Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1439 E. 2022/1471 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1439
KARAR NO: 2022/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2021/485 Esas – 2022/254 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Davanın usulden reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin, davacı müvekkili tarafından verilen siparişlere ilişkin avans ödemelerine karşılık, davalı tarafın mermer teslimatı şeklinde işlediğini, davalıya yapılan ödemelerden, davalı tarafça teslim edilen mermer emtia bedelleri mahsup edildiğinde, müvekkilinin kayıtlarına göre davalının 110.000-USD borçlu olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin alacağının davalıdan tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak borca ve yetkiye itiraz ettiğini, iş bu itiraz nedeniyle de yapılan ilamsız takibin durduğunu, davalı taraf yetkiye itiraz etmişse de akdi ilişkiyi inkar etmediğini, taraflar arasında mermer satışından kaynaklanan bir sözleşmesel ilişkinin varlığı noktasında uyuşmazlık bulunmadığını, davalı tarafça para borcunun ifa yeri bakımından müvekkilinin ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığının iddia ve ispat edilmediğini, para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yerinin de alacaklının yerleşim yeri olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava dışı …’ın faaliyet gösterdiği Isparta Sütçüler ilçesindeki maden sahasında üreteceği mermerin davacı şirkete pazarlanması, davacı alıcı tarafından markalanması, satış ve teslimi ile ödeme koşulları hususunda davanın tarafları ile dava dışı … arasında 09.01.2017 tarihli pazarlama ve blok mermer alım satım sözleşmesi akdedildiğini, davacının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi inkar etmediğini, sözleşmenin imza tarihinde davacının şirketi temsil ve ilzama yetkili şirket müdürünün … olduğunu, şirketin katılım sağladığı tüm fuarlarda şirketi …’nin temsil ettiğini, sözleşmenin 7. maddesi ile sözleşmeden doğacak olan ihtilaflarda Antalya Mahkemeleri ile İcra Daireleri’nin yetkili kılındığını, taraflar tacir olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğunu, Antalya mahkemelerinin kesin yetkisi dikkate alınarak davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, sözleşme hükümleri gereğince markalanan blok mermerlerin zilyetliğinin ve mülkiyetinin davacıya geçtiğini, müvekkilinin devir ve teslim yükümlülüğünün kalmadığını, markalanan blok mermerlerin maden sahasından sevki, nakli ve gümrük işlemlerinin davacıya ait olduğunu, davacının bu hususlarda gerekli izinleri almaması veya izin almakta geç kalması halinde müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ve avans bedeli ve satım bedelinin iadesinin talep edilemeyeceğini, davalı şirketçe avans ödemesi yapılması halinde markalanan blok mermer bedelinin, avans bedelinden mahsup edildiğini, sözleşmenin 4.7. maddesi uyarınca da ödenen avans bedelinin hiçbir şekilde iadesinin talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafça davalıdan, mermer blok alım-satımı nedeniyle cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, taraflar arasında mal alım-satımına dair ilişki olduğunun kabul edildiği, davalı tarafça sunulan 09/01/2017 tarihli sözleşmenin konusunun mermer blok alım-satımı olduğu, sözleşmede davacının kaşesi üzerinde yetkili müdürü …’nin imzasının bulunduğu, … tarafından imzanın kabul edildiği, sözleşmenin geçerli olduğu ve taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin bu sözleşmeye dayandığı, sözleşmenin 7. maddesinde, sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Antalya İcra Daireleri ile Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesi yapıldığı, taraflar tacir olup HMK’nın 17. maddesi uyarınca aralarında akdettikleri yetki sözleşmesi uyarınca, icra takibinin Antalya İcra Dairelerinde açılması gerektiği, bu nedenle davalının İstanbul İcra Dairelerinin yetkisine itirazının yerinde olduğu, itirazın iptali davalarında, icra takibinin yetkili icra dairelerinde başlatılması, bu davaya yönelik özel dava şartı olduğundan, davacının yetkisiz icra dairesinden başlattığı ilamsız icra takibi usulsüz olup, ortada geçerli bir icra takibi mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; karara dayanak 09.01.2017 tarihli sözleşme sahte olarak düzenlenmiş olmakla geçersiz olduğunu, sahte sözleşmenin dosyaya sunulmasının akabinde İstanbul C. Başsavcılığının 2021/206676 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davalı tarafça yapılan yetkiye itirazının durumu soruşturma dosyasının neticesine bağlı olduğu halde mahkemece soruşturma dosyası bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket çalışanı …’nin çalıştığı dönemde şirket zararına iş ve işlemlerde bulunduğunun tespit edildiği, işten çıkarılmasından sonra da müvekkili şirketin çok sayıda borçlusuyla işbirliği yaparak geçmiş tarihli sahte belgeler düzenlediği, müvekkili şirketin alacaklı olduğu şirketlerle menfaat ilişkisine girerek şirketi dolandırdığı anlaşılmış olup, şikayetleri üzerine bu soruşturmanın başlatıldığını, karara dayanak sahte sözleşmenin, davalı şirket hakkında icra takibine girişilince eski tarihli olarak düzenlenip cevap dilekçesine eklendiğini, … tarafından geriye dönük ve sahte yetkiye dayanan imza ile 03/01/2017 tarihli mermer alım satım sözleşmeleri düzenlenmiş olup, müvekkili şirketi … firmasına ve … firmasına karşı borçlu konuma düşürdüğünü, bu konuyla ilgili İstanbul C. Başsavcılığının 2022/86297 ve 2022/32759 sayılı soruşturmalarının başlatıldığını, yine … tarafından geriye dönük ve sahte yetkiye dayanan imza ile 19/12/2016 tarihli sözleşmenin düzenlenerek müvekkil şirketin … firmasına karşı borçlu konuma düşürüldüğünü, bu konuda da İstanbul C. Başsavcılığının 2021/205431 sayılı soruşturmasının başlatıldığını, …’nin düzenlemiş olduğu sahte ve geriye dönük eski tarihli sözleşmeler ile müvekkili aleyhine hareket ettiğini, sözleşmeye ilişkin sahtecilik iddiaları sonuçlanmadan sözleşmenin hiç bir işleme esas alınamayacağını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye dayalı olarak mermer alım satımına ilişkin ticari ilişkide, avans olarak ödenen bedelin davalıdan tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.İtirazın iptali davasının dinlenilme koşullarından birisi de, takibin yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış olmasıdır. Somut olayda davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız takibe karşı davalı borçlu tarafından, yasal süresinde Antalya icra dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. Yetkili icra dairesi; İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirlenir. HMK’nın 17. maddesinde; tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı hükmüne yer verilmiştir.Eldeki davada taraflar tacir olup, taraflarca akdedilen sözleşmenin 7. maddesinde bu sözleşmeden doğacak olan ihtilaflarda Antalya mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmeyi davacı firma adına … imzalamıştır. Ticaret sicil kayıtlarından; …’nin 01.11.2016 tarihli genel kurul kararıyla münferit imzasıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili olarak şirket müdürlüğüne seçildiği, bu kararın 14.11.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayımlandığı, …’nin bu görevinin istifa ile sonlandığı, istifanın kabulüne ilişkin 14.03.2017 tarihli genel kurul kararının da 22.03.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayımlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda işbu davaya dayanak sözleşmenin imza tarihi itibariyle … şirketi temsil ve ilzama yetkilidir. Davacı tarafça …’nin işten çıkarılmasından sonra müvekkili şirketin borçlularıyla işbirliği yaparak geçmiş tarihli sahte belgeler düzenlediği, davaya dayanak sözleşmenin de bu kapsamda sonradan geçmiş tarihli olarak düzenlendiği ileri sürülmüştür. Ancak bu hususta yargılama dosyasında somut bir delil bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı vekilince, dava dilekçesiyle de taraflar arasında mermer satışından kaynaklanan bir sözleşmesel ilişkinin varlığı noktasında uyuşmazlık bulunmadığı belirtilmiş olup, sözleşmesel ilişkinin varlığı kabul edilmektedir. Davalının sorumluluğu sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı olduğundan, yetkili icra dairesinin de bu doğrultuda belirlenmesi gerekmektedir. Sözleşmede ise Antalya icra daireleri ve mahkemeleri yetkili kılınmış olup, bu hüküm gereği yetkili icra daireleri Antalya icra daireleridir. Bu durumda takibin başlatıldığı İstanbul … İcra Dairesi yetkisizdir. Bu nedenle mahkemece icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022