Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1640 E. 2022/1757 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1640
KARAR NO: 2022/1757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2014/887 Esas 2017/824 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2022
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, Rekabet Kurulunun resmi internet sitesinden 12.03.2009 tarihinde yayınlanan taraflar (… Şti.) arasında bayilik sözleşmesi ile bağlantılı kredi, ekipman sözleşmeleri, uzun süreli kira ya da intifa sözleşmeleri gibi şahsi ya da ayni haklarında rekabet yasağı kapsamında değerlendirileceği yönündeki bildirim nedeniyle 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki kanunun 56. maddesi uyarınca geçersiz sayılan sözleşmeler sebebiyle; davalıya ödenen İntifa Bedeli ve proje bedeli olan 457.000+kdvnin güncellenmiş bedeli olan 661.435,00 TL+KDV alacağının temerrüt tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; davalının bayilik sözleşmesinin uzatılması yönündeki ihtarnamelerine karşılık Davacının Rekabet Kurumun vermiş olduğu kararlara fırsat bilerek sözleşmeyi uzatmak yerine sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre intifa bedeli ile proje bedellerinin iadesini talep ettiğini, bu çerçevede hakkını kötüye kullanarak davalıdan güncelleme bedellerini almayı tercih ettiklerini, davacının Tapu resmi senedindeki intifa bedelini ödemediğini, talep edilen güncelleme bedelinin hesaplanıs yönteminin hatalı ve kabul edilebilir olmadığını, davacının Davalı bayinin taraflar arasındaki esas sözleşme kapsamında 15 yıl boyunca iyi niyetli çalışma istek ve arzularına mevcut mevzuat açısından yeni bir beş yıllık bayilik sözleşmesi imzalayabilecekken kötü niyetli açmış olduğu davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının proje bedelini isteyemeyeceği konusunda bilirkişinin rapor verdiği, inkişaf bedeli ile ilgili olarak Yargıtay 19. HD.nin 12/10/2017 tarih 2016/5430-2017/6901 sayılı kararında; talep edilen inkişaf bedeli istasyonun faaliyete geçirilmesi için bir defaya mahsus olarak verilen bir bedel olup, sözleşmede fesih halinde bu bedelin iade edileceği açıkça düzenlenmedikçe iadenin istenemeyeceğinin belirtildiğini, Taraflar arasında yapılan 08/03/2005 tarihli bayilik sözleşmesinde belirtilen Yargıtay kararı doğrultusunda proje bedelinin iade edileceğine dair bir sözleşme hükmü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; müvekkili tarafından ödenen faturalara konu bedelin intifa bedeli olduğunun açıkça yazılı olduğu, bu hususun her iki tarafında kabulünde olduğunu,davalı şirket ile müvekkili şirketler arasında imzalanan intifa sözleşmesinin Rekabet Kurumu’nun grup muafiyeti tebliğlerinde öngörülen süreye aşan kısmının ifasının hukuken imkansız hale geldiğini, Rekabet Kurulu tarafından 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 56.maddesi gereğince aynı kanunun 4.maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle sayılmış olan anlaşmaların bu anlaşmalar gereğince birbirlerine verdikleri herşeyin BK 63 ve 64.maddeleri gereğince iadeye tabi olup, Yüksek Mahkeme tarafından ilgili davalarda verilmiş kararlarında bu doğrultuda olduğunu, müvekkilinin dava konusu intifa bedelini öderken hedeflediği ticari kazancın geri dönüşümünü sağlama imkanını kaybettiğini, belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne yahut kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA SÜRECİ VE GEREKÇE: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde :Dairemizin 2018/608 esas ,2019/184 karar sayılı 14.2.2019 tarihli karar ile “Taraflar arasındaki 18.4.2008 tarihli bayilik sözleşmesinin sona ermesini müteakip imzalanan 18.9.2010 tarihli 1 yıl süreli bayilik ve işleticilik sözleşmesi 18.9.2011 tarihinde sona ermiştir. Sözleşme sona ermeden evvel davacı şirket tarafından keşide edilen 25 temmuz 2011 tarihli ihtarname ile 450.000-TL intifa bedeli ,7.600-TL proje bedelinin kdv leriyle birlikte bayiye ödendiği, sözleşmenin süresi 18.9.2011 tarihinde sona ereceğinden kullanılmayacak döneme isabet eden 263.264-TL +kdv nin ödemenin yapıldığı tarihten 18.9.2011 tarihine kadar senelik %24 faiz oranıyla güncellenerek 661.435-TL nin hesaplandığı bu miktarın 18.9.2011 tarihinden itibaren faiziyle ödenmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davadışı … adına kayıtlı bulunan istasyon üzerinde davacı lehine 10.2.2004 tarihinde 7.500.000-TL bedelle 15 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiği,yargılama sırasında incelenen taraf kayıtlarından ve sunulan banka hesap ekstrelerine göre dava dosyasında mevcut intifa senedinden hariç olarak davacının 19.4.2005 tarihinde 175.000-TL,6.6.2005 tarihinde 175.000-TL ,26.8.2005 tarihinde 100.000-TL ödemeyi davalıya yapmıştır. Davalı şirket 18.4.2005 tarihli” intifa bedeli” açıklaması ile kdv hariç 175.000-TL ,2.6.2005 tarihinde 175.000-TL ve 15.8.2005 tarihinde 100.000-TL bedelli faturaları davacı adına düzenlemiştir.İntifa resmi senedinde bedelin 7.500-TL olarak gösterilmesine karşın davalının aldığı ödemeler için “intifa bedeli” olarak fatura düzenlediği ,davacının da davalının düzenlediği faturaları maddi duran varlıklar hesabında 15 yıl süre amortisman ayırmak sureti ile giderleştirme yaptığı gözönüne alındığında 450.000-TL ödemenin intifaya ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir.İlk derece mahkemesinin istasyon yapım bedeli olarak ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceği yolunda ki gerekçesi yerinde görülmemiştir.Kaldı ki davalı davadan evvel keşide ettiği ihtarnamede,talep olunan intifa bedeline karşın yeniden sözleşme yapma arzusunda olduklarını bildirmiştir.Davacı tarafından açılan İst. 40.ATM.nin 2011/387 esas sayılı dosyasında 18.9.2011 tarihinden sonra ki döneme tekabül eden intifa bedelinin güncelleştirilmiş değeri olan 661.435-TL+kdv nin avans faiziyle tahsili talep edilmiş,mahkemece dava tarihi itibariyle sözleşmesel ilişki devam ettiğinden erken açılan davanın reddine karar verilmiş,bu karar kesinleşmiştir.Davacı vekili ödenen 450.000-TL den kalan bedeli güncelleştirerek iadesini talep etmekte ise de davalının iyiniyetli olarak sözleşme süresinin sonuna kadar devam edeceği düşüncesiyle iktisap ettiği intifa bedelinin kendi dahilinde olmayan nedenlerle sözleşmenin süresinden evvel geçersiz hale gelmesi nedeniyle iyiniyetle elinde kalanı vermekle sorumlu olduğu, iyiniyet ve hakkaniyet kuralı gereği haklı bir sebeble uhdesinde tuttuğu bir bedelden dolayı semerelerin istenilemeyeceği, bu sebeble kıstelyevm usulünce kullanılmayan süreye göre hesaplama yapılarak kalanı iade ile yükümlüdür. İlk alınan bilirkişi raporunda ; geri kalan işlememiş süreye tekabül eden miktarın intifa terkin tarihi olan 18.11.2011 tarihine kadar 250.912,58-TL olarak hesaplanmıştır.Mahallinde yapılan keşfen inceleme neticesinde bilirkişiler ; taşınmazın 6.6.2003 tarihinde … adına yapı ruhsatı alındığı,16.12.2005 tarihinde yapı kullanma izin belgesi verildiği 6.6.2003 tarihinde yapı ruhsatı alınmışken ,2005 yılında yapılan ödemelerin inşaat bedeli olarak kabul edilemeyeceğini, taşınmazın halen bir başka dağıtım firması bayiisi olarak faaliyet gösterdiğini , intifa terkin tarihine kadar kullanılmayan süreye isabet eden kısım 253.972-TL olarak hesaplanmış ise de her iki rapor arasında ki farkın hesaplamadaki(360-365) gün farklığından kaynaklandığı, ilk bilirkişi kurulunun hesaplama yönteminin doğru olduğu kullanılan gün sayısının 2424,kullanılmayan gün sayısının 3055 gün olduğu, denetlenen bu hesaplamaya göre 2424 gün sayısına göre hesaplama yapılan 20.8.2014 tarihli rapor hükme esas alınmak suretiyle davalının sebebsiz zenginleştiği tutarın iadesi gerekmektedir.İntifa ivaz bedeli hesabında kdv hariç toplam değerin gözönüne alınması gerekir çünkü katma değer vergisi davalı kazanımı olmayıp vergi olarak devlete ödendiğinden(Yargıtay 19 HD 2016-5209 esas-2017-1885 karar sayılı ilamı )kdv isteminin reddi gerekmektedir. Davacı tarafça keşide edilen ihtarnamelerin İst. 40.ATM.nde açılan davadan evvel keşide edildikleri ,15.9.2011 tarihinde açılan dava ise erken açıldığından bahisle reddedildiğine göre elde ki davada temerrüdün başlangıcına esas alınamayacağı ,zira temerrüt ihtarnamesinden sonra açılan davada alacağın muaccel olmadığı kabul edildiğinden hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu intifa bedeline ilişkin kısma yönelik olup HMK 355(1) gereği istekle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde intifa bedelinin inkişaf bedeli olarak kabulüyle davanın reddine ilişkin hüküm yerinde olmadığından kaldırılarak davanın kısmen kabulune iadesi gereken bedele dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11 HD 2021/3829 esas ,2022/3446 karar sayılı 26.4.2022 tarihli ilamı ile “1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre ve özellikle HMK 205. madde gereği davalının bizzat kendi el ürünü olan faturaların intifa bedeli açıklaması ile kesilmiş olmasına göre taraf vekillerinin aşağıda yazılı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Bölge adliye mahkemesince, asıl alacağı avans faizi ile tahsiline karar verilmiş ise de faizin KDV’si hakkında karar verilmemiştir. 3065 sayılı Katma Değeri Vergisi Kanunu’nun 24/c maddesinde matraha dahil unsurlar arasında “Vade farkı, fiyat farkı, kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler.” gösterilmiştir. Anılan Kanunu’nun 24/c maddesi uyarınca faiz alacağı da KDV matrahları arasında gösterildiğinden faize de KDV istenebilecektir. Bu nedenle mahkemece davacının hüküm altına alınan alacağın faizine KDV eklenmemesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.3- Davacı tarafından davalı şirket yetkililerine intifa hakkının terkini hususunda vekaletname verilmesinin yeterli olmadığı, intifa hakkını tapuda terkin ettirildiği tarihin nazara alınması gerekmektedir. Dosyaya gelen tapu takyidatından 30.03.2005 tarihli intifanın 02.12.2011 tarihinde terkin edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda bu tarihin nazara alınarak hesaplama yapılması gerektiği halde yazılı şekilde 18.11.2011 tarihinin nazara alınması doğru olmamıştır.”denilerek karar bozulmuştur.Ancak ; HMK 26(1)madde” Hakim ,tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez ,(2)Hakimin tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” hükmünü haizdir.Davacı vekilinin dava dilekçesinde asıl alacağa işletilecek (avans) faizine+kdv işletilmesine ilişkin bir talebi yoktur.Yargıtay bozma ilamına uyulması halinde taleple bağlılık kuralı ihlal edilmiş olacağından bozma ilamının 2 nolu bendine uyulmamasına ,yerinde olan (3) nolu bendine uyularak 2.12.2014 intifa terkin tarihine göre 14 gün kullanılmış gün +2424 gün sayısına ilave edilerek 2438 gün kullanıldığı ,kullanılmayan gün sayısından düşülerek (kullanılmayan 3055-14=3041 gün kabul edilerek) yine hükme esas alınan 20.8.2014 tarihli rapor hesaplamaya esas alınarak günlük 82.13×14= 1.149.82-TL düşülerek 250.912,58-1.149,82-TL=249.762,76-TL nin avans faizi işletilerek (KDV uygulanmadan) tahsiline,fazla istemin reddine karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden hüküm verildiğinden Yargıtay HGK’nun 2021/96 esas 2021/205 karar sayılı, 4.3.2021 tarihli ilamı gereği taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/887 Esas, 2017/824 Karar sayılı ve 07/12/2017 tarihli hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; 249.762,76-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 17.061,29-TL harçtan peşin yatırılan 9.822,35- TL harcın mahsubu ile bakiye 7.238,94‬- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 9.846,80-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından ödenen 4.300-TL bilirkişi ücreti ile 618,50- TL talimat masrafı, teb.ve müz.giderinden ibaret 4.918,50-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.860-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yargı gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Davacı vekili için takdir olunan 37.966,79-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı vekili için takdir olunan 60.634,11-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacının hükümden sonra yaptığı istinaf ,temyiz posta masrafları toplamı 209,90-TL nin davanın kabulü oranında hesaplanan 78-TL sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/12/2022