarını ve payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların ve ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve talebe göre davacı, davalı yöneticinin ortaklık mal varlığını kötüleştiren davranışlardan şirketin zarara uğraması neticesinde alacaklılar yönünden uğranılan yansıma zararı talep etmekte olup, bu haliyle talebinin dolayısıyla zararlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın 555. maddesi uyarınca yansıma zarar niteliğindeki şirketin uğradığı zararın tazminini isteme hakkı şirket alacaklısına tanınmamış olup bu husustaki dava hakkı şirket ve her bir pay sahibine verilmiştir; ayrıca, söz konusu tazminatın şirkete ödenmesinin talep edilmesi gerekmektedir. TTK’nın 556. maddesinde ise zarar gören şirketin iflası halinde yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açma ve yürütme yetkisi öncelikle iflas idaresine ait olup, iflas idaresinin bu davayı açmak veya yürütmek istememesi halinde şirket alacaklılarının ve ortaklarının dava açıp yürütebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bahsi geçen düzenlemelere göre şirketin iflas halinde olmaması durumunda dolayısı ile zarara istinaden dava açma hakkı yalnızca şirket ortaklarına tanınmış, bir başka ifadeyle iflas hali dışında alacaklının yansıma zarar nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayalı tazminat davası açamayacakları düzenlenmiştir. Somut olayda davalı şirketin yargılama sırasında iflasına karar verildiği ve iflas kararı kesinleşerek müflis şirketin tasfiyesinin iflas idaresince yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya davacı tarafından İİK m.245 uyarınca düzenlenen yetki belgesi ibrazı sağlanarak devam edilmesi gerekmektedir. Taraf ve dava ehliyeti HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olduğundan resen gözetilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, hükmün kaldırılarak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, davalının istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2022 Tarih 2018/656 Esas – 2022/149 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, “Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (davacı 80,70-TL, davalı 80,70‬-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli karar sonra yazılmak üzere oybirliği ile HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 25/05/2023