Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2159 E. 2023/1620 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2159
KARAR NO: 2023/1620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2022/8 Esas – 2022/232 Karar
DAVA: TMSF (Kayyım) İşleminin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/10/2023
Dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/08/2016′ da müvekkili hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/93584 Soruşturma sayılı dosya üzerinden “Malvarlığı Değerlerine El Konulmasına” dair karar verildiğini, söz konusu kararın aynı gün İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/3986 Değişik İş sayılı kararı ile onandığını, ardından 02/12/2016’da İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafindan 2016/7525 D. İş sayılı kararla başvurucunun 18/08/2016 tarihli karar ile el konulan tüm malvarlığı değerleri yönünden davalı TMSF’nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini, müvekkilinin malvarlığı değerlerine el konulması ve kayyım atanması kararlarının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin hissedarı olduğu … Ticaret A.Ş.’ye (… A.Ş.) kayyım olarak atanan davalı TMSF ve “Kayyım Sıfatıyla Tasarruf yetkisini Haiz” yöneticiler olan diğer davalılar …, …, …, …, …, … ve … tarafından … A.Ş.’nin satışı hakkında alınan Fon Kurulu Kararı, İhale Şartnamesi ve satış işlemlerinin denetlenerek, öncelikle “yoklukla malul bu devir işlemlerinin” dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalıların söz konusu işlemlerinin hukuka aykırı olduklarının tespiti ile alınan Fon Kurulu kararının iptalini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar …, …, …, …, …, … ve … vekili, davaya konu taleplerin kamu kurumu olan müvekkili kurumun görev alanına giren hususlar olduğunun açık olduğunu, bu taleplerin adli yargıda görülemeyeceğini, davada görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu; davacının hissedarı olduğu … A.Ş.’nin satışına ilişkin olarak 21/12/2021 tarih ve 31696 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ilanın dayanağı olan TMSF Fon Kurulu kararının ve satışa ilişkin şartnamenin yürütmesinin durdurulması ile iptali talebiyle İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nde 2022/14 E. sayılı dosyasıyla davacının Kurum aleyhine dava açtığını, o davada ayrıca işlem tesis eden yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasının talep edildiğini, belirtilen davanın derdest olduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını; TMSF’nin kayyım atandığı şirketler ve mal varlıkları hakkında ticari iktisadi bütünlük oluşturma ve satış kararı alma yetkisi bulunduğunu, … hisseleri ticari ve iktisadi bütünlüğünün 19/01/2022 tarihinde yapılacak olan ihalesinin 23/02/2022 tarihine ertelendiğini, ticari ve iktisadi bütünlük oluşturulması ve satış kararlarının hukuka uygun olduğunu, davacının dava dilekçesindeki iddialarının haksız, mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, mülkiyet hakkı ihlalinin söz konusu olmadığını belirterek, öncelikle davanın usulden reddine. Onun kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, yargı kararları ve ilgili KHK ile yasal mevzuat kapsamında TMSF’nin ve kayyım olan müvekkilin dava konusu kararlar bakımından yetki ve görevleri doğrultusunda hukuka uygun şekilde hareket ettiğini, dava konusu işlemlere dair davacının mevcut aşamada dava ehliyeti bulunmadığını, TMSF tarafından kayyım olarak atanan müvekkilinin dava konusu talep ve iddiaların bireysel anlamda muhatabı olmayacağından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı hakkında devam eden kovuşturma kapsamında alınan kararlar ve ilgili mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilen işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek, davanın aktif husumet bulunmaması ve müvekkilinin pasif husumetinin bulunmadığından usulden reddine, bunun kabul edilmemesi durumunda esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, somut olayda ceza mahkemesi kararıyla yönetimine el konularak davacının hissedarı olduğu dava konusu şirkete kayyım olarak atanan davalı TMSF’nin kamu kurumu olduğu, diğer davalıların da TMSF adına kayyım olarak hareket ettiği, dava konusu şirkete ait hisselerin satışına ilişkin kararın idari işlem niteliğinde olması, TMSF’nin kayyım olarak atandıktan sonra aldığı ticari ve iktisadi bütünlük kararı ile bu karar gereğince davacının şahsi mal varlığının satılmasına ilişkin davalı TMSF ve kayyım olan diğer davalılar tarafından alınan kararın iptali talebi yönünden inceleme yapma yetki ve görevinin idare mahkemelerine ait olduğu ve dava şartı olan yargı yolu caiz olmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmadığından HMK m.115/2 gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.133/3’e göre kayyımın işlemlerine karşı görevli mahkemeye Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabileceğinin düzenlendiğini, işbu davanın da TTK hükümlerine göre ticari bir dava olarak düzenlendiğini, davaya konu kayyım işlemlerinin açık bir şekilde TTK’da düzenlenen işlemlere ilişkin olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin de bu konuda kararının bulunduğunu, ilk derece mahkemesinin kararına dayanak olarak gösterilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararının Yargıtay kararına aykırı ve başka bir hususa ilişkin olduğunu, ağır ceza mahkemesince de asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğuna hükmettiğini ve söz konusu kararın da kanun yolundan geçerek kesinleştiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının ortağı olduğu dava dışı şirkete kayyım olarak atanmış olan TMSF’nin ve kayyım sıfatıyla tasarruf yetkisini haiz yöneticiler tarafından dava dışı şirketin satışına ilişkin olarak alınan Fon Kurulu Kararı, ihale şartnamesi ve satış işlemlerinin denetlenmesi, bu işlemlerin durdurulması, hukuka aykırı olduklarının tespiti ile iptalleri istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinin netice talep kısmında; TMSF’nin ve diğer davacıların dava dışı şirket hisselerinin satış ve devrine yönelik olarak tesisi edilen tüm karar, iş ve işlemlerinin denetlenmesi; hukuka aykırılıkların daha iyi anlaşılabilmesi için TMSF ve diğer davacılardan, dava dışı şirketlerle ilgili bir kısım işlem ve tasarruflarla ilgili belirtilen hususların sorulması; davalılar tarafından gerçekleştirilen karar, iş ve işlemlerin hukuken yoklukla malul olduklarına ve hukuka açıkça aykırı olduklarının tespiti ile iptallerine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile davanın yargı yolu ve görev yönünden reddine karar verilmiştir. İstinafa gelen uyuşmazlık, davanın tabi olduğu yargı yolu noktasındadır. 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun m.19/3’te, kendisine kayyım atanan şirketlerin, soruşturma ve kovuşturma sonuna kadar, TMSF’nin gözetiminde, TMSF’nin ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceği, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya CMK’nın 128 inci maddesinin 10. fıkrasında belirtilen malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine TMSF’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından karar verilebileceği düzenlenmiştir.Anılan Kanun m.19/9’da, TMSF’nin kayyımlık görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkilerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olunmaksızın TMSF’nin ilişkili olduğu Bakan tarafından kullanılabileceği, 10. fıkrada ise, TMSF’nin ilişkili olduğu Bakanın, bu madde kapsamındaki yetkilerini kısmen veya tamamen TMSF Başkanına veya Fon Kuruluna devredebileceği kabul edilmiştir. Kanun’un 20/1. maddesinde de, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi … tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkilerin, bu Kanun ile …na verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir. Başbakanlık tarafından onaylanan 10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Kanunun 19. maddesi kapsamında hazırlanan Yetki Devri Yönergesi’nin “Devredilen Yetkiler” başlıklı 5’inci maddesinin (c) ve (ç) bentleri ile “şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verme yetkisi” ve “gerektiğinde TTK hükümlerine tabi olmaksızın genel kurul yetkilerini kullanabilme yetkisi” Fon Kuruluna devredilmiştir. 31696 sayılı ve 21/12/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış TMSF “… Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü” Satış Komisyonu Başkanlığı tarafından yapılmış Ticari ve İktisadi Bütünlük Satış İlanı’nda “…’nun (“Fon”) şahsi malvarlığına/hissesine kayyım olarak atandığı gerçek kişiler ile Fon’un kayyım olarak atandığı şirketlerin, … Ticaret A.Ş., … Ticaret AŞ ve … AŞ’de bulunan hisselerinden Fon Kurulu Kararı ile oluşturulan ve satışına karar verilen … Hisseleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 19 ve 20’nci maddeleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134’üncü maddesi ve … Tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmelik (“Yönetmelik”) kapsamında, kapalı zarf ve açık artırma usullerinin birlikte uygulanması suretiyle cebri icra yoluyla haciz, rehin gibi yasal takyidatlardan ari olarak ihale şartnamesinde (“Şartname”) belirtilen kayıt ve şartlarla satışa” çıkarılmıştır. İdari işlem; idarenin, hukuk âleminde değişiklik, yenilik doğuran idare açıklaması olup, bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyete ilişkin olması gerekmektedir. İdari makamların, idari faaliyetin görülmesi sırasında kullandıkları kamu gücü ise, söz konusu makamlara, bireyler ile girdikleri ilişkilerde, onların iradesinden bağımsız bir şekilde, hatta karşıt iradelerine rağmen, tek yanlı olarak hukuki sonuçlar ve etkiler yaratabilecek işlemler yapabilme yetki ve yeteneği tanıdığından, kamu gücünün kullanılmasından doğan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır. Bankacılık Kanununun 111. maddesinde, TMSF’nin kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip bir kuruluş olduğu kabul edilmiştir. TMSF Fon Kurulu’nun taşınmazların satışına izin kararı ve buna bağlı işlemler, kamusal mahiyette 6758 sayılı Kanunla kendisine verilen görevin ifası amacıyla kamu gücü kullanılarak tek taraflı olarak alınmış idari bir karardır. Buna göre, 6758 sayılı Kanundan kaynaklanan ve davaya konu idari karar-işlemlere ilişkin uyuşmazlığın çözümü de idari yargının görev alanında bulunmaktadır (Aynı yönde bkz. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2022/1237 E., 2022/2728 K. sayılı ve 05/10/2022 tarihli ilamı). Bilindiği gibi HMK’nın 114/1. maddesinde, yargı yolunun caiz olması ve yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Mahkemece, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.23/10/2023