Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1825 E. 2022/1348 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1825
KARAR NO: 2022/1348
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/425 Esas
DAVA: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 07/07/2022 tarihli ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davaya konu icra takibinin başlatılması hususunda borcun varlığı ve miktarının hukuka aykırılıklar barındırdığını, davalı tarafın müvekkili aleyhinde başlatmış olduğu icra takibinde, 10.951,49-TL tutarında cari hesap alacaklısı ve 494,62-TL işlemiş faiz yönünden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, fakat müvekkilinin davalı şirkete bu miktar bir borcu bulunmadığını, İcra İflas Kanunu’ nun 72. Maddesi ile; borçlunun, icra takibinden önce veya takip sırasında takip durmuş olsa dahi borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceği ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemediği; ancak borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğinin hüküm altına alındığını, ilgili Kanunun icra takibine girişmiş olan alacaklının haklarına zarar gelmemesi kaydıyla, gecikmeden doğan zararı karşılamak ve belirtilen miktardaki teminatı karşılamak şeklinde oluşturulduğunun açık olduğunu, ancak davaya konu olayda taraflar arasındaki ticari defterlerden de müvekkilinin borçlu olmadığının sabit olmasına rağmen başlatılan takibin kötü niyetli olduğu gözetilerek, müvekkilinin hak kaybına uğramaması ve ileride telafisi imkansız zararların doğmaması adına, İİK 72/3 gereğince belirlenecek teminatın yatırılması suretiyle, vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve mahcuz malvarlığına ilişkin hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: Mahkemece, tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre tedbir talebi konusu yargılamayı gerektirdiği, ayrıca yaklaşık ispat koşulu henüz gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini talep ettiklerini, ticari defter kayıtlarında müvekkilinin borçlu olmadığının sabit olmasına rağmen başlatılan takibin kötüniyetli olduğunu, söz konusu tedbir kararının uygun bir teminat karşılığında verilebileceğini, müvekkili şirketin banka hesaplarına haciz konulması ile birlikte şirket yetkililerinin de bankalar ile kredi işlemi yapamadığını, bu nedenlerle telafisi imkansız zararların önüne geçebilmek adına belirlenecek teminatın yatırılması suretiyle, vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile mahcuz malvarlığına ilişkin hacizlerin fekkine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, icra takibi nedeniyle açılan menfi tespit davasında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İİK nun 72. maddesinde “Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispatlamak için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte İİK 72. maddesi uyarınca talep edilen ihtiyati tedbir istemleri değerlendirilirken HMK 389 vd. maddelerinin de dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte HMK 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü haizdir. Somut olayda, İİK 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinde bulunulabilir ise de, davacının davada dayandığı olgular dikkate alındığında haklılık hususu yargılama ile belirlenecek olup, talep konusu ihtiyati tedbir kararının verilmesini gerektirecek şekilde yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı anlaşıldığından mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı/davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/10/2022