Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1626 E. 2022/1188 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1626
KARAR NO: 2022/1188
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2021/163 Esas – 2022/342 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankaya İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/09/2022
Davanın kısmen kabulüne-reddine ilişkin kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı şirket ile banka arasında imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi kapsamında iş bu firmaya nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığı, kredi ödemelerinin aksatılması üzerine hesapların 26.12.2019 tarihinde kat edildiği ve muaccel hale gelen borçların ödenmesinin talep edildiği, söz konusu ihtarnameye rağmen borçların ödenmediği, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası üzerinden yasal takibe geçildiği davalıların yaptığı itirazların bir dayanağının olmadığı, dava tarihi itibarı ile takipteki 6.675- TL tutarlı çek depo talebinin bankanın takibe konu çek riskleri yönünden ödeme yükümlülüğü yasal olarak sona erdiği için 6.675-TL tutarın iş bu davaya konu edilmediği, itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili dava dilekçesi ve eki belgelerinin takibe dayalı belgeler olmadığı, bu nedenle inceleme ve yargılamanın icra dosyasındaki takip talebi ve ödeme emrinde gösterilen belgelerle sınırlı yapılması, kefil …’ın kefaletinin geçersiz olduğu, kefalet ilişkisinin 6098 sayılı TBK’nun kefalet sözleşmesine uygun olmadığı, kredi sözleşmesinin usule uygun kat edilmeden icra takibi başlatıldığı, kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediği, kat ihtarından önceki süreçte bankanın İİK hükümlerine aykırı davrandığı, anapara borcunun ve kat ihtarına kadar hesaplanan alacakların kanuna aykırı hesaplandığı, belirtilerek, davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı borçlular aleyhinde başlatılan İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … esas sayılı icra takip dosyasında, 85.017,62-TL asıl alacak, 4.144,61-TL işlemiş akdi ve temerrüt faizi, 207,23-BSMV, 995,00-TL masraf olmak üzere 90.364,46-TL üzerinden davalı borçluların yapmış olduğu itirazın iptaline, fazla talebin reddine, %40,50 oranında temerrüt faizi ve %5 gider faizi uygulanmasına,alacak likit olduğundan davacı lehine %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalılardan tahsiline ,reddedilen kısım için kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili; hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli bir rapor olmadığını, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hazırlandığını, görev ve yetki sınırları aşılarak müvekkili aleyhine hukuki değerlendirmeler ihtiva ettiğini, görevlendirme ara kararına riayet edilmeden düzenlendiğini, bilirkişi raporunun yanlı hazırlandığını, müvekkiline tebliğ edildiği iddia olunan kat ihtarının hukuka aykırı olduğunu, hesabın usule ve yöntemine uygun kat edilmediğini,ödenen miktarların da kat ihtarında gösterilmesi gerektiğini ,hesabın kat edildiğinin açıkça bildirilmediği , alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı hukuka aykırı olduğunu, davacının daha fazla miktar için icra takibi başlattığı ,ancak harca esas değerin eksik gösterildiğini, dava dilekçesi nazara alınarak eksik kalan harcın tamamlatılmasından sonra karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edildiğini, bu sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.Alacaklı banka tarafından icra takibinde talep edilen 6.575-TL gayrinakdi alacağın deposuna ilişkin talebin dava dilekçesinde dava konusu etmedikleri açıklandığından bu kısma yönelik harcın tamamlanması ve reddi halinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ge rektiği davalılar vekili tarafından istinaf nedeni olarak ileri sürülmüştür.İcra takibine konu alacağın tamamı için itirazın iptali talebinde bulunulması zorunlu değildir. İcra takibinde talep olunan alacak sonradan arttırılamaz ise de ,itirazdan sonra daha az bir miktar için dava açılması na taleple bağlılık kuralı gereği yasal engel bulunmamaktadır. Davalılar vekili kat ihtarının ve şirkete tebliğinin usulüne uygun olmadığını,kat ihtarının açıkça yapılmadığını ileri sürmüş ise de ,alacağı muaccel kılan ihtarname de ;ihtarnamenin konusu açıkça “kat ihtarı”olduğu yazılmaktadır.Kat ihtarında açıkça kredi borcunun ödenmediği ,ödeme için süre verilmek suretiyle bildirilmiş ve ihtarname ekine eklenen hesap özetinde ödenmeyen taksit tutarı ,geriye kalan ana para ve faizleri detaylı olarak gösterilmiş olup,ödenen taksitlerin gösterilmesinin gerekmediği , kat ihtarının yasal gereklilikleri taşıdığı ve şirketin çalışanına usulen tebliğ edildiği davalıların 03/01/2020 tarihi itibariyle mütemerrit oldukları anlaşılmaktadır. 6100 sayılı TBK m.586 uyarınca; kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Davalı asıl borçlunun adresine gönderilen ihtarın tebliğ edildiği ve borcun ödenmediği anlaşıldığından, davacı bankanın müteselsil kefile müracaat koşulunun gerçekleştiği ve davacının önce rehine başvurmadan kefile başvurabileceğinin kabulü gerekmektedir. TBK 583/1.maddesinde; kefalet sözleşmesi ,yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı düzenlenmiştir.Akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde, kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz bulunduğundan, bu yönün mahkemece kendiliğinden incelenmesi gereklidir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 12.4.1944 tarih 14-13 sayılı kararı). Davalı vekili tarafından sebebi açıkça gösterilmemekle birlikte kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı ileri sürülmüştür. Davalı müteselsil kefilin aynı zamanda şirket YK başkanı olduğu belirlenmektedir.Davacı Banka ile davalı-asıl borçlu … AŞ. arasında 11.01.2013 tarihli 2.000.000-TL limitli, 02.05.2019 tarihli 150.000-TL limitli iki adet GKS imzalandığı; 11.01.2013,02.05.2019 tarihli sözleşmelere davalı-…’ın kefaletlerinin bulunduğu,müteselsil kefilin davalı asıl borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre YK başkanı olduğu,2013 tarihli sözleşmede eş …’in muvafatı alındığı; el yazısı ile müteselsil kefil olduğu,kefalet tarihi ve limitinin ayrı ayrı gösterildiği anlaşılmakla şekil koşullarının tamam olduğu belirlenmekle ,davalılar vekilinin kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen davaya konu GKS’nin 11.b maddesinde, temerrüt halinde bankaya muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek faiz oranına %50 ilavesi ile uygulanacak temerrüt faizinin tatbik edileceği kararlaştırılmıştır. Yargıtay 19 HD nin yerleşik uygulaması ile aynı paralelde olan Yargıtay HGK’nın 2017/19-1650-507 E-K sayılı kararı doğrultusunda fiilen uygulanan faiz oranından hareketle icra takibine konu taksitli krediye uygulanan %27 akdi faiz oranına %50 ilavesiyle %40,50 temerrüt faizi talep edebileceği belirlenmiştir.Bilirkişi raporu değerlendirildiğinde ;davacı alacaklı banka 2.5.2019 tarihinde davalı asıl borçlu şirkete taksitli kredi kullandırılmış olup,davalı asıl borçlu 1.12.2019 tarihli 7. Taksit ödenmemiştir. Banka tarafından 26.12.2019 tarihinde hesabın kat edildiği ,kalan asıl alacağa temerrüt tarihine kadar %27 oranda akdi faiz ,temerrüt tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faizi hesaplanarak 90.364,46-TL toplam alacak hesaplamasına ilişkin kök raporda hesaplama hatası bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle; davalı şirkete kullandırılan esnek taksitli ticari kredi nedeniyle doğan borç kadar davalıların borca itirazının haksız olduğu belirlenerek itirazın kısmen iptaline ,kredi borcundan doğan alacak likit bulunduğu belirlenmekle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından ,istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 6.172,79-TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 1.543,2‬0-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.629,59‬-TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 26-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/09/2022