Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2328 E. 2023/224 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2328
KARAR NO: 2023/224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2016/1202 Esas 2018/523 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/02/2023
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında distribitörlük sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalı firmaya 25/10/2015, 25/11/2015 ve 25/12/2015 vade tarihli üç adet senet verdiğini, senetlerin verilme amacının, müvekkilinin bayilik yaptığı bölgedeki müşterilerinin davalıdan aldığı ürünlerin ödemelerine ilişkin teminat olduğunu, müvekkilinin müşterilerinin ürün bedellerini ödemesi halinde teminat senetlerinin müvekkiline iade edileceği hususunda davalı ile anlaşıldığını, aracı olarak yapılan tüm satışlar karşılığında davalı tarafından müvekkiline gönderilmesi gereken free implantların da müvekkiline gönderilmediğini, davalının müşterilerine satış karşılığında ücretsiz olarak hediye ettiği yurt dışı eğitim semineri paket ücretlerini de müvekkilinden talep ettiğini, müvekkilinin sorumluluğu olamayacağını beyanla yurt dışı seyahat ücretini ödemek istemediğini, bunun üzerine davalının teminat senetlerinde tahrifat yaparak İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, çeklerin icra tehdidi altında ödenmesine rağmen, müvekkilinin hak edişi olan free ürünlerin gönderilmediğini belirterek, söz konusu senetler bakımından müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve senet borçlarına karşılık verilmiş olar çeklerin iadesine, ödenen çek bedellerinin istirdatına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davaya konu çeklerin toplamının 124.000- TL olduğu ve harcın bu değer üzerinden tamamlanması gerektiğini, davacının müvekkiline 21/12/2015 tarihi itibari ile 213.006,24 TL cari hesap borcu olduğunu, bu hususun ticari defter ve kayıtlarla sabit olduğunu, senedin teminat senedi olduğu yönündeki beyanların gerçek dışı olduğunu, senetlerdeki imzaya bir itiraz bulunmadığını, çeklerde tahrifat olmadığını, davacının 24.12.2015 tarihli protokolle borcu kabul ederek belirtilen çekleri verdiğini, müvekkilinin davacının müşterileri ücretsiz yurtışı eğitim sunma yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek, davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, davacının davalıya toplam bedeli 35.440 USD olan 3 adet bonoyu verdiği, toplam bedeli 24.000- USD olan bonoların davalı tarafından takibe konu edildiği, takibe konu edilen bonolarda nakden kaydının bulunduğu, haciz tutanağında takip borçlusunun borcu kabul ettiği, bonoların teminat senedi olduğu iddia edilmiş ise de, davacının bonolardaki nakden kaydının aksini yazılı delil ile ispatlayamadığı, ayrıca icra takibine konu edilen 2 adet bono ile icra takibine konu edilmeyen 11.440-usd bedelli bono borcu toplamı 124.000- TL borca karşılık 5 adet çek verilmesinin 24/12/2015 tarihli protokol ile kararlaştırıldığı, bu protokol içeriğine göre bonoların teminat senedi olmadığı, ayrıca çek bir ödeme aracı olup bono karşılığında 5 adet çek verildiğine göre bonoların davalı takip alacaklısına ifa uğruna verildiği, davacının protokolün aksini yazılı delil ile ispatlayamadığı, çekin borç ödemesi için verildiğine karine teşkil etmesi nedeni ile davacı takip borçlusunun 2 adet bono karşılığında verilen 5 adet çekin bedelsiz olduğunu yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı; bilirkişi raporu yetersiz olup yeniden rapor alınması isteminin mahkemece dikkate alınmadığını, davalı şirketin ticari defterlerinin yanıltıcı belge düzenlenmesi nedeniyle vergi incelemesinde olduğunu, ancak mahkemece inceleme sonucunun beklenmediğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF KARARI ve BOZMA İLAMI: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde;15/10/2020 tarihli, 2018/2020 Esas 2020/1024 Karar sayılı kararımızla; taraflarca imzalanan 24.12.2015 tarihli protokol içeriği dikkate alındığında, borcun 124.000-TL olduğunda (takibe konu senetler ve konu edilmeyen senet ) tarafların mutabık olduğu ,eski vade tarihli 3 senedin yerine 5 adet yeni tarihli çekler verildiği ve davacı tarafından 4 adedinin ödendiği dekontlardan anlaşıldığı, tarafların karşılıklı iradeleri doğrultusunda mevcut borcun yenilendiğinin kabulü gerektiği, dolayısıyla davacının çekler bakımından menfi tespit ve istirdat isteminin reddi gerektiği (Yenilemeye ilişkin Yargıtay 19 HD nin 2016/540 esas,2016/12770 karar ve 29.9.2016 tarihli, 2014/11582 esas,2014/14581 karar 2.10.2014 tarih,2016/11895 esas ,2016/16128 karar sayılı 22.12.2016 tarihli kararları aynı yöndedir. ); davaya konu bonoların teminat bonosu olduğu iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakta ise de, borcun 124.000-TL olduğunda mutabık kalınarak bonolar karşılığı yeni tarihli 124.000-TL bedelli 5 adet çekler verilmekle, TBK 133 gereği bonolar nedeniyle borcun yenilendiği tesbit edildiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, ancak hükümdeki ;bu hata veya eksiklik yeniden yargılama gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne; dava konusu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen; keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/10/2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli; 12/01/2015 tanzim ve 25.11.2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli 2 adet bono ile, takibe konu edilmeyen keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/12/2015 vade tarihli, 11.440 USD bedelli 1 adet olmak üzere 3 adet bono ve takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına tespitine, çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve istirdat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine; “Yargıtay 11.HD. 14/09/2022 tarih ve 2021/1286 Esas 2022/5849 Karar sayılı ilamı ile; somut olayda davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden teminat vasfında senetlerin verildiğini ancak daha sonradan senetlere dayalı borcun yenilenerek 24.12.2015 tarihli protokole konu çeklerin verildiğini ileri sürmüş olup gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse de bölge adliye mahkemesince davaya konu bonoların teminat amaçlı düzenlendiği yolundaki davacı iddiası yerinde görülmemiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünün aksine, sözü geçen protokolde yukarıda belirtilen biçimde bir yenileme ve buna bağlı olarak senetlere dayalı borcun sona ermesi yolunda açık bir iradeyi gösterir herhangi bir ibare bulunmadığı, bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince anılan protokolün yenileme iradesi taşıdığı gerekçesi ile kurulan hüküm yerinde olmayıp, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle kararın bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ: Dava; menfi tesbit ve istirdat istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalıya toplam 35.440-usd tutarlı üç adet bono verildiği, bonolardan her biri 12.000- USD tutarlı olan ikisinin davalı tarafından icra takibine konulduğu, talimat icra dairesince düzenlenen 24.10.2015 tarihli haciz tutanağında davacı borçlunun açıkça borcu kabul ettiği, yine taraflarca imzalanan ve imzası inkar edilmeyen 24.12.2015 tarihli protokolde de açıkça borcu kabul eden davacının, borca mahsuben toplam 124.000- TL tutarlı 5 adet çek vermeyi kabul ettiği ve davalıya bu çeklerin keşide edilerek verildiği, protokol gereği davacı tarafından verilen çek bedellerinin 4 adedinin davalı tarafından tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Her iki tarafın kabulünde olan 24.12.2015 tarihli protokol ile; “Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas ve icraya konulmayan 25.12.2015 vade tarihli 11.440-usd için toplam 124.000(yüzyirmidört bin-TL) olduğu konusunda taraflar anlaşmıştır. Yukarıda belirtilen borç için aşağıda dökümü yazılı çekler alınmıştır. Ödediği takdirde dosya borcu bitmiş olacaktır.25.12.2015 tarihli senetten de borcu kalmayacaktır. 30.12.2015 tarihli 20.000,31.1.2016 tarihli 22.000-TL ,28.2.2016 tarihli 22.000-TL ,30.3.2016 tarihli 30.000-TL, 30.4.2016 tarihli 30.000-TL bedelli çekler ödendiği takdirde dosya borcu bitmiş olacak hacizler fekkedilecek”denilmiştir. 6098 sayılı TBK.nun 133. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, mevcut bir borç için salt poliçe taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi düzenlemek tek başına yenileme anlamına gelmez. Yenilemenin varlığını kabul için bu konuda yenileme sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Bu sözleşmenin varlığını ispat yükü ise bunu iddia edene aittir. Somut olayda da protokolün yapıldığı tarihde 35.440-usd tutarlı 3 adet bonoya dayalı borcun karşılığı protokolün yapıldığı tarihde (protokol tarihindeki kur 2.9284 x35440 ) 103.782,49-TL olduğu halde davanın tarafları protokol akdederek borcun 124.000-TL olarak tesbit edilmiştir.Yabancı para borcunun karşılığı olarak 124.000-TL olduğu kabul edilerek beş adet çek davalıya teslim edilmiştir.Yabancı para borcu taraflarca TL ye çevrilerek verilen çeklerle ödeneceği kararlaştırıldığı da dikkate alındığında tarafların yenileme iradesiyle hareket ettiği açıktır. Tarafların yenileme iradesi açık olduğu halde gerekçe gösterilmeden yenileme iradesi bulunmadığı yolundaki bozma ilamına uyulmamış ,direnme kararı verilmiştir. İstinaf incelemesine konu dava dosyasında davacının vekili bulunduğu,davanın vekil tarafından açıldığı yargılamanın ilerleyen aşamalarında vekilin istifa ettiği anlaşılmakla ,ilerleyen aşamada vekilin istifa etmesi davacının vekalet ücreti alacağını ortadan kaldırmadığından ilk derece yargılaması nedeniyle davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir.Yargıtay bozma ilamına direnilerek yeniden hüküm verildiğinden Yargıtay HGK nun 2021/96 esas 2021/205 karar sayılı, 4.3.2021 tarihli ilamı gereği taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle;bozma ilamına uyulmayarak direnilmesine, hükmün kaldırılmasına, yeniden hüküm verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı asilin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1202 Esas-2018/523 Karar sayılı ve 10/05/2018 tarihli hükmünün, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE; 1-Dava konusu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen; keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/10/2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli; 12/01/2015 tanzim ve 25.11.2015 vade tarihli, 12.000-usd bedelli 2 adet bono ile, takibe konu edilmeyen keşidecisi … olan 12/01/2015 tanzim ve 25/12/2015 vade tarihli, 11.440 USD bedelli 1 adet olmak üzere 3 adet bono ve takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına tespitine, 2-Çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve istirdat taleplerinin REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Davanın kısmen kabulüne karar verilen kısım üzerinden dava tarihindeki TCMB satış kuru üzerinden hesaplanan 7.260,79-nispi karar ve ilam harcından 2.165,71-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.095,08-TL harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine, Davacı tarafından ödenen toplam 2.199,51-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 1.500-TL bilirkişi ücreti, 229-TL posta, tebligat-talimat gideri olmak üzere toplam 1.762,50-TL yargılama giderinden, davanın kabul oranı üzerinden hesaplanan 811- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 14.332,72-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Reddedilen kısım yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 15.730-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 28-TL istinaf yargı gideri ile, hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 31,50-TL posta masrafının takdiren üzerlerinde bırakılmasına, Davacı tarafından temyiz aşamasında yapılan 57-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 26-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından temyiz aşamasında yapılan 86,60-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 46-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair duruşmalı yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı asilin yokluğunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/02/2023