Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1247 E. 2023/736 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1247
KARAR NO: 2023/736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2021
NUMARASI: 2018/1125 Esas – 2021/1014 Karar
DAVA: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili ile davalı …Ltd Şti arasındaki 01/12/2016 tarihli sözleşme ile davalı …Ltd Şti tarafından müvekkiline depolama, elleçleme, yükleme, boşaltma, istifleme, ürün streçleme, paletleme vb. antrepo hizmetlerinin verildiğini, davalı …Ltd Şti’nin müvekkiline hizmet verdiği depolardan birinin diğer davalı firma … AŞ. firmasına ait olduğunu, sözleşme konusu hizmetlerin karşılığı davalı …Ltd Şti’ne her ay sonunda düzenlenen fatura bedellerinin ödendiğini, son olarak davalı …Ltd Şti firması tarafından “… Eylül ayı depolama bedeli” karşılığı olarak KDV dahil olmak üzere toplam 73.404,21-TL tutarında fatura düzenlediğini ve fatura bedelinin müvekkili tarafından gecikme olmaksızın ödendiğini, buna karşılık diğer davalı … …A.Ş. tarafından …Ltd Şti’nin borcu sebebiyle depolarında bunan müvekkiline ait mallar üzerinde hapis hakkı kullanıldığını, depo ücretlerinin ödenmemesi halinde emtiaların müvekkiline teslim edilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkili ile davalı … …AŞ. arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalı … …A.Ş.’nin bahsi geçen emtiaların müvekkiline ait olduğunu bildiğini, hapis hakkı kullanmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı … firmasının deposunda bulunan dava dilekçesinin ekindeki tutanakta yer alan 2.037,05 ton (dava tarihi itibariyle 2.010,93 ton) çeşitli ürünün …’ in mülkiyetinde olduğu konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığını, bahsi geçen ürünlerin piyasa değerinin milyonlarca lira değerinde olup … firmasının … firmasından alacaklı olduğunu iddia ettiği bedelin kat be kat üzerinde olduğunu, … firması tarafından müvekkiline ait olan ürünlerin haksız olarak alıkonulduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbir yoluyla davalılardan …’ye ait depoda bulunan toplam 2.010,93 ton çeşitli ürünün müvekkiline iadesine karar verilmesine, müvekkiline ait ürünlerin hukuka aykırı olarak teslim edilmemesi sebebiyle müvekkilinin uğradığı ve uğrayacağı zararlara ilişkin tazmin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin ürünlerine vaki müdahalenin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …A.Ş. vekili; müvekkilinin antrepo/serbest depo işletmecisi olarak diğer davalı … Ltd. Şti.’ye hizmet verildiğinin dava dilekçesinde ikrar edildiğini, … Ltd. Şti. ile davacı arasındaki anlaşma gereğince … Ltd. Şti’nin davacıya ait eşyaları müvekkilinin deposunda tutmakta olduğunu, davalı …’in son 6 aydır ödemelerini aksattığını, alacağın çok yüksek bir bedele ulaşması nedeniyle davalı …’in 17.10.2018 tarihinde konkordato ilan ettiğini, alacağını tahsil edemeyeceğini anlayan müvekkilinin hapis hakkını kullanacağını taraflara ihtar etmesine rağmen davalı … ve davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin yasal hakkını kullandığını, hukuka aykırı hiçbir eylem ve işleminin olmadığını, davacının davalının hapis hakkını kullanması nedeniyle bir zararı doğacak ise bu zararın muhatabının diğer davalı … olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ltd Şti vekili; müvekkili şirket ile davalı … arasındaki ilişki çerçevesinde müvekkilinin müşterisi olan …’e ait emtianın … depolarında muhafaza edildiğini, diğer davalı …’ye taraflar arasında ilişki nedeniyle bir miktar borcunun olduğunu, ancak konkordato başvurusu nedeniyle 17.10.2018 tarihinde İstanbul l. ATM’nin 2018/943 E. sayılı dosyasından 3 aylık geçici süre verildiğini, bu nedenle eşitlik ilkesi gereğince konkordato projesi kapsamında proje tasdik edilmeden ödenmesinin mümkün olmadığını, davalının bunu bilerek kötü niyetle hareket ederek davacıya ait olduğunu bildiği emtiayı davacıya teslim etmekten imtina ettiğini, davacıya ait olduğu bilinen emtianın hapis hakkı kullanıldığından bahisle tutulmasının hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, müvekkili tarafından müteaddit defalar haksız uygulamaya son verilmesi ve emtianın davacıya teslim edilmesi talep edilmiş ve ödeme imkanının bulunmadığını yasal dayanakları ile açıklanmaya çalışılmış ise de davalı …’nin hukuki ihtilafın çözümü konusunda iyi niyet göstermediğini, bu davanın müvekkiline yöneltilmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, davacıya emtiasının teslim etmekten imtina eden tarafın davalı … olduğunu bildirerek, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TBK.nun 574.maddesinin 3.fıkrasında; ardiyecinin mallara zilyet bulunduğu veya eşyayı temsil eden herhangi bir senet vasıtasıyla onlar üzerinde tasarruf etme yetkisine sahip olduğu sürece alacakları için bu malları üzerinde hapis hakkına sahip olduğunun düzenlendiği, davacı … ile davalı … arasında akdedilmiş bir depolama sözleşmesi mevcut bulunmadığından davalı …’nin deposunda saklanan …’e ait ürünler üzerinde davalı …’nin hapis hakkını kullanıp kullanamayacağının TMK.nun 950/3 maddesine göre değerlendirilmesi gerektiği, davalı … tarafından davacı …’e ait ürünlerin depolanması konusunda diğer davalı …’e hizmet verildiği halde davalı … tarafından davalı …’ye depolama hizmeti karşılığında ödeme yapılmadığı, davalı …’nin, deposunda bulunan davacıya ait olan mallar üzerindeki hapis hakkını ancak borçlu …’e ait olmayan ürünlerin üzerindeki zilyetliğin iyi niyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde kullanabileceği, davalı …’nin iyi niyetli olup olmadığının ölçütünün davacıya ait ürünlerin davalı … deposunda saklandığının davacı tarafından bilinip bilinmediği hususunda toplandığı, davacının cevaba cevap dilekçesinde açıklandığı üzere kendisine ait ürünlerin …’e ait depoda bulunduğunun bilindiği, davalı …’nin iyi niyetli zilyet durumunda bulunduğu, iyi niyetli zilyetin TMK’nın 950. maddesi uyarınca …’e ait ürünler üzerinde hapis hakkının mevcut olduğu, dava açıldıktan sonra davacıya ait 1885 ton 550 kg malın ürünün … tarafından davacıya teslim edildiğinden 1885 ton 550 kg ürün açısından davanın konusuz kaldığı, …’in deposunda teslim edilen malların düşümünden sonra 120.575 ton davacıya ait ürün kaldığı, davalı …’nin diğer davalı …’den dava tarihine kadar dolmuş bulunan depolama alacağının tamamının davacı …’in alacağından kaynaklanmadığı, 23.973,70-TL’lik kısmının 3.bir firmaya verilen hizmetten kaynaklandığı, bilirkişi raporuna göre dava tarihine kadar …’nin ardiye alacağının 449.302,51-TL olduğu, yargılama sırasında davalı … Ltd Şti’nin iflasına karar verildiği, davalı …’in vermiş olduğu hizmet sonucu …’den olan alacağının iflas masasına kabulüne karar verildiği, alacağın iflas masasına kaydedilmesi nedeniyle hapis hakkının kullanılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacıya ait 120.575 ton miktarındaki ürünün davacı …’e iade edilmesi gerektiği, davacı … tarafından malların iadesi dışında uğramış olduğu zararlara ilişkin haklar saklı tutulduğundan ve davalı …alacağını …’in iflas masasına kaydettirmiş olduğundan davalı …’in aleyhinde hüküm oluşturulmayacağı, yine müflis …’in elinde iadeye konu olabilecek …’e ait herhangi bir mal bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacıya ait 1.885 ton 550 kg. Malın davadan sonra teslim edilmesi sebebi ile bu miktar mal açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı … deposunda bulunan davacıya ait 120.575 ton malın davacıya iadesine, davalı …’in alacağını … firmasının İflas masasına kaydettirmiş olduğundan alacağın ödenmesine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, müflis … şirketi hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin emtiaların davalı …’nin depolarında depolanacağını bilmesinin mümkün olmadığını, davalı … ile aralarında sözleşmede böyle bir hüküm yer almadığını, bu durumu taraflar arasında ihtilaf çıktıktan sonra öğrendiklerini, bu nedenle dava dilekçesindeki beyanların bu hususun müvekkili tarafından bilindiği anlamına gelmediğini, kaldı ki müvekkilinin ürünleri davalı …’nin depolarında muhafaza edildiğini bilmesinin de müvekkilini kötüniyetli kılmayacağını, çünkü müvekkilinin davalı … ile sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, dolayısıyla mahkemece davanın müvekkili tarafından açılmasına sebebiyet verildiği gerekçesinin yerinde olmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, esasında ürünlerin müvekkiline de iadesine karar verildiği dikkate alındığında davanın konusuz kalmadığını, ürünlerinin iadesi taleplerinin kabulüne karar verildiğini, bu durumda müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, diğer taraftan uyuşmazlığın davalı …’nin hapis hakkını, diğer davalıdan olan alacağından kat be kat daha fazla olan emtialar üzerinde uygulamasından kaynaklandığını, davalı …’nin bu sebeple davanın açılmasından sonra emtiaların bir kısmını müvekkiline iade ettiğini ve davanın konusuz kaldığını, bu nedenle davanın açıldığı sırada davalı …’nin haksız olduğunu, diğer davalı …’in ise müvekkilinden aldığı depolama ücretlerini diğer davalıya ödemeyerek müvekkilinin zararına yol açtığını, emtialar üzerinde hapsedilmesine neden olduğunu, her iki davalının müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı …A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hapis hakkını kanuna uygun bir şekilde kullandığını, hapis hakkının alacaklının iyiniyetli olması ya da üçüncü kişinin rızasının bulunması halinde üçüncü kişiye ait mal üzerinde hapis hakkının kullanılabileceğini, somut olayda da müvekkilinin bahsi geçen mallara borçlunun rızası ile zilyet olduğunu, borcun muaccel hale geldiğini, borç ile mallar hakkında bağlantı bulunduğunu, nesnelerin paraya çevrilir nitelikte olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, mahkemenin kararın gerekçesinde belirttiği gibi, … tarafından düzenlenen faturanın davacı tarafından ödendiğini, davacının kendisine ait ürünlerin müvekkiline ait olan depoda bulunduğunu bildiğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğu hususunun mahkemece de kabul edildiğini, mahkemece kanuni rehin hakkı olan hapis hakkının kullanılmasının engellendiğini, her ne kadar mahkemece müvekkilinin alacağını davalı … firmasının iflas masasına kaydettirmesi nedeniyle hapis hakkını kullanamayacağına karar verilmiş ise de bu kararın hapis hakkı müessesenin ortaya çıkış sebebine aykırı olduğunu, oysaki basiretli olarak hareket etmesi beklenen davacının zilyetliğin devri ile birlikte bir başkasının borcu için hapsedilebileceğini hesaba katmasının gerektiğini, müvekkilinin hapis hakkını kullandığı tarihte davalı … firmasının faal olduğunu, henüz iflas etmediğini, alacağın iflas masasını kaydedilmiş olmasının hapis hakkını ortadan kaldırmayacağını, mahkemenin kararı doğrultusunda kabulün, aynı şekilde ipotek ve rehin haklarının da iflas masasına kaydı ile son bulması sonucunu doğuracağını, bu yaklaşımın hukuk mantığı ile de örtüşmediğini, davacının müvekkiline para ödemeden uzun bir süre depolama hizmeti aldığını, alacağın iflas masasına kaydedilmiş olmasının müvekkilinin tatmin edildiği anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin alacağını tahsil etmesine engel olduğunu, İİK m.45 uyarınca alacaklı açısında önce rehnin paraya çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunu, borcun ifa edilmediği gibi yeterli güvence de gösterilmediğini, bu nedenle TMK m.953 uyarınca paraya çevirme koşullarının oluştuğunu, davalı … firmasının 17/10/2018 tarihinde konkordato ilan ettiğini ve 19/06/2019 tarihinde iflas ettiğini, davalı …’in borçlarını ödemekte müşkül durumda olduğunu, müvekkilinin İİK’nın 23. ve 206. maddesi uyarınca taşınır rehni niteliğini haiz rüçhanlı alacak olan hapis hakkını kullandığını, bu nedenle ilk sıraya yazılması gerekirken, alacağının adi alacak olarak 4. sıraya kaydedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı ile davalı …Ltd Şti arasında akdedilen 01/12/2016 tarihli sözleşme ile davacının ithalatını yapacağı ürünlerin …Ltd Şti’nin maliki olduğu veya işletmesini gerçekleştirdiği gümrük müdürlüğüne bağlı gümrüklü genel antrepolarda ve gümrüksüz serbest depolarda depolanmasını sağlayacağı kararlaştırılmıştır. Bu sözleşme kapsamında davalı … firması tarafından davacıya hizmet sunulan depolardan biri de diğer davalı …’e ait olup, davalı … firmasının …’e depolama ücretini ödememesi nedeniyle bu firma tarafından davacıya ait mallar üzerinde hapis hakkı uygulanmıştır. Davacının …’e ait depoda yer alan ürünlerine ilişkin faturalandırmanın davacıya … firması tarafından yapıldığı ve fatura bedellerinin davacı tarafından … firmasına ödendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı eldeki dava ile davalı …’nin kendisine ait ürünler üzerinde hapis hakkı uygulayamayacağını iddia ederek ürünlerinin iadesini talep etmekte olup; uyuşmazlık davalılar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan alacak nedeniyle davacıya ait mallar üzerinde hapis hakkının kullanılıp kullanılamayacağı hususunda toplanmaktadır. TBK.nun 574/3. maddesinde; ardiyecinin mallara zilyet bulunduğu veya eşyayı temsil eden herhangi bir senet vasıtasıyla onlar üzerinde tasarruf etme yetkisine sahip olduğu sürece alacakları için bu malları üzerinde hapis hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Hapis hakkının genel olarak düzenlendiği Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesinde; alacaklıya, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedilebilmesi imkanı tanınmıştır (f.1). Aynı hükmün ikinci fıkrasında ise “Zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler arsında bu bağlantı var sayılır” denilmek suretiyle “ticari hapis hakkı” düzenlenmiş ve bu halde eşyanın alacakla bağlantısının olması şartı genişletilmiştir. Hükümden de anlaşılacağı üzere hapis hakkı; borçlunun taşınır mallarına ve kıymetli evrakına onun onamıyla zilyed bulunan alacaklının, muaccel olan ve bu eşya ve evrakla doğal bir bağlantısı bulunan alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren bir ayni haktır. Bu hak, kural olarak borçluya ait eşyalara münhasıran kullanılabilirse de eşya sahibinin rızasının bulunması veya alacaklının iyiniyetli olması halinde üçüncü kişilere ait eşyalar üzerinde de hapis hakkının ileri sürülebilmesi mümkündür. Nitekim, aynı hükmün son fıkrasında “alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur…” denilmiştir. Üçüncü kişinin rızasının bulunup bulunmadığı veya alacaklının iyiniyetli olup olmadığının her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Üçüncü kişi malik, borçlu tarafından eşyanın zilyetliğinin alacaklıya devrine önceden rıza göstermiş veya devri onaylamış ise alacaklının üçüncü kişinin mülkiyetinde olan eşya üzerinde de hapis hakkını kullanabileceğini kabul etmek gerekir.Somut olayda; davacı hapis hakkı uygulanan malların davalı … yedinde bulunduğunu bilmediğini ileri sürmektedir. Ancak basiretli hareket etmekle yükümlü olan davacının 2000 ton gibi yüksek miktardaki emtiasının davalı … firması nezdinde bulunduğunu bilmediği iddiası hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Ayrıca davacı tarafından ibraz edilen ve davalı …’in yedinde bulunduğu eşyaların miktarının ispatı için sunduğu, dava dışı … A.Ş. tarafından düzenlenen sevk irsaliyelerinde sevk adresi olarak “…” adresi gösterilmiştir. Bu durumda davacı, davalı … tarafından eşyaların diğer davalı …’in depolarında bulunduğundan sonradan haberdar olduğu ileri sürülmekte ise de sevk irsaliyelerinde sevk adresinin davalı …’ye ait depo gösterilmesi karşısında davacının davalı …’e depolaması için anlaştığı emtiaların davalı …’ye ait depolarda depolandığını en başından beri bildiği gibi bu hususta rızası bulunduğu açıktır. Saklama sözleşmeleri ile ilgili hapis hakkı Kanunda düzenlenmiş olup, kendisinden basiretli olarak hareket etmesi beklenen davacının kendisine ait mallar üzerinde şartları oluşması halinde hapis hakkı kullanılabileceğini bildiği varsayılır. Dolayısıyla davacı vekilinin davalı … tarafından hapis hakkının kullanamayacağına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Buna karşılık mahkemece davalı …’nin depolama alacağının yargılama sırasında iflas eden davalı … firmasının iflas masasına kaydedilmesi nedeniyle hapis hakkının kullanılamayacağı sonucuna varılması doğru olmamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere saklayıcının hapis hakkı Kanunda özel olarak düzenlenen ayni hak niteliğinde olup, İİK’nın 23. Maddesinde aynı zamanda taşınır rehni kapsamında değerlendirilmiştir. Diğer taraftan alacağın müflis firmanın iflas masasına kaydı alacaklının tatmin edildiği anlamına gelmemekte, dolayısıyla hapis hakkını sonlandırıcı bir etki içermemektedir. Kaldı ki davalı … firması hakkındaki iflas kararı Yargıtay tarafından bozularak ortadan kalkmıştır. Bu durumda davalı …’nin alacağının diğer davalı …’in iflas masasına kaydedilmiş olması, davalı …’nin hapis hakkını kullanmasına engel olmadığı gibi davayı konusuz hale getirmesi de mümkün değildir. Mahkemece davalı …’nin hapis hakkı dikkate alınarak davalının elinde bulunan 120 ton 575 kilogram ürün yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle … nezdinde …’e ait 2006 ton 125 kilogram ürün bulunduğu, ancak dava sırasında 1.885 ton 550 kilogramının … tarafından teslim alındığı ve halihazırda … nezdinde 120 ton 575 kilogram ürün bulunduğu dosyadaki belge ve taraf beyanlarıyla sabittir. Dava sırasında 1.885 ton 550 kilogramının … tarafından teslim alındığı, bu kısım eşyalar yönünden dava konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın konusuz kalan kısmı yönünden davanın açılmasına davalı …’nin sebebiyet vermediği gerekçesiyle yargılama giderlerini ve vekalet ücretini davacının üzerinde bırakılmıştır. Ancak, kendisinden basiretli hareket etmesi beklenen davalı …’nin, hapis hakkını kullandığı mal miktarının alacağın çok üzerinde olduğunu bildiği kabul edilmelidir. Davalı …, hapis hakkını yedindeki davacıya ait tüm mallar üzerinde, diğer davalı … firmasından olan alacak miktarı ile orantısız ve ölçüsüz bir şekilde kullanmıştır. Bu durumda davacının davanın açıldığı tarih itibariyle 1.885 ton 550 kilogram emtia yönünden haklılığı sabittir. Davada 14.444.388,29-TL değer üzerinden harç tamamlanmış olup, davacının haklılığına isabet eden miktar yönünden (13.576.230,96-TL) davacı yararına vekalet ücreti takdiri ve yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılması gerekirken bu kısım yönünden davalı …’nin haklı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Buna karşılık, davacı … tarafından malların iadesi dışında uğramış olduğu zararlara ilişkin hakların saklı tutulduğu, yine davalı … firmasının elinde iadeye konu olabilecek …’e ait herhangi bir mal bulunmadığı dikkate alındığında …A.Ş.’nin davada pasif husumeti bulunmamaktadır. Bu husus dava şartlarından olup re’sen incelenmesi gerektiğinden, mahkemece davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece, davalı … firmasında bulunan 120 ton 575 kg malın davacıya iade edilmesi, 1.885 ton 550 kg. Mal yönünden konusuz kalan talep ile ilgili davacı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi doğru olmadığından davacı ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılamasına gerek bulunmadığından davalı …Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacıya ait 1.885 ton 550 kg. malın davadan sonra teslim edilmesi sebebi ile bu miktar mal açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kalan kısım bakımından davanın reddine karar verilmiştir. 1.885 ton 550 kg. ürünün davacıya ön inceleme tutanağının düzenlenmesinden önce iade edilmesi nedeniyle davacı yararına AAÜT m.6/1 uyarınca tarifeye göre hesaplanan avukatlık ücretinin yarısına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı…A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2021 Tarih 2018/1125 Esas – 2021/1014 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1- Davalı … Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, 2- Davacıya ait 1.885 ton 550 kg. malın davadan sonra teslim edilmesi sebebi ile bu miktar mal açısından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 3- Kalan kısım bakımından davanın reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 179,90-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 246.674,05-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatan 246.530,05-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan 4.950-TL bilirkişi ücreti ve 341,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.291,50-TL yargı giderinin davacının haklılık durumuna göre hesaplanan 4.973,46-TL’sinin davalı …A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı…A.Ş. tarafından yapılan 30-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 1,80-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …A.Ş’ye verilmesine, bakiye kısmın davalı …A.Ş üzerinde bırakılmasına, Davalı …Ltd Şti tarafından yapılan 110-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalı …Ltd Şti’ne ödenmesine, Davacı lehine taktir olunan 186.881,15-TL vekalet ücretinin davalı …A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı …A.Ş lehine taktir olunan 113.497,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …A.Ş’ye verilmesine, Davalı … Ticaret Ltd. Şti. vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …Ltd. Şti’ne ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı …A.Ş tarafından yatırılan 80,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 11/05/2023