Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2295 E. 2022/1828 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2295
KARAR NO: 2022/1828
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022
NUMARASI: 2022/192 Esas – 2022/213 Karar
DAVA: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili bankanın doğrudan ve dolaylı olarak … hisselerinin yaklaşık olarak %70’ini elinde bulundurduğunu, müvekkili banka yönetim kurulunun 26.04.2013 tarih ve … sayılı kararıyla, banka iştiraki şirketin banka dışındaki ortakları üzerinde bulunan hisseleri satın almaya karar verdiğini, davalının 841.675 adet hissesinin 1,6544-TL birim bedel karşılığında toplam 1.392.460-TL bedelle 13/08/2013 tarihinde banka tarafından alındığını, 26.04.2013 tarihli yönetim kurulu kararıyla 1 adet hissenin 1- TL nominal bedelden alım kararından yaklaşık 3 ay sonra 12.07.2013 tarihli yönetim kurulu kararıyla bu bedelin 1,69 TL olarak değiştirildiğinin SPK tarafından tespit edildiğini, hisse bedellerinin SPK’nın onayı beklenmeden ödendiğini, sonrasında ise 23.06.2014 tarihli yazı ile SPK’nın pay devrine onay vermediğini, SPK’nın tespiti ile davalı borçlunun 841.675 adet hissesine karşılık olarak ödenen 1,6544-TL bedel yerine 1-TL nominal bedel üzerinden toplamda 841.675-TL bedel ödenmesi gerektiğinden, müvekkili bankanın 550.785-TL zarara uğratıldığını belirterek borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı haksız itirazın iptaline, itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, banka tarafından banka dışında diğer hissedarların …’daki beher hissesini en fazla 1,69 TL değerden satın alınmasına ilişkin alınan karardan sonra bazı hissedarların hissesini devrettiği gibi devretmeyen hissedarlar da olduğunu, bu durumun iddiaların mesnetsiz olduğunu ortaya koyduğunu,hisse devir sözleşmelerinin geçerli olduğunun SPK’nın ve davacı tarafın da kabulünde olduğunu, hukuken geçerli bir sözleşmeye istinaden sözleşme serbestisi kapsamında imzalanan ve hayatın ticari akışına uygun olarak belirlenen değerde yapılan hisse devirlerinde usulsüzlük söz konusu olmadığını, davacı banka tarafından …’nun değerinin lisanslı bir değerleme şirketine tespit ettirildiğini, tüm bu hususlar göz önüne alındığında örtülü kazanç aktarımı yasağının ihlal edilmediğinin açık olduğunu, 6362 sayılı kanunun 21.maddesinde tahdidi olarak sayılan şartlar gerçek -leşmediğinden davacının talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, dava konusu alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, ayrıca davanın ancak SPK tarafından açılabileceğini, belirterek davanın reddine, alacağın %20’sınden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, Sermaye Piyasası Kanunun 94. Madde hükmünde açıkça ifade edildiği üzere, SerPK m.21 kapsamında tespit edilen hukuka aykırılıklar ile ilgili dava açma yetkisinin Sermaye Piyasası Kuruluna ait olduğu, kanun koyucunun, halka açık şirketlerde bu davayı açma hakkını açıkça Sermaye Piyasası Kurulu’na verdiği, ilgili şirketin insiyatifine bırakmak istemediği,kanunun 94. maddesi uyarınca davacı müflis bankanın davalılardan dava konusu bedeli isteme yetkisi bulunmadığı, ayrıca, davacı bankanın SPK ile birlikte dava takip yetkisinin bulunduğu kabul edilse dahi, mahkemenin 2018/461 esas sayılı dosyasında Sermaye Piyasası Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca müsnet davanın davalısı ile birlikte diğer davalılara aktarılan paranın … Bankası A.Ş.’ye iadesini talep etmiş olup, bu durumda da aynı nedenle farklı davacılar tarafından önce 2018/461 esas sayılı dosyadaki dava açıldığından bankanın istediği hukuki sonucu SPK 20/18/461 esas sayılı dosyada alabilecek durumdayken aynı istemle ilgili ikinci kez dava açılmış olacağından işbu davanın bu kez davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacağı gerekçesiyle davanın, HMK’nin 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca dava takip yetkisine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, SPK’nın 94. maddesinin şirketin maddi hukuktan kaynaklanan dava hakkını ortadan kaldırmadığını, keza SPK’nın 21/4 maddesinde zarar gören şirketin, kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan, aktarılan tutarı talep edebileceğinin yasal düzenlemeye bağlandığını, SPK’nın dava yetkisinin, diğer ilgililerin dava açma yetkisini ortadan kaldırdığının kabul edilmesi halinde SPK’nın dava açması gerektiği ancak açmadığı durumlarda zarara uğrayan şirketin hakkını araması imkanının ortadan kaldırılmış olacağını, SPK’ya dava açma hakkının verilmesinin nedeninin halka açık ortaklıklarda ortak olan küçük yatırımcıların şirketteki olası örtülü kazanç aktarımı olgusunu ortaya çıkarmaktaki güçlük olduğunu,yine iki farklı davacı tarafından açılan dava söz konusu olduğunda hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı müflis banka hakkında 01.01.2013 ile 03.02.2015 döneminde gerçekleştirilen sermaye piyasası aracı ihraçları ve yatırım hizmetleri ile ilgili SPK tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 15.12.2017 tarihli denetleme raporunda, davacı banka ile davalının iştirakinde ki davalının 841.675 adet hissesinin 1-TL nominal bedel yerine 1,6544-TL birim bedel üzerinden toplam 1.392.460- TL bedelle satın alındığı, bu işlem sonucunda müflis bankanın 550.785-TL zarara uğratılırken davalının da aynı miktarda kazanç sağladığı, anılan pay devrinin örtülü kazanç aktarımı niteliğinde olduğunun tespiti üzerine SPK’nun 94. Maddesi kapsamında davalı ile birlikte aynı yöntemle kazanç aktarıldığı iddia edilen kişiler hakkında Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bu kişilere aktarılan kazançların şirkete iadesine yönelik İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2018/461 esas sayılı davası açılmıştır.Örtülü kazanç aktarımı 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre; halka açık ortaklıklar ve kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının; yönetim, denetim veya sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişiler ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi işlemlerde bulunmak suretiyle kârlarını veya malvarlıklarını azaltarak veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazanç aktarımında bulunmaları yasaklanmıştır. Bu hükme aykırılığın tespitinde izlenmesi gereken usul ve esasların Kurul tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Hükmün son fıkrasında ise “kazanç aktarımının Kurulca tespiti hâlinde halka açık ortaklıklar, kollektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıkları, Kurulca belirlenecek süre içinde kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan, aktarılan tutarın kanuni faizi ile birlikte mal varlığı veya kârı azaltılan ortaklığa veya kollektif yatırım kuruluşuna iadesini talep eder. Kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflar Kurulca belirlenecek süre içinde aktarılan tutarı kanuni faizi ile birlikte iade etmek zorundadır. Örtülü kazanç aktarımı yasağının ihlali ile ilgili 94 üncü ve 110 uncu maddeler ile ilgili mevzuatta öngörülen hukuki, cezai ve idari yaptırımlar saklıdır.” denilmiştir.Kanun’un 21. Maddesi kapsamında örtülü kazanç aktarımına dair tespit edilen hukuka aykırılıklar nedeniyle dava açma yetkisi ise Kanun’un 94. Maddesinde düzenlenmiştir.SerPK m. 94/1 uyarınca Kurul; 21 inci maddede belirtilen işlemlerde bulundukları tespit edilen halka açık ortaklıklar, kolektif yatırım kuruluşları ve bunların bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinden denetleme sonuçlarının Kurul tarafından belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ortaklara duyurulmasını istemeye, Kurulca belirlenen tutarın tayin edilen süre içinde iadesi için dava açmaya yetkili kılınmıştır.Ayrıca SerPK m. 94/2’de yapılan atıf gereği, Kurul’un, sermayenin veya malvarlığının azalmasına veya kaybına neden olan işlemleri tespit etmesi durumunda; ilk olarak 6102 sayılı TK hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilgililerden aykırılıkların giderilmesi için tedbir alınmasını ve öngörülen işlemlerin yapılmasını isteme ve gerekirse durumu ilgili mercilere intikal ettirme yetkisi bulunmaktadır (SerPK m. 92/1-a). Ayrıca Kurul tarafından, sermayeyi veya malvarlığını azaltıcı işlemlerin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde, Kurul’un tespit tarihinden itibaren üç ay ve her hâlde durum ve işlemin gerçekleşmesinden itibaren üç yıl içinde iptal davası ve beş yıl içinde butlan veya yokluğun tespiti davası açma yetkisi bulunmaktadır (SerPK m. 92/1-b). Bu durum ve işlemlerin mevcudiyetinin ilk derece mahkeme kararı ile tespit edilmesi veya bu karar beklenmeksizin Kurulun talebi üzerine mahkeme tarafından karar verilmesi hâlinde bu işlemlerde sorumluluğu bulunanların imza yetkilerinin kaldırılması, ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar ilgililerin görevden alınması, ilk genel kurul toplantısına kadar görevden alınan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin atanması hususunda da Kurul yetkili kılınmıştır (SerPK m. 92/1-c). Kanun’un 94/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, Kanun’un 21. Maddesi kapsamında tespit edilen hukuka aykırılıklarla ilgili dava açma yetkisi düzenleyici idari otorite olarak Sermaye Piyasası Kurulu’na tanınmıştır. Bahsi geçen düzenlemede örtülü kazanç aktarımı niteliğindeki işlemler sonucunda malvarlığı azaldığı ileri sürülen ilgili şirketin dava açma yetkisi bulunmamaktadır. Somut olayda dava takip yetkisi Sermaye Piyasası Kurulu’na tanındığından, davacı şirket iflas idaresinin dava açma yetkisi bulunmadığından mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 29,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022