Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1524 E. 2022/1112 K. 01.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1524
KARAR NO: 2022/1112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2022
NUMARASI: 2021/349 Esas – 2022/229 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/09/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden ticari kredi kullandırıldığını, kredi borcu vadesinde ödenmediğinden davalı şirket ve müteselsil kefil …’a hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye itiraz edilmediğini, davalılar tarafından ödenmeyen 703.543,93 -TL’lik alacak için İstanbul Anadolu Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalıların itirazının iptaline ve takip talebinde yazılı şartlar üzerinden takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkillerinden …’ın kredilerin bir kısmına kefil olduğunu, kefaletinin usulsüz alındığını, eş rızasının bulunmadığını, davacının öncelikle asıl borçlu şirkete gitmesi gerektiğini, takibe konu borca ilişkin muacceliyet ve temerrüt şartlarının oluşmadığını, mükerrer faiz talep edildiğini, ihtarnamelerin tebligat kanunu’na uygun tebliğ edilmediğini, tebliğ mazbatasında tebligatın yetkili … imzasına bırakıldığının yazılı olduğunu, bu şahsın kim olduğu, neyin yetkilisi olduğu hususunun bilinmediğini, muhatabın nerede olduğuna dair araştırma yapılmadığını,kredi sözleşmeleri şablon şeklinde olup dayatma şeklinde imzalatıldığını, kredi borcuna yapılan taksit ödemelerinin eksiksiz biçimde düşülmediğini, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Davacının davalılardan takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarının belirlenmesi yönünden uzman bilirkişiden rapor alınarak ;davalı şirketin 26/02/2021 tarihi itibariyle, davalı kefilin ise takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile yapılan hesaplamalar uyarınca saptanan rakamlar hükme esas alınarak, nakit alacak bakımından davalı şirketin 644.734,31 -TL asıl alacak,20.253,48 -TL işlemiş temerrüt faizi, 1.012,67-TL %5 BSMV,97,70- TL ihtiyati haciz harcı, 910-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 667.008,16- TL; davalı müteselsil kefil bakımından da 640.309,13 TL asıl alacak olmak üzere , toplamda 662.421,56 TL üzerinden ,gayrinakit alacak bakımından da 14 adet çek yaprağından doğan 37.380- TL.tutarın deposunu teminen her iki davalının itirazlarının iptaline, nakit asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %23,40 oranında sözleşmesel temerrüd faizi ve bunun %5 BSMV’sinin uygulanmasına ve likit alacağa haksız itiraz nedeniyle hükmedilen tutarın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEBLERİ: Davacı vekili bilirkişi Raporunda, bir takım eksik hesaplamalar yapıldığını, müvekkili bankanın takip tarihi itibari ile olan alacağı değişen faiz oranları ile hesaplanmış olup, anılan hususun dikkate alınarak sözleşme ve faiz yönergeleri kapsamında alacağın gerçeğe uygun şekilde tespit edilmesi gerektiğini,bilirkişi tarafından değişen oranlarda hesaplama yapılmadığı için, takip talebindeki tutar ile raporda tespit edilen tutarlar arasında fark bulunduğunu,kredi borçlusu ile imzalanan ve dosyada mübrez genel kredi sözleşmesindeki faiz hükümleri uyarınca değişen oranlarda faiz talep etme hakkı bulunduğunu anılan husus dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini ,Yargıtay 19.HD nin 97/1055 Esas ve 97/10599 Karar sayılı emsal kararı;ile”Banka kullandırmış olduğu krediye temerrüt tarihine kadar uygulamış olduğu akdi faiz kapital faizi olup, asıl alacak olarak kabulü gerekir. Bir başka deyişle temerrüt tarihine kadar kullandırılan kredinin aslı ile bunun akdi faizi asıl borcu oluşturur. Bunun sonucu olarak da temerrüt tarihinden itibaren bu toplam borç üzerinden temerrüt faizi uygulaması BK. 104/son maddesine aykırılık teşkil etmez”denildiğini ,alacağın yeniden hesaplanarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Davacı banka icra takibinde; nakit alacak bakımından 664.307,53-TL asıl alacak, 34.379,25-TL işlemiş temerrüt faizi, 3.849,45-TL %5 BSMV olmak üzere toplam da 703.543,93-TL alacak talebinde bulunmuş ilk derece mahkemesince bu talebin asıl borçlu şirket bakımından 667.008,16- TL,müteselsil kefil yönünden 662.421,56 -TL alacak bakımından itirazın kısmen iptaline ,fazla istemin reddine karar verilmiş, davanın kısmen kabulüne -reddine ilişkin hüküm davacı banka vekili tarafından alacağın red edilen kısmı bakımından istinaf edilmiş olmakla istinaf incelemesi red edilen bu kısımlar ile sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı banka ile davalı şirket arasında 20/02/2018 ve 19/09/2019 tarihli genel kredi sözleşmeleri ile 30/01/2019 tarihli şirket kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalanmış ,davalı şirkete kredi kullandırılmıştır. Dayanak sözleşmelerde,davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaları bulunmaktadır.Davalı şirkete BCH ve taksitli kredi ile gayrı nakdi çek taahhüt bedeli kredisi kullandırıldığı, borcun ödenmediği, hesabın 12/02/2021 tarihinde kat edildiği ve borcun ödenmesi için davalılara 13/02/2021 tarihli hesap kat ihtarnamesinin gönderildiği ve ödeme için 3 gün süre verildiği, hesap kat ihtarının asıl borçlu şirkete 16/02/2021 tarihinde, davalı …’a 13/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği belirlenmektedir. Sözleşmelerin temerrüt faizine ilişkin 4.c maddesinde temerrüt halinde akdi faiz oranına azami %100 oranında ilave yapılarak temerrüt faizi uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Davacı alacaklı bankanın talep ettiği %23,40 orandaki temerrüt faizine hükmedilmiştir.Takip talebi ile bilirkişi raporu arasındaki farklılık ,davacı alacaklının kat ihtarında talep ettiği bilirkişi tarafından hesaplamaya esas alınan hesap kesim tarihi olan 12/02/2021 tarihindeki alacak tutarı olan 640.309,13-TL yerine 664.307,53-TL talebi nedeniyle oluştuğu anlaşılmaktadır.Hesap kesim tarihindeki alacak yerine daha fazla talebin sebebi davacı tarafça açıklanmamıştır. Davacı vekili temerrüt tarihine kadar olan akdi faizin kapitalize edilerek asıl alacak olarak talep edilebileceğini ileri sürmekte ise de ,bilirkişi hesaplaması bu şekilde yapılmış olup ,hesap kesim tarihi olan 12/02/2021 tarihi ile şirketin temerrüt tarihi olan 26/02/2021 tarihi arasında ki 14 gün için akdi faiz %18,48 orandan hesaplanan akdi faiz asıl alacağa ilave edilerek ,bir başka deyişle akdi faiz kapitalize edilerek ,asıl alacak olarak hükme bağlanmıştır. Buna göre daha fazla asıl alacak bakımından talebin bir dayanağı bulunmadığından davacı vekilinin red edilen fazla alacak bakımından ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı müteselsil kefil hakkında temerrüt faizi işletilebilmesi için adı geçen davalıya kat ihtarının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekir. Davalı müteselsil kefil kat ihtarının tebliğinin usulsüz yapıldığını savunmuş,mahkemece yapılan araştırmalar ile davalı … adına tebligat gönderilen adresin ev adresi olduğu,tebliğ yapılan şahsın davalı ile aynı konutta ikamet eden bir yakını ,çalışanı olduğu belirtilmediği anlaşılmakla müteselsil kefile yapılan tebliğin usulsüz olduğu belirlenmekle,adı geçen borçlu yönünden temerrüdün takip ile başladığının kabulü gerekir. Asıl borçludan ayrı olarak ,müteselsil kefil bakımından red edilen miktar bakımından yapılan incelemede müteselsil kefil bakımından temerrüdün takip ile başladığı ,takipden evvel temerrüt faizi yerine akdi faiz işletilmesi nedeniyle temerrüt faizi bakımından red edilen ilave kısımda da hesaplama hatası bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin nakit alacak bakımından red edilen kısımlara yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/09/2022