Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2111 E. 2023/858 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2111
KARAR NO: 2023/858
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2022
NUMARASI: 2021/244 Esas 2022/464 Karar
DAVA: Şirket Hisse Değerinin Tespiti
Davanın reddine ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin eşi müteveffa …’nın davalı şirkette 12/200 hisse sahibi olduğunu, müvekkiline 3/200 şirket hissesinin miras yolu ile intikal ettiğini, müvekkilinin 04.11.2020 tarihinde mirasçılık belgesini davalı şirket vekiline gönderdiğini, hisselerin kendi adına kaydının talep edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 30.12.2020 tarih ve … yevmiye no’lu ihbarnamesinde şirket esas sözleşmesinin 9. maddesi ve TTK’nın 493. maddesi uyarınca müteveffa …’nın şirketteki paylarının tamamının gerçek değerinden devralınmasına karar verildiğinin, tescil isteminin reddedildiğinin, 3 adet şirket payına karşılık gelen gerçek değer 708.222,12-TL’den satın alınmak istendiğinin bildirildiğini, müvekkili tarafından davalı şirketin teklifinin reddedildiğini, müvekkiline intikal eden hisselerin gerçek değerinin tespiti zaruriyetinin doğduğunu, davalı şirketin yurt dışında da hizmet verdiğini, eski bir firma olduğunu, döviz geliri elde ettiğini, marka değerinin yüksek olduğunu yönetim kurulunca son senelerde çok az kar payı dağıtıldığını, geri kalan karların olağanüstü yedek akçeye ayrılarak davalı şirketin uhdesinde tutulduğunu, ayrıca çok büyük miktarlı şirket giderlerinin incelenerek harcamaların kadri maruf olup olamadığı, şirket karlılığına etkisinin de değerlendirmede nazara alınması gerektiğini belirterek TTK’nın 493. maddesi gereğince müvekkiline intikal eden davalı şirket hisselerinin değerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin pay sahiplerinden … ve …’ın vefat ettiklerini, bağımsız denetim ve şirket değerlemesinin … A.Ş’ne yaptırıldığını, yapılan değer tespiti çalışması sonucunda; müvekkili şirket paylarının gerçek değerinin 47.214.808-TL olduğunun ve müvekkili şirket sermayesinin 200 adet paydan oluşması sebebiyle her bir payın gerçek değerinin 236.074,04-TL olduğunun tespit edildiğini, şirkette 12 adet payı bulunan müteveffa …’nın mirasçılarından davacının miras payına karşılık gelen 3 adet şirket payını toplam 708.222,12-TL bedelle satın almayı teklif ettiğini, ancak davacının müvekkili şirketin bu teklifini kabul etmediğini, davacının her bir pay başına 965.000-TL olmak üzere 3 adet pay için 2.895.000-TL talep ettiğini, müteveffa …’ın mirasçıları … ve … ile pay devir vaadi protokolü imzalandığını, …’a ait 8 adet nama yazılı şirket payının mirasçılardan …’a 1.159.000-TL ve …’a 1.159.000-TL ödenmek üzere toplam 2.318.000-TL karşılığında müvekkili şirket tarafından satın alınması hususunda anlaşıldığını, bu yönde … ve … ile müvekkili şirket arasında 29/04/2021 tarihinde pay devir sözleşmesinin imzalandığını, böylece mirasa konu her bir şirket payının gerçek değerinin 29/04/2021 tarihi itibariyle 289.750-TL olduğunu gösteren piyasa fiyatı oluştuğunu, mutabık kalınan pay devir bedelinin şirket değerleme raporu ile uyumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TTK’nın anonim şirkette pay devrine ilişkin yasal düzenlemelere göre nama yazılı payların iradi şekilde devrinde şirketin devre şirket ana sözleşmesinde ön görülen haklı sebeplerle ve devre konu payları gerçek değeri ile şirket, diğer pay sahibi veya 3. Kişi adına almayı önererek onay vermeme hakkı bulunduğu, kararlaştırılan miktarın kabul edilmesi halinde şirketçe önerilen devralma işleminin gerçekleşeceği, iradi devirde şirket paylarının gerçek değerinin tespiti için mahkemeye başvurulmasının düzenlenmediği, maddenin 5. fıkrasında düzenlenen payların gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile tespitini talep etme hakkının payları 4. fıkrada belirtilen şekilde kanunen edinmiş olan devralana tanınmış bir hak olduğu, TTK’nın 493/5. maddesinde gerçek değerin tespitini mahkemeden talep etme hakkının sadece nama yazılı payları kanunen edinmiş olana tanınmış bir hak olduğu, davalı şirketin nama yazılı payların gerçek değerinin tespitini istemesine yasal olanak bulunmadığı, davacı tarafından miras yolu ile kendisine intikal eden payların dava dışı 3.kişiye devredildiği bildirilmiş olduğundan TTK 493/5. maddesi uyarınca da bu hisselerin değerinin sadece payları kanun gereğince iktisap edene gerçek değerinin Mahkeme aracılığıyla tespit ettirme imkanı tanındığından miras hisselerini devreden davacı açısından davanın konusuz kaldığı, ancak davanın konusuz kalmasında davalının bir kusuru bulunmadığı gerekçeyle konusuz kalan davanın reddine, davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkiline eşinin vefatı nedeniyle 3/200 oranında şirket hissesinin intikal ettiğini, müvekkilinin şirketin gerçek değerinin tespiti için iş bu davayı açtığını, yargılama sırasında müvekkilinin 10/02/2022 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hisselerini dava dışı …’a devrettiğini, …’ın şirketin uzun süreden beri ortağı olduğunu, müvekkilinin hisselerini devretmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığını, ancak davanın reddine karar verilmesinin ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekilini istinaf dilekçesinde; iş bu davanın davacının söz konusu paylarının gerçek değerinin tespiti talebi ile açıldığını, davanın müvekkili şirketin davacıya miras kalan payları devralırken ödeyeceği hisse devir bedeli ile ilgili olduğunu, diğer mirasçıya pay devrinin geçerli olmadığı yönündeki itirazlara rağmen yerel mahkemece usulüne uygun bir hisse devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmeksizin davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemenin davanın sadece hisseleri kanun gereğince iktisap eden pay sahibi tarafından açılacağı yönündeki gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, payın gerçek değerinin tespiti imkanının sadece mirasçıya değil, şirkete de tanındığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, huzurdaki davanın hasımsız bir dava olmadığını, müvekkili şirketin davanın görülmesindeki hukuki yararının ihlal edildiğini, TTK’nın 493 ve esas sözleşmenin 9. maddesi uyarınca müvekkili şirketin hisse devir talebini reddederek hisseleri kendisinin alabileceğini, davacının diğer mirasçıya ciro ve teslim edilmiş hisse senedini sunmadığını, sadece şirkete pay devir ihbarında bulunduğunu, davacıya miras kalan ve nama yazılı senede bağlanmış payların ancak ciro ve teslim yolu ile devredilebileceğini, davacının dava dışı kişiye yaptığı geçerli bir pay devrinin bulunmadığını, ayrıca sonradan ibraz edilen adi yazılı pay devri sözleşmesinde de hisse senedinin dava dışı diğer mirasçıya ciro ve teslim edildiğine dair bir ibare yer almadığını, davacıya miras kalan payların henüz pay defterine kaydedilmemişken dava dışı …’a yapıldığı belirtilen pay devrinin geçersiz olduğunu, bu nedenle davanın konusuz kaldığına ilişkin mahkeme kararının hatalı olduğunu, yine satışın muvazaalı olarak yapıldığını, hissenin satış sözleşmesinde belirtilen bedel karşılığında devrinin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacıya miras yolu ile intikal eden hisselerin TTK’nın 493. maddesi gereğince davalı şirketçe devralınması teklifi üzerine şirket hisselerinin gerçek değerinin tespiti istemine ilişkindir. Somut olayda; davalı şirkette hisse sahibi …’nın vefatı ile 3/200 oranındaki şirket hissesinin miras yolu ile davacıya intikal ettiği, davacının şirket hisselerinin kendi adına kaydını talep ettiği, ancak davalı şirket tarafından TTK.nun 493 ve şirket esas sözleşmesinin 9.maddesi uyarınca; müteveffanın şirketteki paylarının tamamının gerçek değeri üzerinden devralınmasına karar verildiği ve pay defterine kayıt istemlerinin reddedildiği, buna karşılık davacı eldeki dava ile davalı şirket tarafından teklif edilen pay bedelini kabul etmeyerek TTK m.493/5 uyarınca payların gerçek değerinin tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ise davacının kendisine mirasen intikal eden şirket hisselerini dava dışı ortak …’a devrettiği, TTK’nın 493. hükmünde düzenlenen dava açma hakkının sadece nama yazılı payları kanunen iktisap edenlere tanındığını, miras yoluyla kendisine intikal eden hisseyi devreden davacı yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. TTK’nın 493. maddesinde, borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların devrinin reddi sebepleri belirtilmiş, 1, 2, 3 ve 4, fıkralarda şirketin devir işlemini hangi hallerde reddedebileceği düzenlenmiştir. 1. fıkrada iradi devir hallerinde şirketin; nama yazılı payların devrine onay vermeyi, esas sözleşmede öngörülen önemli bir nedeni ileri sürerek ya da devredene payların gerçek değeri ile kendisi veya diğer pay sahipleri ya da 3. kişiler hesabına almayı önererek reddedebileceği düzenlenmiştir. 4. fıkrada ise payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gibi kanun gereği iktisabı halinde, devralana, sadece paylarını gerçek değeri ile şirket adına devralmayı önerdiği takdirde devre onay vermeyi reddedebileceği düzenlenmiştir. 5. fıkrada, payların kanun gereğince iktisabı halinde şirketin payları gerçek değeri ile satın almayı teklif ederek devre onay vermeyi reddedebileceği durumda, devralana (payları kanun gereğince iktisap edene) payların gerçek değerini mahkeme aracılığı ile tespit ettirme imkanı tanınmıştır. 6. fıkrada da payların kanunen iktisap eden tarafından gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile tespit edilmesini talep etmesi halinde mahkemece tespit edilen bu değeri öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde reddetmemesi durumunda şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nın 494. maddesinde devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm hakların devredende kalacağı (f.1); payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçeceği (f.2); şirketin, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemesi veya reddin haksız olması halinde devre onay verilmiş sayılacağı (f.3) hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda ise davacıya intikal eden hisselerin değeri karşılığında alınması teklif edilmiş, davacının şirket hisselerinin kendi adına kaydı talebi reddedilmiştir. Bu durumda davalı şirket tarafından davacının tescil talebi reddedilerek TTK m.493/4 hükmünde düzenlenen hak kullanıldığından, davacının da hissenin gerçek değerinin belirlenmesi için eldeki davayı açtığından davacının davalı şirkette ortak sıfatını kazanıp kazanmadığı ile ilgili askı hali meydana gelmiştir. Bu doğrultuda davacının ortak sıfatını kazanıp kazanmadığının henüz belirlenmediği, askıda bulunan pay intikali işleminin sonuçlanmadığı aşamada davacı tarafından dava dışı hissedar …’a yapılan pay devrinin geçerli olup olmadığı değerlendirilmeden davanın konusuz kaldığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, dava dışı hissedar …’a yapılan pay devrinin geçerli olup olmadığı değerlendirilip, davacının davayı takip etmek isteyip istemediği hususu da açıklığa kavuşturularak, davalının davacıya yaptığı teklifinde belirttiği bedelle bağlı olduğu hususu da göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 Tarih 2021/244 Esas 2022/464 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 80,70-TL davalı 80,70-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/05/2023