Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1823 E. 2022/1606 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1823
KARAR NO: 2022/1606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/08/2022 – 14/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/422 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili, … Konut AŞ’nin %100 oranında pay sahibi miras bırakan …’nun 04.07.2020 vefatıyla müvekkili …’nun sağ kalan eş sıfatıyla ¼ oranında miras payı hakkı sahibi olduğunu, vefat tarihi itibariyle miras bırakan …’nun tek hissedar olması sebebiyle anılan Şirket’in bütün hisselerinin tereke kapsamında kaldığını, miras bırakanın vefatından sonra 19/04/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul kararıyla yönetim kurulu seçimi yapıldığını, tereke temsilci aranması ve tereke defterinin tutulmasına ilişkin davaların derdest olmasına ve henüz genel kurulda oy kullanabilecek tereke temsilcisi atanmadığı halde genel kurul toplantısında oy hakkı sahipleri tarafından oy kullanılmaksızın yapılan toplantının yok hükmünde veya batıl olduğunu belirterek 19/04/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan “yönetim kurulu seçimi” kararının yoklukla ve butlanla malul olduğunun tespitine, kararının icrasının TTK m.449 uyarınca geri bırakılmasına, usulüne uygun olarak atanacak yönetim kurulu göreve başlayıncaya kadar davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21/07/2022 tarihli dilekçesi ile; şirkete kayyum atanmasına yönelik talebinin dışında, kayyım atanmasına ilişkin taleple ilgili olarak karar verilinceye kadar tedbiren, şirket taşınmazlarının geri dönülemez şekilde elden çıkarılmasının önüne geçilmesi amacıyla devir, temlik ve ayni teminatla sınırlandırılmalarına engel olacak şekilde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
ARA KARAR: Mahkemece 05/08/2022 tarihli ara kararla; nama yazılı pay senetlerinin usulüne uygun devredilip devredilmediğinin ve üzerindeki imzaların miras bırakanın eli ürünü olup olmadığının davanın konu olmadığını, davacının ek tedbir talebinin uyuşmazlık dışında kaldığını, miras yolu ile pay sahibi olanların genel kurula katılma ve oy haklarının doğrudan kazanılmadığını, TTK’nın 494. Maddesi gereğince şirketin devre onay vermesi gerektiğini, davacının pay defterine kaydının yapılmasına ilişkin talebinin reddedildiğini, dosya kapsamındaki deliller nazara alındığında, davacının söz konusu genel kurul toplantısına katılımına ilişkin yasal koşulların mevcut olup olmadığı, toplantı ilan ve davetlerinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususlarının ancak yargılama sonunda anlaşılabileceği, mevcut delillere göre davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat edemediği, dosya kapsamındaki sınırlı delillere göre yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müteveffanın vefatından önce paylarını devrettiği hususunun gerçek olmadığını, bu hususun imza incelemesine ilişkin ibraz edilen ekspertiz raporu ile sabit olduğunu, pay devrinin dayanağı olarak gösterilen belgelerin sahte olduğunu, dava konusu genel kurul toplantısında oy hakkı bulunmadığı halde sahte içerikli pay devri senedi ibraz edilerek oy kullanıldığını, yetkisiz bir kişinin katılımıyla alınan genel kurul kararının yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin dava hakkının oy hakkından değil, pay sahibinin vefatı nedeniyle payın mülkiyet hakkı sahipliğinden kaynaklandığını, pay defterine kaydedilmemiş olmasının veya müvekkilinin oy hakkının bulunmamış olmasının öneminin bulunmadığını, oy hakkı olmadığı halde sahte belge ile oy kullanmak suretiyle ele geçirilen şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılması gerektiğini, kayyım atanıncaya kadar şirket taşınmazlarının devrini önleyici tedbirler alınması gerektiğini, şirkete ait taşınmazların devrini önleyici tedbirlerin şirket malvarlığını korumak amacıyla temsil ve ilzam yetkisinin geçici olarak sınırlandırılmasını konu aldığını, bu talebin de neticesi taleple aynı konu, neticei talebi güvence altına alan kısmi bir talep olduğunu, şirketin eski yönetim kurulu …’nun mirasçı olmadığını, 14.02.2022 tarihi itibarıyla Şirket Yönetim Kurulu Üyesi sıfatının süre nedeniyle sona erdiğini, el birliği mülkiyeti esasları sebebiyle hiçbir mirasçının oy kullanma hakkı olmayan bir tarihte genel kurul toplantısı yapılmasının bir anlamı olmadığını, dava konusu 19.04.2022 tarihinde yapılan genel kurulda kullanılan oyların gerçek oy hakkı sahiplerine ait olmadığını, bu toplantıda tek başına oy kullanan …’ın kendisini yönetim kurulu üyesi yapmak amacıyla kullanıldığı oyun, sahteliği raporlanan devir beyanına dayanması sebebiyle yok hükmünde olduğunu belirterek mahkemenin ara kararının kaldırılmasına kayyum atanmasına ilişkin taleple ilgili olarak karar verilinceye kadar tedbiren, şirket taşınmazlarının geri dönülemez şekilde elden çıkarılmasının önüne geçilmesi amacıyla devir, temlik ve ayni sınırlandırmalara engel olacak şekilde tedbir kararı verilmesini, Şirket’in içinde bulunduğu büyük tehlikenin bertaraf edilebilmesi amacıyla derhal şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararının yoklukla veya butlanla malul olduğunun tespiti istemi ile açılan davada TTK m.449 uyarınca genel kurul kararının icrasının geri bırakılması ve organ yokluğu sebebiyle yönetim kurulu göreve başlayıncaya kadar davalı şirkete tedbiren kayyım atanması istemine ilişkindir. TTK’nın 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Yine aynı kanunun 391. maddesinde, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun mahkemeden istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan maddelerde hangi hallerde geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir.HMK’nın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; icrasının geri bırakılması talep edilen genel kurul kararı, …’ın katılımı ile yapılan genel kurul toplantısında alınan …’ın yönetim kurulu üyesi seçilmesine ilişkindir. Miras yolu ile şirketin %25 hissesine sahip olduğunu iddia eden davacı, terekeye temsilci atanmasına ilişkin dava devam ederken, …’a yapılan pay devrinin gerçek olmadığı, dolayısıyla genel kurul toplantısının, toplantıya katılma ve oy hakkı bulunmayan kişi tarafından şirketin % 5 hissesine tekabül eden ve gerçek olmayan pay devri suretiyle gerçekleştirildiği gerekçesiyle genel kurul kararının yok hükmünde veya batıl olduğunu ileri sürmektedir. Davacı tarafından ibraz edilen, Gelir İdaresi Başkanlığı’na sunulan 2020 yılı vergi beyannamesinde işletme sahibi olarak % 100 hissedar sıfatıyla müteveffa belirtilmiştir. Genel kurul toplantısı şirketin hissesinin % 5’ine isabet eden hisse ile yapılmış olup, genel kurul toplantısının yapıldığı tarih itibariyle terekeye henüz temsilci atanmamıştır. Dosyadaki delillere göre bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, davacının bu iddiaları ve mirasçı sıfatından kaynaklanan hakları dikkate alındığında, yönetim kurulu seçilmesine ilişkin genel kurulda alınan kararının icrasının durdurulmaması halinde, telafisi imkansız zarara neden olabileceği sonuç ve kanaatine varıldığından 19/04/2022 tarihli genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi ile alınan şirket yönetim kuruluna 3 yıl süre ile görev yapmak üzere …’ın seçilmesine ilişkin kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekilinin şirkete tedbiren kayyım atanması talebi ile ilgili olarak; TTK’nda kayyım atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmadığından talebin Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kayyıma ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekecektir. Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 427. maddesinde bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Diğer taraftan Anonim Şirketler TTK’nun 365. maddesi uyarınca yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunurlar. Somut olayda davacı, usulüne uygun olarak atanacak yönetim kurulu göreve başlayıncaya kadar şirkete tedbiren kayyım atanmasını talep etmiştir. Yönetim Kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararının icrasının durdurulması ile şirkette organ boşluğu oluşacağı açıktır. Yönetim kurulu oluşturuluncaya kadar, şirket işleyişi ve ortakların menfaati gereğince şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması zorunludur. Karşı yan şirket davacı mirasçı’nın, paylar miras ortaklığına ait bulunduğundan, huzurdaki davayı ikame etme hak ve imkânı, dava takip yetkisi olmadığını ileri sürmüş ise de terekeye temsilci atanmış olup ,tereke temsilcisi göreve başlayıp davada temsil sağlanıncaya kadar şirketin ve davacı mirasçının haklarının korunması zorunluluktur. Açıklanan nedenlerle, şartları oluşmasına rağmen mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin 05/08/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, bahsi geçen yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 19/04/2022 tarihli genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi ile alınan şirket yönetim kuruluna 3 yıl süre ile görev yapmak üzere …’ın seçilmesine ilişkin kararının yürütmesinin durdurulmasına, yönetim kurulu oluşturuluncaya kadar şirkete tedbiren kayyım atanmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/422 Esas sayılı 05/08/2022 tarihli ara kararının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalı şirketin 19/04/2022 tarihli genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi ile alınan şirket yönetim kuruluna 3 yıl süre ile görev yapmak üzere …’ın seçilmesine ilişkin kararının yürütmesinin durdurulmasına, Teminat alınmasına yer olmadığına, Şirketin Yönetim Kurulu yetkilerini haiz olmak üzere Mali Müşavir Hukukçu …’in Yönetim kayyımı olarak atanmasına, Kararın İstanbul Ticaret Sicili müdürlüğünde tescil ve ilanına, Kayyıma şirket malvarlığından kaynaklanmak üzere aylık 15.000-TL ücret takdirine, Davacı tarafça üç aylık kayyım ücretinin ilk derece mahkemesince depo edilmesine, Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/11/2022