Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1197 E. 2023/1293 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1197
KARAR NO: 2023/1293
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2021
NUMARASI: 2021/306 Esas – 2021/1082 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin verilen verilen kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ve HMK 124 maddesi kapsamında verdiği 20/05/2021 tarihli dilekçesinde; davacı … ile davalılar … ve … arasında diğer davalı … A.Ş’nin hisselerinin devri konusunda 26/03/2020 tarihli hisse devri ve hissedarlar sözleşmesi imzalandığını, Davacının “…” isimli Televizyon Kanalı ve www…com internet sitesinin sahibi olan Şirket’in %50 sini temsil eden hisseleri almak üzere sözleşme imzaladığını, müvekkilinin satıcılara, hisselerin devri, şirketin önceki borçlarının ödenmesi, yatırım ve işletme gideri olarak 7.000.000 USD (ABD Doları) ödeyeceğini, Sözleşmenin 2.3-2 maddesinde ödeme yapıldığını,sözleşmenin imzasından önce karşı tarafa 2.810.000-USD nin ödendiğini, Covid-19 salgını nedeniyle Dünya çapında pandemi nedeniyle tüm ticari hayatın durma noktasına gelmesi karşısında bile davacının ödemelerini yerine getirmeye devam ettiğini, bugüne kadar toplam 6.370.000-USD ödeme yapıldığını, Sözleşmenin imza tarihinden sonra, davacı adına şirket yönetimine katılan YK Başkan vekili …’ in defalarca sözlü talepte bulunmasına rağmen Yönetim Kurulunun toplanmadığını, … in 30.12.2020 tarihinde Beyoğlu …Noterliğinin yevmiyeli ihtarnamesi ile ” … yönetim kurulunun toplanmadığını, kendisine imza için hiçbir belge gönderilmediğini bildirerek, hesap dökümlerinin, şirket aktifine girmiş varlıkların, çalışanlara ödenen maaş ödemesi toplamlarının, yapılan sözleşmelerin, ödeme listelerinin ve bunları tevsik eden belgelerin kendisine verilmesini ” istediğini, Ancak davalılarca bilgi ve rapor sunulmadığını,fakat YK Başkanı …, A Grubu İmza Yetkili ve Şirket Genel Müdürü …, B Grubu İmza Yetkilisi … ın 09.03.2021 tarihinde odalarını kilitleyerek şirketi terk ettiklerini, Şirkete ait defterleri ve belgeleri de kilitlediklerini, şirketin internet sitesi ve sosyal medya sitelerinin kullanımı için gerekli olan bilgi ve şifreleri de yanlarında götürdüklerini, şirketi işlemez hale getirdiklerini,Yapılan sınırlı inceleme sonunda davalıların; -Bazı personellerin sigortasını yaptırmayıp sigortasız işçi çalıştırdığı,Personelin çoğunun prime esas ücretlerinin düşük bildirildiği bu nedenle de ise sigorta primlerinin eksik yatırıldığı,-Basın İş Kolunda sigortalanması gereken haber merkezi çalışanlarının (haber sunucusu, muhabir, editör kameraman ve montajcılarının ..) sigortalarının bu statüden yapılmadığı,İşçilerin fazla mesai, yıllık izin vesair işçilik haklarının ödenmediği,-İş güvenliği, KVKK gibi yasal sorumlulukların yerine getirilmediği,-Bu işçilerden ALO 170, CİMER. SGK kurumlarına şikayetler yapıldığı, SGK tarafından müfettiş görevlendirildiği, yine işçilerden büyük bir kısmının dava açmak üzere 30 kişinin arabuluculuk sürecini başlattığının öğrenildiğini, Sözleşmenin 2.1 maddesi;Hisselerinin satımı ve devri; işbu hisseler ile bağlantılı, dağıtılmamış kâr payı hakları, ekonomik ve yönetimsel haklar dahil olmak üzere Satış Hisselerine ilişkin tüm hakları ve Satış Hisselerine tekabül eden Şirketin (lisans haklan, sosyal medya hesapları, fikri mülkiyet hakları, tüm envanteri, domain hakları dahil ve bunlarla sınırlı olmamak üzere) tüm maddi ve manevi haklarını da içermektedir. Şeklinde olduğunu, Sözleşme imzası öncesi tv kanalının ve internet sitesinin mevcut durumunun da yanlış aktarıldığını, www…com internet sitesi ve buna bağlı tüm instagram, facebook ve twitter sosyal medya hesaplarının … Ticaret A.Ş ye aitmiş gibi davalılar tarafından sözleşme akdedildiğini, ancak bunların davalıların kendi şirketi “… Tic. A.Ş.” ne ait olduğunun öğrenildiğini, müvekkilinin, paydaş olması nedeniyle sahip olacağı haklar konusunda yanıltıldığını, davacının sözleşmeyi imzalamakta amacının 2 ayrı mecraya da ortak olmak olduğunu, davalıların müvekkilini aldattığını,şirketin imza tarihi öncesine ait tadilat/inşaat borçlarının da ortaya çıktığını, Yapılandırılan 182.008-TL, vadesi geçmiş ve yapılandırılmayan 328.966-TL vergi borcu ile yapılandırılan 1.402.757-TL SGK prim borcu, vadesi geçmiş ve yapılandırılmayan 844.070 TL SGK prim borcu olduğunun kurum kayıtlarından görüldüğünü, taksitlerin ödenip ödenmediğinin de bilinmediğini, Aktarılan tutarlardan; yaklaşık 10.427.250-TL’nin davalı … ve …isimli bir kişi tarafından bankadan elden çekildiğini, …’a ait olan kişisel kredi kartlarının 178.709,25-TL yüklü ekstrelerinin şirket tarafından ödendiğini, şirketin, neredeyse yegâne gelir kaynağı olan satış öncesinde de çok yüksek olduğu, daha yükseleceği vaadedilen Reklam Gelirlerinin söyleneni yansıtmadığı, şirketten, … Hiz.Tic. A.Ş isimli şirkete yaklaşık 65.000-USD (yaklaşık 511.450-TL) aktarıldığını, şirket merkezinin bulunduğu ve yayın yapılan stüdyolar ve idari binanın 3 Aylık kira borcunun ödenmediğini vadesi geçmiş borç toplamının 614.214-TL olduğunu, yayıncılık yapılması için elzem olan … ve … Tv İletim ücretlerinin ödenmediğini , halen borçların katlanarak arttığını Uydu iletimini ve platform hizmetini sağlayan, …Tic. A.Ş.’ne 508.650-TL …’e (… A.Ş) 3.483.360-TL borç bulunduğunu, … ve …u’ nun borçların ödenmemesi nedeniyle TV paketinden … yi çıkarttığını, Şirkete güvenlik hizmeti sağlayan, … Hizm. Tic. Ltd. Şti. şirketine 92.541,57-TL borcu olduğunu, Şirkete kiralık araç ve ulaştırma hizmeti sağlayan şirketin paralarının ödenmediğini, Şirkete engellilere yönelik yayınlar için hizmet veren şirket tarafından 47.200-TL lik icra takibi başlatıldığını, personel maaşlarının ödenmemeye başladığını, son olarak da pandemi gerekçesiyle işçilerin büyük bir kısmının (yaklaşık 80 kişi) ücretsiz izne çıkartıldığını, işçilerin SGK’ya şikayette bulunup 21.04.2021 tarihine Şirket önünde basın açıklaması yaptıklarını, şirketin ve markalarının ticari değerinin zarar gördüğünü, Açıklanan tüm bu şekilde karşı tarafın Sözleşmeyi ihlal ettiğini, şirkete ilişkin birçok bilginin gizlendiğini, davacının yanıltıldığının ortaya çıktığını,bu bilgilerin şirketin varlığını önemli ölçüde zarara sokacak nitelikte olduğunu, davalıların baştan beri sözleşmeyi ihlal etmesi ve edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünü belirterek, İstanbul Beşiktaş … Noterliğinden 18/03/2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, müvekkilince ödenen bedelin 3 gün içinde iadesinin talep edildiğini,arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak tarafların anlaşamaması üzerine iş bu davanın açıldığını belirterek; 26/03/2020 tarihli sözleşmeden dönülmesi nedeniyle sözleşme kapsamında ödenen tüm tutarların şimdilik 1.000.000 USD kısmının fiili ödeme günündeki TCMB efektif döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası olarak, 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi kapsamında mevduat hesabına ödendiği en yüksek faiz oranı ile birlikte müvekkili şirkete aynen döviz cinsinden ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 19/11/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile 5.232.000- USD (Amerikan Doları) artırımla dava değerini ıslah ettiklerini, toplam 6.232.000- USD nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalılar … ve … vekili;Davacının bu sözleşme imzası sırasında şirketin hem hukuki hem mali her durumundan her zaman haberdar olduğunu, öyle ki acil ödeme planı yapıldığı için; ödenmesi gereken yatırım ve giderlerle ilgili 2.226.450- USD, borçlarla ilgilide 583.550 USD nin küsuratı ile sözleşmeye yazıldığını, bu bedelin derhal ödeneceğinin söylenmesi nedeniyle sözleşme imzaladığını,şirketin davacının istek ve onayları doğrultusunda yönetildiğini, davacının sözleşme borçlarından kaçmak için sözleşmeden dönmeyi tek çıkış olarak görüp mesnetsiz iddialarla bu davayı açtığını, davacının 26.03.2020 tarihli sözleşme ile toplam 11.000.000- USD ödemeyi vaat ettiğini,… ın hesabına 26.875.750 TL 3.880.000- USD,Şirket hesabına 3.975.100- TL 552.000- USD olmak üzere toplam 30.850.850- TL ( 4.432.000 USD) şeklinde olduğunu,Davacının vadesinde ve düzgün ödeme yaptığı var sayılsa bile sözleşmeye göre hala 6.568.000- USD borcu bulunduğunu, …’ın yatırılan bedelin neredeyse tümünü şirkete aktardığını, sözleşmenin vuku bulduğu 2020 yılı içinde ve devamında Şirket hesabına 21.602.900- TL yatırdığını,davacının müvekkillerini “Şirketi önemli ölçüde zarara sokacak yanıltıcı bilgi” vermekle itham ettiğini, sözleşme tarihinde ki vergi borcunun çok küçük bedeller olduğunu, sözleşme bedelleri ödendiğinde rahatlıkla ödenebilecek miktarlar olduğunu,davacının isteği üzerine vergi ve SGK borçlarının yapılandırmaya alındığını, bu durumun mesajlarla sabit olduğunu,davacının sözleşmenin imzalanmasından sonra Mayıs 2020 tarihinde şirket maddi konularını denetim, takip ve yönetim için … isimli kişiyi şirkette işe başlattığını, bu şahsın davacıdan aldığı direktiflerle şirketin tüm para giriş çıkışlarını yönettiğini, iyi niyetli müvekkillerinin her harcamayı bu aracının onayı ve yönlendirmesi ile yaptığını,davacının 6 Ocak 2021 tarihinde … isimli bir kişiyi de şirkete yerleştirdiğini, banka yetkilerinin tümünün bu kişiye verildiğini, Tv gelirlerinin; reklam olduğunu, Tv giderlerinin ise; uydu, platform ücretleri, personel giderleri, program giderleri şeklinde sınırlı ve sayılı olduğunu, tüm mali durum ve mevcut durum raporlarının davacının gönderdiği kişilerce tutulduğunu, mali müşavirlik denetim hizmetinin … tarafından yapıldığını,Dava dilekçesinde “sözleşmenin imza tarihinden itibaren yönetim kurulunun toplanmadığı , … in 30.12.2020 tarihinde ihtarname gönderdiği” nin söylendiğini,…’ in 06.04.2020 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı ile yatırımcı ortağın isteğiyle şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, karşı tarafın söylediğinin aksine bu tarihten itibaren 06.04.2020 , 12.06.2020 , 13.08.2020 tarihlerinde şirket merkezinde yönetim kurulunun toplandığını, gerekli konularda yönetim kurulu kararlarının müşterek olarak alındığını,… in adeta bu davanın zeminini hazırlamak için gerçek dışı isnatlar içeren ihtarnameler gönderdiğini,Şirketin … in imzaladığı 06.04.2020 tarihli iç yönergeye uygun olarak yönetildiğini, … dışında bu kişilerin de bütün bilgilere erişip davacıya aktardıklarını,şirketin kasasını bu kişilerin tuttuğunu, …’a bankada işlem yapma yetkisi verildiğini, e-posta adresinin hiçbir zaman kapatılmadığını, aktif olduğunu, …’ in 12.03.2021 tarihinde Davacının direktifi ile kanalda çalışan bütün personeli toplayarak; “Finansör ortağın şirkette yönetimi devraldığını, bundan sonra (…) ne derse o olacağını, maaşları ve tüm ödemeleri yapacağını, Gelme sebebimiz şirketi tasfiye etmek değil, kanalın yayın hayatına devam etmesidir,Yayını kapatmak en kolay şey, finansmanı keseriz yayın kapanır. Yeni dönem içinde kanalın arkasındayız kanalı devam ettirmeyi düşünüyoruz. Kanalın bundan sonraki yaşantısında … koordinesinde işler yürüyecek” dediğini, …’ in yönetimi devraldığını söylediği bu 3 haftalık dönemde; yöneticileri ücretsiz izne çıkarıp, şirkete ait TV kanalını yayın mecralarından düşürdüğünü, şirketin işlemesi için gerekli ödemeleri yapmadığını, …’ın adamları olduğu gerekçesi ile yayın için çok önemli çalışanları işten çıkardığını,şirkete ait TV’nin kapanma noktasına geldiğini,tüm ödeme ve maaş listeleri kendilerinde olmasına rağmen maaş ödemelerinin yapılmadığını,davacının toplantıda söz verdiği ödemeleri yapmadığı için işçilerin ayaklanıp, yayının durduğunu, bu arada …’in davacı direktifi ile izne çıkardığı genel müdür ve finans müdürünü işin başına geri çağırdığını,YK başkanı …’ın karantinadan çıkıp, şirketin başına geçtiğini, kendi imkanları ile ödemeleri yapıp, 7 aylık zarara giren ve siyah ekrana düşen, yayın mecraları kapanan şirketi bir çok yerde ve D-Smartta yayına soktuğunu, …’ın şahsi hesabından şirkete 5 Nisan 2021- 20 Mayıs 2021 tarihleri arasında 989.000-TL + 47.700 USD olmak üzere Toplam 1.377.000-TL Ödeme yapıldığını, 17.04.2021 tarihinde … yanlarında silahlı adamlarla gelip şirkette korku yarattıklarını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/69020 soruşturma numarası ile devam eden soruşturma açıldığını, Davacının şirketi finanse etmeyerek zarara uğrattığını, sonra da yönetimi zor kullanma ve korku vasıtalarıyla ele geçirmeye çalıştığını, dava dilekçesinde “sözleşmeden dönme haklarının bulunduğundan” bahsedildiğini, sözleşmeden dönmenin unsurlarının oluşmadığını, sözleşmenin 4.3.b. de “alıcının ödemelerini tamamlamasından sonra geçmişe ait herhangi bir borç ve ya yükümlülüğün (kefalet , garanti dahil tüm yükümlülükler) ortaya çıkması durumunda; alıcıyı beri tutacağını ve bu yükümlülükleri münferiden kendisinin karşılayacağını kabul ve taahhüt eder.” hükmü olduğunu, sözleşmenin 4.4.b maddesinde “şirkette imza tarihinden önceki işlemlerine ilişkin meydana gelen zararın şirketin varlığını önemli ölçüde zarara sokacak nitelikte olması halinde” tanımı ile sözleşmeden dönme koşullarının düzenlendiğini,davalı müvekkillerinin işlemleri sebebi ile oluşmuş bir zarar olmadığını, Şirketin zararının ortaklaşa alınan büyüme kararından sonra yatırımcı davacının ödeme yapmaktan vaz geçmesi ile oluştuğunu, Şirketin işçileri ve işçilik hakları konusundaki eksikliklerinden haberdar olmadığı iddiasının doğru olmadığını, sözleşme sonrası şirkete çok sayıda yeni işçi alındığını, davacı tarafın bahsettiği 30 kadar işçinin çoğunun Sözleşme imzalanmasından sonra alındığını, toplu işten çıkmanın sebebinin davacının maaşları ödememesi olduğunu, işçilerin çoğunun 1 senenin altında çalışması olduğunu, bunların mahkemelerin işçi lehine karar verdiğini bildiği için alacaklarını en yüksek oranda almak için dava yoluna gittiğini,şirketin iş güvenliği ve KVKK anlamında gerekli tüm başvuruları , bildirimleri ve işlemleri yaptığını, Müvekkillerin kayıt dışı ödeme yaptığı bir an için düşünülse dahi bu durumdan Davacının haberdar olduğunu, mali işleri yönetmesi için gönderilen …’ın, mali işler müdürü …’a attığı örnek maillerde görüleceği üzere , tüm ödeme listesinin Davacıda olduğu, davacının maaş dahil nereye ne kadar ödeneceğini söylediği ; hatta diğer ödemeler adı altında elden ödeme yapılmasını dikte ettiği ve miktarını dahi söylediği görüldüğünü , Sözleşmenin 3.1-d envanter maddesinde; “mülkiyeti ve zilyetliği 3. Kişiler tarafında tutulan (tüm maddi-duran varlıklar, sosyal medya ve domain isimleri dahil) tüm varlıkların Şirketin kullanımına sağlanmış olacaktır, sadece … markasının devri yapılacaktır” hükmü bulunduğunu, … markasının devrinin de şirkete yapıldığını ,sözleşme ve müzakerelerde bu sosyal medya hesaplarının sadece kullanım hakkına sahip olacağını açık ve net olarak bildiğini, Sözleşmenin 3.1 maddesinin f bendinin bu durumu açıkladığını, davacının … isimli internet sitesinin ve instagram hesabının mülkiyetine hiçbir zaman hak kazanmadığını, www…com internet sitesinin şirkete ait olduğunu,Davacının, TV Kanalı ve İnternet sitesinin durumunun yanlış aktarıldığı, … TV, www…..com internet sitesi ve bunlara bağlı sosyal medya hesaplarının yüksek izlenilirliği ve takipçiye sahip olduğu; reklam gelirlerinin yüksek olduğu ve yapılacak yatırımlar ile bu değerde artış olacağı vaadinde bulunulduğunun doğru olmadığını , sosyal medya hesapları ve internet sitesi, dijital mecraların hiçbir zaman reklama açık olmadığını, uzun yıllardır hibir zaman reklam alınmadığını, “olmayan bir gelirin artacağı” vaadinin doğru olmadığını, Şirketin ödenmemiş ve yapılandırmada olan vergi ve SGK borçları ile sözleşme öncesine ait tadilat ve inşaat borçları bulunduğunu, sözleşme öncesi 31.Ocak.2020 tarihinde ödeme yapmaya başlamasının sebebinin bu tadilat ve inşaat yatırımları olduğunu, davacının bu ödeme kalemlerini bildiğini, müvekkillerinin, borçlarını hiçbir zaman saklamadığını, bu borçların “sözleşme öncesi borçlar” terimi ile ifade edildiğini, bu borçların davacının yapacağı ödemeler ile kapatılacağı konusunda anlaştıklarını,… A.Ş’ye 65.000- ABD doları aktarıldığını beyan ettiğini, müvekkillere ait olan bu şirket ile hisse devri yapılan şirketin sözleşme öncesi iç içe geçmiş bir şekilde çalıştığını, işçilerin büyük bölümünün…Hiz. A. Ş adına SGK kaydı olup, fiziki ayrım yapılana kadar Şirket için yapılan ödemelerin bir kısmının … A.Ş’den yapıldığını, tamamen iki şirket arasında ki alacak verecek ilişkisinden ibaret olduğunu, Davacının basiretli bir iş adamı olarak tüm bilgi ve belgeleri görerek, bilerek bir sözleşme imzaladığını, kendi ödemelerini zamanında ve çok eksik yapması sebebi ile şirketi çok büyük zarara uğrattığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … Tek. AŞ vekili: 26/03/2020 tarihli Hisse Devir ve Hissedarlar Sözleşmesinin tarafı olmayan şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın konusunun “sözleşmeden dönme” olup, Sözleşmeden dönmeye ilişkin bir davada husumetin anacak sözleşmenin taraflarına yöneltilebileceğini,şirketin, YK Karar Defteri, Genel Kurul Defteri, Şirket Ortakları Pay Defteri’nin davacı uhdesinde bulunduğunu,, şirketin çıkarlarına en uygun yönetim biçiminin temini yerine, kamusal müdahale ile şirketin kayyum tarafından idare edilmesini istemelerinin doğru olmadığını, şirketi zarar uğratacağı ve veya uğrattığı iddiası ile kayyum atanmasının hukuka uygun olmadığını, ancak tüm bunlara rağmen kayyum göreve başladığından beri şirket işleyişinde herhangi bir aksaklık yaşanmadığını, uygulamada şirketin şimdiye kadar sağlıklı bir biçimde denetlenmekle beraber varlığını sürdürdüğünü,kayyumun raporunda da objektif saptamalar yaptığını, şu aşamada bir diyecekleri olmadığını belirterek; taraf ehliyeti dava şartı yokluğundan davanın reddine, şirket defterlerinin şirkete teslimine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, sözleşmeden dönme koşullarının oluştuğunun kayyım raporlarında anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; 26/03/2020 tarihli sözleşmenin 4.b md gereğince sözleşmeden dönme koşulları oluştuğundan 1.000.000-USD (Amerikan Doları) nin dava tarihi 28/04/2021 den itibaren, 5.232.000-USD (Amerikan Doları) nin ıslah tarihi 19/11/2021 den itibaren işleyen 3095 sy nın 4/a md gereğince devlet bankalarının USD (Amerikan Doları) mevduata ödediği en yüksek faiz oranı ile davalılar … ve … dan (…’ ın sorumluluğu 400.000 USD ile sınırlı olup, tahsilde tekerrür olmamak üzere) alınarak davacı …’ e verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davalılar … ve … vekili;kayyum atanan şirketin sözleşmede taraf olmadığını,sözleşmeden dönmenin tarafı olmayan şirketin hisselerine tedbir konulması ve yönetimsel sıkıntısı olmamasına rağmen ve sadece ortaklar arasında anlaşmazlık var diye şirkete kayyum atanmasının hukuka aykırı olduğunu, 26.03.2020 tarihli sözleşme incelendiği taktirde; sözleşme hükümlerine uymayan tarafın davacı … olduğunu, davacının sözleşmede “yatırımcı ortak” olduğunu, davacı vadettiği tarihlerde ve miktarlarda ödeme yaparsa … İletişim Tek. Ve Hiz. A.Ş isimli şirketin %35 hissedarı olacağını, davacının taahhüt ettiği ödemeliri süresinde ve vadesinde yapmadığını, şirketin borçlarının büyümesine sebep olduğunu, hukuksuz mafyavari girişimlerinin sonuçsuz kalması sonrasında ise sonrada sözleşmeden dönmek için huzurdaki davayı açtığını, davacı yatırımcı ortak olarak sözleşmeden kaynaklı vaatlerini yerine getirmediğini, kötü niyetli davacı lehine verilen tedbirlerin kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … Hiz. A.Ş vekili; davacı ve davalılar aralarında hisse devir ve Hissedarlar Sözleşmesi imzalandığını, 26/03/2020 tarihli sözleşmenin tarafları …, … ve … olduğunu, Pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın müvekkili şirket yönünden reddi gerektiğini, davanın konusunun sözleşmeden dönme olduğunu, sözleşmeden dönmeye ilişkin bir davada husumet ancak sözleşmenin tarafları ile olabileceğini, müvekkili şirketin davada pasif dava ehliyetine haiz olmadığını, müvekkili şirket yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, dosya uzman bir bilirkişiye gönderilmeden karar verildiğini,kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davacı vekili; davalıların, delillerinin değerlendirilmediği, kayyım raporuna dayalı olarak karar verilemeyeceğini, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği iddialarının yersiz ve gerçekdışı olduğunu, detaylı kayyım raporu ile uyuşmazlık konusu tüm hususlar ortaya çıktığını, sözleşmenin toplam değeri 7 milyon dolar olduğunu ve müvekkili sözleşme gereği olan ödeme edimini ifa ettiğini, mahkemeninde sözleşme gereği ödenmesi gereken miktarın 9 milyon dolar olduğu yönündeki hatalı olduğunu, kararı sadece bu yönden istinaf ettiklerini, müvekkili davalılara ödediği 6.232.000 USD doları ispat ettiklerini, mahkemenin de bu yönde karar verdiğini,gerekçenin “sözleşme gereği ödenmesi gereken miktarın 9.000.000-USD olan kısmın 7.000.000-usd olarak düzeltilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE: Eldeki dava ; anonim şirket hisse devri sözleşmesinden dönme ve anonim şirket hisse devri sözleşme bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.4.b maddesinde “şirkette imza tarihinden önceki işlemlerine ilişkin meydana gelen zararın şirketin varlığını önemli ölçüde zarara sokacak nitelikte olması halinde”sözleşmeden dönme koşullarının düzenlendiğini, buna göre sözleşmeden dönme koşullarının; sözleşme öncesi işlemlerden bir zararın meydana gelmesi ve bu zararın şirketin varlığını önemli ölçüde zarara sokacak nitelikte bulunması gerektiği şartlarına bağlandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 4.3.b. maddesinde; “alıcının ödemelerini tamamlamasından sonra geçmişe ait herhangi bir borç veya yükümlülüğün ortaya çıkması durumunda; alıcıyı beri tutacağını ve bu yükümlülükleri münferiden kendisinin karşılayacağını kabul ve taahhüt eder.” Hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkda davacı tarafça ,davalıların sözleşmenin imzasından sonra davalılar tarafından ihlal edildiği,sözleşme öncesi dönemden davacıya bilgi verilmeyen birçok borç bulunduğunun tesbit edildiği ,şirketin mali durumu ile ilgili doğru bilgi verilmediği ,vaad edildiği haklara sahip olmadığının devirden sonra anlaşıldığı ileri sürülerek ,sözleşmeden dönüldüğü davalılara bildirilmiştir. Davalılar ise ; şirkette sözleşmenin imza tarihinden sonra davalı müvekkillerinin işlemleri sebebi ile oluşmuş bir zarar olmadığını, Şirketin zararının ortaklaşa alınan büyüme kararından sonra yatırımcı davacının ödeme yapmaktan vazgeçmesi ile oluştuğunu, SGK borcu, vergi borcu gibi konuların şirketin varlığını zarara sokacak nitelikte olmadığını, davalı müvekkilinin vergi ve sigorta borçlarını davacının isteği üzerine yapılandırmaya aldığını,davacının tüm borçlardan haberdar olduğunu, davacının Sözleşmenin 4.1, 4.2, 4.3 maddelerinde ki Satıcının Garantileri hükümlerine müvekkillerinin aykırı davrandığını iddia ettiğini,TBKna göre esaslı hatadan bahsedebilmek için, ortada bir saik hatası olması yanında, sübjektif ve objektif şarta ek olarak TBK M 32/c 3 e göre “durumun karşı tarafça da bilinebilir” olması şartı bulunduğunu, sözleşme akdedilirken , şirketle ilgili tüm bilgi ve belgelerin Davacıya verildiğini, bu yönde davacının ikrarı mahiyetinde sözleşmede hüküm bulunduğunu, mali ve hukuki danışmanlarıyla süreci bizzat yöneten davacının bunları değerlendirdiğini, Şirkete ait her türlü defterin davacının zimmetinde olup şirkete tesliminin zaruri olduğunu, şirketin hisselerinin ayıplı olmadığını, davacının, şirkete ait geçmiş borçları bildiğini, maillerde bu durum sabit olduğunu,Şirketin zararının sözleşme sonrası şirketin ortak karar ile büyümesi, büyüme sonrası Davacının yatırımcı ortak olarak ödemeleri yapmaktan vazgeçmesi ile oluştuğunu,davacının bilmediğini ileri sürdüğü borçların sözleşmede de “önceki borç kalemi”olarak yer alan kısımlar olduğunu ,davalı şirketin televizyon ve internet üzerinden TV yayını yapılabilmesi için gerekli tüm lisans ve varlıklara sahip olduğunu,… TV isminin de, sözleşmeye uyularak …Tek. Ve Hiz. Tic. A.Ş ye resmen geçirildiğini, başka şirket üzerinde bulunan sosyal medya hesaplarının kullanımının da … Tek. Ve Hiz. Tic. A.Ş ye tahsis edildiğini,…. Tic. A.Ş’nin varlığından haberdar değilmiş gibi beyanlarda bulunmuş ise de sözleşmenin “GİRİŞ” başlıklı bölümün A bendinde bu şirketin yazdığını, Şirketin … TV, …, … TV ve ….com gibi internet tabanlı platform ve internet tabanlı platformlarda ki yayın hakkı sahibi olduğunu,,davacıya sözleşme ile verilen tüm garantilerin gerçek olduğunun sicil ve tescillerle ispat edildiğini,Şirketin yayın yaptığını, carisinin çok açık ve net olduğunu, maliyet hesabında en büyük kalemlerin platform/uydu giderleri, personel giderleri, elektrik, kira giderleri gibi net ve resmi kalemler olduğunu, Şirkete ait yayın lisanlarının çok zor alınabilen ve çok değerli lisanslar olduğunu, davacının yönetimi gaspı, ilgisizlik ve bilgisizlik yüzünden Kanalın çökme noktasına geldiğini, …’te yayından düşüldüğünü, davacının yönetimi gasp ettiği tarih ve resmi Raiting kayıtlarına bakıldığında bunun çok açık görüldüğünü,Kanalın şuanda … hariç, tüm platformlarda (…, …, … v.s ) yayında olduğunu, vergi ve SGK borçlarını yapılandırdığını, 227.000-TL borcun …ın şahsi malvarlığından ödendiğini, Stüdyoların ve idari binanın 3 aylık kira borcunun, … ve … TV iletim ücretlerinin, … ve … borçlarının, güvenlik hizmetleri bedellerinin, şirket kiralık araçlarının ve ulaşımı sağlayan şirket ücretlerinin, engellilere yönelik yapılan yayın için hizmet alınan şirket borcunun, personel maaşlarının, davacının ödemeleri kesmesinden sonra biriken tutarlar olduğunu ,davacı ödeme yapmadığı için bu borçların ödenemediğini savunmuş ise de savunmaların yerinde olup olmadığı hususunda hiç bir araştırma yapılmamıştır. Hakim hükmünü tarafların delillerini toplayıp değerlendirdikten sonra verir.Hakim,dava hakkında vardığı kararın dayanağını da göstermek zorundadır. İlk derece mahkemesince şirkete atanan denetim kayyımı raporlarına dayalı olarak kayyım tarafından yapılan mali inceleme neticesinde tesbit edilen kamu,SGK,tadilat masraflarının tesbit edildiğine dayanılarak anonim şirket hisse devir sözleşmesinden dönme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle ,davacı tarafından davalılara ödenen hisse bedellerinin iadesine karar verilmiştir. TTK nda şirket hisse devir sözleşmesinden dönme hakkı özel olarak düzenlenmemiş olup; kısmi hisse devrinde dönme hakkı kullanılıp kullanılamayacağı ,genel hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda uygulamada bir görüş birliği de bulunmamaktadır. “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. (Yargıtay HGK nın 2010/86 esas ,2010/108 karra sayılı 24.02.2010 tarihli ilamı ) Somut olayda davalı şirketin %35 paylarını içeren gerçek kişi davalıların paylarının davacıya devri kararlaştırılmıştır.Hisse devir sözleşmesinden dönme isteği ,davacı hisselerinin iadesini gerektirdiğinden davalı şirket vekilinin husumet itirazına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Hisse devir sözleşmesi tarihinden sonra davacının isteği ile , şirketin yönetim kuruluna üye seçilmiş ,davacı şirkette paydaş sıfatını iktisap etmiştir. Bir kısım hisseleri devir edilen şirketin RTÜK den lisans bilgileri getirtilerek dosyaya katılmış ise de ; gelen bilgiler ile sözleşme hükümleri irdelenmemiş,davacı iddialarının varlığı belirlenmemiştir. Davacı iddiaları davalıların kabulünde değildir.Bu sebeble davanın çözümü için dönme sebeblerinin gerçekleşip gerçekleşmediği,sözleşmenin özellikle kamu borçlarına ilişkin 7.,mali hükümlerine ilişkin 4.madde hükümleri üzerinde durularak ; şirketin yayın hakkı sahibi olduğu TV kanalı ,sosyal mecra alanlarına ilişkin hükümlerin yerine getirilip getirilmediği , davacının sözleşmeden dönme hakkı olduğu sonucuna varılırsa yine eksik yazışmaların tamamlanarak ,tarafların tanık dahil olmak üzere delillerin toplanarak değerlendirilmesini, HMK nın 199.maddesi uyarınca delil vasfında kabul edilen e-posta içeriklerinin incelenerek ;davalı şirketin ticari defterleri üzerinde şirketler hukukuna vakıf bir bilirkişi,sektör uzmanı,mali müşavir bilirkişinin bulunduğu bir heyetten bilirkişi raporunu alınmasını gerekli kılmaktadır. Denetim kayyımı atanan mali uzmanın bilirkişi sıfatını haiz olmadığı ,alınan raporların da bilirkişi raporu olmadığı gözönünde bulundurulmalıdır. İlk derece mahkemesince;kayyım raporunda tesbit edilen borçların mevcudiyeti nedeniyle davanın kabulü gerektiği sonucuna varılmış ise de ; kayyım tarafından mevcut borçların tesbit edilmesinin davayı çözüme yeterli olmadığı, davanın ticari satımdan kaynaklanan bir alacak davası olmadığı, davalıların savunmasında belirtildiği üzere davacının yatırımdan vazgeçmesi nedeniyle zarar oluştuğu savunulmasına göre , tesbit edilen borçların davacının bilgisinde olup olmadığı,zarar var ise hangi dönemde oluştuğu ,davacıya dönme hakkı verip vermediği üzerinde durulmadan bu denli eksik inceleme ile hüküm verilmesi hükme tesir edecek derece de tarafların gösterdiği deliller toplanıp değerlendirilmeden hüküm verildiği sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ; Davalılar vekilinin istinaf nedenleri yerinde bulunduğundan kararın kaldırılmasına ;davacının öncelikle sözleşmeden dönme hakkı bulunup bulunmadığı,dönme hakkının bulunduğu sonucuna varılırsa ,dönme sebebi olarak gösterdiği sebeblerin gerçekleşip gerçekleşmediği,dönmede haklı bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/306 Esas – 2021/1082 Karar sayılı 23/12/2021 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, Kararın mahiyetine göre davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” İstinaf yoluna başvuran davalı … ve … tarafından yatırılan 988.703,20-TL istinaf karar harcının, davalı …Ş tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının ve davacı vekili tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/09/2023