Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1641 E. 2022/1758 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1641
KARAR NO: 2022/1758
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2018
NUMARASI: 2015/838 Esas 2018/223 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2022
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili, birlikte gıda ticareti yapmakta olan müvekkillerinin davalıdan satın aldıkları malların bedellerini çekle ödemekte olduklarını, en son satın alınan mallara karşılık olarak müvekkillerinin çeki müsait olmadığından ileride çek verildiğinde geri alınmak üzere teminat olarak 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000-TL bedelli bir senet verildiğini, ancak ertesi gün davalının senedin vade tarihinde oynama olduğundan ve bu durumun ileride sorun yaratabileceğinden bahisle o senedin yerine aynı tarihli ve bedelli bir senet aldığını, ilk senedi de yırttığını söyleyerek müvekkillerine iade etmediğini, daha sonra müvekkillerinin çeki müsait olduğunda ise davalıya 139.000-TL mal borcuna karşılık 6 adet toplam 141.000-TL bedelli çek verildiğini ve davalıda 1 tane olduğu zannedilen senedin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının müvekkillerini oyalayarak senedi iade etmediğini, senedin karşılığında verilen 16.03.2015 tarihli 100.000-TL bedelli çekin vadesi geldiğinde ödendiğini, davalının ise teminat olarak aldığı ve bedelini tahsil ettiği senedi ve yırtıp attığını söylediği ilk senedi iki ayrı icra takibine konu ettiğini ileri sürerek müvekkillerinin her iki icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının haksız olduğunu, davacıların ekonomik olarak sıkıntıya girmeleri nedeniyle ödeme yapamadıkları bir dönemde müvekkili şirket yetkilisinden kendi adlarına bankadan kredi çekmesini istediklerini ve karşılığında senet verebileceklerini söylediklerini, 100.000-TL bedelli çekin mal alım satım bedeli olarak değil çekilen kredinin teminatı olarak verildiğini ve bankaya ibraz edildiğini, kredi tutarı 100.000-TL’nin davacı tarafa elden teslim edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi riskine karşılık olarak da 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000-TL bedelli senedin verildiğini, kredinin çekim ve son vade tarihi ile senedin keşide ve vade tarihlerinin aynı olduğunu, davacıların kredi borcunu ödememeleri nedeniyle müvekkilinin 100.000-TL borcu davacılar hesabına göndermek suretiyle ödediğini, davacılar hesabına gönderilen 100.000-TL’nin ise bankaca çekildiğini, devam eden süreçte ise davacıların mal almaya devam etmeleri nedeniyle mal bedeli olarak ikinci senedin verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ispat yükü üzerinde olan davalının savunmasını ispatlayamadığı, aksine alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca davacıların iddiasının sübuta erdiği, davalı tarafça çekildiği belirtilen kredinin davacılara teslim edildiğine dair yazılı her hangi bir belge delil sunulmadığı, buna göre de bu savunmasına da itibar edilemeyeceği, ayrıca davalı tarafın verilen senedin birini teminat amaçlı verildiği belirtilmiş olmasına rağmen, aynı cevap dilekçesinde geçen 100.000,00 TL lik çekin de teminat amaçlı bankaya teslim edildiği belirtilmesine göre , davalı tarafın kendi cevap dilekçesi uyarınca 100.000- TLlik kredi için iki kez teminat alındığının kabulü gerekeceği, oysa çekler tahsil edildiğinden diğer senedin niçin iade edilmediğinin davalı tarafça açıklanamadığı, davalı tarafın diğer ikinci alınan senedin davacıların aldıkları mal bedeli uyarınca davacılardan alındığı belirtilmiş olmasına rağmen davacılara bu senedin alınmasını gerektirecek mal sattığına ilişkin her hangi bir belge bilgi sunamadığı, defterlerini incelemeye tabi tutmadığı, davacıların ortağı olduğu dava dışı şirket kayıtlarında da belirtilen karşılığı çeklerle ödenen satıştan başka bir satışın ve davacılar yönünden de mal alışının ispatlanamadığı, dosyadaki bilgi ve belgeler, getirtilen icra dosyaları, alınan detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi ek ve kök raporları uyarınca, davacıların davasının cari hesaptan açıkta kalan borç miktarı düşüldükten sonra bakiye kalan kısım yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, ayrıca davalı tarafın kötü niyetle bilerek davacılar aleyhine icra takibinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 100.515,89 TL ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 101.495,89 TL olmak üzere 202.011,78 TL davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, fazla istemin reddine, kabul edilen dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 40.402,35 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davacı tarafça mal bedeli olarak verildiği ileri sürülen 100.000-TL bedelli çekin esasında davacılar adına çekilen kredinin teminatı olarak alındığını ve bankaya ibraz edildiğini, kredi bedelinin davacı tarafa elden teslim edildiğini, bu hususta banka kamera kayıtlarının celbinin gerektiğini, kredi borcunun ödenmemesi riskine karşılık olarak ise davacıların müvekkiline İst. …İcra Müd. … E. sayılı takibe konu 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000- TL bedelli senedi verdiklerini, davacıların kredi borcunu ödemeyememeleri üzerine müvekkilince ödenerek 100.000-TL’nin davacıların hesabına yatırıldığını ve bankaca bu hesaptan çekildiğini,İst. …İcra Müd. … E. sayılı takibe konu 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000 -TL bedelli senedin ise davacı tarafın mal almayı sürdürmesi ancak ödeme yapamaması nedeniyle mal bedeline karşılık düzenlendiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, senede dayalı iki ayrı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde ;2018/2055 esas,2020/528 karar sayılı ve 28.5.2020 tarihli karar ile “Davacı taraf, davalı ile mal alımına dayalı ticari ilişkilerinde teminat olarak bir senet verildiğini, davalının senedin vade tarihinde oynama olduğundan bahisle yeni senet talep etmesi üzerine davalıya aynı keşide ve vade tarihlerine sahip aynı bedelli bir senet daha verildiğini, davalının ilk senedi yırtıp attığı yönündeki beyanına itibar ettiklerini, daha sonra ticari ilişkiden kaynaklanan borcun çeklerle ödendiğini ancak ikinci senet iade edilmediği gibi ilk senedin de halen davalıda olduğunun ortaya çıktığını, davalının bedelsiz olan her iki senedi kötüniyetli olarak icra takiplerine konu ettiğini ileri sürmüş; davalı ise, ilk senedin davacı taraf adına çekilen kredi borcunun davacılarca ödenmemesi riskine karşılık teminat olarak alındığını ve kredi borcunun kendisi tarafından ödendiğini, ikinci senedin ise davacı tarafın aldığı mal bedeline mahsuben alındığını savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu senetler incelendiğinde, her iki senedin de 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000-TL bedelli, keşidecisi davacı …, aval vereni davacı …, lehdarı davalı şirket olan, nakden/malen kaydı bulunmayan senetler olduğu görülmüştür. Dava konusu olup İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine konu edilen senette keşide yeri mevcut olmadığından kambiyo vasfını haiz olmayıp adi senet hükmündedir. Senette imzası olan davacı keşideci, senet nedeniyle borçlu olmadığını, ayrıca bu senet yerine ikinci bir senedin verildiğini ispatla yükümlü olup, davalının savunmasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de söz konusu değildir. Ne var ki davacı iddiasını ispata yönelik yazılı bir delil sunamamış, yemin deliline de dayanmamıştır. Öte yandan TTK 702/2 m. uyarınca aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir. Bu ilk senet şekle ait noksanlık nedeniyle kambiyo vasfını haiz olmadığından yani geçersiz olduğundan, davacı aval veren …’ın bu senet ve senede dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının kabulü gerekmiştir. Davacı … lehine ilk senet yönünden hükmedilen kötüniyet tazminatı davalı tarafça açıkça istinaf konusu edilmemiş ise de, bu senet yönünden davanın kabulüne ilişkin gerekçe değiştirildiğinden ve davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davacı lehine şartları oluşmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiği kanısına varılmıştır. Dava konusu olup İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine konu edilen diğer senede gelince, davacı bu senedin mal alımı nedeniyle teminat olarak verilen ilk senet yerine yine teminat olarak verildiğini ileri sürmüş, davalı ise davacı tarafın satın aldığı malların bedeline mahsuben verildiğini savunmuş olup, senette malen/nakden kaydı da olmamasına göre ispat yükünün yine davacı keşideci üzerinde olduğunun kabulü gerekmiş olup, davacı teminat iddiasını ispatlayamamıştır. Bununla birlikte bu senet yönünden davacı aval veren …’ın teminat iddiası TTK 702/2 m. uyarınca dinlenemeyeceğinden, bu davacı yönünden davanın bu nedenle reddi gerekir. Dava konusu icra takiplerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 m. uyarınca davacı taraf aleyhine tazminat şartları da oluşmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm verilerek; “Davacı … tarafından açılan davanın reddine, Davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne; davacı …’ın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tesbitine, fazla istemin reddine, Dava konusu icra takiplerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 m. uyarınca davacı taraf aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, Davacı …’ın İİK 72/5 m. uyarınca şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11 HD nin 2020/5617 esas ,2022/2857 karar sayılı 6.4.2022 tarihli ilam ile “1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası yönünden davacıların tüm temyiz itirazları ile, davalının da aynı icra müdürlüğünün … sayılı takip dosyası nedeniyle davacı …’a yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin davacı … yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince; dava davacılar aleyhine başlatılan icra takipleri nedeniyle açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı …, takibe konu iki senedin de keşidecisi olup, … esas sayılı icra dosyasına konu edilen senet yönünden davalı yan savunmasında, kendisi tarafından davacı adına kullanılan kredi borcunun geri ödenmemesi riskini teminat için senedin verildiğini savunduğundan artık ispat yükü davalı üzerinde olup, dosya kapsamına göre davalı yan savunmasını ispat edememiştir. Her ne kadar davalı 11.03.2014 tarihinde bankadan genel kredi sözleşmesi ile kredi çekmiş ise de, kredi tutarını elden davacı …’e verdiğini ispat edecek yazılı belge sunamamıştır. Bu durumda, … esas sayılı icra dosyasına konu edilen senet nedeniyle davacı …’in borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece ispat yükünün tayininde hataya düşülerek davacı … üzerinde olduğu ifade edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mümeyyiz davacı yararına bozmayı gerektirmiştir. 3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.”denilerek kararımız bozulmuş,usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmuş,hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyaya ilişkin davanın reddine ,… esas sayılı dosyada her iki davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden hüküm verildiğinden Yargıtay HGK nun 2021/96 esas 2021/205 karar sayılı ,4.3.2021 tarihli ilamı gereği taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2018 tarihli 2015/838 Esas-2018/223 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; 1-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasına konu senet ve icra takibi yönünden davacıların davasının reddine,2- İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu senet ve icra takibi nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tesbitine, Dava konusu icra takiplerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 m. uyarınca davacı taraf aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, Davacıların İİK 72/5 m. uyarınca şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 6.933,18-TL nispi karar harcından 3.466,60-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.466,58-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacılar tarafından ödenen 3.502,50-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Davacı tarafça tarafından ödenen 35,90-TL ilk masraf, 1200-TL bilirkişi ücreti ile 144-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.379,90-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 690-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, kalanın davacılar üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 6,50-TL yargılama giderinin 3,26-TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Davacılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 16.224,40-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 16.224,40-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, “İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 3.449,85-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan 80,90-TL istinaf yargılama giderinin kabul-red oranına göre 41-T’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 21-TL istinaf yargılama giderinin 10,50-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, kalanın davacılar üzerinde bırakılmasına, Temyiz aşamasında davalı gider avansından karşılanan 80-TL posta masrafının davanın kabul-red oranına göre 40-TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Dair verilen karar HMK 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin yüzüne karşı, davacılar vekilinin yokluğunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/12/2022