Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2022/10 E. 2023/420 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/10
KARAR NO: 2023/420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2021
NUMARASI: 2018/530 Esas 2021/620 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/03/2023
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin EPDK tarafından yetkilendirilen şirketlerden toptan elektrik satın alarak, … Grup Şirketlerine sattığını, davalılardan … ile 16.03.2016 tarihinde sözleşmeler imzaladığını ve Davalı …’ten toptan elektrik satın almaya başladığını, 01.05.2017 tarihinde imzalanan Ek Protokol ile sözleşmelerin tadil edilerek taraflar arasında uygulanmaya başlandığını, sözleşmelerin imzalandığı tarihten, 29.12.2017 tarihine kadar Davalı … ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkide herhangi bir problem yaşanmadığını, ancak Davalı …’in 11.12.2017 tarihinde müvekkili şirkete bir e-posta gönderdiğini ve ön ödemenin kararlaştırılan süreden daha erken bir zamanda yapılmasını talep ettiğini, talep üzerine müvekkili şirketin, Unit’e 14.888.821,23- TL ön ödeme yaptığını, ancak davalı …’in, 29.12.2017 tarihinde müvekkili şirkete yaptığı bildirimle 01.01.2018 tarihi itibariyle müvekkili şirkete elektrik temin edemeyeceğini belirttiğini,ön ödeme olarak gönderilen 14.888.821,23-TL’yi iade etmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin, 1.1.2018 tarihinden itibaren EPİAŞ Gün Öncesi Piyasasından elektrik temin etmeye başladığını, tarafların görüşmelerinin ardından, Davalı …in Müvekkil Şirket’e olan borçlarının ödenmesi için, müvekkili şirketin, Davalı … ve diğer davalıların da taraf oldukları Protokol, Temlik Sözleşmesi ve İpotek Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalılar, … ile grup şirketi oldukları için, Davalı …’in borçlarını teminen Protokol’e taraf olduklarını ve Protokol’de yer alan yükümlülükleri nedeniyle de “borçlu” sıfatını kazandıklarını, Protokol’ün “temerrüt” başlıklı 7. maddesinde, Davalı …’in 31.03.2018 tarihine kadar 21.037.391,38 TL anapara ve %14.51 oranındaki gecikme faizi tutarını müvekkili şirkete ödememesi durumunda: (i) Davalılardan … ve … Mobilya’nın elbirliği ile maliki oldukları gayrimenkul üzerine ve (ii) Davalı …’un maliki olduğu ve … Muhallesi, … Ada, …-…-…-… Parsel ve … Ada … Parsel’de bulunan gayrimenkullerin üzerine Müvekkil Şirket lehine 10.500.000- USD tutarında ipotek tesis edecekleri ayrıca Dayalı … tarafından 07.05.2018, 08.06.2018 ve 09.07.2018 tarihlerinde müvekkili şirkete 400.000 TL’lik ara ödemeler yapılacağının da hüküm altına alındığını, davalıların yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, müvekkili şirkete ihlal başına 500.000 -TL cezai şart ödeyeceklerini davalıların yukarıda bahsedilen yükümlülüklerinin tamamına aykırı davranmakla, ara ödemeleri yapmadıkları gibi, ihtara rağmen ipotek tesisi için tapuya da gelmediklerini, şimdilik vadesi gelmiş olan toplamı 800.000-TL ara ödemeler toplamının, vade tarihinden itibaren avans faizi işletilerek Davalı …’ten tahsiline, şimdilik vadesi gelmiş olan 500.000 -TL’lik cezai şartın Davalı … Mobilya ve …’den müteselsilen tahsiline, vadesi gelmiş olan 500.000- TL’lik cezai şart tutarının, tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte Davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH :Davacı vekili 26/09/2018 tarihli dilekçe ile davayı tamamen ıslah ederek yeni dava dilekçesi sunarak yeni dava dilekçesi ile; ilk dava dilekçesinde olan maddi vakaları tekrar ederek “Protokol’ün 4. Maddesinde, davalı …’e 31.03.2018 ve 31.07.2018 olmak üzere iki ayrı vade tanındığını, ilk vade tarihi olan 31.03.2018 tarihine kadar 21.037.391,38-TL anapara ve %14,51 oranındaki gecikme faizi tutarının ödenmesi durumunda, müvekkili şirketin geri kalan bakiyeyi tahsil etmeyeceğinin kararlaştırıldığını, ödenmemesi durumunda ise 31.07.2018 tarihine kadar 23.460.859,82-TL anapara ve %14,51 oranındaki gecikme faizinin ödenmesi gerektiği, anapara ve faiz ödemelerine ek olarak, Davalı …’in ilk vade tarihi olan 31.03.2018 tarihine kadar 21.037.391,38-TL anapara ve %14,51 oranındaki gecikme faizi tutarını müvekkili şirkete ödememesi durumunda; davalı … ve … Mobilya’nın elbirliği ile maliki oldukları ve tapunun … Ada, … nolu parselinde kayıtlı gayrimenkul üzerine ve davalı …’un maliki olduğu gayrimenkuller üzerine müvekkili şirket lehine 10.500.000-USD tutarında ipotek tesis edecekleri taahhüt edildiğini, ayrıca davalı … tarafından 07.05.2018, 08.06.2018 ve 09.07.2018 tarihlerinde Müvekkil şirkete 400.000-TL’lik ara ödemeler yapılacağı da hüküm altına alındığını, ödeme yapılmaması üzerine, müvekkili şirketin davalılara bildirimde bulunduğunu ve ipotek koyma taahhütlerini yerine getirmelerini istediğini,belirterek; ön ödeme tutarı 14.888.821,23-TL’nin 01.01.2018, geçmiş dönem cari hesap borcu olan 1.077.820,62-TL’nin 31.01.2018 tarihinden, 2018 Ocak ayı elektrik bedeli farkı olan 2.943.103,53-TL’nin 01.02.2018, 2018 Şubat ayı elektrik bedeli farkı olan 2.127.646-TL’nin 01.03.2018, 2018 Mart ayı elektrik bedeli farkı olan 427.610,67-TL’nin 01.04.2018, 2018 Nisan ayı elektrik bedeli farkı olan 1.995.857,77-TL’nin, tüm davalılardan, 01.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek 30.06.2018 tarihine kadar %14,51; 01.07.2018 tarihinden itibaren ise %14,51’in altında olmamak kaydı ile değişen oranlarda avans faizi ile müteselsilen tahsiline, 500.000-TL cezai şartın, davalılar … ve … Mobilya’dan, 500.000-TL cezai şartın, Davalı …’tan 31.03.2018 tarihinden itibaren 30.06.2018 tarihine kadar %14,51; 01.07.2018 tarihinden itibaren ise %14,51’in altında olmamak kaydı ile değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; davacıya taraflar arasındaki sözleşmenin piyasa koşulları ve güncel ekonomik durum göz önüne alınmak suretiyle revize edilmesi gerektiği yönünde tekliflerde bulunduğunu, ancak davacı tarafından müvekkili şirkete olumlu bir dönüş yapılmadığı gibi hiçbir çözüm önerisi de kabul görmediğini, müvekkili …’in, davacı ile arasındaki bahsi geçen sözleşmeden yaklaşık 26 milyon TL zarar ettiğini, müvekkili şirketin önce sözleşmenin ifasını durdurmak, bunun da işe yaramaması nedeniyle TBK.nın 138. maddesinden doğan hakkını kullanarak sözleşmeyi feshetmek durumunda kaldığını, ortadan kalkmış bir sözleşmenin tasfiye edilmesinin mümkün olamayacağından buna dair yapılan protokolün yok hükmünde olduğunu, davacının dürüstlük ve iyiniyet ilkelerine aykırı tavırlarıyla sözleşmenin feshine neden olduğunu, müvekkili şirketin zararının artmasına sebebiyet verdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketlerin mahvına sebep olabilecek fahiş cezai şartın tamamen kaldırılması veya tenkis edilmesi gerektiğini belirterek tüm müvekkili şirketler açısından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece davalı … Tic. A.Ş. (Eski Unvanı: … A.Ş.)’nin iflas etmesi nedeniyle bu davalıya ilişkin dava tefrik edilerek, mahkemenin 2021/628 Esas numarasına kayıt edilmiştir. Mahkemece ; Protokolün 1.maddesinde davacı şirketin alacaklı, davalı …A.Ş. (Eski Unvanı: …A.Ş.)’nin borçlu olarak protokolde yer aldığı, 4.maddesinde borçlunun yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile alacaklı tarafından borçluya yapılan ön ödeme tutarı olan 14.888.821,23- TL kadar ve borçlunun elektrik tedarik etme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeni ile Ocak 2018 tarihine kadar EPİAŞ gün öncesi piyasadan tedarik edilen elektriğe karşılık davacı tarafından fazladan ödenen 2.943.103,53- TL , cari hesap borcu olan 1.077.820.62- TL, Şubat 2018 ayına ilişkin fazladan ödenen 2.127.646 TL, Mart 2018 ayına ilişkin fazladan ödenen 427.610,67 TL, Nisan 2018 ayına ilişkin fazladan ödemek zorunda kaldığı 1.995.857,77-TL ve yıllık %14.51 oranında gecikme faizi tutarı kadar alacak bulunduğu kabul edilerek protokolde belirtilen cezai şart hariç davacı alacaklarının davalılardan tahsiline; Protokolün 6.I, 6.II, 7.II ve 7.2.I ve 9.IV maddelerinde aykırılık halinde cezai şart ödeneceği düzenlendiği, Protokolün 6.I maddesinde; öngörülen kambiyo senedinin düzenlenerek davacıya teslim edildiği, 6.II maddesinde; protokolün imzasından itibaren davalı … şirketine ait gayrimenkule ilişkin satış veya satış vaadi imzalanması veya ön ödeme alınması halinde elde edilen meblağın davacıya ödeneceğinin taahhüt edildiği bu şartların gerçekleşmediği, 9.IV maddesinde; borçlunun herhangi bir üçüncü kişiye alacaklıdan önce ödeme yapılmasını sağlayacak bir tasarrufta bulunmayacağını bu maddeye aykırı davranıldığı hususunun da iddia ve ispat edilmediği, Protokolün 7.1.I ve 7.2.I maddelerinde davacı lehine davalı şirketlere ait gayrimenkuller üzerinde davacı lehine ipotek tesis edilmesinin vaat edildiği ve bu ipoteklerin tapu müdürlüğünde tesis edilmediği, davacı protokolün 10.1 maddesi gereğince ipotek tesis edilmemesinden dolayı cezai şart talebinde bulunmuş ise de; TBK.nın 29. TMK’nın 856/2 maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle protokolün 10.1 maddesine dayalı olarak cezai şart talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; protokolde yer alan taahhütlerin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu, davalılar tarafından yargılamanın hiç bir aşamasında geçersizliğin ileri sürülmediğini, ipotek tesisi yükümlülüğünün şekil şartına uygun olmadığı ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle cezai şart talep edilemeyeceği yönündeki gerekçenin hatalı olduğunu, sözleşmenin resmi şekle bağlı olsa bile davalıların 20.3.2020 tarihli dilekçe ile şekle aykırılığı iddialarının hakkın kötüye kullanımı olarak kabulü gerektiğini, protokolün 10.9.maddesinde protokol ekinde yer alan temlik sözleşmesi, ipotek sözleşmelerinin bir kısmının geçersiz, hükümsüz olması halinde diğer maddelerin geçerliliğinin aynen korunacağının düzenlendiğini ipotek tesisi anlaşması geçersiz olsa dahi, tarafların ipotek tesis etmemeleri halinde cezai şart ödeneceğine ilişkin hükmün geçerli olduğunu belirterek cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini, mahkemenin tahsiline karar verdiği alacaklara %14,51 oranında faiz işletilmesine karar verdiği ancak her bir alacak yönünden 1.7.2018 tarihinden itibaren %14,51 in altında kalmamak üzere avans faizi talep ettikleri halde protokolde borçların 1.7.2018 tarihine kadar ödeneceği ve bu tarihe kadar %14,51 oranda gecikme faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak bu tarihten sonra anlaşılan bir oran olmadığından kararlaştırılan orandan aşağı olmamak üzere değişen oranlarda avans faizi işletilmesi gerektiğini ileri sürerek cezai şart ve faiz oranın bakımından kararın kaldırılarak talepleri uyarınca karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İlk derece mahkemesince verilen hüküm davalılar tarafından istinaf edilmemiş, 20.3.2018 tarihli protokolde cezai şart dışında ödenmesi kararlaştırılan alacak ve zararların tamamının tahsiline karar verildiği ve hüküm bu kısımları bakımından kesinleşmiştir.Davacı vekili cezai şart talepleri ve işletilecek faiz oranı bakımından hükmü istinaf etmiştir.TMK.nın 856/2 maddesindeki “taşınmaz rehninin kurulmasına ilişkin sözleşmenin geçerliliği resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır” şeklinde düzenlenmiştir.TBK 29.maddesi “kanunlarda öngörülen istisnalar hariç ön sözleşmenin geçerliliği ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır” hükmünü haizdir.Davacı vekili cezai şart isteklerini davalı şirketlere ait taşınmazlar üzerine alacağı karşılayacak miktarda ipotek tesis edilmemesine dayandırmıştır. İpotek tesisi Tapu Memuru huzurunda yapılması gerektiğinden, ipotek tesisi taahhüdünün de resmi şekilde yapılması gerekir. İpotek tesisi vaadi resmi şekilde yapılmadığından geçerli olmadığı, geçerli olmayan bu hükümlere istinaden cezai şart hükümünün de geçerli olmadığı, geçersiz sözleşmeye dayanarak cezai şart talebinde bulunulamayacağı gözetildiğinde davacı vekilinin cezai şart taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin diğer istinaf nedeni faiz oranına ilişkindir.Protokolde kararlaştırılan faiz hükmünün protokol tarihine kadar olduğunu ,protokolden sonra yürütülecek faiz oranının %14,51 oranı altında kalmamak üzere avans faizi oranında olması gerektiğini ileri sürmüştür. Protokolün Alacak başlıklı 4.maddesinde yapılan önödeme tutarı ,daha evvelden gelen cari hesap borcu ,2018 yılı Ocak,Şubat,Mart,Nisan ayı davalı …in elektrik tedarik edememesine bağlı olarak davacının zarar tutarları ve vadelerinin ayrıca önce ilk vade olan 30.3.2018, arkasından bu tarihte ödenememesi durumunda 31.7.2018 tarihindeki borç miktarına yine %14,51 oranında gecikme faizi işletileceği kararlaştırılmıştır. Davacı vekili; her ne kadar 31.7.2018 tarihinden sonrası için gecikme faiz oranı belirlenmediğini ileri sürmekte ise de protokolün 4-maddesinde ödenecek tutarların faiz başlangıç tarihi ile fiilen ödeme yapılacak tarihe kadar %14.51 oranında gecikme faizi işletileceği açıkça kararlaştırılmıştır. Buna göre protokol tarihi sonrası veya ikinci vade olan 31.7.2018 tarihinden sonra faiz oranı kararlaştırılmadığını kabul de mümkün görülmemiştir. Keza gerek alacak temlik sözleşmesinin III.maddesinde temlike konu alacağın, 31.7.2018 tarihinde borcun ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde yıllık %14,51 gecikme faizi olarak belirlenmiş, yine ipotek sözleşmesinin 2.maddesinde “işbu ipoteğin; protokolün 4.maddesinde doğmuş ve doğacak borçların 31.7.2018 tarihinde ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde yıllık %14,51 oranında tahakkuk ettirilecek gecikme faizini ve diğer ferilerini, icra masraflarını kapsayacağı belirtilmiştir.Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, davalı şirketlere ait bulunan taşınmazlara ipotek tesisi vaadine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, 20.3.2018 tarihli protokolde fiili ödeme tarihine kadar %14,51 oranında gecikme faizi kararlaştırıldığı ,davacı vekilinin 31.7.2018 tarihinden sonra faiz oranı belirlenmediğine ilişkin istinaf nedeni yerinde olmadığından istinaf sebepleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 88,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 20/03/2023