Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/103 E. 2022/946 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/103
KARAR NO: 2022/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2021
NUMARASI: 2020/41 Esas – 2021/366 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Davanın aktif husumet yokluğundan reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından,sigortalısı lehine 17.04.2018-16.06.2018 tarihleri arası geçerli olmak üzere nakliyat emtia sigorta poliçesi tanzim edildiğini, sigortalı satıcı tarafından, alıcıya 12.04.2018 tarihli faturalar ile buğday unu satıldığını, sigortalının emtiaların taşınması için davalı asıl taşıyıcı … Taş.A.Ş. ile anlaştığını, asıl taşıyıcının da fiili taşıyıcı … A.Ş. ile anlaştığını,emtiaların … Limanı’ndan yüklenerek sevk edildiğini, Gana’daki alıcıya ulaşan emtiaların 21.06.2018 tarihinde tahliyesi esnasında emtiaların ıslanarak hasarlandığının tespit edildiğini, buna ilişkin 21.06.2018 tarihli teslimat formu düzenlendiğini, sonrasında ise alıcı tarafından hasar beyanı iletildiğini ve alıcı tarafından hasara uğrayan ürünlerin reddedildiğini, sigortalıya hasara uğrayan emtialar için toplamda 1.312,08-USD ödeme yapıldığını,meydana gelen hasarın, deniz yolu ile nakliye sırasında konteynerdaki delikten veya konteyner kapaklarındaki boşluklardan yağmur veya deniz suyunun emtiaya sirayet etmesi sebebiyle meydana geldiğini, alacağın tahsili amacıyla, davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının takibe itirazının iptaline, bu talebin kabul görmemesi durumunda, davanın alacak davası olarak görülerek hasar bedeli olan 1.312,08-USD’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde müvekkilinin usulüne uygun çağrılmadığını, müvekkili ile sigortalı arasında navlun sözleşmesi bulunmadığını, malların … firması tarafından taşındığını,taşıyanın yüke müdahalesi bulunmadığından emtianın ayıplı olarak konteynere yüklendiği ihtimali bulunduğunu, hasar tespitinin müvekkili şirkete kanunen öngörülen süre içerisinde bildirilmediğini,süresinde olmayan hasar ihbarının geçersiz olduğunu, davacının iddia ettiği bir hasar söz konusu ise sorumluluk sebeplerinin tespit edilmesi açısından yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, müvekkilinin taşımada kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı sigorta şirketinin halef sıfatını kazanabilmesi için, sigortacının teminat kapsamında yer alan riziko sebebiyle meydana gelen zararı ödemesi ve dava dışı sigortalının talepte bulunabileceği zararın ortaya çıkmasından sorumlu üçüncü bir kişinin varlığının gerekli olduğu,sigortalı tarafından emtianın CİF teslim şartıyla satıldığı, CİF satışın, bir malın belirli bir yere taşınması için gemiye yükletilmesi şartıyla, mal bedeli ile satıcı tarafından ödenecek sigorta ücreti ile navlundan ibaret bir bedel karşılığında yapılan satış şeklinde tanımlanabileceği, malın zıyaa uğraması halinde, malvarlığı olumsuz etkilenecek kişi alıcı olduğundan, eşya üzerindeki sigortalanabilir menfaatin de alıcıya ait olduğu, satış bedelinin ödenip ödenmediği hususunun sigortalanabilir menfaatle ilgili olmayıp, satış bedeli ödenmese de CİF satışda sigorta sözleşmesine konu edilen menfaatin alıcıya ait olduğu ve sözleşmenin başkası hesabına sigorta olması gerektiği, bununla birlikte Yargıtay’ın bazı kararlarında, satış bedeli henüz ödenmemiş ise satıcının sigortalı gösterildiği sigorta sözleşmesini geçerli ve halefıyete dayanak saydığı,sigorta sözleşmesinin TTK’nın 1408. maddesi gereğince menfaat yokluğundan geçersiz sayılması gerektiği,geçersiz sözleşmeye dayalı tazminat ödeyen sigortacının TTK 1472 gereğince halefıyet hakkını kazanamadığı ve aktif dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; davalı tarafın mazeret bildirmeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmadığını, bu nedenle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin HUAK’ın 18/A-11 hükmüne aykırı olduğunu, satış bedeli henüz ödenmemiş CIF satışlarda sigorta sözleşmesi ve halefiyet hükümlerinin geçerli olduğunu, satıcı alıcının uğradığı zararı tazmin etmişse menfaat sahibinin satıcı olduğunun kabulünün gerektiğini, konşimentoda malların iyi durumda teslim alındığının belirtildiğini, ürünlerin hasara uğradığının varış limanında tespit edilerek gerekli bildirimlerin yapıldığını, ürünlerin sağlam bir şekilde teslim edildiğini, bilirkişinin hasarın konteyner yoğuşması nedeniyle oluştuğuna dair tespitinin dayanağının bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı olarak dava dışı sigortalıya ödenen, deniz yolu ile taşınan emtiada oluşan hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için, sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. CIF satış türü, taşıma ve sigorta bedeli ödenmiş olarak yapılan satış ve teslim şeklini ifade etmektedir. Buna göre, taşıma sözleşmesi satıcı tarafından yapılıp, alıcının taşıma sırasındaki hasar riskini karşılayacak sigorta poliçesinin de alıcı nam ve hesabına satıcı tarafından yaptırılması gerekmektedir. CIF kaydı satışta hasarın emtianın yükleme limanında gemiye yüklenmesi ile birlikte alıcıya geçmesi nedeniyle, rizikodan sonra sigortacının, sigortalı konumundaki alıcıya ödemede bulunması halinde sigortacının halefiyet hakkı doğacaktır. Somut olayda davaya konu poliçede sigortalı satıcı olup, gümrük beyannamesinde, taşımaya ve davaya konu emtianın satış şeklinin CIF olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar faturada satış şekli FOB satış olarak belirtilmiş ise de, gümrük beyannamesinde belirtilen satış şekline itibar edilmesi ve satışın taraflarca CIF satış olarak belirlendiğinin kabulü gerekmektedir. CIF satışta malların gemiye yüklenmesi, malların satıcı tarafından alıcı hesabına sigortalanması, satış bedelinin mal bedeli yanında sigorta ücreti ve navlunu da kapsaması gerekir. Malların geminin küpeştesini aştığı andan itibaren yarar ve hasar alıcıya aittir, bu aşamadan sonra satıcının mal üzerinde sigortalanabilir bir menfaati kalmamaktadır. Bu nedenle CIF satış sözleşmesi gereğince satıcının yaptırmakla yükümlü olduğu sigorta, esas itibariyle alıcının menfaatini korumayı amaçlamaktadır.Hasar, emtianın alıcı nezdinde olduğu bir aşamada meydana geldiğine göre, sigortalı satıcının teminat altına alınabilecek bir menfaati söz konusu değildir. Bu durumda satıcının kendi adına yaptırdığı sigorta, CIF satış sözleşmesi gereği yapılmış bir sigorta olarak kabul edilemez. Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı satıcıya yapılan ödeme, geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanılarak yapılan bir tazminat ödemesi değildir.Davacının, mal bedelinin sigortalıya ödenmediği yönünde bir iddiası ve delili yoktur. Davacının sigorta sözleşmesine dayalı halefiyet hakkının, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan mahkemece davanın reddi ile birlikte davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. Arabuluculuk başvurusunda belirtilen davalı şirket adresi hatalı olsa da, arabuluculuk tutanaklarından davalıya arabulucu tarafından telefon ve SMS yoluyla toplantı tarihinin bildirildiği, şirket yetkilisi ile telefonla görüşme sağlandığı, buna rağmen davalının arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmadığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK ve Yönetmeliği hükümlerine göre, arabuluculuk davetinin her türlü elektronik iletişim araçları kullanılarak yapılması mümkündür. Aynı kanunun 18/A 11. maddesi, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargı giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. …” hükmünü haizdir. Mazeretsiz olarak arabuluculuk toplantısına katılmayan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, belirtilen hata yeniden yargılama gerektirmediğinden,kararın kaldırılarak “davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2021 Tarih 2020/41 Esas 2021/366 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine, Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, ” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL harcın, mahkeme veznesine yatırılan 98,63-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 17,93‬‬‬-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6325 sayılı HUAK nun 18/A-14 maddesi ve Yönetmeliği uyarınca suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye ödenmesine” Davacı tarafından yatırılan 98,63-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 16,5‬0-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022