Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1435 E. 2022/1427 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1435
KARAR NO: 2022/1427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2022
NUMARASI: 2021/947 Esas – 2022/502 Karar
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Tenfiz kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; tarafların 19 Eylül 2014 – 12 Şubat 2015 tarihleri arasında, iş makinelerinin satımı için 8 adet sözleşme akdetmiş olduklarını ve sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözüleceği hususunda anlaştıklarını, müvekkilinin sözleşmelerden kaynaklanan edimini yerine getirmesine rağmen davalının üzerine düşen edimi ifa etmediğini, davalının, borcunun büyük bir bölümünü vadesinde ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin sözleşmede öngörülen tahkim yolu sürecini başlattığını, 17 Nisan 2017’de Kore Tahkim Merkezi’ne … dosya numaralı başvuruyu yaptıklarını, tahkim yargılaması neticesi sonucunda 17 Mayıs 2018’de Kore Tahkim Merkezi’nin verdiği kesin karar ile davalının müvekkiline toplam 4.632.472,54-USD’yi 23.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 faiz ile birlikte ve yine tahkim masrafları için ise 117.700.000-KRW’yi ödemesine karar verildiğini belirterek işbu Ticari Tahkim Kurulu’nun (KCAB) 17 Mayıs 2018 tarih, … sayılı kararın tenfızine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile davalının tabi olduğu iki devletin 1965 tarihli “Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî ve Gayriadlî Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme”ye taraf olduğunu, sözleşme ile temel tebligat yöntemi olarak “merkezi makamlar vasıtasıyla” tebligatın kabul edildiğini, bunun yanında tali tebligat usullerinin de kabul edildiğini, bunlardan birinin, “diplomatik temsilci aracılığıyla” tebligat, ikincisi ise “doğrudan posta yoluyla” tebligat olduğunu, hem tahkimin sürecine giriş için öngörülen merasimin başlatılması, hem tahkim yargılaması sırasında, hem de tahkim kararının müvekkiline tebliği aşamasında müvekkiline yapılan tebligatlarda merkezi makam ya da diplomatik temsilci yolunun kullanılmadığını, doğrudan tebligat usulünün kullanılması karşısında müvekkiline savunma hakkı verilerek usulüne uygun yapılmış bir tahkim yargılamasının ve tenfiz edilecek kesinleşmiş bir tahkim kararının varlığından söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ilk olarak 13/02/2020 tarihli kararıyla, tenfizi talep olunan yabancı tahkim ilamının ülkemiz kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, yargılama sırasında tenfizi talep olunan kararın verildiği ülkenin usul hükümlerinin uygulanmasının doğal olduğu, yargılama safhasında adil yargılama hakkının ihlal edilmediği, usulüne uygun kesinleştiği, 5718 Sayılı Kanunu’nun 54. maddesinde belirtilen tüm tenfiz şartlarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Kore Tahkim Kurulu’nun 17/05/2018 tarihli … numaralı kararının tenfizine karar verilmiştir. Dairemizin 21/10/2021 tarihli 2020/713-2021/1546 sayılı kararıyla Kore Cumhuriyeti ile Türkiye arasında teminat ile ilgili karşılıklılık, çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet bulunup bulunmadığı re’sen araştırılıp sonucuna göre teminat hususunun takdir edilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş; mahkemece teminat ile ilgili karşılıklılık bulunmadığı tespit edilerek davacıya teminat depo ettirilmiş, önceki karardaki gerekçeyle davanın kabulüne, Kore Tahkim Kurulu’nun 17/05/2018 tarihli … numaralı kararının tenfizine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hakem seçiminden, tahkim yargılamasından haberdar edilmediğini, delillerini sunma imkanından mahrum edildiğini, bu sebeple adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bu hususlar araştırılmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tenfiz kararının verilebilmesi için bu hakem kararının muhatabına usulüne uygun bir şekilde tebliğinin gerektiğini, dolayısıyla tenfize konu olabilecek kesinleşmiş bir mahkeme kararının olmadığını, doğrudan posta yapılmasını öngören Sözleşmenin 10. Maddesine ülkemizin çekince koyduğunu, tebligatın doğrudan posya yoluyla yapılmasının doğrudan tenfiz engeli oluşturduğunu, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, mahkemece takdir edilen teminat bedelinin çok düşük olduğunu, davacının tabi olduğu ülke iç hukukunda yabancı mahkeme kararlarının tanınması ya da tenfizini mümkün kılan kanun hükmünün mevcut olduğunu, görülmekte olan davada çerçeveyi, belirleyen davacının tabi olduğu devlet iç hukukunda Hukuk usulü kanununun 217. Maddesinde belirtilen şartların sağlanmasının zorunlu olduğunu, 217 madde hükmüne göre tenfize konu kararın davalısına yasal yollardan tebligat yapılması ve kendisini savunması için yeterli zaman tanınması gerektiğinin belirtildiğini, bu şartların sağlanıp sağlanmadığının, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin tenfiz mahkemesince araştırılması gerektiğini, davanın maktu harç ve vekalet ücretine tabi olduğunu, harca ve vekalet ücretine nispi olarak hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraf şirketler bakımından Türkiye ve Kore ülkeleri New York Sözleşmesine taraf olduğundan, hakem kararının tenfizi bakımından New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Tenfizi engelleyen haller New York Sözleşmesinin V. maddesinde düzenlenmiştir. Şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi kendiliğinden dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir. Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Nuray Ekşi, Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odası’nda yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59) Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin 12. maddesinde, sözleşmeyle veya sözleşmenin ifası ile ilgili tüm ihtilafların dostane yollardan çözümleneceği, müzakereler sonucunda 30 gün içinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde bahsi geçen ihtilafın nihai olarak Seul, Kore’de, Kore Ticari Tahkim Heyeti’nin Ticari Tahkim Kurulları ve Kore Cumhuriyeti Kanunları uyarınca tahkim yoluyla çözümleneceği, tahkim kararın taraflar için kesin ve bağlayıcı olacağı kararlaştırılmıştır. Bu hüküm doğrultusunda Kore Ticari Tahkim Kurulu’na yapılan başvurusu sonucunda Tahkim tarafından yargılama sonucunda 17/05/2018 tarihli KCAB/IA No.17113-0011 sayılı karar verilmiştir. New York Sözleşmesi’nin V/1.e. maddesinde ”Hakem kararı taraflar için henüz vacibürriaye olmamış olur veya bunun verildiği memleket kanunu yahut tabi olduğu kanun bakımından salahiyetli bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrası geri bırakılmamış bulunursa” şartı bulunmaktadır. Yine taraflar arasındaki sözleşmelerde tahkim karının kesin ve bağlayıcı olduğu kararlaştırılmıştır. Bu hükümler doğrultusunda hakem kararı taraflar bakımından bağlayıcı olup, kararın yetkili makamca iptal edildiği veya hükmünün icrasının geri bırakıldığı hususunu ispat yükü somut olayda davalı taraftadır. Ancak davalı vekilince bu hususta herhangi bir delil ileri sürülmemiştir. Bu itibarla somut olayda uyuşmazlığa konu hakem kararı, kararın tarafları bakımından bağlayıcı niteliktedir. Diğer taraftan davacı, tahkim sürecinden önce davalı ile olan yazışmaları ibraz etmiş olup tahkim sürecinin 30 günlük dostane çözüm sürecinin dolduğu tarihten sonra başlatıldığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında; tahkim talebinin, tahkimle ilgili usul takviminin belirlenmiş olduğunun davalı tarafa tebliğ edildiği, taraflara yazılı sunumlarını hazırlama için süre verildiği, toplantıdan önce telekonferans yoluyla toplantı gerçekleştirildiği tahkim kararının içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı tarafça, tahkim sürecinden 1965 sayılı sözleşme uyarınca usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmedikleri, savunma haklarının kısıtlandığı ileri sürülmüş ise de taraflar arasındaki sözleşmelerde, uyuşmazlık halinde Kore Ticari Tahkim Heyeti’nin Ticari Tahkim Kuralları’nın (KCAB) uygulanacağını kabul etmişlerdir. Hakem kararında da taraflara tahkim talebi, tahkim sürecinde yerine getirilmesi gereken işlemlerle ilgili usul takviminin bu kurallara uygun olarak bildirildiği belirtilmiştir. Ancak davalı tarafından Kore Ticari Tahkim Heyeti’nin Ticari Tahkim Kuralları’nın usul hükümlerinin ihlal edildiği hususu ispat edilememiştir. Sonuç olarak somut olayda resen incelenecek hususlarda tenfiz engeli bulunmadığı; hakem kararının özel hukuka ilişkin tahkim sözleşmesine konu olabilecek bir uyuşmazlık olduğu, kararın kamu düzenine aykırı bir yönünün ve savunma hakkının kısıtlandığına dair bir delilin bulunmadığı, taraflarca ispatı gereken hususlarda davalı tarafça tenfiz engeli bulunduğuna yönelik bir delil sunulamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece tenfize karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Buna karşılık 06.02.2014 tarihli ve 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9. maddesi ile “492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (1) sayılı Tarifenin “III-Karar ve ilam harcı” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresinden önce gelmek üzere “Tahkim yargılamasında bu bende göre hesaplanan harç yüzde elli oranında uygulanır.” ibaresi eklenmiş, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesi ile de “492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifenin “A) Mahkeme Harçları” başlıklı bölümünün “III- Karar ve ilam harcı” başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Tahkim yargılamasında bu bende göre hesaplanan harç yüzde elli oranında uygulanır.” cümlesi “Tahkim yargılamasında bu bent hükümlerine göre harç alınmaz.” şeklinde düzenleme yapılarak değiştirilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/06/2019 tarih 2017/19-930 Esas 2019/812 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin davalar maktu harca tabi olup, buna bağlı olarak hükmedilecek vekalet ücretinin de maktu bedel üzerinden belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece harca ve vekalet ücretine nispi olarak hükmedilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davanın kabulüne, 17/05/2018 tarihli Kore Tahkim Kurulunun … numaralı kararının tenfizine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/947 Esas – 2022/502 Karar sayılı 12/05/2022 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulü ile, 17/05/2018 tarihli Kore Tahkim Kurulunun …1 numaralı kararının tenfizine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL Karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 412.168,56‬‬-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 412.087,86‬‬-TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafça ödenen 116,6‬0-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan 148,70-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalılar tarafından yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 412.168,57‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Davacı tarafından sarf edilen 19,50-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022