Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2130 E. 2022/1563 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2130
KARAR NO: 2022/1563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
NUMARASI: 2021/827 Esas 2022/348 Karar
DAVA: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davacı ve 3.şahıs şirket vekili; istinaf talebinin reddine ilişkin 19/09/2022 tarihli ek kararın 3.şahıs şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacılar vekili; … San. ve Tic. A.Ş.’nin 30.11.2021 tarihli 2021/2 , 2021/3 sayılı YK kararları ve 30.11.2021 tarih ve 2021/01 sayılı İç Yönergenin kabulüne dair kararların, TTK 367. madde kapsamında daha önce kabul edilip tescil edilen ve yürürlükteki 01.06.2017 tarihli İç Yönergenin 3/I maddesine açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle tescil ve ilan edilmesinin mümkün bulunmadığını, söz konusu kararların , iki müvekkilinin tüm uyarıları ve gerekçeli muhalefet şerhlerine rağmen, çoğunluğu temsil eden diğer üyelerin 3/5 olumlu oyları ile alındığını, müvekkilleri tarafından davalı … Sicil Müdürlüğü’ne ve şirkete tebliğ edilen Beşiktaş … Noterliği’nin 01.12.2021 tarih ve … Yev. no.lu ihtarnamesi ile; söz konusu kararların emredici hükümlere aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğu ve üç iş günü içerisinde iptal edilmemesi ve uygulanmaya konulması halinde meydana gelecek zararlardan karara olumlu oy veren üyelerin ve kararı tescil eden memurların sorumlu olacaklarının ihtar edildiğini, tescil işleminden önce İstanbul Sicil Müdürlüğü’ne tescil ve ilandan imtina edilmesi konusunda 01.12.2021 tarih ve 06.12.2021 tarihli dilekçeler verildiğini, TTK 367. ve 371. Maddeleri delaletiyle Ana Sözleşmenin tamamlayıcısı/uzantısı niteliğinde olacak şekilde, Yönetim Kurulu tarafından hazırlanarak tescil ve ilan edilen 01.06.2017 tarihli iç yönerge’nin 3/I maddesine aykırı olan; … San. ve Tic. A.Ş.’nin; 30.11.2021 tarihli ve … sayılı kararlar ile …sayılı İç Yönerge’nin, davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilerek, 16.12.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi nedeniyle, tescil işlemlerinin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili tarafından verilen bir red kararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan, tescil edilmiş yönetim kurulu kararlarının terkini, yani iptali için husumetin ilgili şirkete yöneltilmesi gerektiğini, bu bakımdan da iptal davası mahiyetindeki huzurdaki davada müvekkil müdürlüğe husumet yöneltilemeyeceğini, yalnızca pay sahibi sıfatına sahip olan davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, yönetim kurulu toplantılarına ve kararlarına ilişkin nisaplar TTK 390.madde gereğince yalnızca esas sözleşmede düzenlenebileceğini, iç yönergede düzenlenebilecek hususlar, kanun ve esas sözleşmeye aykırı olamayacağı gibi münhasıran esas sözleşmede düzenlenmesi öngörülen hususların iç yönergeyle düzenlenmesinin mümkün olmadığını, bu bakımdan da esas sözleşme ile düzenlenmesi zaruri olan yönetim kurulu karar nisabının iç yönergede yer alması ve bunun tescil edilmiş olmasının söz konusu iç yönerge hükmünün geçersiz olduğu sonucunu değiştirmeyeceğini, müvekkili müdürlüğün tescil işlemi hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, bu bağlamda da, müvekkil davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkili ticaret sicili müdürlüğü, “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içerdiği, her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu,davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de davacılar 01.012021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirerek başvuruda bulunduklarını; davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlendiğine göre aktif husumet ehliyetine sahip olduklarını, davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuş ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı, davacıların hissedarı olduğu şirketin, TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 01.06.2017 tarihinde tescil edilen … numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenledikleri ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirdikleri, esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 madde kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcut olduğu, … sayılı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanageldiği, Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlendiği, TTK 367 maddesi gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğinde olduğu ,iç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorun olduğu, somut davada … numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli … numaralı ve ayrıca …numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli … numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alındığı,davacı üyelerin muhalefet şerhlerini tutanağa geçirdikleri ,her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verildiği, iç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şartın yerine getirilmediği, TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itirazlar dikkate alınmadan tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup olduğu gerekçesiyle tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
EK KARAR: Mahkemece 19/09/2022 tarihli ek karar ile; … San. ve Tic. A.Ş.’nin dosyada taraf olmadığından kanun yoluna başvuramayacağı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: 1-Davalı … vekili, TTK nun 390/1.maddesi uyarınca; Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile karar alacağını,toplantı ve karar nisaplarının emredici düzenlemelere aykırı olmamak şartıyla ancak, esas sözleşmede yer verilecek bir hükümle ağırlaştırılabileceğini, Yönetim Kurulu tarafından esas sözleşmede bir dayanak olmaksızın yetki aşımı yapılarak iç yönerge ile bir karar nisabı belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, ticaret sicili yönetmeliğinde iç yönerge bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiren bir hüküm bulunmadığını, İç yönergeyle yönetim kurulu toplantı ve karar nisabının düzenlenebileceğinin kabul edilemeyeceğini, esas sözleşmeye ilave olarak ve ancak belli konularla sınırlı ve belli konuları açıklayıcı mahiyetteki düzenlemelerin yer alabileceği iç yönergelere, içeriğine uygun olmayan hususların eklenmesinin mümkün olmadığını, TTK m. 367/1’e göre iç yönergenin, şirketin yönetimini düzenlediği; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlayıp, yerlerini gösterdiği, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirleyeceğini, iç yönergenin esas sözleşmesinin bir uzantısı olmadığını, esas sözleşmeyi aşacak hükümler taşımasının mümkün olmadığını, müvekkil Müdürlüğün inceleme yükümlülüğü kapsamında bulunmayan 2017 tarihli iç yönergeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Üçüncü kişi şirket vekili; Ticaret sicil müdürlüğü kararlarına itirazın tescil talep eden yönetim kurulunun yetkisinde olduğunu , “İlgili” tanımına girmeyen ve bu nedenle davada taraf sıfatı bulunmayan davacılar tarafından açılan dava üzerine TTK m.28 ve m.34 hükmüne açık aykırılık teşkil edecek şekilde davanın kabulüne karar verildiğini, davanın bu açıdan öncelikle sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, TTK’nın.34 f.1 in sicile itirazın ancak ilgililer tarafından yapalabileceğini emredeci hüküm olarak düzenlediğini, ilgililerden ne anlaşılması gerektiğinin ise TTK m.28 de düzenlendiğini, Şirket yönetim kurulunun tescil kararına itiraz davasının, müvekkil şirketin haberi ve bilgisi olmadan görülerek karara bağlandığını, davacıların davalı müvekkil şirketin %24’lük hisse grubunu temsil ettiğini , aynı gerekçeler ile müvekkil şirket aleyhine Bakırköy 5. ATM’nde 2021/1121 esas 2022/441 karar sayılı dava dosyasında itiraza konu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ve iptali talepli davanın mahkemece reddedildiğini, İç Yönergenin esas sözleşme ve kanun olmadığını, yönetim kurulu kararlarının toplantı ve karar çoğunluğuyla çıkarıldığını ve aynı çoğunlukla iptal edilebileceğini, davacıların, iptal edilen iç yönergeyi esas sözleşme gibi görmelerinin ve iptal edilemez olarak nitelendirmelerinin hukuki hiçbir dayanağı olmadığını, yönetim kurulunun toplantı ve karar nisabı ancak esas sözleşme ile sınırlandırılabileceğini, İç Yönerge iptal edilerek, yerine TTK m. 390 ve m. 367’ye uygun yeni bir İç Yönerge çıkarıldığını, iptal edilen iç yönergede yönetim kurulunun karar alması için %80 ağırlaştırılmış nisap öngördüğünü, bu sınırlandırma ise ancak esas sözleşme ile mümkün olup, İç Yönerge ile yapılamayacağını yönetim kurulunun iç yönergeyi her zaman iptal ve değiştirme imkânına sahip olduğunu, hiçbir önemli karara imza atmayan azınlık davacıların, bu ağırlaştırılmış nisap ile şirketleri kilitleme çabasında olduklarını ileri sürerek, istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın kaldırılarak itirazın kabulune ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmişti
GEREKÇE: Somut olayda davacılar, davalı şirketin ortakları ve muhalefet şerhi veren yönetim kurulu üyesi sıfatını taşımaktadır. Yönetim Kurulu kararlarının tescil ve ilanı talebi kabul edilerek ticaret siciline tescilleri sağlanmış olup eldeki dava tescil kayıtlarının terkin ve iptaline ilişkindir. Davacı taraf alınan yönetim kurulu kararının 2017 tarihli iç yönergenin 3/I maddesi geçerli olmadığını buna göre ,tescil edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Ticaret Sicili yönetmeliğinin “başvuruya yetkili kişiler”başlıklı 22 (1).maddesinde; Tescil başvurusu ilgililer veya temsilcileri yahut hukuki halefleri tarafından yetkili müdürlüğe yapılır. İlgililer; tacirin gerçek kişi olması halinde kendisi veya vekili ya da sözleşme ile kendisine yetki verilmiş temsilcisi, tacirin tüzel kişi olması halinde ise onun yetkili organları veya yetkili temsilcileridir. 3) İç yönergenin tescilinde, yönetim kurulu veya temsile yetkili üye ya da üyeleri,hükmünü haizdir. Madde 30 – Tescil talebi ilgililer veya mümessilleri yahut hukuki halefleri tarafından salahiyetli sicil memurluğuna yapılır. TTK nun MADDE 34– (1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. Kanun ve ilgili yönetmelik hükümlerine bakıldığında; özellikle eldeki davayı da içerecek şekilde (silinme ) istemleri ile ilgili olarak sicil müdrürlüğünce verilecek kararlara karşı dava açacaklarından söz edildiği, ilgililer kapsamına ise şirket ortaklarının ve organ olarak hareket etmeyen yönetim kurulu üyelerinin bu kapsama girmediği sonucuna ulaşmaktadır. Ticaret Siciline başvuru hakkı olmayan, ilgililer kapsamına dahil olmayan kişilerin başvurusunun kabulüne imkan olmadığı gibi itiraz davası açmaları da mümkün değildir. İlk derece mahkemesinin, şirket ortakları ve organ olarak hareket etmeyen yönetim kurulu üyelerinden ikisinin itiraz hakkının bulunduğunun kabulü doğru olmamıştır. Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin Müdür ve Yardımcılarının inceleme yükümlülüğü başlıklı 34. maddesine göre sicil tarafından yapılacak inceleme , “Tescil edilecek olgunun şirket sözleşmesine ve kanunun emredici hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgu bir ticaret şirketinin organ kararına dayanmakta ise, kararın şirket sözleşmesine ve kanunun emredici hükümlerine uygun alınıp alınmadığı”yla sınırlıdır. “Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır…..” (TTK m. 390/1). Dava konusu şirketin esas sözleşmesinin;yönetim kurulu ve süresi başlıklı 7.maddesi, şirketin temsili ve yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı başlıklı 8. Maddesinde yönetim kurulu tarafından alınacak kararlara ilişkin herhangi bir nisabın düzenlenmediği 21. Maddesinde yönetim kurulu karar nisabının TTK 390.maddeye tabii olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, kanunda ancak esas sözleşmesinin hükümleri ile nisabın ağırlaştırılacağı düzenlendiğine göre ana sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmadığı takdirde TTK 390.madde de düzenelenen toplantı ve karar nisapları dikkate alınacaktır. TTK m. 367/1’e göre iç yönerge, şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Terkini talep edilen 2021 tarihli iç yönerge ile 2017 tarihli iç yönergedeki yönetim kurulunun bazı hallerde %80 olumlu oy ile karar alacağına ilişkin iç yönerge hükmünün yönetim kurulunca alınan karar gereği düzenlendiği gözardı edilerek iç yönergenin esas sözleşme hükmünde kabulü de doğru olmamıştır. İç yönerge, dayanağını esas sözleşmedeki yetki devrine ilişkin hükümden ve buna dayalı alınacak bir yönetim kurulu kararından almakla; iç yönergede, yönetime ilişkin yetki devri ve dolayısıyla yetkilendirme şekli dışında esas sözleşmede düzenlenmesi gereken bir başka hususa yer verilemez. Dava konusu yönetim kurulu kararlarının davalı şirketin beş kişilik yönetim kurulunun üçünün olumlu oyu diğerlerinin muhalefet şerhi ile alındığı anlaşılmaktadır. “Yönetimin devri kararı için TTK’da özel bir nisap öngörülmediğinden, bu hususta, TTK’nın 390/I. fıkrasında belirtilen nisaplara göre bir karar verilmesi gerekmektedir.” Karar nisabı itibariyle TTK 390 ve şirket ana sözleşmesine bir aykırılık bulunmamaktadır. Buna göre şirkete karşı açılan yönetim kurulu kararlarının iptalinin ayrı bir dava ile talep edildiği anlaşılmakla, yargılama mevzu olan bu kararların yargı mercii gibi inceleme yapamayacak olan davalı sicilin tescil işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Yargılama sonucu kesinleşen karara uygun olarak işlem yapılacağını izaha gerek bulunmamaktadır. TTK nun 34 (2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir. Düzenlemesine aykırı şekilde üçüncü kişi durumunda bulunan şirket dinlenmeden itirazın karara bağlanması, ardından istinaf isteminin davada taraf olmadığından bahisle reddi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle “ilgililer “kapsamında kalmayan davacıların terkin taleplerinin reddine karar verilmek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü ve üçüncü şahıs şirket vekilinin istinaf başvurularının kabulüne kararın kaldırılmasına, tescili sağlanan yönetim kurulu kararları ile iç yönergenin tescili işleminin terkinine ilişkin kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin 19/09/2022 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA, Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve üçüncü şahıs … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2022 Tarih 2021/827 Esas 2022/348 Karar sayılı kararının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA, “Davacıların terkin taleplerinin reddine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davacılar tarafından yatırılan 59,30-TL nin mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı İstanbul Ticaret Sicili müdürlüğü vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalı ve 3.şahıs tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (Davalı 80,70-TL, 3.şahıs 161,40-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 66-TL posta masrafının davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022