Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1981 E. 2023/838 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1981
KARAR NO: 2023/838
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2021
NUMARASI: 2019/268 Esas – 2021/251 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Davanın usulden reddine ilişkin kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davalı şirketin ortaklarından …’in 02/01/2019 tarihinde vefat ettiğini, …’in vefatı ile şirketteki hisselerinin müvekkillerine intikal ettiğini, şirket yönetim kurulunun, muris …’den boşalan yönetim kurulu üyeliğine seçim yapmadığı gibi müvekkillerinin miras hisselerini pay defterine işlemediğini, şirket yönetim kurulunun 14/09/2019 tarihli kararıyla 08/04/2019 tarihinde 2016-2017-2018 yılı olağan genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilerek taraflarına bildirildiğini, şirket yönetim kurulunun …, … ve muris …’den oluştuğunu, ancak murisin ölümü ile yerine yönetim kuruluna bir atama yapılmadığını, şirketin üç kişiden oluşması gereken yönetim kurulun iki kişi ile aldığı kararların batıl olduğunu, yönetim kurulu kararı batıl olduğundan yapılan genel kurulun da geçersiz olduğunu, gündemin 3. maddesi ile faaliyet raporunda belirtilen pay dağılımına itiraz ettiklerini, müvekkillerinin ortaklık paylarının %39 değil %43 olduğunu, zira muris tarafından …’e 12/07/2016 ve 01/03/2018 tarihli pay devirlerinin geçersiz olduğunu, taraflar arasında yapılmış bir devir sözleşmesi bulunmadığını, pay devrinin şirkete bildirilmediğini ve ilan edilmediğini, devir bedellerinin ödenmediğini, pay devirleri geçersiz olduğundan genel kurulda alınan kararların da hükümsüz olduğunu, … ve … ile altsoyu … ve … arasındaki pay devrinin muvazaalı ve TTK’nın 433. maddesi gereğince geçersiz olduğunu, bu pay devirlerinin oy kullanma yasağının aşılması amacıyla yapıldığını, gündemin 4. maddesi ile görüşülen finansal tablolarda bir takım manipülasyonlar yapıldığını ve beyanların gerçeği yansıtmadığını, şirketin 2016, 2017, 2018 yıllarında hiç faaliyette bulunmamış gibi gösterildiğini, şirket taşınmazlarının kiraya verilmeme sebeplerinin açıklanmadığını, ciddi bir gelir kaybı söz konusu olduğunu, gündemin 5. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasının oylandığını, yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve birbirinin ibrasında oy kullanamayacağını, ancak genel kurulda paydaş ve yönetim kurulu üyelerinin oy kullandığını, ibrada diğer paydaşların olumlu oy kullandığını, ancak alt ve üst soy ibrasında oy kullanılamayacağı gerekçesiyle hiçbir paydaşın oy kullanamayacağının belirtildiğini, müvekkillerinin kullandığı oylar geçerli olup ibra edilmeme sebebinin çarpıtıldığını, alt ve üst soyun ibrada oy kullanabileceğini, bu gündem maddesinde alınan kararın iptalinin gerektiğini, gündemin 7. maddesinde yönetim kurulu üyeliğinde eksilme meydana gelmesine rağmen genel kurulun yakın olması nedeniyle yerine atama yapılmadığının belirtildiğini, bu nedenle alınan kararın iptalinin gerektiğini, gündemin 9. maddesinin, şirket merkez adresindeki taşınmazların …’e devrine ilişkin olduğunu, devrin yapılabilmesi için … ve …’in şirketteki paylarını genel kuruldan 3 hafta önce altsoylarına devrederek ortaklıktan bilerek ayrıldıklarını, TTK’nın 408. maddesi gereği %75 olması gereken karar nisabının %61 olduğunu, TTK’nın 393. maddesindeki oydan yoksunluk kuralına da riayet edilmediğini, bu nedenle alınan kararın geçersiz olduğunu belirterek, 08/04/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların tümden iptaline, aksi takdirde 3, 4, 5, 7 ve 9 no’lu gündem maddelerinde alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacıların hisselerinin pay defterine işlendiğini ancak vekillerinin hisse oranlarına itirazı nedeniyle pay defterini imzalamadıklarını, davacıların genel kurula çağrıldıklarını ve temsillerinin sağlandığını, … ve …’in hisselerini devretmelerinin hiçbir şekilde kararların oylamasını etkilemediğini, davacıların murisinin ölümünden sonra bir yönetim kurulu kararı alınmadığını, ayrıca şirket yönetim kurulu üyeleri 3 kişiden oluşsa da 2 üyenin imzası ile temsil edilebildiğini, 9, 10 ve 11 no’lu gündem maddelerinin genel kurulca karara bağlanması gereken maddeler olmadığını, yeni ortaklara bilgi verilmesi amacıyla bu maddelerin yazıldığını, yönetim kurulunun bunları genel kurulda görüşmeden de karara bağlayabileceğini, 2018 yılı bilançosunda manipülasyon yapıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, taşınmazların kiraya verilmesi için çalışmalar yapıldığını, yönetim kurulu üyelerinin oy yasağı ve davacıların olumsuz oyu ile nisap yetersizliğinden ibranın sağlanamadığını, taşınmaz devrinin murisin de yer aldığı sözleşme gereği olduğunu, buna rağmen bu güne kadar bir devir yapılmadığını, kaldı ki taşınmazın değerinin şirket aktiflerinin %5’inden daha az olduğunu, …’in 12/07/2016 ve 01/03/2018 tarihli hisse devrine ilişkin devir sözleşmesi, yönetim kurulu kararı ve imzalı pay defterinin bulunduğunu, ayrıca 01/03/2018 tarihli devre ilişkin ödemelerin sözleşme ile takside bağlandığını, vadesi gelen ödemelerin yapıldığını, … ve …’in serbest iradeleri ile hisselerini kızları ve oğullarına devrettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacıların vekili aracılığı ile toplantıya katıldıkları ve iptali istenen kararlara ilişkin karşı oy kullandıkları, ancak muhalefet şerhini yazdırmadıkları, kararların görüşülmesi sırasında sonradan alınacak muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesinin, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığı, muhalefetin görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerektiği, bu haliyle davacıların dava konusu genel kurul toplantısının iptalini dava etme hakkının bulunmadığı, kaldı ki iptali istenen dava konusu kararların yasaya, esas sözleşmeye aykırı olmadıklarının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili; mahkemenin muhalefetin tutanağa geçirilmediği gerekçesinin gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkillerine ait muhalefet şerhinin toplantı tutanağına geçirildiğini, müvekkilleri tarafından açıkça toplantıya katılamayacak kişilerin toplantıya katılması nedeni ile genel kurul toplantısının hukuka aykırı olduğunun toplantı tutanağında belirtildiğini, ayrıca itirazlarının da açıkça toplantı tutanağına şerh edildiğini, özellikle taşınmazın satışına yönelik karara tüm varisler yönünden itiraz edildiğini, oylama öncesi yapılan herhangi bir görüşme bulunmadığını, toplantıda direkt olarak gündem maddelerinin görüşülmesine geçildiğini ve taraflarınca şirketin önemli miktardaki gayrimenkulünün ancak %75 olumlu oy ile satılabileceği belirtilerek karara itiraz edildiğini, zira TTK’nın 433. maddesi gereği genel kurul toplantısına katılması mümkün olmayan kişilerin katılması ve oy kullanmasının mümkün olmadığını, kaldı ki kullanılan ifadede açıkça karara muhalif olunduğunun belirtilmesine gerek bulunmadığını, pay sahibinin, karara itiraz ettiğini veya kararın geçersiz olduğunu ileri sürmesinin de muhalefet olarak nitelendirileceğini, muhalefet beyanının, karardan sonra verilebileceği gibi, henüz karar alınmadan da verilebileceğini, kaldı ki oy hakkını dolanma amacıyla yapılan pay devri geçersiz olduğundan, payı devralanın genel kurul toplantısına katılma yetkisinin bulunmadığını, bu durumda alınan kararın iptalinin istenebileceğini, bu kapsamda toplantı tarihinden çok kısa bir zaman önce pay devralan … ve …’in alt soyu … ve …’in pay devirlerine itiraz ettiklerini, bu kişilerin genel kurul toplantısına katılma hakkının bulunmadığını, yönetim kurulu üye sayısının ikiye düşmüş olması nedeniyle karar alma yetkisinin bulunmadığını, toplantı çağrısına ilişkin yönetim kurulu kararı bu nedenle geçersiz olduğundan, genel kurul toplantısının da geçersiz olduğunu, TTK’nın 433. maddesi gereği genel kurul toplantısına katılması mümkün olmayan kişilerin katılması ve oy kullanmasının mümkün olmadığını, genel kurula katılma yetkisini haiz olmayan … ve …’in toplantıda temsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, muris … ve … arasında yapılan pay devirlerinde devir bedelinin tamamının ödenmediğini, muris … tarafından …’e yapılan %4 hisse devrinin kanuna ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğu için hükümsüz olduğunu, anonim şirketlerde nama veya hamiline hisse senedi ihraç edilmediği durumlarda imzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmesi ile devre muvafakat edildiğini gösteren yönetim kurulu kararının ticaret sicil memurluğuna verilmesi gerektiğini, taraflar arasında imzalanmış ve imzaları notere tasdik edilmiş bir devir sözleşmesi bulunmadığını, pay devri şirkete bildirilmediği gibi ilan da yapılmadığını, toplantıya katılan …’in 150 adet hisseyi … ve …’den, …’in ise … ve …’den 11/03/2019 tarihinde satın aldığını, söz konusu devir işleminin oy hakkından yoksunluğa ilişkin yasağı dolanmak amacıyla yapıldığını, bu nedenle payları devralanların toplantıya katılma hakkının bulunmadığını, kendisine taşınmaz devrini gerçekleştirmek amacıyla …’in paylarının altsoyuna devredilmesinin kanuna karşı hile niteliğinde olduğunu, bu nedenle muhalefet şerhi şartı olmaksızın iptal davası açılabileceğini, taşınmaz satışına ilişkin olarak devrin nasıl yapılacağı, taşınmazın kaç liraya satılacağı, bedelinin …’den nasıl alınacağı konusunda alınan herhangi bir karar bulunmadığı ve taşınmazın devrini haklı kılacak bir neden bulunmadığının bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, diğer ortakların şahsi bir işlem nedeniyle taşınmaz satışı kararına ilişkin oyların geçersiz olduğunu, ayrıca kararın kanunda aranan nisaplara aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 08/04/2019 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 447. maddesine göre ise; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Somut olayda davacılar vekilince; öncelikle yönetim kurulu üyesi olan murislerinin ölümü sonucunda yerine üye seçilmemiş olması nedeniyle diğer iki yönetim kurulu üyesince alınan genel kurul toplantısına çağrı kararının geçersiz olduğu, muris tarafından diğer ortaklara yapılmış olan pay devirlerinin ve diğer iki ortak tarafından kendi alt soylarına yapılan pay devirlerinin geçersiz olduğu, bu nedenle kendi paylarının toplantıda eksik temsil edildiği, pay devralan ortakların ise toplantıya katılma haklarının bulunmadığı ileri sürülerek genel kurulda alınan tüm kararların iptale tabi olduğu ileri sürülmüştür. Davacıların murisi …’in şirketin üç kişiden oluşan yönetim kurulunda üye olarak yer aldığı, murisin ölümü sonucunda yerine seçim yapılmaksızın diğer iki yönetim kurulu üyesince genel kurula çağrı kararının alındığı sabittir. Genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun olmaması, başlı başına genel kurul kararlarının iptali nedeni olarak ileri sürülemez. Toplantı çağrısının usulsüzlüğü yanında, toplantıda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun da kanıtlanması gerekmektedir. Ancak dava konusu 08.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında tüm hissedarların hazır bulunduğu ve şirketin tüm paylarının toplantıda temsil edildiği sabittir. Bu doğrultuda genel kurul toplantısında alınan kararların sırf bu nedenle iptalinin talep edilmesi mümkün değildir. Davacıların murisi pay devirlerinden önce şirketin toplam 1.000 adet hissesinden 430 hissenin maliki olup, 02/08/2016 tarihli devir sözleşmesiyle 20 hisseyi, 01/03/2018 tarihli sözleşme ile de 20 hisseyi diğer ortak …’e devretmiş olup, ilk sözleşme devir bedelinin ödenmiş olduğu, ikinci sözleşme gereği ise devir bedelinin taksitler halinde ödeneceğinin hüküm altına alındığı, devirlerin şirketin pay defterine kaydedildiği sabittir. 6102 sayılı TTK’nın 490. maddesine göre, kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Anonim şirketlerde payın devri için payın senede bağlanmış olması şart değildir. Çıplak pay, senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebilir. Ancak payın serbestçe devredilebileceğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri hakkında TTK’da özel bir düzenleme mevcut değildir. Çıplak pay, genel hükümlere göre yazılı devir anlaşması ile devredilebilir. Alacağın temliki, tasarrufi bir işlem olduğundan temlik ile çıplak pay devralana geçer. Alacağın temlikinde olduğu gibi yazılı şekil şartı vardır. Bedeli ödenmiş çıplak payın devri, TBK’nın 184. maddesi gereği yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile gerçekleşir. Bu kapsamda somut olayda murisin hisse devirleri geçerli olup, ikinci devir sözleşmesindeki devir bedelinin tamamının henüz ödenmemiş olması da devrin geçersizliği sonucunu doğurmayacaktır. Bu nedenle murisin toplantıda toplam 390 adet hisse ile temsil edilmesinde hukuka aykırılık yoktur. Davalı şirket ortaklarından … ve … tarafından 11/03/2019 tarihinde kendi alt soyları olan … ve …’e 150’şer adet hisse devri yapılmış olup, toplantı tarihi itibariyle …’in şirkette 20 adet payı bulunmakta olup, …’in ise payı kalmamıştır. TTK’nın 433. maddesinde, oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak amacıyla yapılan pay devirlerinin geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafça bu hisse devirlerinin oy hakkından yoksunluğa ilişkin yasağı dolanmak amacıyla yapıldığı, bu nedenle payları devralanların toplantıya katılma hakkının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Ancak bu hususta herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Bu nedenle payları devralan bu kişilerin toplantıya katılma ve oy kullanma hakkı bulunmaktadır. Davacı tarafça yukarıda açıklanan genel kurul kararlarının tümden iptali istemine dayanak olarak ileri sürülen nedenler dışında, gündemin 3, 4, 5, 7 ve 9 no’lu maddelerinde alınan kararların iptali talep edilmiştir. Gündemin 3. maddesi, şirketin yıllık faaliyet raporunun müzakeresi ve oylanmasına ilişkindir. Davacıların toplantı tutanağında muhalefet şerhi bulunmasa da, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin toplantıya katılıp oy kullandıkları veya genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediği iddiası bakımından, ayrıca muhalefet şerhi bulunması zorunluluğu yoktur. Karar davacıların olumsuz oyu ve diğer tüm hissedarların olumlu oyu ile alınmış olup, hisse devralan ortaklar ile devreden ortak da aynı yönde oy kullanmış olmakla, etki prensibi gereğince de nisaba aykırılık yoktur. Kararda kanuna veya ana sözleşmeye bir aykırılık da bulunmamakta olup, davacıların iptal talebi yerinde değildir. Gündemin 4. maddesi, bilanço kar zarar hesabının müzakeresi ve oylanmasına ilişkindir. Davacıların bu gündem maddesine ilişkin bir muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Bu nedenle bu madde yönünden davacıların iptal talebi yerinde değildir. Gündemin 5. maddesi, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. Toplantıda davacı mirasçılar olumsuz oy kullanmış olup, yönetim kurulu üyelerinin oy yasaklı olduğu ve üst soyun ibrasında alt soyun oy kullanmayacağı gerekçesiyle, yönetim kurulu üyeleri ibra edilmemiştir. Dolayısıyla davacıların olumsuz oy kullandıkları ibra oylamasında, davacıların talebi gibi yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesine karar verilmiştir. Bu durumda davacıların bu gündem maddesine ilişkin olarak iptal davası açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır. Gündemin 7. maddesinde alınmış bir karar bulunmamakta olup, durum tespiti yapılmıştır. İptale tabi bir karar bulunmadığından, davacıların bu maddeye yönelik iptal talebi yerinde değildir. Gündemin 9. maddesi, şirket aktifindeki bir kısım taşınmazların …’e satışına ilişkin olup, davacıların 390 olumsuz oyuna karşılık 610 olumlu oy ile satışın yapılmasına karar verilmiştir. Davacılar tarafından, alınan kararın %75 nisaba tabi olduğu ileri sürülmüştür. TTK’nın 538/2 ve 421/3 maddeleri gereğince, şirketin önemli miktarda aktifinin toptan satışına ilişkin kararın, sermayenin en az %75’inin olumlu oyu ile alınması gerekmektedir. Ancak bu nisap, Yargıtay 11. HD’nin 2020/306 esas 2021/6945 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere tasfiye halindeki şirketler için öngörülmüş olup, bu nisabın faal durumdaki şirketler için uygulanması mümkün değildir. Bu durumda söz konusu karar için de TTK’nın 418. maddesinde yer alan nisap yeterli olup, alınan kararda nisaba aykırılık bulunmamaktadır. Davacıların söz konusu karara yönelik bir muhalefet şerhi bulunmamakta ise de, TTK’nın 436/1 maddesinde; pay sahibinin, kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikli iş veya işleme ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Emredici hüküm gereği alınan kararın iptali için ayrıca muhalefet şerhi bulunması zorunluluğu yoktur. Somut olayda kararda yer alan taşınmazın satılacağı kişi olan …; ortaklardan …’in eşi, … ile …’in annesi, Mehmet Ali ile İsmet’in ise babaannesi olup, bu kişiler oy yasaklı durumdadır. Yine … davacıların da babaannesi olup, davacılar da oy yasaklıdır. Oy yasağı, olumlu oy yanında olumsuz oy verme hakkını da kapsamaktadır. Oy yasaklı olan ortakların oylarının çıkarılması halinde, ortaklardan oy yasağı bulunmayan …’in 10 olumlu oyu ile karar alınması mümkün olup, söz konusu kararda yeterli nisap sağlanmıştır. Bu nedenle gündemin 9. maddesinde yer alan kararın iptali isteminin de reddi isabetlidir. Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 179,90-TL harçtan 80,70-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,20‬‬-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nın 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2023