Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/1192 E. 2022/1819 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1192
KARAR NO: 2022/1819
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2020
NUMARASI: 2019/601 Esas 2020/73 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. H.D tarafından bozulması üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; karar başlığında isimleri yazılı davalılar ile , … AŞ , … AŞ, … AŞ ve … AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile … Depoculuk Tic AŞ arasında imzalanan 17/8/2011 tarihli 5.000.000- TL bedelli , 06/7/2012 tarihli 6.000.000 -TL bedelli , 02/04/2012 tarihli 15.000.000- TL bedelli, 02/04/2012 tarihli 6.000.000- TL bedelli, 08/01/2011 tarihli 5.000.000 -TL bedelli 5 adet genel kredi sözleşmesine , davalıların kefil olarak imza attıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 9 adet olmak üzere toplam 4.573.977,40-TLtutarında meri ve kesin teminat mektubu verildiğini, davalı – borçluların borçlarını ödememeleri üzerine müvekkili tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 04/02/2013 tarih … yevmiye numaralı kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesini, hemde gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, İst. … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası başlattıkları takibe itiraz ettiklerini,İst. 21 İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/257 esas sayılı dosyasında görülen itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı gereğince davanın reddine karar verildiğini, borçluların icra takibine yaptıkları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, 5.631.544,34 TL nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi ( yıllık % 40 ) ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08/5/2014 tarihli dilekçesinde, açtıkları davanın terditli olarak açıldığını, itirazın iptalinin talep edildiğini ancak bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise, alacağın tahsiline ilişkin talep ile alacak davası açtıklarını, HMK nun 111.maddesi gereğince davanın terditli açılmasının mümkün olduğunu belirtmiştir.
CEVAP: Davalılardan …, …, …, … vekili; davacı bankanın müvekkillerine karşı İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından İstanbul 21 İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/257 esas sayılı dosyası ile 5/4/2013 tarihinde, itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 8/4/2014 tarihinde davanın redle sonuçlandığını, davacının bu defa itirazın iptali davası açmış ise de, bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın itirazın kaldırılmasını davasının açtığı 4/4/2013 tarihinde itiraza mutalli olduğunu, bu tarihten itibaren bir yıllık sürenin bitiminin 5/4/2014 olduğunu, davanın ise bu sürenin dolmasından sonra 21/5/2014 tarihinde açıldığını belirterek HMK 142. Maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; asıl borçlu şirket olan … AŞ ile , sözleşmeye kefil olarak imza atan şirketlerin Bakırköy 7 ATM nin 2014/628 esas nolu dosyada 13/7/2015 tarihinde şirketlerin iflasına karar verildiği, iflas kararının yargılamanın devamı sırasında henüz kesinleşmediği , İİK nun 194.maddesi gereğince davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durması gerektiğinden, bu davalılar hakkında devam eden davanın bu dosyadan tefrikine,davalı … hakkındaki davanın kabul beyanı nedeniyle kabulü gerektiği,asıl borçlu … AŞ nin 17/08/2011 tarihli 5.000.000 -TL, 06/7/2012 tarihli 6.000.000 TL, 3/11/2010 tarihli 15.000.000- TL , 02/04/2012 tarihli 6.000,000 TL, 8/7/2011 tarihli 5.000.000 -TL miktarlı genel kredi sözleşmelerine imza attığı, diğer davalıların ise kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları davaya konu olan 5 adet genel kredi sözleşmesinden birinin 06.07.2012 tarihinde imzalanması nedeniyle yeni TBK hükümlerinin uygulanması diğer sözleşmelerin 818 sayılı Borçlar kanunu döneminde imzalanması nedeniyle eski yasa hükümlerinin uygulanması gerektiğini,818 sayılı yasa döneminde verilen kefaletlerin, “genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti ayrıca gösterilmemiş olsa bile , sözleşmedeki kredi limitinin açık şekilde gösterildiği, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği” gözönüne alınarak davalıların itirazlarının yerinde olmadığı, Kefil, kefil olduğu miktar ile bu miktara ilaveten kendi temerrüdünün sonuçlarından da sorumlu olduğu ,kredi hesabını kat eden bankanın kefile TBK 117/Mülga 101.maddesi hükmü uyarınca sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere , temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve ferilerinden dolayı sorumlu olduklarını, 4/2/2013 kat tarihi itibariyle 1.000.000 -TL asıl alacak, 20.081,09- TL faiz ve fer’ileri üzerinden toplam 1.020.081,09 TL bankanın nakit krediden alacaklı olduğu, gayri nakdi krediler nedeniyle ise tazmin edilen teminat mektupları toplam tutarının 4.550.000-TL olduğu, 3 adet teminat mektubunun takipten önceki tarihte tazmin edilmesi nedeniyle 3.575.592,36 TL ye takip tarihi 13/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiğini, dava tarihinden önce tazmin edilen 2.000.000-TL tutarındaki teminat mektubu bedeline dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, nakde dönüşen teminat mektubu bedelinden davalı kefillerinde sorumlu olduğu,ancak depo taleplerinden sözleşmede hüküm bulunmaması nedeniyle davalı kefillerin sorumluluğu bulunmadığı alacaklı vekilince İst. 21 İcra Hukuk Mahkemesine 05/4/2013 tarihinde icra takibine yapılan itirazın kaldırılması için 2013/257 esas nolu dosya ile dava açtığını, dolayısıyla davacı tarafın itirazı 05/4/2013 tarihinde öğrendiği, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresinin 5/4/2014 tarihinde dolduğu, davacı tarafça terditli olarak açılan itirazın iptali davasının tarihinin 11/4/2014 tarihi olması nedeniyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, Davacı vekilinin dava dilekçesinde terditli olarak talepte bulunduğunu, itirazın iptali olmadığı takdirde davanın alacak davası olarak yürütülmesini talep etmesi nedeniyle davaya alacak davası olarak devam edilerek davayı kabul eden … yönünden davanın kabulüne diğer davalılar açısından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: … dışındaki gerçek kişi davalılar vekili, itirazın iptali davasına alacak davası olarak terditli olarak devam olunamayacağını, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığının mahkemece belirlendiğini, kat ihtarının kefillere usulüne uygun tebliği edilmediğini, sözleşmede kefalet miktarı belirtilmediğini kefaletin geçersiz olduğunu ayrıca sözleşme imzalarken eş rızasının alınmadığını, raporda belirtilen temerrüt faiz oranının fahiş olduğunu, sözleşmeye bir tarafın durumu ağırlaştıran hükümler konulamayacağını, genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, davanın tefrikine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının nazara alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
SÜREÇ VE GEREKÇE: Bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusu Dairemizin 2017/358 Esas -355 karar sayılı ve 6.7.2017 tarihli ilamı incelenmiştir.”Taraflar arasında akdedilen … nolu sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde, … nolu sözleşmenin 08.07.2011 tarihinde, … nolu sözleşmenin 02.04.2012 tarihinde,… nolu sözleşmenin 03.11.2010 tarihinde 818 sayılı BK döneminde akdedildiği … nolu sözleşmenin 6.7.2012 tarihinde imzalandığı, 6098 sayılı TBK’nun yürürlük tarihinin 01.07.2012 olduğu, bu durumda kredi sözleşmesi, dava konusu kredilerin kullanım tarihleri itibariyle henüz yürürlüğe girmemiş olan 6098 sayılı Kanun’un genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin işbu sözleşmeler bakımından somut olaya uygulanma kabiliyeti bulunmadığı,6.7.2012 tarihli sözleşmenin 6098 sayılı TBK nun yürürlüğünden sonra akdedildiği, eski yasa döneminde akdedilen sözleşmelere eski yasa hükümlerinin yeni yasa döneminde akdedilen sözleşmeye kefalet,genel işlem şartları ve eş rızası yönünden yeni yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği, eski yasa döneminde akdedilen genel kredi sözleşmelerinde kefalet limiti gösterilmemiş ise de sözleşmenin kredi limiti açıkça belirtildiğinden,“genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti gösterilmemiş olsa bile , kredi limitinin açık şekilde gösterildiği, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitinide teşkil ettiği” göz önüne alındığında davalıların itirazlarının yerinde olmadığı, Kefil, kefil olduğu miktar ile bu miktara ilaveten kendi temerrütünün kanuni sonuçlarından da sorumlu olduğu, yeni yasa döneminde akdedilen sözleşmede kefalet miktarının açıkça gösterildiği, sözleşmelerde eşin rızasının alınmadığı yönündeki istinaf sebebine gelince davalı şahıslardan …, … ve …’nın bizzat davalı şirket YK başkan ve üyeleri olduğu diğer davalıların ise şirketin ortakları olduğu 28.3.2013 tarihli değişiklik ile TBK 584/3 gereği bu kişileri yükümlülük altına sokan işlemlerde eş rızasının aranmadığı, yeni yasa döneminde imzalanan 6.07.2012 tarihli sözleşmede genel işlem şartlarına aykırı bir hükme yer verilmediği nazara alındığında davalıların bu yönlere ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, Kefilin temerrütü, kredi hesabını kat eden bankanın kefile TBK 117/Mülga 101.maddesi hükmü uyarınca sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işleyen akdi faiz ve ferilerinden dolayı sorumlu oldukları, Nakdi kredi kapsamında davalıların asıl borçluya kullandırılan kredi nedeniyle 4/2/2013 kat tarihi itibariyle 1.000.000-TL asıl alacak, 20.081,09-TL faiz ve fer’ileri üzerinden toplam 1.020.081,09-TL bankanın nakit kredilerden alacaklı olduğu, gayri nakdi krediler nedeniyle ise tazmin edilen teminat mektupları toplam tutarının 4.550.000-TL olduğu, 3 adet teminat mektubunun takipten önceki tarihte tazmin edilmesi nedeniyle 3.575.592,36 TL’ye takip tarihi 13/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiği, dava tarihinden önce tazmin edilen 2.000.000-TL tutarındaki teminat mektubu bedeline dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, nakde dönüşen teminat mektubu bedelinden davalı kefillerinde sorumlu olduğu, Davacının İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesine 05/04/2013 tarihinde itirazın kaldırılması için 2013/257 esas nolu dosya ile dava açtığı, bu tarihte davalıların itirazlarını tebliğ almış sayılacağı, davanın açılış tarihi itibariyle 1 yıllık hak düşürücü sürede davanın açılmadığı, ancak davalının itirazın iptali davasının kabul edilmemesi halinde terditli olarak alacak talebinde bulunduğundan davaya alacak davası olarak devam edilip bu yönde hüküm verilmesi gerektiği, sözleşmede temerrüt halinde 50 puan ilave ile temerrüt faizi ödeneceğinin açıkça kararlaştırıldığı, davacının ise daha düşük bir oran olan %40 oranda temerrüt faizi talep edildiği, bu oran emsallere göre fahiş sayılacak bir oran olmadığı davalı şirketlerin iflas etmesi nedeniyle bu şirketler yönünden tefrik kararı verilmesinin HMK da düzenlenen usul ekonomisi ve çabukluk ilkesinin bir sonucu olduğu, bir kısım teminat mektupları dava tarihinden önce tazmin olmuş ise de dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği ve hükmün davacı tarafından reddedilen fazla istemler bakımından istinaf edilmediği anlaşılmakla; bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” Kararın yine bir kısım davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.HD’nin 2017/4612 esas, 2019/1947 karar sayılı ve 11.3.2019 tarihli ilamı ile “…dava terditli olarak açılmış, öncelikle itirazın iptali, bu talebin kabul görmemesi halinde ise kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesi, “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünü haizdir. Bu durumda, mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir. …ilk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi bakımından kefil olan davalıların eş rızasının alındığı bu nedenle kefaletin Kanun’un aradığı şekil şartlarını ihtiva ettiği tespitine yer verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesince ise, kefalet hususunda eş rızaların alınmadığı ancak davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk derece mahkemesince karar yerinde, davalı yanın, genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu yönündeki savunmalarına ilişkin değerlendirme yapılmamışken, bölge adliye mahkemesi gerekçesinde bu hususun da tartışıldığı ve anılan hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı gözlemlenmektedir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere,bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, bu durumda, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir. 2-Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre de, bölge adliye mahkemesince, 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu 06.07.2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan davalılarca verilen kefaletler bakımından eş rızasının alınmadığı, ancak, davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle, bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiştir. Anılan değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/3. maddesinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.”denilerek bozulmuş,davacı vekilinin maddi hatanın giderilmesi istemi üzerine “Aynı Daire’nin 2019/3354 -5325 karar sayılı 12.9.2019 tarihli ilamı ile “bozma ilamında yazılı bulunan “eş rızasının alınmadığına ilişkin ibareler”in bozma ilamından çıkartılmasına ,HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi üzerine mahkemece bozmaya uyularak ; 2019/601 esas -2020/73 karar 30.1.2020 tarihli karar ile: 1-Davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddine, 2-Davacının açmış olduğu alacak davasının … yönünden kabulü , diğer davalılar yönündün ise kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; 5.631.544,34 TL nin 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte …’dan, diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36-TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( 1.020.081,09 -TL asıl alacak, 5.511,27- TL akdi faiz , 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36- TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL sinin takip tarihi olan 13/02/2013, geri kalan 2.000.000- TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren yıllık %40 temerrüt faizi ile işletilerek davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine; Yargıtay 11.HD’nin 2020/2208 esas, 2022/2017 karar sayılı 17.3.2022 tarihli ilamı ile “Dairemizce, böyle bir bozma gerekçesi karşısında dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi, davaya HMK’nın 373/2 maddesi hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nde devam edilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesi yanlış ve İlk Derece Mahkemesi kararı da yok hükmünde olduğundan eldeki temyize konu İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve Dairenin 11.03.2019 tarih, 2017/4612 esas ve 2019/1947 karar sayılı bozma ilamı ve 12.09.2019 tarih, 2019/3354 esas ve 2019/5325 karar sayılı ilamı uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine”karar verilmiştir. Usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı davanın terditli birincil talep olan itirazın iptalinın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine,davalı müteselsil kefillerin eş muvafakatları dosyaya sunulduğu, 06.07.2012 tarihli sözleşmenin genel işlem şartlarında davalı borçluların durumunu ağırlaştıran dürüstlük kurallarına aykırı bir hüküm bulunmadığı ,sözleşme hükümlerinin davalılar tarafından sözleşmeden evvel incelenerek imzalandığı anlaşılmakla istinaf nedenleri yerinde değil ise de, terditli birincil talep olan itirazın iptali talebi karara bağlanması gerektiğinden bozmaya uyularak itirazın iptali davasının hakdüşürücü süre geçtiğinden reddine, alacak davasının kısmen kabulüne, terditli davalarda birincil talebin reddine karar verilmesi davanın kısmen red edildiği sonucuna varılamayacağından birincil talebin reddine karar verilmesi nedeniyle davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş, davalı … bakımından ilk derece mahkemesince verilen karar taraflarca istinaf edilmediğinden kesinleşmiş,ancak hükmün bütünlüğünün bozulmaması için kesinleşen bu kısımda aynen tekrar edilmiştir. Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden hüküm verildiğinden Yargıtay HGK nun 2021/96 esas 2021/205 karar sayılı, 4.3.2021 tarihli ilamı gereği taraflar yararına istinaf duruşma vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalılar …, …, …, … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/01/2017 Tarih 2014/121 Esas 2017/35 Karar sayılı kararın HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA,yeniden hüküm verilmesine; 1-Davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddine, 2-Davacının açtığı alacak davasının … yönünden kabulü, diğer davalılar yönündün ise kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; 5.631.544,34 TL nin 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte …’dan , diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36 TL’lik limitle sorumlu olmak üzere (1.020.081,09-TL asıl alacak, 5.511,27-TL akdi faiz , 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36 TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL’sine takip tarihi olan 13/02/2013 geri kalan 2.000.000 TL’sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren yıllık %40 temerrüt faizi işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazla talebinin reddine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 384.690,79-TL karar ve ilam harcından peşin alınan ( 78.134,90 TL + tamamlama : 18.050-TL =) 96.184,90 TL nin mahsubu ile bakiye 288.505,89 TL harcın ( Davalılardan …, …, …, … açısından 284.683,81-TL harç limiti ile sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye ödenmesine, Davacı tarafça yatırılan toplam peşin harç miktarı olan 96.184,90-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 121.515,44-TL nispi vekalet ücretinin (Davalılardan …, …, …, … açısından 120.955,92- TL ile sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Davalılar …, …, …, … vekili için takdir olunan 6.504,72-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, Davacı tarafça yapılan istinaftan önce 3.279-TL, istinaftan sonra 325-TL olmak üzere toplam 3.604-TL yargılama giderinden 3.279-TL limitle …, diğer davalılar …, …, …, … açısından 3.350-TL limitle sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Bir kısım davalılar tarafından yapılan istinaftan önce 168-TL, istinaftan sonra 69-TL olmak üzere toplam 237-TL yargı giderinin red oranı dikkate alınarak takdiren 15-TL sinin davacıdan alınarak Davalılardan …, …, …, …’a verilmesine, bakiyesinin davalılar üzerinde bırakılmasına,” İstinaf ve temyiz aşamasında davacı tarafından yapılan 90,25-TL yargı giderinden 82-TL limitle davalı …, diğer davalılar …, …, …, … açısından 84-TL limitle sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalılar …, …, …, … tarafından yatırılan 96.172,70-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/12/2022