Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/2070 E. 2022/1523 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2070
KARAR NO: 2022/1523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2021/111 Esas – 2022/338 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık işlemi )
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/10/2022
Davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı şirket ile … A.Ş. arasında 07/03/2012 tarihinde ticari kredi sözleşmesi akdedildiğini ve borçlu şirket için …’in kefil olduğunu, ödemelerin yapılmaması üzerine 26/09/2013 tarihinde borçlunun kredi sözleşmesinde belirttiği adreslere ihtarname gönderildiğini, sonrasında müvekkilinin alacağı temlik aldığını, söz konusu borç için davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalıların alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla borcun tamamına itiraz ettiğini, borçlu davalının kendisine gönderilen ihtarnameye itiraz etmediği gibi borcun ödenmesi konusunda da herhangi bir girişimde bulunmadığını, başlatılan icra takibine ve ferilerine ilişkin itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, itirazın iptali davasına konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı ilamsız takip dosyasında davalı … kendi adına ve şirketi temsilen icra dairesinin yetkisine, yetkili icra dairesini de göstererek usulüne uygun itiraz ettiği, genel yetki kuralına göre yetkili mahkeme ve icra daireleri borçlunun yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davacı alacaklı vekilinin sunduğu 16/11/2020 tarihli dilekçe ile; borçlu … tarafından yapılan yetki itirazına ilişkin itirazı kabul ettiğini, borçlu … yönünden dosyanın tefriki ile Antalya İcra Dairesine gönderilmesini talep ettiği, davalı şirket tasfiye memurluğuna …’in atandığının belirlendiğini, …’in davalı borçlu şirketin tasfiye memuru olması sebebiyle itirazı kendi adına ve şirket adına yaptığının kabulü gerektiği , davacı alacaklı vekilinin ise yine icra dosyasına sunduğu dilekçe ile davalıların yetki itirazını kabul ettiğinden dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi gerektiği halde itirazların iptali için dava açıldığının anlaşıldığı, takibin yapıldığı İstanbul Anadolu … İcra Dairesi yetkili olmadığından, davalılar aleyhine yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı şirket ile …A.Ş. arasında 07/03/2012 tarihinde ticari kredi sözleşmesi akdedildiğini ve …’in kefil olduğunu, kat ihtarı sonrasında müvekkilinin alacağı temlik aldığını, borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyanın … yönünden tefrikine ve yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi talep edilmişse de icra müdürlüğünce bugüne kadar bu yönde herhangi bir işlem yapılmadığını, bu haliyle dava konusu takibin usulen varlığını sürdürdüğü açıkken mahkemece usulüne uygun bir takip bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, … 07.09.2020 tarihli dilekçesinde kendi adına ve diğer borçlu şirket adına adına borca itiraz ederken, yetkiye itirazı yalnızca kendi adına kendisi için olduğunu ayrıca ve açıkça belirtmek suretiyle yaptığını, yapılan yetki itirazında sadece … adına doğru adres gösterildiğini, şirkete ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini, borçlu şirketin adresini “… Mah. … Sok. No:../A/B Kağıthane/İstanbul” olarak yazdığını, 16.11.2020 tarihli dilekçe ile borçlu/ kefil …’in yetki itirazını kabullerinin yalnızca borçlu …’e karşı yapılan icra takibi için geçerli olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın yeniden görülerek itirazın iptali ile takibe devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, davalı şirkete temlik eden tarafından kullandırılan araç kredisi nedeniyle imzalanan 07.03.2012 tarihli kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından borçlu şirket ve kefili aleyhine başlatılan icra takibinde, … tarafından kendisi adına borca itiraz ile birlikte Antalyada ikamet ettiğinden bahisle icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş, diğer davalı asıl borçlu şirket bakımından ise sadece borca itiraz edilmiştir. İtirazın iptali davasının dinlenilme koşullarından birisi de, takibin yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış olmasıdır. İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip yapılması özel dava şartı niteliğinde olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması şartıyla, mahkemece bu hususun kendiliğinden dikkate alınması gerekir. İlk derece mahkemesince ,şirkete tasfiye memuru atandığının tesbit edilmesi nedeniyle itirazın şirket bakımından geçerli olduğu kabul edilmiş ise de; açıkça … bakımından icra dairesinin yetkiye itiraz edildiği belirtildiğinden şirketin icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğinin kabulü de doğru olmamıştır. Alacaklı vekili tarafından, icra dairesinin yetkisine itirazın … yönünden kabul edilerek dosyanın yetkili bulunan Antalya İcra Dairesine gönderilmesi talep edildiği halde tefrik ve gönderme işleminin İcra Dairesince yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Yetkiye itiraz kabul edildikten sonra geriye dönülemeyeceği gibi, icra müdürlüğünce tefrik işlemi yapılmaması da yetkisiz icra dairesinin yetkili hale gelmesi sonucuna yol açmaz. Yetkili icra dairesi, İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirlenir. HMK’nın 6. maddesi gereği, genel yetkili mahkeme ve icra dairesi davalı borçlunun yerleşim yeri mahkeme ve icra dairesidir. Sözleşmeden kaynaklanan davalarda, HMK’nın 10. maddesi gereğince borcun ifa yeri mahkemesi de yetkilidir. 6098 sayılı TBK’nın 89/1 maddesine göre ise, aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Somut olayda; temlik eden alacaklının adresinin Kağıthane/ İstanbul olduğu, kredi sözleşmesinde Beyoğlu İcra Dairelerinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Buna göre kredi sözleşmesinin imzalandığı 07.03.2012 tarihinde Beyoğlu İcra Daireleri İstanbul (Çağlayan) İcra Daireleri ile birleştiğinden Beyoğlu İcra Dairesinin İstanbul (Çağlayan) anlaşılması gerekmektedir. Sözleşmede kanunen yetkili yerlerin yetkisi saklı tutulmadığından İstanbul İcra Dairelerinin münhasır yetkili olduğunun kabulü gerekir. Buna göre davacı alacaklının; alacaklının ikametgahı ve yetki sözleşmesi gereği İstanbul, borçlu ikametgahı nedeniyle Antalya İcra Dairelerinde takip yapma hakkı mevcut olduğu halde yetkisiz olan İstanbul Anadolu İcra Dairesinde takip başlattığından … yönünden yetkili yeri seçim hakkı borçluya geçtiğinden … yönünden yetki itirazının alacaklı vekili tarafından kabulü dışında icra dairesinin yetkisine itirazında haklı olduğunun kabulü gerekir. Davalı asıl borçlu şirket bakımından ise şirketin sözleşmede yazıldığı ve sunulan tasfiye ilan örneklerinden şirketin tasfiye halinde olduğu, tasfiye memuru olarak davalı müteselsil kefilin atandığı anlaşılmakta ise de şirketin adresi itibariyle Antalya Ticaret Sicilinde kayıtlı olduğu anlaşıldığı ve İstanbul Ticaret Sicili tarafından bilgi verildiği halde şirketin Antalya Ticaret Sicilinden durumu araştırılmamış, icra takibi ve dava sırasında şirketin tüzel kişiliğinin devam edip etmediği bu meyanda tasfiye memurunun borca itirazının geçerli olup olmadığı belirlenmeden usulüne uygun bir yetki itirazı varmışcasına yetkili yerde icra takibi yapılmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı şirketin icra dairesinin yetki itirazı olmadığı dikkate alınarak , hukuki durumu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde olduğundan kararın kaldırılmasına, eksiklikler giderilerek sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2022 Tarih 2021/111 Esas – 2022/338 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-4-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/10/2022