Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1930 E. 2022/1730 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1930
KARAR NO: 2022/1730
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2022
NUMARASI: 2021/349 Esas – 2022/568 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, ancak takip dayanağı senedin kambiyo vasfı taşımadığını,senet üzerinde tanzim tarihi olmadığını, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapma olanağı bulunmadığını ve yalnız işbu takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti gerektiğini, konuya ilişkin yeni tarihli Yargıtay kararını sunduklarını, davacının dava tarihi itibarıyla, asıl alacak – takip tarihine kadar işlemiş ve takipten dava tarihine kadar işlemiş faiz, vekalet ücreti tahsil harcı ve masraflar toplamı olan 668.003,07TL için İstanbul … İcra Dairesi … Esas dosyasında sadece icra takibine yönelik olarak borçlu olmadığının tespitine, alacaklının %40’tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili , müvekkili şirket aleyhine menfi tespit davası açılmış ise de iş bu davadaki taleplerin haksız olduğunu, davacının aradan geçen 8 yıl sonrasında iş bu davayı açmasının hayli manidar olduğunu, davacının yakın zamanda ya kendi adına almayı planladığı gayrimenkuller olduğu için ve/veya miras yoluyla kendisine intikal edecek bir takım haklar olduğu için borçlarından kurtulmak adına bu şekilde dava açtığını, davacının inşaat işi ile uğraştığını, müvekkili şirketin de demir ticareti yaptığını, davacı kendi işleri için o tarihlerde müvekkili şirketten demir aldığını, bu demirlerin teslim edildiğini ve davacının da karşılığında senet verdiğini, senedin kambiyo vasfına haiz olmadığına hükmedilecek ise bu kerre takibin iptaline değil takibin ilamsız takip olarak devamına karar verilmesinin hakkaniyete uygun olacağını, davacının asıl kendisinin kötü niyetli hareket ettiğini, müvekkilini borcun ödeneceği hususunda inandırdığını, senet verdiğini, takip yapıldıktan sonra da müvekkilini sürekli oyalamış, basiretli bir tacire yakışır şekilde hareket etmemiş ve hali hazırda da verdiği senetten dolayı “kambiyo vasfına haiz değildir” diyerek dava açtığını belirterek müvekkili şirket aleyhine ikame edilmiş huzurdaki davada davacının tüm taleplerinin esastan reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise bu kerre hakkaniyet gereği ve davacının imzaya ve borca itiraz etmediğinden dolayı davaya konu takibin örnek No:7 üzerinden devamına, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; kambiyo vasfı bulunmayan senetten kaynaklanan ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmayan uyuşmazlıklarla ilgili davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğini ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceğini, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmakla davanın HMK 114/1-c ve HMK 115/2 gereği usul (görev) yönünden reddine, HMK 20. maddesi uyarınca süresinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili mahkeme kısaca; “kambiyo vasfı taşımayan senedin uyuşmazlığını çözmeye asliye hukuk mahkemesi görevlidir.” Şeklinde görevsizlik kararı verdiğini, mahkemenin gerekçeli kararında dayandığı; Yargıtay 11. HDinin 2018/1058 Esas 2019/6703 Karar sayılı ilamının tamamen kabullerinde olduğu, ne var ki ilgili içtihatta “TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği” şeklinde açıklama bulunduğunu, nispi ticari dava koşullarının oluşmasına rağmen ve bunu ayrıntısıyla açıklamalarına rağmen görmezden geldiğini, BAM’nin yerleşik içtihatları da, kambiyo vasfı bulunmayan senetlere genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiğine yönelik olduğunu ,eldeki olayda her iki taraf da davacı müvekkilin tacir olduğunu ikrar etmesine rağmen mahkemece görevsizlik kararı verildiğini, olayın ticari bir alım satımdan kaynaklandığını her iki taraf ikrar etmesine rağmen mahkemece nispi ticari dava koşulları gözardı edildiğini, tarafların tacir olduğunun her tür delil ile ispatı mümkün olduğunu, Yargıtay 23.HDnin Esas: 2014/ 5506 Karar: 2015 / 4254 Karar Tarihi: 04.06.2015 tarihli kararda ..Ticaret siciline kayıt kişinin tacir olduğuna karine teşkil eder. Ticaret sicilinde kaydı olmayan kişinin tacir olduğu da her türlü delil ile ispatlanabilir..”denildiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesinde “Davacı inşaat işi ile uğraşmakta, müvekkil şirkette demir ticareti yapmaktadır. Davacı kendi işleri için o tarihlerde müvekkil şirketten demir almış, davacı da karşılığında senet vermiştir” dediğini, müvekkilinin inşaat malzemeleri-demir ticaretiyle iştigal ettiği tarafların kabulünde olup, dolayısıyla müvekkilinin tacir olup evrakın da demir ticaretiyle ilgili olarak keşide edildiğini, herhangi bir sicil kaydı yok ise de bu hususun tacir sayılmasına engel olmadığını ve görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, ticaret siciline kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemeyeceğini, senet kambiyo vasfını taşımıyorsa mutlak ticari davadan bahsedilemeyeceğini, ancak nıspi ticari dava koşullarının oluşup oluşmadığının da tartışılması gerektiğini, istinaf isteminin kabulüne; kararın kaldırılmasına, esasa girilmez ise dosyanın esastan incelenip hükme bağlanması için görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davalı şirket tacir sıfatını haiz ticari şirket olmakla birlikte davacının tacir ve vergi kaydı bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın görev nedeniyle usuldun reddine karar verilmiştir.Senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı anlaşılmakla senet nedeniyle açılan davaya bakmaya asliye hukuk mahkemeleri görevli ise de ;taraflar arasında ki ticari ilişkinin demir satışına ilişkin olduğu her iki yanın kabulündedir. VUK 176.madde de birinci sınıf tacirlerin bilanço esasına göre defter tutacağı 182..madde de bilanço esasına göre defter tutacak tacirlerin yevmiye ,envanter ,defteri kebir tutacağı düzenlenmiştir.2013 yılında bilanço esasına göre defter tutacak tacirler bakımından VUK 177.maddesinde ki tutarlar dikkate alınacak olup 2013 yılı itibariyle;1).satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarı 150.000-TL-satış tutarı 200.000-TL ; 2) 1.bentte yazılı olanların dışında ki işlerle uğraşıp yıllık gayrisafi iş hasılatı 80.000-TL ,3).1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde iş hasılatının beş katı ile yıllık satış satış tutarı 150.000-TL yi aşanların bilanço esasına göre defter tutacakları belirlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satım sözleşmesi nedeniyle verilen ve unsurları tamam olmayan senetden kaynaklanmaktadır.Satım sözleşmesi TTK’nda düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde asliye ticaret mahkemesi görevli olacaktır.Davacı ve davalının ticaret sicilinde tacir kaydının olmaması tacir olmadığını, esnaf olduğunu göstermediği gibi işletme hesabına göre defter tutuyor olması da esnaf olduğunu göstermeyecektir.TTK 11(1) maddesi kapsamında ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmıştır.Ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olmaması,esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez. Elde ki davada verilen senet 317.000-TL tutarındadır. Somut olaya emsal teşkil edebilecek bir olayda Yargıtay (kapatılan 19 HD ) 2016/15705 esas ,2018/675 karar sayılı 15.2.2018 tarihli ilamında “Dava su satımından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı tedarikçi olarak satış yapan şirket konumundadır. Davalı ise davacıdan satın aldığı malların satımını yapan işletme sahibidir. Esnaf, emeğin sermayeden daha yoğun sarf edildiği faaliyet türüdür. Oysa somut olayda davalı emeğinden çok sermayesi ile faaliyetlerini sürdürmekte olup satın aldığı ürünlere belli bir kar ekleyip ticari faaliyetlerini sürdürmektedir. TTK 4/1 maddesi uyarınca her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili davalar ticari dava olarak düzenlenmiş; aynı yasanın 5/1 maddesinde dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinin görevli olacağı belirlenmiştir. Kanuni düzenlemeden de anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki ilişki, ticari satım olup uyuşmazlığı çözmekte görevli mahkemede ticaret mahkemeleridir. ” denilmiştir.Eldeki dosyada uyuşmazlığa konu senedin tutarı itibariyle senedin verildiği yılda bilanço esasına göre defter tutma haddini aşan davacının tacir olduğunun kabulü gerekir.Davanın her iki tarafın tacir bulunması halinde dava nispi ticari dava olarak kabul edileceğinden tarafların ticaret sicilinde kaydı olmaması nedeniyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine ilişkin karar doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf nedeni yerinde görülen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2022 Tarih 2021/349 Esas 2022/568 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi 05/12/2022