Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1221 E. 2022/1655 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1221
KARAR NO: 2022/1655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017
NUMARASI: 2013/464 Esas 2017/1143 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Davanın reddine ilişkin Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 14 adet taşıt alımı için davalı banka ile 11.09.2012 tarihli 10.000.000-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını ve 17.09.2012 tarihinde 10.000.000-TL tutarında kredi kullandığını, müvekkilinin yaklaşık 9 ay kredi taksitlerini ödedikten sonra Haziran 2013 tarihinde kredi borcunu tümüyle kapatma talebiyle bankaya başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin bakiye borcu 5.830.363-TL iken davalı banka tarafından erken ödeme nedeniyle müvekkilinden kredi kapama bakiyesi olarak 6.413.400-TL tahsil edildiğini,müvekkiline ayrıntılı hesap dökümü verilmediğinden bunun ne kadarının erken ödeme komisyonu olduğunun bilinmediğini, ancak miktarlar kıyaslandığında davalının bakiye kredi tutarının %10’u gibi fahiş bir oranda fazladan ve haksız tahsilat yaptığının anlaşılmakta olduğunu, davalı banka tarafından uygulanan bu oranın sözleşme ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, 25.06.2013 tarihli ihtarname ile fazla yapılan tahsilatın iadesinin talep edildiğini, ancak olumlu sonuç alınmadığını, ayrıca Sözleşmenin 2.8.maddesinde oran belirtilmediğini ve söz konusu madde genel işlem koşulu mahiyetinde olup geçersiz olduğunu, müvekkilinin fahiş nitelikteki bu ödemeyi zorunluluk nedeniyle yaptığını, bu kredinin başka bir bankadan kullanılan kredinin davalı banka hesabına gönderilmesi suretiyle yapılmış olması nedeniyle ihtirazi kayıt da konulamadığını, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden haksız tahsil edilen tutardan şimdilik 10.000-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24.03.2017 tarihli dilekçesinde, talep konusu 10.000-TL olan alacak miktarını 393.836,03-TL artırmak suretiyle 403.836,03-TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davacıya kullandırılan kredi tutarının 10.000.000-TL değil 5.145.000-TL olduğunu, davacının 21.06.2013 tarihinde erken kapama talebinde bulunduğunu ve herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kredi borcunu kendi rızası ile vadesinden önce ödediğini, müvekkilince talep edilen %10 erken kapama komisyonu dışında daha alt bir komisyon bedeli ile veya komisyon alınmaksızın kredi kapatılacağının taahhüt edilmesinin ise söz konusu olmadığını, sözleşmenin tarafların serbest iradeleri ile tanzim ve imza edildiğini, kesintinin ise sözleşmenin 2.8.maddesine uygun olarak yapıldığını, kaldı ki diğer bankalarca alınan erken ödeme komisyonları ile kıyaslandığında da hakkaniyete uygun olduğunu, müvekkilinin erken kapama nedeniyle toplam 699.300-TL kâr mahrumiyetinin bulunduğunu ve sözleşme uyarınca erken kapama durumunda müvekkilinin maruz kalacağı kar mahrumiyetinini zarar ve maliyetlerin, vergi gibi diğer mali yükümlülüklerin davacıdan talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı vekili, ıslaha konu alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,bilirkişi kurulu raporunun gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca davacı tarafın kullandığı kredi için yaptığı ilk taksit ödemelerinden sonra borcunun tamamını erken ödeme için talepte bulunduğu, bu istemin davalı tarafça kabul edildiği, davacının erken ödeme komisyonu adı altında sözleşmenin 2.8.1. maddesinin tanıdığı yetki ile %10 oranında 571.928,88 TL kesinti yaptığı, dosyaya getirtilen belge örneklerinden bankaların %2 ile %5 oranında kesinti uyguladıkları, buna göre teamül gereği %3.5 oranında kesinti yapılmasının uygun ve makul olduğu, buna göre davalı bankanın 391.851,88 TL kredi alacağı ile 11.984,15 TL BSMV’den oluşan toplam 403.836,03 TL fazla tahsilat yaptığı, davalı bankanın 03/07/2013 tarihinde temerrüte düştüğü, tarafların tacir olup kullanılan kredinin ticari nitelikte bulunması nedeniyle alacağa avans faizi işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ile 403.836,03 TL nin 03/07/2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili ;Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, zira dava konusunun hesaplanabilir olduğunu, davanın kısmi dava olduğunu ve davanın açıldığı tarih itibariyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca ıslah edilen kısma ilişkin zaamanaşımı süresinin dolduğunu, yine ıslah edilen kısım yönünden ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğiniHükme esasa alınan raporda tahsil edildiği belirtilen erken ödeme komisyonu ve BSMW tutarının hatalı olduğunu, davacıdan erken ödeme komisyonu+BSMW olarak %10 oranında tahsilat yapıldığını, sadece erken ödeme komisyon oranının %9,5 olduğunu, ayrıca defalarca izah edildiği üzere davacıdan 20.987,90-TL tutarında bir tahsilat yapılmadığını, erken kapama bakiyesinin 6.312.549-TL olarak bildirildiğini, ancak 6.291.196-TL tahsil edildiğini,kalan tutarın davacı hesabında kaldığını, hesaptan kalan tutarın artı para kredisi ile ilgili bir takım kesintiler yapıldıkta sonra davacı tarafından başka ödemelerinde kullanıldığını,Davacının ödemeyi ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kendi iradesi ile yaptığını, alınan erken ödeme komisyon oranının hakkaniyete de uygun olduğunu, bankaların bildirdikleri oranlarının fiilen uyguladıkları oranlar olup olmadığının belirsiz olduğunu,Müvekkili tarafından TCMB’ye bildirilen ticari kredi erken kapama komisyon oranının %10 olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin tahsil ettiği oranın bildirilen oran ile örtüştüğünü belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
SÜREÇ VE GEREKÇE: Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde 30/01/2020 tarihli karar ile; Taraflar arasında akdedilen 11/09/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin Erken Ödeme başlıklı 2.8 maddesi incelendiğinde, erken kapama komisyon oranının belirlenmediği, bankanın erken ödeme isteğini kabul etmesi halinde bunun şartlarını bildirmek suretiyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşterinden talep edebileceğinin kararlaştırıldığı görülmüş olup, sözleşme hükmü uyarınca erken kapama komisyon oranının tespiti mümkün görünmemektedir. Davacı tarafça bu hükmün genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu ileri sürülmüş ise de, hükmün haksız şart mahiyetinde olduğu kabul edilse dahi, bu hükmün yazılmamış sayılması sebebiyle oluşacak boşluğun yine bankanın yukarıda belirtilen Tebliği uyarınca ilan edeceği oranlar, aksi halde emsal banka uygulamaları ile doldurulacağı açıktır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/12/2019 tarihli 2018/4910 E., 2019/8174 K. sayılı emsal kararı). Dosya kapsamında mevcut davalı banka tarafından düzenlenen Kredi İşlemlerinde Faiz ve Kar Payı Dışında Sağlanacak Ücret, Komisyon ve Masraflar İle Bankacılık Hizmet Komisyonları Bildirim Formu başlıklı ve bildirim tarihi 17/05/2013 olarak belirtilen belgede, Ticari Kredi Erken Kapama Komisyonu oranının %10 olarak belirlendiği görülmüştür. Bu durumda davacının 20/06/2013 tarihli erken ödeme talebi üzerine davalı bankanın %10 oran üzerinden erken ödeme komisyonu alabileceğinin kabulü gerektiği, Davalı bankanın 20.06.2013 tarihli yazısında, davacının taşıt kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 6.312.549-TL, artıpara kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 100.816-TL olduğu bildirilmiş, davacı tarafça 21.06.2013 tarihinde her iki kredinin toplam bakiye tutarı olarak 6.413.400-TL davalı bankaya ödenmiştir. 29.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda kapama tarihi itibariyle taşıt kredisi riskinin 5.719.269,22-TL ve artıpara kredisinin 100.816-TL olduğu, artıpara kredisi için erken kapama ücreti alınmaması gerektiği bildirilmiştir. Bankaca artıpara kredisi için bildirilen kapama bakiyesi tutarı ile risk tutarının aynı olduğu dikkate alındığında bu kredi için erken kapama ücreti alınmadığı anlaşılmaktadır. Taşıt kredisi yönünden sunulan dekontlar incelendiğinde ise kapama bakiyesi olarak 6.291.196,10-TL ödeme alındığı, ödeme 6.291.196,10-TLden,bildirilen risk 5.719.269,22-TL düşüldüğünde %10 u oranında 571.926,92-TL erken kapama komisyonu alınabileceği,bankaca fazla tahsil edilen bir tutar bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ,davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11 HD’nin 2020/1510 esas ,2022/1743 karar sayılı 10.03.2022 tarihli ilamı ile “Taraflar arasında akdedilen 11.09.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin erken ödeme başlıklı 2.8 maddesinde, erken kapama komisyon oranının belirlenmediği, ancak bankanın erken ödeme isteğini kabul etmesi halinde bunun şartlarını bildirmek suretiyle maruz kalacağı kâr mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edebileceğinin kararlaştırıldığı, bankanın sözleşme uyarınca erken ödeme ücreti talep etme hakkı var ise de, Bölge Adliye Mahkemesi’nce de isabetle işaret edildiği üzere sözleşme hükmü uyarınca erken kapama ücret oranının tespitinin mümkün görünmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki içtihatlarında belirtildiği üzere, davacı tacir olsa da alınan komisyonun hakkaniyete uygun olması gerektiğinden, diğer bankalardan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken ödenmesi halinde uyguladıkları oranlar sorulmak ve bu şekilde emsal uygulamalar tespit edilmek suretiyle davalı bankanın tahsil ettiği erken kapama ücretinin hakkaniyete uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan yönler gözetilmeden Bölge Adliye Mahkemesi’nce yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. “denilmiştir. Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Davalı bankanın 20.06.2013 tarihli yazısında, davacının taşıt kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 6.312.549-TL, artıpara kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 100.816-TL olduğu bildirilmiş, davacı tarafça 21.06.2013 tarihinde her iki kredinin toplam bakiye tutarı olarak 6.413.400-TL davalı bankaya ödenmiştir. 29.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda kapama tarihi itibariyle taşıt kredisi riskinin 5.719.269,22-TL ve artıpara kredisinin 100.816-TL olduğu, artıpara kredisi için erken kapama ücreti alınmaması gerektiği bildirilmiştir. Bankaca artıpara kredisi için bildirilen kapama bakiyesi tutarı ile risk tutarının aynı olduğu dikkate alındığında bu kredi için erken kapama ücreti alınmadığı, Taşıt kredisi yönünden sunulan dekontlar incelendiğinde ise kapama bakiyesi olarak 6.291.196,10-TL ödeme alındığı,aradaki 21.563,73-TL’lik farkın çok az bir kısmının davacının artıpara kredisi faiz ve masraflarına kesildiği, kalanın ise davacının hesabında kaldığı ve farklı işlemleri için kullanıldığı,bu durumda hesaplamada 6.291.196,10-TL’nin dikkate alınması gerektiği, risk 5.719.269,22-TL olduğuna göre 571.926,92-TL erken kapama komisyonu alındığı belirlenmiştir. Buna göre taşıt kredisinden %10 oranında 571.926,92-TL kesinti yapıldığı davada incelenecek kesinti tutarının taşıt kredisinden yapılan 571.926,92-TL üzerinden hesaplanması gerekmektedir. İlk derece mahkemesince davalı banka tarafından erken kapatma komisyonun hakkaniyete uygun olup olmadığının belirlenmesi için diğer bankaların uyguladığı banka komisyon oranları dosyaya getirtilmiş ve diğer bankaların erken kapama komisyon ortalamasının %3,5 olduğu belirlenmiştir. Buna göre hakkaniyet gereği ,ortalamayı aşan tutarın fahiş olduğu kabul edilmelidir. 27.1.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda yapılan hesaplamada; alınması gereken %3,5 komisyon ortalamasına göre davalının 391.851,88-TL fazla komisyon ,11.984,15-TL %5 fazla BSMV tahsil ettiği tesbit edildiğinden toplam 403,836,03-TL nin davalıdan tahsilini talep etmekte davacının haklı olduğunun kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle ;hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/464 Esas 2017/1143 Karar sayılı ve 29/11/2017 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulü ile 403.836,03-TL nin 03/07/2013 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 27.586,04- TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 170,80 TL peşin ve 6.726-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 6.896,80-TL harcın mahsubu ile 20.689,24 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davacı yararına A.A.Ü.T. uyarınca takdir edilen 59.537,04-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 6.896,80 TL peşin harç ve tamamlama harcı, 256,30 TL on dokuz adet tebligat gideri ve 2.500-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 9.677,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansından artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Davalı tarafından yatırılan 6.897-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,Davacı tarafından yapılan 123,30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/11/2022