Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/162 E. 2022/285 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/162
KARAR NO: 2022/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/758 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TALEP: Davacı vekili, davalının piyasaya arz ettiği ürünler, birçok internet sitesi, eczane ve diğer sair kanallar üzerinden piyasaya arz edildiğini, bu durumun devam etmesi halinde müvekkili şirket’in zarar göreceğini, davalının mevzuata aykırı ürünlerinin internet siteleri, eczaneler ve sair satış kanallarından tüketiciler tarafından satın alınabilecek olması, ticari faaliyetlerin ve ekonomik çıkarların ciddi anlamda olumsuz etkileneceğini, davalının mevzuata aykırı olarak piyasaya ürün etmesinin durdurulmasını ve halihazırda piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin toplatılması için haksız rekabetin men’i hakkında verilecek nihai karar verilinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği ,davacının haklarına tecavüz edip etmediği hususunun yargılamayı gerektirdiği, teknik bilirkişilerden rapor alınması gerektiği, bilirkişi raporundan sonra durumun tespit edilebileceği gözetildiğinde yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir talebinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili; davalının mevzuata aykırı olarak piyasaya ürün arz etmesinin durdurulması ve halihazırda piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin toplatılmasının hiçbir şekilde asıl hükme rağmen devam edecek nitelikte olmadığından, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette karar verilmesi anlamına gelmeyeceğini, işbu durumun devam etmesi halinde müvekkili şirketin aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeniyle ekonomik çıkarlarının zarar görmeye devam edeceğini, HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin talep edilebilmesine dair kanunda belirtilen şartların gerçekleştiğini, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, ihtiyati tedbir yoluyla davalının mevzuata aykırı olarak piyasaya ürün arz etmesinin durdurulması ve halihazırda piyasaya arz edilmiş olan ürünlerin toplatılması istemine ilişkindir.Mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, davacının iddialarının ancak yargılama sırasında yapılacak inceleme ile ortaya çıkacağı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Haksız rekabet davasında ihtiyati tedbiri düzenleyen TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. İhtiyati tedbire ilişkin bu özel düzenleme, dava sonunda elde edilebilecek hukuki durumun ihtiyati tedbirle sağlanamayacağına dair kuralın istisnasını teşkil etmektedir. TTK’nun 61/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda hakime bir takdir yetkisi tanınmış ise de, anılan hükümde bu yetkinin HMK 389 vd. maddeleri hükümlerine uygun olarak kullanılması gerektiği de vurgulanmıştır. HMK’nın 389/1. maddesi ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Davacının talebinin dayanağı haksız rekabete ilişkin TTK m.54 ve devamı hükümler olup, davacının tedbir talebi TTK’nın 61. maddesi kapsamında, HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Diğer bir ifadeyle, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir. Bu haliyle tarafların ürünleri incelenmemiş olup , davalının yaptığı satışların haksız rekabet teşkil edip etmediği hususları, toplanacak deliller kapsamında yapılacak tahkikat ile belirlenecektir.İlk derece mahkemesinin her ne kadar hüküm sonucu elde eder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin gerekçesi doğru görülmemiş ise de ,sonucu itibariyle yaklaşık ispatın sağlanamadığının kabulü gerektiğinden mahkemece ihtiyati tedbir talebinin bu gerekçeyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, sonu itibariyle ara kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/02/2022