Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/16 E. 2022/78 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/16
KARAR NO: 2022/78
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/304 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2022
İhtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili, müvekkilinin davalı Şirket’in toplamda 50.000 adet payının 8.522,80 adedine sahip olduğunu, genel kurul toplantısına emredici nitelikteki TTK 407/2 hükmüne aykırı şekilde davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinden hiçbirinin katılmadığını, toplantının ve toplantıda alınan tüm kararların hükümsüz olduğunu,davalı şirketin 08/10/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin faaliyetinde devam etmesinde fayda görülmediğinden tasfiyeye girmesi ve tasfiye memuru seçilmesine ilişkin karar alınmasına rağmen 6 yıldır hiçbir işlem yapılmadığını, dava konusu genel kurul toplantısında alınan tüm kararların şirketin tasfiye amacı ile bağdaşmadığından öncelikle bu nedenle dava konusu genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,6,7 ve 8 numaralı kararların iptaline hükmedilmesi gerektiğini, gündemin 3. maddesinde yer alan faaliyet raporunun, gerçeğe aykırı şekilde hazırlanmış şirket defter ve kayıtlarına dayanarak, eksik ve TTK, Vergi Usul Kanunu, “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporu’nun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine aykırı olarak hazırlandığını, müvekkilinin muhalefet ettiğini;gündemin 4.nolu maddesinde görüşülen Şirket bilançosu ve kar- zarar cetvelinin gerçekleri yansıtmadığını, 2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait görevlerinden dolayı geçmiş yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair alınan kararın iptali gerektiğini, gündemin 6 nolu yönetim kurulu seçiminin hukuka aykırı olduğunu, tasfiye amacına aykırı şekilde yönetim kurulu üyelerine temsil ve ilzam yetkisi verilmesi kanuna aykırı olup; 7 nolu kararın iptali gerektiğini, şirket’e yönetim kurulu başkanı olarak atanan …’ın TTK m.395 ve 396 uyarınca yetki verilmesi yönündeki müzakerelere katılması ve oy kullanmasının mümkün olmadığından 8 nolu kararın iptali gerektiğini, Davalı Şirket’in 25.01.2021 tarihinde yapılan 2015- 2016- 2017- 2018-2019-2020 yılları Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararların, hukuka ve TTK’nın emredici hükümlerine aykırı olmaları nedeniyle batıl (kesin hükümsüz) nitelikte olduklarının tespitine; aksi halde iptal edilmelerine; yargılama süresince, davalı Şirket’in Davalı Şirket’in 25.01.2021 tarihli genel kurulunda alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararların, şirket için ciddi zararlara yol açacağı göz önüne alınarak yürütmelerinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, şirketin tasfiye sürecinde olması, 2015 yılından beri ekonomik faaliyet göstermemesi, alınan genel kurul kararlarının şirkete ciddi boyutta zarar vereceği hususunda kanaat oluşmaması, şirketin tasfiye işlemlerinin yürütülmesinin bu aşamada şirket menfaatine olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; genel kurul toplantısına yönetim kurulu üyelerinden hiçbirinin katılmadığını, toplantıda alınan kararların hükümsüz olduğunu, davalı şirketin 08/10/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında tasfiyeye girmesi ve tasfiye memuru seçilmesine ilişkin karar alındığını, aradan geçen 6 yıl boyunca tasfiye memurunun tasfiyenin amacına yönelik hiçbir işlem yapmadığı gibi genel kurul toplantısına dahi katılmadığını, çoğunluk hissedar …’ın kötüniyetli tavırlarla müvekkilini dışladığını, genel kurul toplantı tutanağına müvekkilinin adresini bilinçli olarak yanlış yazıldığını, kararın yürütülmesinin geri bırakılmaması halinde azınlık paysahibinin telafisi söz konusu dahi olmayacak ölçüde zarara uğrayacağını, kararın kaldırılarak genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Talep, TTK’nın 449. maddesi uyarınca genel kurul kararının iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. TTK nun 449. maddesi ”Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde de hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararı verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 390/3 maddesi ise, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; yönetim kurulu üyelerinin görüşü sorularak ihtiyati tedbir istemi karara bağlanmıştır.Davalı şirketin 2015 yılında şirketin tasfiyesine karar alındığı halen tasfiye sürecinde olduğu ,2015,,2020 yıllarına ait genel kurullarının yapıldığı anlaşılmaktadır.Davacı vekili alınan kararların tasfiye amacına aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de alınan kararlarının şirketin anılan yıllara ait bilançolarının tasdiki,yönetim kurulunun ibrası ,yönetim kurulu seçimi ,yönetim kurulu üyelerine TTK nun 395-396.maddelerine göre izin verilmesi kararlarından ibarettir.Şirketin ekonomik faaliyeti bulunmadığı, alınan kararların içerisinde icrasının durdurulmaması halinde alınan kararların şirkete telafisi imkansız zarar verebilecek nitelikte bir karar bulunmamaktadır.Yapılacak yargılama sonucunda iptale karar verildiği takdirde tüm etkileriyle ortadan kalkabilecek nitelikte kararların icrasının durdurulması talebinin reddine ilişkin ara kararında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle;talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmakla, ihtiyati tedbir isteyen/davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 59,30- TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/01/2022