Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/211 E. 2022/280 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/211
KARAR NO: 2022/280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2021/94 Esas 2021/854 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; tarafların faturada belirtilen ürünlerin alım satımına ilişkin 1.710.165,07-TL bedel tutar karşılığında anlaştığını, davacı şirketin malları 26.03.2020 tarihli irsaliye ile teslim ettiğini,müvekkilinin 17.04.2020 tarihli KDV dahil 1.710.165,07- TL bedelli fatura düzenleyip davalıya ilettiğini,davalı taraf, fatura kesim tarihinde ödemeyi peşin olarak yapması gerekirken takip öncesi 210.000 -TL tutarında kısmi ödeme yaptığını, bu şekilde takipten önce davalının davacı yana (1.710.165,07 TL – 210.000- TL =) 1.500.000-TL bakiye borcu kaldığını, taraflarınca işbu bakiye olan 1.500.000-TL borcun tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak borca itiraz neticesinde takibin durduğunu, takip açıldıktan ve itirazdan sonra davalı tarafından 18.09.2020 tarihinde 1.000.165,07 -TL ve 29.09.2020 tarihinde 500.000- TL olmak üzere toplamda 1.500.156,07 TL kısmi ödeme yapıldığını, dolayısı ile davalının müvekkilleri şirkete hali hazırda (1.533.544,09 TL – 1.500.156,07 TL =) 33.388,02- TL borcu bulunduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; İdare bünyesinde bulunan Ticari işler Daire Başkanlığı ile yapılan yazışma sonucunda davacıdan alınan mal ve hizmet karşılığı toplamda 1.710.165,07-TL ödeme yapıldığını, temerrüdün mevcut olmadığını müvekkil idarinin cevabı yazısında davacı şirketin bakiye alacağının kalmadığı belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, takipden ve itirazdan sonra davalı tarafından 18.09.2020 tarihinde 1.000.165,07-TL ve 29.09.2020 tarihinde 500.000-TL olmak üzere toplamda 1.500.156,07-TL kısmi ödeme yapıldığı, davacının 10.09.2020 tarihli icra takibinde asıl alacağına 31.481,58- TL işlemiş faiz talep ettiği, işlemiş faiz talep edebilmesi için davalı borçluyu icra takibinden önce temerrüde düşürmesi gerektiği, faturada vade tarihinin 17.04.2020 olduğu, 17.06.2020 vade tarihi ile 10.09.2020 takip tarihi arası davacının 31.481,58- TL işlemiş faiz alacağı olduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan cari hesap olarak 1.502.062,51 -TL, takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin mahsubu sonucu ise 31.12.2020 tarihi itibariyle davalı yandan 1.897,44 -TL cari hesapdan, toplam 1.533.544,09- TL alacakdan takipten sonra yapılan toplam 1.500.156,07- TL ödemenin mahsubuyla 33.388,02- TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının iptali ile takibin 33.388,02- TL üzerinden devamına, takipten sonra bu miktara yasal faiz uygulanmasına, fazla istemin reddine, 6.677-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; kurum tarafından yapılan hakediş ödemelerinin nakit durumu elverdiği ölçüde sırayla yapıldığını, bahse konu ödeme emri belgesine karşılık toplam 1.710.165,07-TL’nin davacı banka hesaplarına ödendiğini, yapılan ödemelerden sonra firmanın bakiye alacağının kalmadığını,temerrüdün gerçekleşmediği yargılama sırasında ve bilirkişi incelemesinde yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava ;ticari satım nedeniyle düzenlenen faturadan doğan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir. Satım akdi gereği doğan borç ,teslim ,bedeli hususunda ihtilaf olmayıp ,ihtilafın takipden sonra yapılan kısmi ödeme nedeniyle doğduğu anlaşılmaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay HGK nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 günlü ilamı) Diğer yandan, icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK 100. maddesine göre, yapılan kısmi ödemenin öncelikle ferilerden mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce icra dosyası üzerinde işlem yapılamayacağından, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında mahkemece bir karar verilmesi gereklidir. İcra takibi 10.09.2020 tarihinde başlatılmıştır. Takipten evvel ödenen 210.000-TL düşülerek faturadan kalan 1.502.062,51-TL asıl alacak, 31.481,58-TL işlemiş faiz toplamı 1.533.544,09-TL’nintahsili talep edilmiş, takipten sonra kısmi olarak 1.500.156,07-TL ödeme yapılmıştır. İcra takibinde kısmi ödemelerin TBK 100 maddesi gereği mahsubu talep edildiği gibi TBK 100.maddesinin emredici düzenleme olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Ancak alacaklı lehine bir hüküm olduğundan taleple bağlılık ilkesine göre değerlendirme yapılmalıdır. Somut olayda dava değeri 33.888,02-TL gösterilerek itirazın iptali talep edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesinde;yapılan tüm ödemeler takip tutarından işlemiş faiz dahil olmak üzere düşülerek yapılan hesap sonunda 33.388,02-TL alacak kaldığı hesaplanmış, mahkemece de bu bedele hükmedilmiştir. Ancak davalı vekili gerek icra takibine itirazında gerekse davaya cevap dilekçesinde temerrüt şartları oluşmadığını ileri sürmüştür. Fatura üzerinde bulunan vade tarihi de ancak alacağın muaccel olması sonucunu doğurur. Muaccel bir alacağın borçlusu 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi/2. fıkrasına göre “borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş … ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur”. Eğer böyle bir tarih belirlenmemişse bu kez aynı maddenin 1. fıkrası uygulanır ve bu fıkrada da muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı belirtilmiştir. Nihayet böyle bir ihtar da yoksa temerrüt icra takibi ya da dava açılmasıyla gerçekleşir. Buna göre varlığı ihtilafsız olan asıl alacağa icra takibi başlatılmış olduğundan ferileri dahil olmuştur.Takipden sonra yapılan kısmi ödemeler nedeniyle TBK 100 gereği hesaplama yapılarak ne kadar alacak kaldığı belirlenmelidir. Alacaklı davacı takipden evvel işlemiş faize hak kazanmamıştır.Ancak yapılan kısmi ödemeler ancak alacak aslını karşıladığından ödeme tarihlerinde asıl alacak ferileri hesaplanarak (icra masraf, faiz, vekalet ücreti) bulunmalıdır. Ancak takipden itibaren alacaklı lehine tahakkuk eden vekalet ücretinin dikkate alınması gerektiğinden ,davacı işlemiş faize hak kazanmasada davacının itirazın iptalini talep ettiği miktar kadar ilave olacak feriler nedeniyle asıl alacaklı olduğu,harca esas değer kadar davanın kabulüne,fazla istemin reddine karar verildiği,hükmün davacı tarafça istinaf edilmediği, böylelikle davacının icra takip dosyası ile ilgili tüm alacak taleplerinin dava değeri ile sınırlandığı,bu durumun davalı lehine bulunduğu, icra masraf ve vekalet ücreti hesaplandığında (1.500.000-TL 3/4 oranında icra vekalet ücreti ilavesi ile) 33.388,02-TL kadar davacının asıl alacağı bulunmaktadır.Kalan bakiye her zaman asıl alacak olduğundan kalan miktar nedeniyle icra inkar tazminatına da hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. O halde, işlemiş takipden evvel faiz alacağa ilave edilerek itirazın iptaline karar verilmesi doğru değil ise de sonucu itibari ile davacının hükmedilen miktar kadar asıl alacaklı olduğu,dava dilekçesinde açıkça dava değeri gösterilirken faiz ve masraf hariç olarak belirtildiği, re’sen uygulanması gereken TBK’nun 100. maddesi hükmü göz önünde tutularak, hesap yapılması gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün gerekçesi nedeniyle kaldırılmasına,yapılan hata ,eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine ,hükmün kesinleşen kısımlarının tekrarına itirazın kısmen iptaline takibin devamına ve hükmedilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/94 Esas 2021/854 Karar sayılı 12/10/2021 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 33.388,02-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacak olan bu miktara yasal faiz uygulanmasına, fazla istemin reddine, %20 icra inkar tazminatı tutarı 6.677-TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine Karar ve ilam harcı 2.280,73-TL nin peşin alınan 570,19-TL den düşümü ile kalan 1.710,54-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 629,49-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.098-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 5.008,20-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6325 sayılı Kanunun 18/A-13-14 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, Tarafların gider avansından artan bakiyesinin talep halinde yatırana iadesine, Davalı tarafından yatırılan 571-TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022