Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1642 E. 2022/1737 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1642
KARAR NO: 2022/1737
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2017
NUMARASI: 2014/412 Esas 2017/767 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/12/2022
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile müvekkili şirketin uluslararası taşıma alanında çalıştığını, davalı şirketin davacının eski çalışanlarını bünyesine katarak müvekkilinin rekabet gücünü zayıflatmayı amaçladığını, davalının eski çalışanlarının ise davalı şirketin kendilerine sunduğu yüksek ücret ve bunun gibi kişisel menfaatleri uğruna,davacı şirketin ticari sırlarını davalıya sunarak haksız rekabette bulunduklarını beyanla davalıların haksız rekabete konu eylemlerinin tespitini, men’ini, davalıların davacıyı haksız rekabet nedeniyle uğrattıkları ve uğratacakları muhtemel maddi kayıplarının dava sırasında belirlenecek bedel ile giderilmesini, bu yönden davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına yönelik taleplerinin HMK 107 maddeye uygunluğunun kabulünü, dava sırasında belirlenecek bedellerle, davalıların kusurları nedeniyle davacının zarar ve ziyanlarının tazminini, ortaya çıkan zararın davalılardan mütesilsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 17/07/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminata ilişkin dava miktarını 182.729,43 -TL’ye çıkarmış ve eksik harcını ikmal etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; davacının haksız rekabeti en geç 06/06/2011 tarihinde öğrenmiş olduğu ve dava tarihi olan 24.12.2012 göre aradan bir yıldan fazla sürenin geçmiş bulunduğundan zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı şirketin işten ayrılma nedenleri ile ilgili kendinde kusur bulması gerekirken kendi kötü yönetimi sayesinde işten ayrılmak zorunda bırakılan personele yönelik davranışlarını saklamak için asılsız iddialarla dava açtığını müvekkilince hiçbir şekilde ticari sır, bilgi verilmesinin söz konusu olmadığı gibi yüksek kazanç elde etmek amacıyla iş değiştirilmesi ve karşılığında ticari sırların kullanılmasının söz konusu olmadığını, personel yönetmeliğinin çalışma prosedürleri ve disiplin yönetmeliğinin davacı … tarafından manevi baskı altında imzalatıldığını, imzalanan belgelerin geçersiz olduğunu, müvekkilini bağlamadığını beyanla davanın öncelikle husumet ve zamanaşımı yönünden ve ayrıca esas yönünden reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, davalı şirketin davacıya rakip olarak ortaya çıkması yine davacı şirkette çalışan davalı elemanların davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkete geçiş yapması Anayasanın 48. maddesinde yazılı çalışma ve sözleşme hürriyeti kapsamında anayasal bir hak olduğu, yine davalı personelin davacı firmada çalışmakta iken edinmiş olduğu tecrübe ve bilgileri davalı şirkete aktarması ve şirketin faaliyet alanında kullanması ticari hayatın bir gereği olup davalı personelin davacıya ait ticari sırları ifşa ettiği anlamını taşımadığı, davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başlayan personel sayısının az oluşu da dikkate alındığında bu sayının davacı şirketin mahvına veya ekonomik olarak ağır duruma düşmesine sebebiyet vermeyeceği,aksi yönde bir delillin de bulunmadığı ayrıca davalı personelin anayasal hakkını kullandığı dikkate alındığında bu yönü itibariyle haksız rekabetten söz edilemeyeceği, bunun yanı sıra davacının çalışmakta olduğu bazı müşterilerin davalı şirket kurulduktan sonra davalı ile çalışmaya başlamış olması, davalı firmanın faaliyetini geliştirmesi dolayısıyla piyasanın da gelişmesinin bir gereği olduğu, davalının söz konusu müşterileri kazanmak için haksız eylemde bulunduğuna, davacıyı doğrudan doğruya zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğine dair delil sunulmadığı gibi davalı ile çalışmaya başlayan davacının önceki müşterilerinin sayısının az oluşu da dikkate alındığında davalının TTK’nun 54/2 maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek herhangi bir hukuka aykırılığın, dolayısıyla haksız rekabetin mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, bu çelişkinin giderilmediğini, davalı şirketin eleman alt yapısını müvekkili şirket içinden sağlamayı kendisine yol seçtiğini, davalının … çalışanı olarak 6 kişiyi bünyesine kattığını, 4 kişiyi de katmak için uğraştığını,davalının delil listesindeki e-maillerde de dava sırasında müvekkili şirkette çalıştığı belli olan çalışanın şirketi kötülediğini ve bu sayede bir müşterinin davalı firma ile çalışmak istediğini itiraf ettiğini, davalı firmanın eylemleri hakkında zararın muhasebesel olarak kanıtlanmasına rağmen değerlendirme yapılmadığını, eksik inceleme ile oluşturulan rapor ve delillere dayanak alınarak verilen kararın kaldırılarak; bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilerek ve delillerin değerlendirilmesi ile esastan yapılan itirazlar doğrultusunda yeniden incelenerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili; davacı tarafın 17/07/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle dava miktarını 182.729,43 TL’ye çıkarmış olmasına rağmen, nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden hükmü istinaf ederek davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2017/812 Esas-2018/1122 karar sayılı ve 01/10/2018 tarihli kararımızla; davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin 17.7.2017 tarihli dilekçesi ile harcını ikmal ederek talebini 182.729,43-TL ye çıkarttığı, karar tarihindeki AAÜT esas alınarak bu tutar üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmadığından; kararın bu yönden kaldırılarak düzeltilmesi gerektiğinden davalılar yararına vekalet ücreti takdirine ilişkin kısım kaldırılarak davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 04/11/2019 tarihli 2018/5476 esas-2019/6775 karar sayılı bozma ilamında; karar kaldırılmaksızın vekalet ücretine ilişkin bendin düzeltilerek karar tesisi doğru olmadığından bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak; Dairemizin 04/11/2020 Tarih 2020/111 Esas 2020/1118 Karar sayılı kararımızla; kararın bütünüyle kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden hükmün kaldırılmasına; davanın reddine ve davalılar yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/05/2022 tarih ve 2021/1479 Esas- 2022/3736 Karar sayılı ilamında; esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; davalılar vekili için takdir olunan asgari vekalet ücreti, istinaf mahkemesi karar tarihi tarifesine göre belirlenmek yerine, önceki tarihli ilk derece mahkemesi karar tarihi esas alınarak hesaplama yapılmasının doğru olmadığı; Bölge adliye mahkemesince, yeniden esas hakkında kurduğu hüküm tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca istinaf vekalet ücreti takdir etmesi gerekirken eksik biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gerekçesiyle kararın davalı taraf lehine bozulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dairemizce Yargıtay bozma ilamına kısmen uyulmasına, kısmen direnilmesine karar verilmiştir. Dairemizden verilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacı vekili temyiz yoluna başvurmuş olup, Yargıtay ilamıyla davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden davanın reddine ilişkin hüküm kesinleşmiştir. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği; davalılar vekili temyiz dilekçesinde 21.241,06-TL nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek hükmü temyiz etmiştir. Dairemizce yeniden esas hakkında karar verilerek kurulan hüküm, nihai hüküm olup 2020 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre, vekalet ücreti dava sonunda verilen nihai karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirleneceğinden; Davalılar vekilinin talebinin doğru hesap içerdiği anlaşılmakla takdir olunan 21.241,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
DİRENME GEREKÇESİ: İkinci bozma sebebi ise istinaf duruşma vekalet ücreti verilmemesidir.Ancak ,yargıtay bozma ilamından sonra bozma ilamına uyulup uyulmama konusunda zorunlu olarak duruşma açılmış hüküm mahkemesi sıfatıyla duruşma yapılmıştır.bu nedenle istinaf duruşma vekalet ücreti verilmesi sözkonusu olmayacaktır. Bu hususda HGK tarafından da inceleme yapılmış olup ,ilam içeriği yargıtay bozmasından sonra istinaf duruşma vekalet ücreti verilmeyeceğine ilişkindir ” 5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, yukarıda yirmi birinci bentte bozucu kanun yolu olduğu belirtilen temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde boşanmanın eki niteliğindeki istemler nedeniyle taraflar yararına ayrıca vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilerek..(Yargıtay HGK nun 2021/96 esas 2021/205 karar sayılı, 4.3.2021 tarihli ilamı)”denilmiştir. Açıklanan nedenlerle ; Yargıtay bozma ilamına kısmen uyularar karar tarihi üzerindeki tarife üzerinden davalılar vekilinin talebi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmiş ancak ,istinaf duruşma vekalet ücreti verilmesine ilişkin kısım bakımından bozma ilamına direnilerek taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2017 Tarih 2014/412 Esas 2017/767 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği hükmün kesinleşen kısımlarının aynen tekrar edilerek KALDIRILMASINA, “Davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin; “Alınması gereken 54,40-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 148,50-TL peşin harç ve 2.949,79-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.098,29-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 3.043,89‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar vekili için takdir olunan 21.241,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Davalılar tarafından yapılan 1.400-TL bilirkişi ücreti, 232-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.532-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Karar kesinleştiğinde talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalılar tarafından yatırılan 31,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalılara iadesine, Davacıdan alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar tarafından yapılan 50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2022