Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1414 E. 2022/1432 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1414
KARAR NO: 2022/1432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2021/599 Esas – 2021/1046 Karr
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkili aleyhine Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine müvekkilinin … bank’daki hesabına haciz konulması sonucunda takipten haberdar olduğunu, müvekkili şirketin davalıdan kumaş alımı yaptığını, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, davalıdan satın aldığı 275.130,43-TL tutarındaki kumaşlardan 69.110,58-TL’lik kısmını davalıya iade ettiğini, buna ilişkin 4 adet iade faturası düzenlediğini, iadelerin davalı şirketin sigortalı işçisi …’e imza karşılığı yapıldığını, ayrıca müvekkilinin davalıya 4 adet çek ile 188.600-TL ödeme yaptığını, müvekkilinin davalıya 17.419,85-TL tutarında borcunun bulunduğunu ileri sürerek takip nedeniyle müvekkilinin davalıya 32.592,56-TL borçlu bulunmadığının tespitine ve %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında 26.02.2015 tarihinde sonuncusu 20.06.2005 tarihinde olmak üzere iplik satımı konusunda imzalanan toplam 13 adet sipariş teyit yazıları sonucunda ticari ilişkinin oluştuğunu, davacının sözleşme gereği üzerine düşen ödemeleri tam olarak yerine getirmediği için icra takibi yapıldığını, davaya konu olan icra takibinin 03.03.2016 tarihinde borcun icra dairesine ödenmesi sebebiyle sona erdiğini, bu tarihten sonra ikame edilen menfi tespit davasının usulden reddinin gerektiğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde davacı tarafın müvekkiline 50.012,41-TL borçlu olduğunun tespit edilebileceğini, davacı tarafın iade ettiğini iddia ve ifade ettiği kumaşlar ile reklamasyon faturalarının müvekkili tarafından kabul edilemez olduğunu, sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, taraflar arasında kumaş satımına ilişkin ticari ilişki bulunmadığını, sözleşmenin konusunun iplik olduğunu, bu nedenle kumaş iadesinin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ilk olarak 28/11/2018 tarihinde, davalı alacaklının takip tarihi itibariyle davacıdan 185.550,41-TL tutarında alacaklı olduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının 152.957,85-TL borçlu olduğu, defterler arasındaki farkın davacı tarafından davalıya düzenlenen iade faturasından kaynaklandığı, 09.07.2015 ve 15.09.2015 tarihli iade faturalarının davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, irsaliyeli faturalardaki ürünlerin davalı çalışanı …’e teslim edildiği, tarafların ticari defterlerindeki takip tarihi itibariyle alacak ve borç miktarının 152.957,85-TL olduğu, takipten sonra 01.12.2015 tarihinde davacı tarafından 135.000-TL’lik ödeme yapıldığı, dava tarihi itibariyle davacının 17.957,85-TL borcunun kaldığı gerekçesiyle, icra dosyasına konu olan borcun tamamının davacı tarafından yatırıldığından fazla ödenen 32.054,56-TL’nin davalıdan istirdadına, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararın istinafı üzerine Dairemizin 03/06/2021 tarihli 2019/859-2021/844 sayılı kararıyla 09/07/2015 tarihli 18.003,60-TL bedelli reklamasyon faturasına süresinde itiraz edilmesi nedeniyle mahkemece HMK 31.madde kapsamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü gereğince 09/07/2015 tarihli faturadaki reklamasyonun kaynağının davacıya açıklattırılması, reklamasyonun haklı olup olmadığının, haklı olması halinde davalıya yansıtılan bedelin doğru olup olmadığının, gerçek tutarın ne kadar olması gerektiğinin araştırılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda davacıya 09/07/2015 tarihli faturadaki reklamasyonun kaynağına ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı tarafından kumaşların bozuk çıktığından bahisle bu faturanın düzenlendiğini beyan ettiği, ancak kumaşları ibraz edemediği, yemin deliline de dayanmadığı, bu fatura bakımından ayıp iddiasını kanıtlayamadığı, 15.09.2016 tarihli fatura bakımından fatura içeriği malın aynı tarihli sevk irsaliyesi ile SGK kayıtlarına göre davalının çalışanı olduğu anlaşılan … imzasına teslim edildiği, davalının bu sevk irsaliyesindeki imza ile ilgili açıkça bir itirazı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından davacının 14.003,96-TL borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminat şartları oluşmadığından bu talebin reddine karar verilmiştir. Mahkemece, HMK m.305/A hükmü gereğince verilen 18/05/2022 tarihli ek kararında, davacı vekilinin hükmün tamamlanması talebinin kabulüne, 10.11.2021 tarihli kısa karara ve gerekçeli kararın 1. bendine “bu miktarın davalıdan istirdadına” ibaresinin eklenmesine, “Davacının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davacının 14.003,96-TL borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın davalıdan istirdadına” hükmün bu hali ile tamamlanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davalıya toplamda 17.419,85-TL borcu bulunduğunu, 09/07/2015 tarihli 18.003,60-TL bedelli reklemasyon faturası düzenlediğini, faturaya süresinde itiraz edilmediğini, bu fatura yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 15/09/2015 tarihli fatura yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de bahse konu faturaya ilişkin irsaliyenin suretinin okunaklı ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, davacı tarafın ibraz ettiği delilleri karşı tarafın okuyabileceği ve anlayabileceği şekilde sunması gerektiğini, davacı tarafından müvekkiline iade edilen hiç bir ürün bulunmadığını, yargılama sırasında da bu yöndeki itirazların açıkça beyan edildiğini, salt irsaliye tesliminin fatura teslimi anlamına gelmeyeceğini, 15/09/2015 tarihli irsaliyenin bağlı olduğu reklemasyon faturasının müvekkiline teslim edilmediğini, davacının 15/09/2015 tarihli reklemasyon faturasını ne için kestiğini ispat etmesi gerektiğini, dosyada alınan her iki bilirkişi raporunda da davacının davalıya takip tarihi itibariyle borçlu olduğu tespit edilmişken davanın kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu, ayrıca faturaların davalıya teslim edildiğini ispata yarayan herhangi bir delil bulunmadığı halde dosyaya 11/12/2017 tarihinde yeni delil ibraz edilmesinin HMK’ya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece ilk olarak, 09.07.2015 ve 15.09.2016 tarihli iade faturalarının davalının çalışanı …’e teslim edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıya 32.054,56-TL fazla ödeme yaptığı, dava tarihi itibariyle davacının 17.957,85-TL borcunun kaldığı gerekçesiyle, icra dosyasına konu olan borcun tamamının davacı tarafından yatırıldığından fazla ödenen 32.054,56-TL’nin davalıdan istirdadına, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararın istinafı üzere Dairemizce 09/07/2015 tarihli iade faturası nedeniyle davacı tarafından ileri sürülen reklemasyon iddiasının araştırılmasının gerekmesi nedeniyle kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmiş, mahkemece yeniden yapılan yargılamada davacının 09/07/2015 tarihli iade faturasına konu olan reklemasyon iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle 15/09/2015 tarihli fatura bakımından davacının 14.003,96-TL borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın davalıdan istirdadına karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 15/09/2015 tarihli 14.558,96-TL bedelli iade faturası ve 09/07/2015 tarihli 18.003,60-TL bedelli reklamasyon faturasından kaynaklanmakta olup bahsi geçen faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Dairemizin önceki kararında da belirtildiği üzere, davacı tarafından düzenlenen 15/09/2015 tarihli 14.558,96-TL iade faturası içeriği malın aynı tarihli sevk irsaliyesi ile SGK kayıtlarına göre davalının çalışanı olduğu anlaşılan … imzasına teslim edilmiş olup, davalı bu sevk irsaliyesindeki imza ile ilgili açıkça itirazda bulunmamıştır. 15/09/2015 tarihli sevk irsaliyesinde iade edildiği belirtilen mallar ile 15/09/2015 tarihli iade faturasında belirtilen mallar miktar ve cins itibariyle örtüşmektedir. Sevk irsaliyesinin teslim alan kısmının davalı çalışanı tarafından imzalanmış olması içeriği malların davalıya iade edildiği hususunda karine oluştumakta olup davalı tarafından teslim olgusunun aksi ispat edilememiştir. Davalı tarafça, davacının dayanağı delillerin dosyaya kanuni süresinden sonra 11/12/2017 tarihinde ibraz edildiği ileri sürülmekte ise de davacı dava dilekçesinde ticari defterleri, fatura ve iade faturalarını delil olarak göstermiş olup mahkemece ibraz için kesin süre verilmediği gibi ticari defter ve eki niteliğinde olan belgelerin mahkemece re’sen incelenmesi mümkün olduğundan davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan davacının dayandığı 09/07/2015 tarihli 18.003,60-TL bedelli reklemasyon faturası ile ilgili Dairemizin kaldırma kararından sonra davacı, davalı tarafça teslim edilen malzemenin ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de, bu hususta ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından ayıplı mal teslimi iddiası usulünce ispatlanamadığından bu fatura yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Alınması gereken 956,60-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 786,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 170,04-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2022