Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/986
KARAR NO: 2023/1353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2017/623 Esas – 2020/592 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkilinden primus ıslak cihaz, ultrason aleti, ayak bakım koltuğu, pens ve frez seti satın aldığını, söz konusu ürünlerin teslim edilmesine rağmen ürün bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için davalıya karşı İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibinin başlatıldığını ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek, davalının davaya konu icra takibine itirazının iptaline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesinde, davacıdan satın aladığı ürün bedellerinin banka havalesi yoluyla kısmi ödemeler yapıldığını, ürünlerin alınmasından itibaren 2 ay içinde arızalandığını, durumun davacıya bildirildiğini ancak davacının her hangi bir girişimde bulunmaması üzerine bakiye borcun ödenmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığı, sonraki beyanlarında ileri sürdüğü ayıp savunmasının dinlenemeyeceği, fatura bedelinin takip tarihindeki kura göre TL karşılığının 17.397,30-TL olduğu, takipten önce yapılan 2.980,00-TL ödemenin doğrudan ana paradan düşülmesi gerektiği, kalan 14.417,30-TL asıl alacak açısından da takipten sonra yapılan 3.200-TL kısmi ödemenin takip tarihinden ödeme tarihi 26/07/2017 tarihine kadar işlemiş faizi ve icra kapak hesabının TBK m.100 uyarınca bilirkişiye hesaplattırılarak öncelikle ferilerden tenzil edildiği, ferilerin tenzilinden sonra bakiye alacaktan da yapılan mahsupla alacağın 14.311,54-TL olduğu ve alacağında likit olduğu gerekçesiyle,davalının itirazının kısmen iptali ile 14.311,54-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı borçludan tahsili için takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, alacağın %20’si üzerinden hesap edilmiş 2.862,30-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili,görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu; ayıp savunmalarının dikkate alınmadığını; bilirkişi raporunun eksik olduğunu, icra takibinden önce ve sonra yapılan ödemelerin, icra feri ve ödeme tarihine kadarki faiz toplamından mahsubunun hatalı olduğunu, çünkü müvekkilinin ödemelerinin vekalet ücreti, tahsil harcı ve diğer masraflardan mahsup edildiğini fakat takibin devamına karar verilen miktar bakımından icra dairesince yeniden vekalet ücreti, harç ve masraf hesaplanacağını ve bu durumda müvekkilinin mükerrer ödeme yapmış olacağını; %18 KDV’nin tenzili yoluna gidilmesi gerektiğini ve icra inkar tazminatı şatlarının bulunmadığını belirterek,kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davaya konu alacağın kaynağını oluşturan satım sözleşmesinde, davalı davacıdan primus ıslak cihaz, ultrason aleti, ayak bakım koltuğu, pens ve frez seti satın almıştır. Davalının bir hekimin yanında maaş karşılığı çalıştığı belirtilmişse de, davalının “…” unvanıyla söz konusu cihaz ve ürünleri mesleki amaçla alım yapan davalının tüketici olarak kabulü mümkün görülmemiştir.Davalıya dava dilekçesi-tensip zaptı 21/07/2017’da tebliğ edilmiş, davalı taraf 2 haftalık cevap süresinden sonra 24/04/2018’de cevap dilekçesini dava dosyasına sunmuş ve cevap dilekçesinde aldığı ürünlerin ayıplı olduğunu belirtmiştir. Bilindiği gibi “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 128. maddesine göre, süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla, davalının yargılamadaki savunmalarında artık bu kapsamdaki beyanları dikkate alınabilecektir. Bu çerçevede, davalının ayıp savunmasının incelenerek kabulü mümkün değildir. Ayrıca, %18 oranındaki KDV’nin itirazı iptali davasının konusu olmaması ve takipten önce yapılan ödemeler asıl alacaktan mahsup edilerek hüküm verildiğinden ,itirazın iptaline karar verilen kısım bakımından icra inkar tazminatının kötüniyetli itiraz edilmesi gerekmediğinden bu hususlara ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. TBK m.100 uygulaması açısından ise; henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-80 Esas, 2017/889 Karar sayılı ve 03/05/2017 tarihli; 2007/19-159 Esas, 2007/220 Karar sayılı ve 18/04/2007 tarihli; 2007/13-453 Esas, 2007/453 Karar sayılı ve 04/07/2007 tarihli; 2011/19-532 Esas, 2011/640 Karar sayılı ve19/10/2011 tarihli; 2011/13-29 Esas, 2011/56 Karar sayılı ve 09/02/2011 tarihli kararları). İcra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK’nın 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz ve takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından 17.421-TL asıl alacak için 25/05/2017 tarihinde icra takibi başlatılmış olup, icra takibinden önce davalının davacıya 2.980-TL ödeme yaptığı,işbu davanın açıldığı 07/07/2017 tarihinden sonra yani 26/07/2017’de davalının davacıya 3.200-TL ödeme yaptığı sabittir. Davacı icra takibinde TBK m.100 uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceğini belirtmiştir. Mahkemece, hem takipten önce hem de davadan sonra yapılan ödemeler dikkate alınarak bilirkişiye TBK 100.madde uyarınca hesap yaptırılmış ve 09/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan hesaplamada, davadan sonra yapılan kısmi ödeme tarihine kadar işleyen faizin eklenip sonrasında 26/07/2017 itibariyle icra dosya kapak hesabı (655,99-TL tahsil harcı + 160,07-TL harç ve gider + 2.162,60-TL vekalet ücreti + 104,82-TL harç mahsubu + 220,40-TL faiz) şeklinde yaptırılmış, belirlenen 17.511,53-TL’den davadan sonra 25/05/2017’de ödenmiş 3.200-TL’nin TBK m.100’e göre mahsup edilerek davacının 14.311,54-TL asıl alacağının kaldığı ve bu alacağın takip tarihinden (25/05/2017’den) itibaren işleyecek yasal faiziyle takibin devamına karar verilmiştir. Ancak mahkemece 26/07/2017 itibariyle kapak hesabı yaptırılarak tespit ettiği asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi şeklindeki hükmü, davalının söz konusu hesaptaki alacak kalemleri için mükerrer ödeme yapılması sonucunu doğuracağından hatalı olmuştur. Davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Dava tarihinden sonra yapılan kısmi ödemenin icra dairesince infazda nazara alınması gerekirken, TBK’nın100. madde hükmü uyarınca hesaplama yapılması yerinde değil ise de, davacı-alacaklı istinaf başvurusunda bulunmadığı ve istinaf yoluna başvuran davalı aleyhine kararın kaldırılması yasağı sebebiyle mahkemece kabul edilmiş miktarlar dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmiştir. Ayrıca tahsil harcı da alacaklı tarafından Devlete ödenmesi gerektiğinden TBK 100. madde hükmü gereği hesaplama yapılırken dikkate alınmamalıdır. Bu sebeble; hükmedilen asıl alacaktan düşülmesi gerekmektedir. İcra masraf ve vekalet ücreti kısmi ödemeden mahsup edildiğinden yeniden icra dosyasında tahsil edilmeyecektir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde olduğundan başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden kararın kaldırılarak, yeniden karar verilmesine mahkemece davacı lehine hüküm verilen 14.311,54-TL asıl alacaktan, 655,99-TL tahsil harcı düşülerek, kalan toplam 13.655,55-TL alacağın 26/07/2017’den itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine, alacak likit olduğundan söz konusu miktar üzerinden %20 oranında hesap edilen 2.731,10-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/623 Esas – 2020/592 Karar sayılı 14/10/2020 tarihli kararının, HMK’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile; 13.655,55-TL alacağın 26/07/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, fazla istemin reddine, %20 oranda hesaplanan 2.731,11-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 932,81-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 253,21-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 679,60-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 284,61-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 650-TL bilirkişi ücreti ve 117,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 767,50-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 499,91-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 3.400-TLvekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine taktir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı tarafından yatırılan 244,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 45,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 30-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023