Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1412 E. 2022/1236 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1412
KARAR NO: 2022/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2019/1086 Esas – 2020/592 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili bankanın Sultanhamam Şubesi ile davadışı şirket arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesini davalınının 12.12.2012 tarihinde müteselsil kefil olarak imzaladığını, ancak kredilerin geri ödenmediğini,dava dışı /muflis kredi borçlusunun şirketin ödeme yapmamasını takiben ,nakit alacaklar ile mer’i bulunan mektup bedelinin 24 saat içerisinde müvekkil bankaya ödenmesi gerektiği yönünde Gebze …Noterliğince 21.05.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin kredi borçlusuna ve müteselsil kefillere gönderildiğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla icra takibine geçildiğini, davalının 30.10.2018 tarihli dilekçede ödeme emrinde belirtilen borcun borçlusu olmadığını ileri sürerek takibe itiraz ettiğini ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline , takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı adına çıkarılan tebligata rağmen davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı kefilin kefalet limiti 3.000.000-TL kapsamında sorumlu olduğu, davacı bankanın takip tarihi itibariyle 71.873,05- TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, borcun tamamen ödeninceye kadar davalıdan 71.703,65- TL asıl alacak üzerinden %40.50 oranında temerrüt faizi istenebileceği , dava dışı borçlu ve kefilin temerrüt tarihlerinin aynı olduğu,12.064- TL teminat mektubu depo talebinde bulunabileceği ,Gebze … Noterliğinin 18/05/2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği, alınan denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, hesabın kat edilmesi ile tüm banka alacağının muaccel hale geldiği, ihtarnamenin kefile 23.05.2018 tarihinde tebliğ olduğu ve 25.05.2018 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği, takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalıdan faizler ve fer’ileri dahil olmak üzere toplam alacak tutarının 71.873,05 TL olduğu, takip tarihinden sonra 71.703,65 TL asıl alacağa %40,50 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiği itirazın, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 71.703,65- TL asıl alacak, 161,33 TL işlemiz faiz, 8,07 TL BSMV olmak üzere toplam 71.873,05 TL yönünden iptaline, fazla istemin reddine,-12.064-TL gayri nakdi alacağın davacı bankaya ait faiz getirmeyen bir hesapta davalı borçlu tarafından depo edilmesine ,nakit alacak üzerinden hesaplanan %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, kredi sözleşmesinin “temerrüt” başlıklı 11. maddesinde, “..taksitlerden herhangi birinin vadesinde ödenmemesi veya vadesinde eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, ayrıca herhangi bir ihbar ya da ihtara gerek kalmaksızın bakiye alacağın tamamının muaccel olacağını ve bu tutarı derhal ödeyeceklerini, ödemedikleri takdirde söz konusu tutara, bu maddeye göre temerrüt faizi işletileceğini…” hüküm altına aldığını, davalının temerrüde düştüğü tarih hesap kat ihtar tarihi olan 18.05.2018 tarihi olup bu tarihten itibaren hiçbir kesintiye uğramadan takip tarihine kadar temerrüt faizinin işletilmesi gerektiği,itirazlarına rağmen ilk derece mahkemesince temerrüt başlangıç tarihinin 25.05.2018 tarihi kabul edilerek bu tarihten itibaren temerrüt faizi işletilmesine karar verildiği, sözleşme hükümleri gereğince hiçbir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın borcun ödenmediği tarih itibariyle temerrüde düşüldüğü ve bu tarihten itibaren sözleşmede kararlaştırılan temerrüt faizinin uygulanması gerektiğini,asıl alacak miktarı bakımından hatalı değerlendirme yapılmış olmakla birlikte, bir an için bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması halinde dahi temerrüt faizi oranın %83,25 olarak kabulü ile hüküm verilmesi gerektiğini,ancak asıl alacağa uygulanan temerrüt faizi oranının %40,50 olarak kabul edilmesinin sözleşme hükümlerine ve yasaya aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: İstinaf incelemesi bakımından uyuşmazlık konusu, davalının itirazının kısmen iptaline karar verilen 71.703,65 TL asıl alacağa hangi tarihden ve hangi oranda temerrüt faizi işletilmesi gerektiğine ilişkindir.Davacı vekili hesap kat tarihinden itibaren müteselsil kefil hakkında sözleşme ile belirlenen %83,25 oranda temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı alacaklının icra takibinde talep ettiği ,gayrinakit 12.064-TL alacağın tamamı kabul edilmiş olup , 73.152,69-TL nakit alacakdan 71.873,05- TL yönünden dava kabul edilmiş,ancak davacı vekilinin istinaf başvurusu miktar itibariyle istinafı mümkün olan alacak tutarına uygulanacak temerrüt faizi ve temerrüdün başlangıcına ilişkin olduğundan kanun yolunun açık olduğu kabul edilerek başvurunun esası incelenmiştir. Davalı müteselsil kefildir. 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir. TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür. 6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz. Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir. (Yrgıtay 19 HD nin 2018/3501 esas ,2019/3769 karar 12.6.2019 tarihli emsal ilamı ) “Dava konusu kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 490.maddesi (6098 sayılı TBK’nun 589/1.md.) gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur. Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır (Yarg. 19. HD. 07/12/2015 tarih, 2015/3357 E. 2015/16301 K. Sayılı kararı). Anlatılanlara göre;müteselsil kefil hakkında borç hesaplaması yapılırken alacağın muaccel hale geldiği kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ,temerrüt tarihinden takip tarihine kadar da temerrüt faizi hesabı yapılması gerekir. Dosyada yapılan bilirkişi hesaplamasında de hesabın kat tarihi olan 18.5.2018 tarihinde kat edilerek meri bulunan 9.834-euro- ve-12.064-TL bedelli teminat mektuplarının iadesi veya bedellerinin depo edilmesi istenilmiş, ihtarname davalı müteselsil kefile 23.5.2018 tarihinde tebliğ edilmiş,verilen 1 günlük süre sonunda davalı müteselsil kefil 25.5.2018 tarihinde mütemerrit olmuştur.İhtar ile deposu talep edilen 9.834-euro- bedelli teminat mektubu – 8.10.2018 tarihinde tazmin edilerek banka tarafından lehdarına ödenmiştir.Gayrinakit alacak 8.10.2018 tarihi itibariyle nakde dönüşmüş, bilirkişi hesabında bu tarihden itibaren takip tarihine kadar müteselsil kefil hakkında %40,50 oranında temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle borç hesaplaması yapılmıştır.Buna göre ,davacı banka nakde dönüşmeyen alacağına bir başka deyişle teminat mektubu henüz tazmin edilmeden – lehdara ödemeyi henüz yapmadığı tarihden itibaren temerrüt faizi talep ettiği anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde bulunmamış,ancak temerrüt faizinin ödeme tarihinden itibaren işletilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin diğer istinaf nedeni ise temerrüt faizi oranına ilişkindir.Davacı alacaklı banka vekili, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca “…kredilerin cins ve niteliğine bakılmaksızın kullanmış olduğu tüm kredilere, mevzuatta farklı faiz oranı uygulanması zorunlu kılınmadıkça; bankanın mevzuat gereğince bankanın tesbit ettiği en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %50 ilavesi ile bulunacak orandan temerrüt faizi tatbik edilir.” hükmü gereğince Merkez Bankasına bildirilen orana %50 ilavesi ile %83,25 oranında faiz talep etmektedir.Ancak Yargıtay 19 ve 11 Hukuk Dairelerinin yerleşik uygulamalarında temerrüt faizine esas alınacak oranın banka tarafından müşterilerine fiilen uygulanan oranlar olması gerektiği buna göre, bankanın talep ettiği oranda temerrüt faizi işletilebilmesi için Merkez Bankasına bildirilen değil, fiilen uyguladığı akdi faiz oranlarını belgelemesi gerekmektedir. Bu yolda ise bir belge sunulmadığından,bilirkişi tarafından KMH larına fiilen uygulanan %27 oranına %50 oranda ilave yapılarak %40,50 oranın da temerrüt faizi hesaplanmasında de hata veya eksiklik bulunmamaktadır.Bankalar tarafından TCMB ye uygulanacağı bildirilen en yüksek faiz oranları temerrüt faizi belirlenmesine ne esas alınmamaktadır. (Yargıtay 11.HD nin 2020/8317 esas ,2022/3418karar sayılı ve 26.4.2022 tarihli ilamı aynı yoldadır.) Açıklandığı üzere ;davacı vekilinin temerrüt faizinin kat tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği , %83,25 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş,istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TLharcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/09/2022