Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1390 E. 2022/1315 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1390
KARAR NO: 2022/1315
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 26/05/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/287 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
TALEP: İhtiyati Tedbire İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
26/05/2022 tarihli ara kararın ihtiyati tedbir talep eden davacı ve itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili; davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin diğer ortakları tarafından sergilenen davranışların ortaklar arasındaki en önemli prensip olan güven ilişkisini ortadan kaldırdığını, davacının, diğer şirket ortakları tarafından şirketin iş ve işlemlerinden haberdar edilmediği gibi, müvekkilinin kar dağıtımı taleplerinin reddedildiğini, davacıya ait buluşun da, haksız ve usule aykırı olarak müvekkilinin izin ve muvafakati olmadan şirket adına patent tescili yaptırılmak suretiyle tescil ettirildiğini, şirket müşterilen mail gönderilerek müvekkilinin davalı şirkette hiçbir hak ve yetkisinin kalmadığının bildirildiğini, bu hususun davacının şirket ortaklığından ayrılmak için haklı sebep oluşturduğunu belirterek, davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 10.000-TL ayrılma akçesinin davalıdan tahsiline, ayrıca davacının haklarının ve ayrılma akçesinin teminat altına alınması amacıyla davalı şirketin mal varlığına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını ve müvekkilinin borçlarının dondurulmasına (rekabet yasağı, yan edim ve sadakat yükümlülüğü) karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının şirket iş ve işlemlerinden haberdar edilmediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının da diğer ortaklar gibi ortaklığı ilgilendiren hususlarda bilgilendirildiğini, şirket faaliyetlerinden haberdar edildiğini, davacının iddia ettiği patentin davalı şirketin kurucu ortağı … firması ar-ge ekibi tarafından geliştirilmiş olup, buluşun sahibinin tüm ar-ge ekibi üyeleri olduğunu, patentin tescil işlemlerini müvekkili şirket adına davacının yürüttüğünü, müvekkili şirket kar elde etse de kullanılan ürünlerin tümünün ithal edildiğini, ülkemizde son yıllarda yaşanan aşırı kur artışlarının şirketin nakit akışını olumsuz etkilediğini, bu nedenle ortaklara kar payı dağıtılmasının beklenemeyeceğini ve müvekkilinin sermaye artırımı yaptığını, ancak davacının ödemesi gereken sermaye payını da ödemediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece 28.03.2022 tarihli ara karar ile; davalı şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması istemi bakımından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle bu istemin reddine; ancak davacının TTK’nın 638/2 maddesi kapsamında ortaklıktan doğan borçlarının dondurulmasını talep koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle; davalı şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması isteminin reddine, davacının ortaklıktan doğan borçlarının ise takdiren 100.000-TL teminat karşılığında dondurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ: İhtiyati tedbire itiraz eden davacı vekili; davacının ortaklık borçlarının dondurulması yönündeki tedbir kararında hükmedilen teminat tutarının ara kararda farklı farklı gösterilmekle teminat tutarı bakımından tereddüt oluştuğunu, davanın konusu ile müvekkilinin davalı şirkette temsil yetkisi olmaması hususları dikkate alındığında temsil yetkisine haiz diğer ortakların şirketi zarara uğratma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle teminata hükmedilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin idaresinde yetkili olmadığı şirket nedeniyle meydana gelebilecek zarar ve borçlardan dava süresince sorumlu olmaması gerektiğini belirterek, müvekkilinin şirkete karşı borçlarının teminatsız olarak dondurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili; mahkemece verilen ara kararda hükmedilen teminat tutarının açık olmadığını, hangi bedele hükmedildiğinin belirlenmesi gerektiğini, mahkemece dosyada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiğinin belirtildiğini, davacı tarafça hiçbir somut delil sunulmadığı halde soyut gerekçe ile tedbire hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca hükmedilen teminat tutarının somut olayın şartlarına ve hakkaniyete aykırı olup çok düşük olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise takdir edilmiş olan teminatın makul ve hakkaniyete uygun bir bedele yükseltilmesini talep etmiştir.
EK KARAR: Mahkemece 26.05.2022 tarihli ara karar ile; davacının ortaklık borçlarının dondurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararı bakımından, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını gerektirir bir durum veya delilin bulunmadığı, dava dilekçesi ve ekindeki belgeler, ön inceleme duruşmasına kadar getirilen deliller kapsamında resmi belge, kesin bir delilin bulunmadığı ve dava konusu uyuşmazlıkta da durum ve koşulların gerektirmediği anlaşıldığından davalı vekilinin tedbire yönelik itirazının reddinin gerektiği, davacı vekilinin teminata yönelik itirazının da reddinin gerektiği, teminata yönelik gerekçe ile ara karar arasındaki çelişkinin maddi hatadan kaynaklandığı, teminat miktarının 50.000-TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle, davacı vekilinin teminatsız ihtiyati tedbir verilmesine ilişkin talebinin ve davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; davalı şirketin malvarlığı üzerine tedbir konulması yönündeki tedbir talepleri reddedilmiş ise de, müvekkilinin alacak talebinin infazının ancak davalı şirketin yeterli mal varlığının bulunması halinde mümkün olacağını, bu nedenle henüz deliller toplanmadan yaklaşık ispat kuralı gerekçesiyle tedbir taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, dava sürecinde şirketin mal varlığının azalması ihtimalinde müvekkilinin hak ve alacaklarının da etkileneceğini, müvekkilinin idaresinde yetkili olmadığı şirketin mal varlığının dava süresince değişmesinin ancak tedbir yoluyla engellenebileceğini belirterek, davalı şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; somut olayda yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiş olup davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiğini, davacı tarafça iddialara ilişkin hiç bir somut delil sunulmadığını, bu nedenle mahkemece soyut gerekçeyle ihtiyati tedbire hükmedilmesinin hatalı olduğunu, deliller toplanmadan davacının ortaklıktan doğan borçlarının dondurulmasına karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca hükmedilen teminat tutarının da somut olayın şartlarına ve hakkaniyete aykırı olup çok düşük olduğunu belirterek, davacının ortaklık borçlarının dondurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, aksi halde tedbir karşılığı hükmedilmiş olan teminatın makul bir miktara yükseltilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep; davacı tarafından açılan şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi davasında, davalı şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması ve davacının davalı şirket ortaklığından doğan borçlarının tedbiren dondurulması istemine ilişkindir. Mahkemece; davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması isteminin reddine, davacının davalı şirkete borçlarının ise teminat karlığında tedbiren dondurulmasına karar verilmiştir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “şeklinde olup, aynı yasanın 390/3 maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Yasanın 392. maddesi uyarınca ise ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Bu nedenle ihtiyatı tedbire hükmedilirken karşı tarafın uğraması muhtemel zarara karşılık tarafların hak ve menfaat dengelerine uygun bir teminat takdir edilir. Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak, talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. TTK’nın 638/2. maddesinde; haklı sebeple ortaklıktan çıkma istemiyle açılan davada, mahkemece istem üzerine dava süresince davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda somut olayda; talep ve ara karar tarihi itibariyle dosya kapsamındaki mevcut deliller dikkate alındığında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, davacının iddialarının haklılığı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının zararının doğacağına dair emare ve delilin de bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Değişen koşul ve durumlara göre yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yine yukarıda açıklandığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekte olup, davacının iddialarının haklılığı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu da gerçekleşmemiştir. İlave olarak davalı şirket faal olup, dosyaya sunulan kurumlar vergisi beyannamelerine göre de yıllar itibariyle kar elde ettiği, şirketin usulsüz olarak borçlandırıldığına yönelik delil de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bu aşamada tedbir kararı verilmemesi halinde davacının zararının doğacağına dair emare ve delil de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının davalı şirket ortaklığından doğan borçlarının tedbiren dondurulması yönündeki ihtiyati tedbir koşulları oluşmamış olup, mahkemece davalı vekilinin bu yöndeki itirazının kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin, davacının davalı şirket ortaklığından doğan borçlarının tedbiren dondurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının reddine dair 26.05.2022 tarihli ara kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, hükmün diğer kısımlarının tekrarı ile “davacının ortaklıktan doğan borçlarının dondurulmasına yönelik 28.03.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin, davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine ilişkin 28.03.2022 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2022 Tarih 2022/287 Esas sayılı ara kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının kabulüne, davacının ortaklıktan doğan borçlarının dondurulmasına yönelik mahkemece verilen 2022/287 esas sayılı, 28/03/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, Tedbirin kaldırıldığına ilişkin bildirimlerin yapılması işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,” İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar harcın mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 29/09/2022